• şair süheyla taşçıer'e benzettiğim bir şiir düzenine sahip başarılı bir şair.
  • bir yirmi dört nisan şiiri

    ben büyüyünce vampir olacağım öğretmenim
    annemi öldürüp kızıl kanatlar çıkaracağım
    uçacağım derisi yüzülmüş mavinin nefretiyle
    kumlar dolacak kral nurun şaşı gözlerine
    dişleyeceğim düş yüzünden öğretmenim
    kan ve cinnet ekeceğim kudretine ki
    ben büünce ben büüüünce
    tek gözlü melekler düşecek yeryüzüne
    çok eski çadırlar kurulacak beton göbeklere
    ellerde balyozlar açacak
    yüzlerde sekiz yüzü cehennemin
    ağızlarda kıyamet ayetleri
    kül ve toz, kül ve toz, kül ve toz
    bütün korkular üzerine yemin olsun
    kül ve toz yeşertecek özgürlüğü
    dirilecek kurdun teninde kuzu
    dünya yeniden başlayacak öğretmenim
    kelebekleri sevmek büyütecek bizi
    kaplumbağalarla domates yemek
    yaşlı bir gölün kenarında
    güneşi kucağımıza alıp uyumak
    ay tozları ve sıcak terlerle
    uyanmak akşama doğru
    ama hep akşama doğru uyanmak
    büyütecek bizi
    ve ruhumuza çektirilmeyecek artık
    ademin yediği elmanın cezası
    ben büyüyünce vampir olacağım öğretmenim
    annemi öldürüp kızıl kanatlar çıkaracağım

    (bkz: dolaysız yıkım şiiri)
    (bkz: olmuş bu)
  • enver gökçe şiir ödülünü kazanmıştır.

    (bkz: #71748106)
  • kendisini canlı dinleme fırsatı da bulduğum tok sesli güzel insan. bu adamın dünya ile bir derdi var kolay olmaz yoksa böyle şiirler yazmak diye düşündüren şair kişisi. burdayım nû
  • türk yayıncılık anlayışını ve dolayısıyla edebiyat, şiir algısını paramparça eden adam. piyasalaşmış yayımcılık dünyasında bir kenara atılan, kimlikleri veya ekonomik durumları üzerinden tüm varlıkları ötekileştirilmeye çalışılan şair ve yazarların dosyalarını para almadan kitaplaştırarak hem yeni bir yayıncılık anlayışının doğmasına ön ayak olmuş hem de yeni şiir ve edebiyat arayışlarının önünü açmıştır.
  • kaos çocuk parkı'nın kurucusu ve koordinatörü, türk edebiyat tarihinin yönünü değiştiren devrimci kişilik.
  • kimdir nedir bilmiyorum ancak sevdiğim bir arkadaşımla arasındaki husumet konusunda arkadaşıma karşı nefret dolu yorumlar okudum kendi hesabından. fotoğrafını da paylaşmış. umarım hiçbir şekilde zarar verme hatasına düşmez ve buna bir son verir. yoksa rezalet başlığı açmak kaçınılmaz olacak. şiirleri de bana göre vasat.
  • kimdir nedir bilmiyorsun ama şiirlerinin vasat olduğunu iddia ediyorsun. bir de buradan tehdit savuruyorsun. herkesle ilgili açılacak bir rezalet başlığı vardır. herkes birbirini rezil edebilir.
  • şairin ensest mağduru çocuklar için yazdığı bir şiirdir. kirli gerçekçiliğin dibidir lokman kurucu.

    n/sest

    açtım dul, kara kollarımı
    çöktüm içime, yalvardım
    yalvardım aynaya; ya azat!
    kurtardım tanrı'yı ikimizden oğlum
    bize artık günah yok

    göğsüme "anne" düşüren topraklardan
    sütümü döke döke geçtim,
    eğildi elif, dikildi vav, kurudum
    suyun orucunu bozduğun
    çeşmene vardım
    aç musluklarını oğlum
    bize artık haram yok!

    oğlum, oğluşum
    kalbimde meryem yırtığı açan
    kumdan bıçağım
    bak karnımda kızıl bir an
    hadi gir oradan bana
    bize artık zaman yok!

    lokman kurucu.
  • ensestle ilgili bir şiiri daha vardır.

    sevdiğim bir dostumdur lokman.
    türk yazının mafyalaşmış dünyasına (bkz: kaos çocuk parkı kolektifi) 'yle iyi darbeler indirmeye devam etmektedir.
    yolu açık olsun.

    şiiri:

    n/sest

    oğul koca ve çıplak

    babaya döndü bu karanlık kaygı büyüyor
    gövdemden çıkıp bir çıplaklığa yerleştim
    insan insan damlıyorum zamandan dışarı
    bitersem hiçliğe asılı bir imge olacağım
    ki patlarsam adıma “hayat” desinler
    bir ağaçtan tek başına terlemiş bir kurt
    geçmişsiz ve yarasız yaşasınlar
    benim kalbimi insana karıştırmasınlar

    babaya döndü bu karanlık annem azalıyor
    önümü yokluyor sütün ar’ından düşüp
    çarmıha eğilip gösteriyorum arkamdaki boşluğu
    orada üvey bir adam bağırsaklarımdan
    ağzıma akıyor döllerini kanatarak
    “ağzım” diyorum anne ağzımı öpme
    aşkımın kirini düşürme şeytanın rahmine
    o kirden ne sana hayat, ne de bana ölüm

    annem her gece adına “oğul” dediği yarım bir kızla
    iki kulağın ete değdiği o ilk anı o ilk nefesi
    bölüyor ters akan bulanık sulara
    siyah beyaz bir fotoğrafta bir gelinlik
    damat altı ay sonra çıkmış kareden ben karındayken
    çıkmışlara bölüyor yazımı altılara
    ruhuma dokunmuş dokunacak herkesi
    söküyor artık bir yere akmayan nehrimden

    babaya döndü bu karanlık kaygı büyüyor
    bir düğümün içindeki içimde ah içim
    bir yanı çocuk bir yanı saçları sırtında kaçak
    göğsümden düşsün diye lanetli kadın muradı
    terk edildiği yerlerden bir yarımı terk edip
    başım eğik, ruhum pişman, dönüyorum kendime
    ama birleşmiyor oğul ile koca, çocuk ile tanrı
    yanıyor yataklar, eriyor kasıklarım

    babaya döndü bu karanlık annem azalıyor
    gövdemden çıkıp yerleştiğim bu çıplaklıkta yeni bir gövde
    kalbim kendinin ortasında bir timsah atası durmuyor
    zaman dar etime, zaman yokluğa cimri kara delik
    yoruldum ol’maktan, ey ölüm! ey şairlerin kurt tanrısı!
    ey gerçeğe ve korkuya sığmayan imge
    beni bu lekeden al, sonsuz kire karıştır
    kurusun ağaç köklerinde
    karanlığında çoğaldığım babam!
hesabın var mı? giriş yap