• kendisi 1862-1928 yılları arasında yaşamış olup, yılankavi*, ateş dansı* gibi gösterileriyle şan şöhrete kavuşmuş, avrupa şehirlerini kapsayan turneler düzenlemiş, şanına şan katmıştır.

    (bkz: paris)
    (bkz: folies bergere)
  • yirminci yüzyılın sanayileşme 'yabancılaşması' ve korku dominesi ile çatallaşan modern sanat akımlarında, dansta dahi klasik normların bozulduğu bir dönemin en önemli temsilcilerindendir loie fuller.

    fuller dönemine kadar süregelmiş saray/balo danslarının sabit koreografi ve geometrik düzeninden sıyrılarak; sahne kullanımı ve hiyerarşisini kökten değiştirmiş modern dans akımının henüz alevlendiği dönemde, her hareketinde havalanan ve havada muazzam şekiller oluşturan beyaz ipek elbisesine, renkleri sürekli değişen sahne ışıkları* vuruyor ve böylece sahnede durmaksızın değişken ve eşsiz formlar oluşturuyor. bu hareket ve değişkenlik, elbette bütün yirminci yüzyıl modern sanatında olduğu gibi, çağın sosyo-ekonomik şartlarını temel alan bir 'farklılaşma' felsefesine dayanıyor. farklılaşan toplum, değişken sosyal psikoloji ve 'sabitsizlik' ideası...

    bana bu entryi yazdıran ise, prag'ta mucha müzesinde gördüğüm ve favori ressamım olan alphonse mucha'nın, fuller için hazırladığı dans gösterisi afişi oldu. bu iki sevdiğim sanatçının birlikte iş yapmasına duyduğum sevinçten öte, stillerinin bu denli kesişiyor olduğunu düşünmeye başladım. sahi, art nouveau akımının dansa bir yansıması olabilir miydi? bunca kıvrak desenler, pastel renkler ve mistik fantezinin mucha resimlerindeki yansıması, fuller'in sahnedeki iz düşümü müydü yoksa? hiç beklenmedik bir anda karşıma çıkan bir gösteri afişiyle bunları düşünmek keyifli doğrusu.
  • art nouveau'nun merkezi olan ve asıl yaygınlaşmasını, fikir tohumlarının her yere saçılmasına sebep olan tarihi etkinlikte, paris'te, 1900 yılı paris dünya fuarı'nda yaptığı dans performansıyla orada bulunan sanatçılara, tasarımcılara ve mimarlara (fuarı toplam 50 milyon kişinin gezdiğinden bahsedilir) yaptığı dans figürleriyle ilham olmuştur. figürlerinde çiçeği andıran formların akışkan bir süreklilikte değiştiğini görebiliriz. o günün dünyasında, kadınların oy kullanma ve boşanma hakkı gibi en temel özgürlükleri için savaştıkları zamanda, art nouveau akımının kadın ve doğa unsurunu sürekli işleyerek bu davaya katkı sunmasına sebep olmuştur. la sagrada familianın doğal bükümleriyle oluşan hatları, lavirotte binasının giriş kapısındaki eğimli hatlarla kapıyı sarmalayan çiçekler ve üstündeki kadın figürü ve daha birçok art nouveau yapısı, belki de fuller'in dans performansı hayat bulmasa günümüzde olmayacaklardı.

    bu aslında, sanatın fiziksel dünya ile nasıl bir bağı olduğunu gösteren çok güzel bir örnektir.
  • sahnede, uzun olan elbisesinin eteklerine basıp düşmemek için yaptığı hareketlerin beğenilmesi sonucu bulduğu kendine özgü dans stiliyle ünlenen, modern dansı (belki de) yaratan dansçı.
hesabın var mı? giriş yap