• bbc muhabiri stuart flinders'ın, liverpool'un eski kalecisi tommy lawrence'a, kim olduğunu bilmeden, yaşlıdır hatırlar diye düşünerek, "1967'de goodison park'ta oynanan fa cup 5. turundaki everton - liverpool maçını hatırlıyor musunuz" diye sorması ve efsaneden "i played in it" cevabı alması ile şoka uğramasını barındıran röportajdır.

    bbc reporter accidentally interviews former liverpool keeper

    müthiş bir futbol tesadüfü, inanılmaz eğlenceli bir an. lawrence'ın çocukları, "babamız konuşmayı hiç sevmez, muhtemelen başka bir soru sorsaydınız cevaplamazdı, ama çok iyi oynadığı bir maçı sormuşsunuz" şeklinde konuşmuşlar. neler oluyor hayatta...
  • şimdi hepimiz izledik, duygulandık, amcanın gözlerindeki ışığı kıskandık belki de. normaldir, gayet insani duygular bunlar. ama muhtemelen bu haftasonu beyaz futbol'a da konu olacak bu röportaj. ve o dakikadan sonra hayatlarında hiç görmedikleri, belki adını bile duymadıkları tommy dede'yi, bbc'yi, ingiltere futbol federasyonu'nu ve arada birkaç tane de ilgisiz insanı doğrayacaklar hep birlikte.

    önce maçtan görüntüler ekrana gelecek ve ertem olayı vıcık vıcık bir romantizmle anlatacak. abdülkerim gözyaşı dökerken rasim programdan önce hazırlık yapıp not aldığı liverpool kadrosunu sanki o günleri hatırlıyormuş gibi sayarak yedirmeye çalışacak.

    herkes tam kıvama gelmişken ''mythbuster ahmet çakar'' müdahalesini yapacak mutlaka.

    çakar: bi' dakika beyler! bu adam tommy lawrence falan değil! yoldan geçen yancı kılıklı bir dedeyi çevirmişler, koymuşlar cebine 3-5 pound konuşturmuşlar. yemişim böyle tesadüfü!

    rasim: haydaaa! hocam sen ciddi misin? adı neydi bunun? bir gbt'sine baktıralım whatsapp'ten.

    çakar: bir kere gerçek tommy lawrence daha esmer, daha uzun boylu. hafif göbekli. gülmeyin beyler, ben adamın maçını yönettim fuar şehirleri kupası'nda. liverpool'la macaristan'ın tuhaf bir köy takımı oynuyordu. 3-0 mı ne kazanmışlardı. adımın ahmet olduğu kadar eminim bu adam tommy lawrence değil beyler! yerine başkasını koymuşlar diyorum ya! hatta böyle bir film vardı ''the devil's double'' diye. saddam'ın o sapık oğlu uday'ın dublorü olmak zorunda kalan gariban bir ıraklı'yı anlatırdı. sincap suratlı bir çocuğu alırlar, ameliyatla uday yaparlar.

    sinan: koskoca bbc kolpa mı yapıyor? o kadar bbc dizisi seyrediyorum hocam ya! sherlock da mı sahtekar? bizim dinçer'in köpeği kayboldu, sherlock buldu getirdi.

    çakar: sherlock büyük madrabazdır beyler! bilir misiniz bunun bir tane yancısı vardır john hamish watson diye. orta boylu, çekingen bir çocuktur. esasen bütün olayları o çözer, sherlock'a anlatır. bu sherlock efendi de olay yerinde şovunu yapar; maktülün kulak arkasına bakar ''zor bir hayatı varmış.'' diye ahkam keser. nedenini sorarsın ''bir kulağın arkası kalmış da ondan!' diye ukalalık yapar. ayrıca bunun ağabeyi mycroft ingiliz derin devletinin önemli bir figürüdür. tıpkı rasim ozan gibi.

    abdülkerim: tebrik ediyorum hocam! ben de korkuyordum o sakallı çocuktan, demek bundanmış.

    çakar: ben size orada adamı söylüyüm mü?! adamın kralı moriarty'dir. tanır mısınız moriarty'yi? böyle temiz yüzlü fakat hafif çakallığa mütemayil bir çocuktur. sinir bozucu bir gülüşü vardır. gelir efendi gibi şantajını, pisliğini yapar; cukkasını toplar, yoluna bakar.

    ertem: hocam #sherlockbuyukmadrabaz şu an dünyada tt oldu.

    çakar: müsaade edin de ben bir anlatayım! hem siz öyle bbc'yi falan da gözünüzde fazla büyütmeyin. bir kere bu bbc kolpacının kralıdır! bundan bir 8-10 yıl evvel bir yarışmada ödülleri güya telefonla arayan kendi adamlarına verdiler! şayet bbc adamsa sherlock'u ayda bir yayınlasın! bbc kanal manal değil ya! el cezire'nin adamlığını da ayrıca tartışırız sabaha kadar!

    rasim: londra metropolitan polis teşkilatı'ndan bir bilgi aldım, bu gerçek tommy lawrence'mış.

    çakar: o zaman muhtemelen bunlar son görüntüleri olur. iyi görmedim kendisini, karaciğerinde sıkıntı var!

    son günlerde ardı arkası kesilmeyen boktan olaylardan sonra iyice anlamışsınızdır artık; böyle bir ülkede yaşıyoruz beyler. güzel şeylerin gerçek olabileceğine dair inancımızı bile kaybetmişiz. gözleri gülen birini görsek hemen emiyoruz ruhunu. allah sonumuzu hayır etsin!
  • 40 yılda bir olabilecek, hoş bir tesadüf. her iki tarafında absürt bir durumu olgunlukla karşılaması da hoş olmuş.

    ben mesela şimdi bir düşündüm de, bundan 50 sene sonra birisi aynı şeyi volkan demirele sorsa muhtemelen bastonu kafaya yerdi.
  • akla metin tekin'in anısını getirmiştir. 1983 ocak. donanma kupası. beşiktaş - galatasaray maçı. metin tekin henüz tanınmıyor.

    metin 2 gol attığı maçta stattan çıkar. babasıyla vapur iskelesine doğru yürürler.
    yoldan geçen taksici: genç! beşiktaş galatasaray maçı kaç kaç?
    metin: 2-2
    taksici: beşiktaş'ın gollerini kim attı?
    metin: ben attım
    taksici: yauw sana adam gibi soru soruyoruz kardeşim.

    der. bozulur ve gider.

    anımız şurada: https://www.youtube.com/watch?v=xlzbp-mp3vq
  • mutlu etmiştir. niyeyse mutlu oldum. amcanın dikkatle dinlemesi, sonra heycanla evet ben de ordaydım demesi. ne güzel. oynadığı maçın hatırlanmış olmasının verdiği mutluluk da güzel.

    bu arada ne güzel ülkeler var lan dünyada. mutlu edicek şeyler de oluyor bazı ülkelerde.
  • ya sen o kadar adam arasından nasıl oluyoda gidip 1967 deki maçın kalecisini bulup o maçı soruyosun birader ?
  • gerçek olduğu bana kalırsa açıktır. muhabir belki de deliye çattık diye düşünüp emin olabilmek için adını soruyor. hem bunun fake'ini yapsan ne yapmasan ne. viral mi olacak, izleyici mi çekecek ne olacak yani.

    çok düşük ihtimalli bu tesadüf gülümsetmiş, keyiflendirmiştir.
  • kaleci amcamiz "i was the goalkeeper for liverpool" derken yuzundeki gulumseme paha bicilemez, adamin gozleri heryeri guluyor. loopa aldim durduramiyorum, butun derdi tasayi unuttum mutlu oldum *
  • röportajdaki adamın heyecanı yalansa oscar verin, amına koyim.
hesabın var mı? giriş yap