• şair süheyla taşçıer'e benzettiğim bir şiir düzenine sahip başarılı bir şair.
  • bir yirmi dört nisan şiiri

    ben büyüyünce vampir olacağım öğretmenim
    annemi öldürüp kızıl kanatlar çıkaracağım
    uçacağım derisi yüzülmüş mavinin nefretiyle
    kumlar dolacak kral nurun şaşı gözlerine
    dişleyeceğim düş yüzünden öğretmenim
    kan ve cinnet ekeceğim kudretine ki
    ben büünce ben büüüünce
    tek gözlü melekler düşecek yeryüzüne
    çok eski çadırlar kurulacak beton göbeklere
    ellerde balyozlar açacak
    yüzlerde sekiz yüzü cehennemin
    ağızlarda kıyamet ayetleri
    kül ve toz, kül ve toz, kül ve toz
    bütün korkular üzerine yemin olsun
    kül ve toz yeşertecek özgürlüğü
    dirilecek kurdun teninde kuzu
    dünya yeniden başlayacak öğretmenim
    kelebekleri sevmek büyütecek bizi
    kaplumbağalarla domates yemek
    yaşlı bir gölün kenarında
    güneşi kucağımıza alıp uyumak
    ay tozları ve sıcak terlerle
    uyanmak akşama doğru
    ama hep akşama doğru uyanmak
    büyütecek bizi
    ve ruhumuza çektirilmeyecek artık
    ademin yediği elmanın cezası
    ben büyüyünce vampir olacağım öğretmenim
    annemi öldürüp kızıl kanatlar çıkaracağım

    (bkz: dolaysız yıkım şiiri)
    (bkz: olmuş bu)
  • ensestle ilgili bir şiiri daha vardır.

    sevdiğim bir dostumdur lokman.
    türk yazının mafyalaşmış dünyasına (bkz: kaos çocuk parkı kolektifi) 'yle iyi darbeler indirmeye devam etmektedir.
    yolu açık olsun.

    şiiri:

    n/sest

    oğul koca ve çıplak

    babaya döndü bu karanlık kaygı büyüyor
    gövdemden çıkıp bir çıplaklığa yerleştim
    insan insan damlıyorum zamandan dışarı
    bitersem hiçliğe asılı bir imge olacağım
    ki patlarsam adıma “hayat” desinler
    bir ağaçtan tek başına terlemiş bir kurt
    geçmişsiz ve yarasız yaşasınlar
    benim kalbimi insana karıştırmasınlar

    babaya döndü bu karanlık annem azalıyor
    önümü yokluyor sütün ar’ından düşüp
    çarmıha eğilip gösteriyorum arkamdaki boşluğu
    orada üvey bir adam bağırsaklarımdan
    ağzıma akıyor döllerini kanatarak
    “ağzım” diyorum anne ağzımı öpme
    aşkımın kirini düşürme şeytanın rahmine
    o kirden ne sana hayat, ne de bana ölüm

    annem her gece adına “oğul” dediği yarım bir kızla
    iki kulağın ete değdiği o ilk anı o ilk nefesi
    bölüyor ters akan bulanık sulara
    siyah beyaz bir fotoğrafta bir gelinlik
    damat altı ay sonra çıkmış kareden ben karındayken
    çıkmışlara bölüyor yazımı altılara
    ruhuma dokunmuş dokunacak herkesi
    söküyor artık bir yere akmayan nehrimden

    babaya döndü bu karanlık kaygı büyüyor
    bir düğümün içindeki içimde ah içim
    bir yanı çocuk bir yanı saçları sırtında kaçak
    göğsümden düşsün diye lanetli kadın muradı
    terk edildiği yerlerden bir yarımı terk edip
    başım eğik, ruhum pişman, dönüyorum kendime
    ama birleşmiyor oğul ile koca, çocuk ile tanrı
    yanıyor yataklar, eriyor kasıklarım

    babaya döndü bu karanlık annem azalıyor
    gövdemden çıkıp yerleştiğim bu çıplaklıkta yeni bir gövde
    kalbim kendinin ortasında bir timsah atası durmuyor
    zaman dar etime, zaman yokluğa cimri kara delik
    yoruldum ol’maktan, ey ölüm! ey şairlerin kurt tanrısı!
    ey gerçeğe ve korkuya sığmayan imge
    beni bu lekeden al, sonsuz kire karıştır
    kurusun ağaç köklerinde
    karanlığında çoğaldığım babam!
  • lokman kurucu’nun yukarıdaki yazarın bahsettiği paylaşımı birkaç kadın şaire iftira atılması üzerine yapıldı. bu paylaşım kadınları korumaya yönelikken çarpıtılıp kadın tacizlerinin deşifresine yönelikmiş gibi yansıtılması çok büyük vicdansızlık. büyük kötülük! daha bu yıl birkaç kadına yapılan tacizlere karşı durduğu için ölümle tehdit edilen, kendisine silah gösterilen bir adam lokman kurucu. paylaşımın hemen altına yaptığı bir yorumu buraya bırakıyorum;

    “bu paylaşım taciz deşifrelerinde bulunan kadınlara değil, bu deşifreleri kişisel meselelerine alet etmeye çalışan, herhangi bir beyanları olmadan, kadınlar adına taciz listeleri yayınlayan ve ancak bu yukarıdaki üsluptan anlayan erkeklere yöneliktir. “
  • met’in abi’ye elimizde kalan son peçete…

    camın arkasında konuşan kişinin dedikleri göğsüme değecek kadar canlı değil,
    o camı kıramadığından o bir ölü,
    ben o' nun hala yaşıyor olduğuna inanıyor olmamdan
    herkes bir ölüye inanıyor olmaktan ölü,
    biz bütün ölüler bir camın kırılışını bekleyerek giriyoruz yine kışa
    kimse soğuktan gömülmedi hiç, soğuktan gömülmeyecek,
    bir köpek dokunulmamaktan eti derisine, derisi kaldırıma...
    toprağın gideceği yer yok, yaz olsun yine gidemeyecek,
    gidememek ateştendir, ne anlar deniz..

    o’nun elleri vardı, onun elleri var mıydı, sevişmiştik oysa
    birbirimize değmeden, birbirimizin bir yerinde durmadan,
    gıcırdayıp durmuşuz meğer kaç yıldız, muhtemelen bu gezegende
    oncasından miras; masanın üzerinde bir peçete,
    ölmek üzere ol'uş, bir an bile olsa ooo, ne geliyormuş bak;
    yaşamadıklarımızdan aklımızda kalanmış hayat
    ve aklın gideceği yer yok, ne anlar et?

    ötemde camdan bir erkeğin içinde gizlenmiş 60 yaşında bir kız,
    ara sıra bayrak bazen ruj izi beliriyor siyah sakallarında,
    ara sıra bir pembelik; sanki adına “aşk” denilmese kırılacak
    yüz yıllık bir narrr olduğu anlaşılacak, kime ne!
    ‘beni sevme, seversen çekilir deniz, hep kalırım, kururum
    beni sev, sevmezsen denize karışır, dağılırım
    beni sevme ya da sev, sevmezsen, seversen sev, sevmek..’
    zavallı insanda tek sahici şey; kaygı, bunun neresi kudret?

    sonra herkes bu koca akvaryumda ötesindekini yazdı,
    kendini yazarken bile konu hiç kendisine gelmedi.
    önümde camdan bir rimbaud,
    suçlu benim, tüm ölüler öyle bilsin!
    bana bir balyoz ver hayat!

    lokman kurucu/herhangi bir eylül.
  • kimdir nedir bilmiyorum ancak sevdiğim bir arkadaşımla arasındaki husumet konusunda arkadaşıma karşı nefret dolu yorumlar okudum kendi hesabından. fotoğrafını da paylaşmış. umarım hiçbir şekilde zarar verme hatasına düşmez ve buna bir son verir. yoksa rezalet başlığı açmak kaçınılmaz olacak. şiirleri de bana göre vasat.
  • şairin ensest mağduru çocuklar için yazdığı bir şiirdir. kirli gerçekçiliğin dibidir lokman kurucu.

    n/sest

    açtım dul, kara kollarımı
    çöktüm içime, yalvardım
    yalvardım aynaya; ya azat!
    kurtardım tanrı'yı ikimizden oğlum
    bize artık günah yok

    göğsüme "anne" düşüren topraklardan
    sütümü döke döke geçtim,
    eğildi elif, dikildi vav, kurudum
    suyun orucunu bozduğun
    çeşmene vardım
    aç musluklarını oğlum
    bize artık haram yok!

    oğlum, oğluşum
    kalbimde meryem yırtığı açan
    kumdan bıçağım
    bak karnımda kızıl bir an
    hadi gir oradan bana
    bize artık zaman yok!

    lokman kurucu.
  • kendisini canlı dinleme fırsatı da bulduğum tok sesli güzel insan. bu adamın dünya ile bir derdi var kolay olmaz yoksa böyle şiirler yazmak diye düşündüren şair kişisi. burdayım nû
  • enver gökçe şiir ödülünü kazanmıştır.

    (bkz: #71748106)
  • son zamanlarda müzik işine de bayağı yoğunlaştığı gözlemlenen şair. özellikle ses rengiyle fark yaratıyor. kesinlikle özgün bir yorumcu. yayınlanan son şarkısı video klibiyle şu linkte:

    https://www.youtube.com/watch?v=plcmhbgt79a
hesabın var mı? giriş yap