• düşenin lordu olmaz.
  • idarelik dark souls çakması oyun.

    ortamlarda bu oyunun gereğinden fazla eleştiri aldığı kanaatindeyim. dark souls fanatikleri biraz fazla acımasız oldular bu oyuna karşı. tamam oyun fena halde çakma ama bu eğlenceli bir oyun olmadığı anlamına gelmiyor. özellikle bu aralar dark souls 3 bekleyen bünyeler için gayet güzel bir alternatif konumunda. öyle oynanmayacak bir oyun kesinlikle değil.

    dark souls' lara kıyasla bir takım değişiklikler yapmak istemişler ama bunların hiçbiri oyuna kendi karakterini kazandırmaya yetmemiş. ufak tefek detaylarda farklılıklar var sadece. ds' lara karşı en büyük eksileri;

    - oyun baya bi kısa. her tarafı didikleyip baya bi backtrack yaparak ilerlememe rağmen tam 20 saatte bitti. şu an da ng+ da 7 saattir oynuyorum ve yine bitirmek üzereyim. ds oyunları ilk oynayışta en az bi 40-50 saat sürerdi.

    - mekan ve düşman çeşitliliği inanılmaz kısıtlı. çok az mekan var ve aynı yerlerde dönüp dolaşıyoruz bütün oyun boyunca. zaten oyun süresi kısa bari biraz daha bölüm yapaydınız da aynı yerlerde dolanmayaydık amk. bi de dediğim gibi oyunda bosslar hariç toplasan 10 çeşit düşman ya var ya yoktur heralde. oyunun başından sonuna kadar aynı yaratıkları kesiyoruz.

    - bölüm tasarımları ve art design' ı ds' lara karşı çok çok zayıf. ds oyunlarında her mekanın kendine has bi karakteri vardır, her mekanın olayı farklıdır, bunda ise her yer birbirine benziyor ve sanatsal açıdan da çok sıradan, vasat bi görüntüye sahip her yer.

    - silah çeşitliliği sayıca yeterli ama upgrade sisteminin saçmalığından ötürü gerçekçi olarak kullanabileceğiniz çok az silah var. ds' deki gibi her silah upgrade edilemiyor ve bu durum da silahların büyük bölümünü çöp sınıfına sokuyor.

    - class ve oynanış çeşitliliği de son derece sınırlı. bunda büyücü olma falan yok. oyunda 3 çeşit class var, hepsinin 4' er tane büyüsü var ve bunlar da öyle spamlanabilir şeyler değil.

    bunlar haricinde dark souls' lardan daha ilerde bir takım özellikleri de var. grafikleri daha iyi ama sanat tasarımı zayıflığından dolayı ds' daki kadar etkileyici gelmiyor hiç bir görüntü.

    bir de hem kontroller daha akıcı hem de combat dinamikleri biraz daha tok, daha tatmin edici geldi bana. oyunun en çok hoşuma giden olayı da bu oldu. özellikle o düşmana doğru hızlı koşarak ağır saldırı yaptığımız hareket bundan sonra dark souls' larda en çok arayacağım hareket olacaktır muhtemelen.

    genel olarak ds fanatiklerinin bi bakması gereken bi oyun bence. aynı kalite hissini kesinlikle vermiyor ama combatı ve genel oyun işleyişi birebir aynı olduğu için dark souls açlığını biraz olsun giderebiliyor. üzerindeki dark souls çakması etiketi olmasa baya baya iyi bi oyun hatta. ben gayet zevk aldım oynarken.

    8/10
  • lords of the fallen, eski bir mahkum olan harkyn'in tüm lordları yenmek için yola çıktığı hikayeyi bize souls serisindeki gibi bir oynanış ile sunuyor.

    aksiyon rpg türündeki oyunda; warrior, cleric ve rogue sınıflarından birini ve yine 3 büyü türünden de birini seçerek karakterini yaratıyorsunuz. karakter yaratmanın sadece bundan ibaret olduğu ve kişiselleştirme ile çeşitliliğin yok olması, oyun için eksi bir puan. oyuna ilk başladığınızda ilk farkettiğiniz şey kontrollerin souls serisiyle aynı olduğu olacaktır. gamepad'le oynamayı tavsiye ettiğim oyunda kesinlikle tuşların yerlerinden, etkilerine kadar her şey aynı. böylelikle oyunun kontrollerine alışmakta sıkıntı çekmiyor ancak dövüş sisteminde vasatlıkla karşılaşıyorsunuz.

    oyunda mekan tasarımları ve grafikler harika. efektler bazen aşırı gelebiliyor ancak boğmuyor. ben tüm oyun boyunca warrior ile ve silah-kalkan işbirliği ile devam ettim. sürekli kullandığım "backstab" ile öldürmek lotf'da çok zor ama bunun nedeni tamamiyle saçma fizikler ve mob'ların hareket tarzları. eğer arkasını dolaşmak için sürekli hamle yaparsanız o da aynı şekilde dönmeye başlıyor ve sürekli ikiniz daire çizerek birbirini bekleyen bir döngüye giriyorsunuz. hele ki bazıları sadece koşarak atak yapıyor ki o zaman zaten "kilitlenme" nin problemli olduğu oyunda dövüş sistemi iyice çuvallıyor. neyseki vuruş hissini iyi veriyor ve backstab'den vazgeçerek bir nebze ayak uyduruyorsunuz.

    mekanlar güzel dedim ancak shortcut'lar akıllıca değil ve harita tamamiyle size sunulmuyor. bu yüzden bol bol loading ekranları görüyorsunuz. bununla beraber oyundaki düşmanlarınız 10'u geçmiyor (evet artbook'a baktım emin olmak için). bu yüzden de aynı tip düşmanlarla karşılaşmaktan ve hemen hemen aynı mekanlarda dolaşmaktan bir yerden sonra sıkılıyorsunuz. bu sebeple sanırım oyun süresi de bununla orantılı olarak 20 saatte bitebiliyor. boss savaşları ise son 3 boss dışında basit diyebilirim. taktiklerini ezberledikten sonra oldukça kolay geçebiliyorsunuz. burada farklı olan ise boss'ların belirli bir can çizgisinden sonra saldırışlarının değişmesi iyi olmuş diyebilirim.

    oyunda karakter sınıfları sığ, düşmanlar az ve mekanlar kendini tekrar ediyor dedik. ancak kesinlikle silah, kalkan ve armor gibi eşyalarımızın tasarımlarına bayıldım. üstelik oldukça da çeşitliydi. neredeyse hepsine de farklı tarzda rune takabiliyoruz. bunlar da en azından stradejilerinizde önemli olabiliyor. burada da problem, eşya satın alıp-satabileceğiniz oyun içi mekanik ya da satıcının olmaması. boss'a girmeden hazırlık yapmak imkansız oluyor. souls serisinde save noktanıza uğradığınızda tüm harita yeniden spawn olurdu ancak lotf'da bu böyle değil. ölmediğiniz sürece gelip checkpoint yapabiliyor ve sağlığınz ile pot'larınız doldurabiliyorsunuz. bu olay, lotf'u daha kolay yapan en büyük özellik. xp'lerinizi büyü ve yeteneklere siz vererek oluşturuyorsunuz, bu da farklı bir diğer nokta.

    son olarak oyunun müzikleri harika. özellikle tema müziği çok iyi. seslendirmeler ve sesler de ortalama. gereksiz diyalog sistemi var, çünkü oyunda hikaye beklenildiği gibi yok derecek kadar az. unutmadan, oyunun optimizasyonu da kötü.

    özetle lords of the fallen için güzel grafiklere sahip daha kolay ve kısa bir dark souls kopyası diyebiliriz. souls serisini seviyorsanız bu oyunu da sevebilirsiniz.

    not: 7/10
  • ya arkadaş şu oyunu oynamadan gelip burada eleştirenler mi ararsın, bok gibi diyenler mi ararsın ayıptır ya,
    ben oynadım oyun bok gibi hatta yılın bidonu. şu oyun beni yine kandırdı, ilk oyunda da kandırmıştı, verdiğim paraya üzüldüm, almayan arkadaşlar asla acele etmesin çünkü bu çöp bidonu kısa süre sonra ucuzlayacaktır, o zaman alıp oynayın.
    tanım: türü sevenleri yine kandırmış olan boktan oyunumsu.
    lies of p ye bak da soulslike oyun nasıl yapılır öğren.
    edit: ilk saatlerin verdiği hırsla eleştirinin biraz bokunu çıkarmışım, ilk bosstan sonra oyun biraz daha açılıp kendini anlatabilmeyi başarıyor, yine de övmüyorum ama bu kadar gömülmeyi hak etmiyormuş, çöp demek ağır olur ama inatla söylüyorum mevcut fiyatı hak etmiyor, indirim bekleyin.
    bir de oyun nedense dark souls 2 gibi hissettiriyor, tabi bu benim hissim ama oyunda hala bir olmamışlık söz konusu.
    ilerledikçe editleyip başarılı yönlerini övmek dileğiyle...

    özür editi: yukarda söylediklerimi bilerek silmedim ki benim gibi doğru dürüst oynamadan eleştirenlere ders olsun, ulan taş gibi souls oyununa çöp dedim ya la ben. taş olursun amk taş.
    oyun çok iyi arkadaşlar, sadece çok acımasız ve cidden sabır istiyor, gerekli ehemmiyeti verirseniz gayet keyif alacağınız bir souls-like oyunudur, tekrar en başta söylediklerim için özür dilerim.
    bilmem kaç saattir, bg3, spiderman, alan wake 2 gibi niceleri varken asla başka oyun açtırmadı, keyifle zevkle oyunun son dakikalarına geldim.
    son edit:
    evet oyunu 49 saat sonunda radiant ending ile bitirdim, son harita epey zorladı ama bosslar da bi o kadar kolaydı.
    türü seven herkesin muhakkak deneyimlemesi gereken acımasız oyun.
  • oynanabilir bir dark souls diyebilir miyiz bilmiyorum ama %90'ını bitirdim ve dlc boss fightında takıldım. evet keeper.

    yani o kadar "yavaş, hantal" eleştirisinden sonra dlc boss'unda taktik olarak hızlıca kaçmayı nasıl akıl ettiniz kutluyorum. adamın 5 saniyede yürüdüğü yeri salise ile geç diyor resmen.. devam edemicem ya valla edemicem.

    edit: şimdi bu souls-like oyunlarının özelliği deyim yerindeyse "yenilen pehlivan güreşe doymazmış" olduğundan tam bir gün sonra geçtim bossu. yani şimdiye kadar hiç yavaş hantal dememiştim ama 90+3'te böyle bir eleştirim olmuş bulundu yani.
  • uzun zamandır aklımda olup steam indirimleriyle çok makul bir fiyata aldığım, kategorisinde olduğu souls-like oyunlarına göre daha merhametli action rpg oyunu.

    bonfire dediğimiz kayıt noktaları bu oyunda fazla olması sebebiyle öldüğünüz zaman ebesinin nikahından başlamak zorunda kalmıyorsunuz. ayrıca molotov, knife, stone gibi ikincil saldırı itemleriyle dolu envanter ile bossa gidip öldüğünüzde ikinci defa giderek alabiliyorsunuz. fakat şikayet ettiğim nokta ise souls oyunlarına göre dodge çok yavaş.

    souls türüne giriş yapmayı düşünen birisinin başlaması gereken oyun.
  • ps4 ortamında oynanması gereken oyun.
  • oyunu %100 yaparak bitirdim. ilk izlenimlerim şöyleydi, şimdi artık her şeyiyle bu oyun hakkında yazma vakti geldi. (bkz: #158105027)

    sonda söyleyeceğimi başta söyleyeceğim, oyun çok iyi arkadaşlar. ilk boss biraz fail ve keyif kaçıran cinsten ( pieta) ve gerçekten kötü dizayn edilmiş o nedenle eminim oyunu ilk boss'ta bırakan çok fazla kişi vardır ama soulslike seviyorsanız sabredin. oyun gerçekten açılıyor ve sizi içine alıyor.

    elden ring ile kıyas edeceğim, elden ring eğer 95/100 ise bu oyun 80/100'dür. bu türü seviyorsanız 70 ve altı skorlara kanmayın çünkü oyun gerçekten iyi arkadaşlar.

    keşif hissi ve karakter gelişimi sizi hep bir sonrasına force ediyor. radiance build dediğimiz holy büyüler ile de akabilirsiniz, inferno dediğimiz ateş büyüleriyle de akabilirsiniz, umbral magic dediğimiz lamba büyüleriyle de akabilirsiniz. str de takılabilirsiniz, büyücü de takılabilirsiniz ama size şunu söyleyeyim, melee ile büyüyû ve her çeşit büyüyû hibrit yapıp oynayabiliyorsunuz ki coook büyük keyif.

    bu oyunda kolye takabiliyorsunuz bu size çeşitli buff veriyor aynı şekilde 2 tane de yüzük takabiliyorsunuz bu da size çok çeşitli buff'lar veriyor. bir de bunun yanında oyunun alemetifarikasi olan lamba var ki bunu da özelleştirmek mümkün ve aşırı keyifli bir eklenti olmuş. örneğin yamaçlarda lamba ile güçlü düşmanların ruhunu çekip içindeki ruhu uçuruma doğru çekince, vücut da birkaç saniye sonra uçurumdan yuvarlanıyor ve tek atıyorsunuz. aşırı keyifli. işte bu lamba ile melee ve büyü combo yaptığınızda gerçekten oyundaki her yeteneği kullanarak düşmanlara karşı istediğiniz türden strateji geliştirebiliyorsunuz.

    silah ve büyü çeşitliliği, buff veren yüzük ve kolye çeşitliliği ve throwable dediğimiz oklar, bombalar çok çeşitli. tekrara düşmüyor ve inanın her birini kullanma şansınız yok. new game plus açmaniz lazım. oyun çok uzun olmasına rağmen çeşitlilik çok fazla. elden ring'i bu kadar güzel kopyalamalarına bayıldım. üzerinizdeki eşyalar için de kıyafet konusu çok gelişmiş durumda ve her bir kıyafet farklı dirençler sağlıyor. ateş, poison, holy, wither vs. bunlara göre üzerinizdeki eşyaları güncelleme şansınız var.

    bu oyunda lamba çok önemli. lamba ile ölüler diyarına geçiyorsunuz ve o dünyadan da loot yapabiliyorsunuz. mevcut dünyadaki düşmanlar, ölüler dünyasında da yine karşınıza çıkıyor ama sadece ölüler dünyasında olan düşmanlar da var ki inanın çok geriyorlar ve o dünyadan bir an önce çıkmak zorunda hissediyorsunuz kendinizi. eğer belirli bir sürede ölüler dünyasından kendinizi kurtaramazsanız ( ki bu da sağda solda bulabileceğiniz belirli objelerden gerçek dünyaya dönmek şeklinde veya dinlenme noktalarında dinlenerek mümkün) aşırı güçlü bir yaratik gelip sizi avlıyor. o yaratığı öldürmek de mümkün ama çok zor o nedenle ölüler diyarından kaçmak istiyorsunuz. oyunda bir defa ölme hakkınız var, ölünce direkt ölüler diyarında uyanıyorsunuz ve bir daha ölürseniz de en son dinlenme noktasında geri uyanıyorsunuz ki buna vestige point diyorlar. bir kez ölme hakkı verilmesi çok iyi olmuş benim çok hoşuma gitti çünkü alakasız bir yerde alakasız bir şekilde ölürseniz telafi hakkınız var ama tekrwr ölürseniz sizin upgrade malzemeniz olan, düşman oldurdukce kazandığıniz para ( vigor deniyor bu oyunda) yok oluyor. zaten soulslike sevenler bilir bunu da, aynısı.

    keşif hissi harika, açık dünya değil bir harita sistemi yok ama bölge bölge ilerlemek mümkün. bölgeleri talan etmek ve hem gerçek dünya hem ölüler dünyasında loot yapmak çok keyifli. sürekli yeni silah, yüzük, kıyafet buluyorsunuz ki bunlar gerçekten boş boş şeyler değil, sürekli karakterinizi geliştiren ve sizin build'inize renk katan item'lar. bu loot hissi mükemmel çalışıyor bu oyunda, çok büyük emek harcamışlar. ( oyunun 10 15 sene önceki halinde belki hazırdı bu sistem bilemiyorum ilk oyunu oynamadım ben)

    boss dizaynlarıni beğendim sadece ilk boss çok boktan ve hic keyifli değil, çok zayıfken karşılaşıyorsunux ve maalesef yenmek zorundasınız. çok zayıfken karşılaştığıniz ve oyunu henüz anlamadığınız için sizi bırakmaya doğru yönlendirebilir ama sabredin. sonraki boss'lar gayet iyi ve çok zorluyorlar. npc yardımı alabilirsiniz bu sayede bir tık daha kolaylaşıyor oyun ama büyü hasarı veren boss'lara karşı npc yapay zeka bok gibi olduğu için büyünün ortasından kaçma refleksleri yok, mal gibi kalıyorlar ve ölüyorlar. işte en fazla sizi boss'un 2. fazina kadar rahatlatırlar ama bu da yeterli. ana boss'lari kestikten sonra elden ring gibi rememberence ile o boss'un item'ları ve buyulerini alabiliyorsunuz ana üssünüzde bir npc ile konuşarak. gerçekten boss'larin harika silahları ve harika büyüleri var bunları kullanmak aşırı keyif veriyor.

    mob'lar zor arkadaşlar. ve de çeşitlilik çok fazla. sizi gittiğiniz yere kadar takip ediyorlar ve kendi bölgelerine de dönmüyorlar ama son güncelleme ile insaf demiş developerlar, bi noktadan sonra kendi bölgelerine geri dönüyorlar. çok yıpratıcılar ama sizin de belirli strateji ile gitmeniz lazım. yoksa içinizden geçer mob'lar, hafife almayın derim.

    hikaye bok gibi. side quest'ler bulmaca gibi ama çözmeyeceğiniz türden bulmaca gibi. elden ring ve türevlerinin getirdiği bu side quest yapısından ve hikaye ankatimindan nefret ediyorum bu oyunda da nefret ettim. lore ve hikayeyi anlamaya hiç kasmayın ama bir guide ile oynayın derim. önce bölgeyi loot edin, bölge sonundaki boss'u geçin ve sonra bölgedeki tüm collectibles'lar neymiş bir izleyin ki kaçırdığınız bir şey olmasın. can basma sayınızı arttıran bazı item'lar var ki bunları kacirmaniz çok olası, onları almazsanız üç dört can ile bir bok yapamazsınız. maalesef guide olmadan bam bam gitmek handikap olur bu oyunda.

    buraya kadar okuyanlar ve oynamak isteyenler için önerilerime geleyim.

    1 youtube'dan bir guide ile bölge bölge ilerleyerek oynayın

    2 str build oynayın ve radiance + umbral magic büyülerini beraber kullanın. oyunda ilerledikçe radiant büyüleri ile diğer büyüleri birlikte kullanmak için yüzük loot edeceksiniz, bu sayede ama ben radiance build gidiyorum, umbral magic buyulerini yapamıyorum demeyeceksiniz. çünkü çok keyifli büyüler var, aynı anda kullanırsınız.

    3- bi tane 5 slotlu catalyts bulunca yukarıdaki dediğim gibi umbral + radiant magic buyulerini slotlara yerleştirip keyifle ilerleyin. ha inferno yani ateş büyüsü isteyenler olabilir o zaman da istediğiniz 2 grubu mix edersiniz. tüm büyü türlerini tek bir catalyst ile kullanabilmek de mümkün ama 2 ayrı yüzüğü sırf 3 büyü grubunu kullanmak için kullanmayın derim.

    4- kolyelerden biri maksimum can kolyesi olsun, çünkü bu oyunda can az veriyorlar, onu bi maksimize edin. yuzuklerden biri "regenerate mana" yüzüğü olsun ki mana siz keşif yaparken kendi kendine dolsun. diğer yüzük ise yukarıda söylediğim gibi inferno umbral veya radiance buyulerini combo yapabilmek için kullanacağınız bir yüzük olsun. diyexeksiniz ki "hocam regenarete mana yüzüğü yerine belirli aralıklarla can yenileyen yüzük kullansak olmaz mı?" olmaz arkadaşlar. radiance büyüleri arasında mana kullanarak can basabileceginiz büyü var, bu büyü sayesinde zaten mana ile eksik canı doldurursunuz ve siz keşif yaptıkça mana yenilenir. diğer büyü slotlarina da en sevdiğiniz büyüleri doldurursunuz.

    5- oyunda melee wepon + lamba + catalyst ( büyü makinasi diyeyim) ile üçlü bir saldırı sisteminiz var. catalyts yerine istediğiniz zaman throwable weapon'a geçebilirsiniz. yani mana bitti diyelim, büyü yapamazsıniniz artık, onun yerine throwable'a geçin ki bu da ya elle bomba atmak ya da çeşitli yaylarla ok atmak oluyor. buralarda da aşırı keyifli ammo veriyor oyun size. ister poison ister holy ister fire ister wither ister direkt hasar veren ok, bomba vs kullanın. yani 3. hakkınızda geçişli kullanabiliyorsunuz. ya büyü makinasi ( bu da kötü bir ifade oldu ama doğrusunu bulamadım, büyü makinasi ne amk) ya da throwable geçişi yapmak mümkün. ben bunların arasında sürekli geçiş yaptım ve işimi kolaylaştırdı. zaten bunları miks etmeyenin oyunda işi zor.

    6- bazı mob'lar aşırı güçlü, melee konusunda inatlasmayin, uzaktan avlamaya çalışın. büyü ve throwable en iyi dostunuz. uzaktan vurun ki daha kolay mob'larla melee gidersiniz. hele bir tane ateş fırlatan bir mob var, öyle bir stamina var ki şerefsizde sen ne yaparsan yap silahıyla dans etmeye başladı mı seni kevgire çeviriyor, hele bir de animasyonda kaldın mı geçmiş olsun evire çevire alıyor seni. bu ipneye karşı ve benzeri zorlu mob'lara özellikle uzaktan büyü ve throwable kasın.

    7- vestige seed oyunda kurtarıcınız. ana ussunuzdeki yaratiktan, molhu galiba ismi, bol bol vestige seed stoklayin. çok düşmüyor oyunda bundan. vestige seed sayesinde mekanların orta yerlerinde ilerleyiş noktalarına dinlenme noktası koyabilirsiniz. böylece ölünce ebesinin nikahından gelmek zorunda kalmazsınız. bir bölgede ilerlediniz ve çiçekli bir vestige seed noktasına geldiniz mi? hah orada lamba yanar zaten, hemen vestige point kurun ve dinlenin, devam edin. oyun vestige seed yerlerini çok iyi belirlemiş, orada dinlenmeden yürüyüp gitmeyin en başa atar can sıkar.

    8- loot edeceğiniz yerlerde bazen sizin canınızı alan ve ölüler dünyasına atan bazı yaratıklar çıkacak. bu epey can sıkıcı bir deneyim ama ilk kez bunu yaşadınız diyelim, bundan sonra her yanan loot'a bir lamba sallayın ki içinde yaratık varsa ava gideni avlayin. bunu bi kez yaşadıktan sonra dediğimi anlarsınız şu an hikaye gelebilir.

    9- lamba önemli. birçok yere girişiniz yasak ama lamba sayassinde kısayollar ve göremediğiniz merdivenler, geçiş noktaları, farklı lokasyonlar açılıyor. kelebeklerin ucustufu bir yer görürseniz anlayın ki lamba ile buradan geçerim ya da burada bir geçiş noktası var. unutmayın oyun sadece gözünüzün gördüğü dünyadan ibaret değil, ölüler dünyasında da loot var ve keşif var. bazı bölgelerde mecburi bazı bölgelerde ise opsiyonel. eğer ziyaret ederseniz odulllendiriyor sizi ve ölüler dünyasındaki loot'lar gerçekten iyi arkadaşlar. es geçmeyin.

    şimdi de kötü yanlarına gelelim.

    1- series s ile oynadım, grafikler kötü. dsha iyi cihazlarda belki iyidir grafikler ama ben beğenmedim. özellikle boss tasarımlarında falan grafik işçilik kötü, şansa bu oyun için grafiklerin çok iyi olmasına gerek yok gameplay aksa yeter ama yine de daha iyi olmasını beklerdim.

    2- oyun series s'te fena kasıyor. performans modda bile bazı yerlerde resmen donuyor oyun. bu durumda oyuna gir çık yaparsanız düzeliyor. bu series s özelinde ram yetersiz kaldığı için olabilir. bilmiyorum ama hiç mi oynamadınız lan bu oyunu series s'te? diyexeksiniz ki hem gerçek dünya hem ölüler dünyası var aynı anda iki dünyayı da görebiliyorsun bunun için performans lazım series s yetmiyor, e iyi de yapan yapıyor abicim. lazy developer vakası bu. neyse kapatıp açın düzeliyor. bir de oyun auto save yaparken kasiyor, bunu biliyoruz ve düzelteceğiz demiş dev'ler.

    3- oyunu çok sevdiğimi görmüşsünüzdür ama vuruş hissi çok iyi değil, bunu lies of pi ve from software kadar yapmayı başaramamışlar. aslında kolay da bir şey gibi geliyor ama neden yapamamışlar anlamadım. biraz boşa vuruyorsun hissi var. bunu da yapsalar adamlar nerdeyse elden ring yapmışlar diyeceğim ama o kadar da olsun neyse.

    4- harita sistemi yok gerek de yok gibi, karakalem bir harita çıkıyor ama onu oyunu yapanlar da anlamamıştır. harita parçası alınca bakmanıza bile gerek yok.

    5 - yukarıda bahsettim, hikaye ve hikaye anlatımı. aşırı boktan. hiç ara sahne yapmasanız diyalog yazmasanız bile olurmuş.

    ve kapanış.

    bu kadar uzun yazdığıma göre oyunu ne kadar beğendiğimi anlamışsınızdir. emin çıtak ve dost kayaoglu gibi soulslike seven adamlar bu oyunu başta bıraktı çünkü oyunun içerisine girecek kadar vakit ayırmak istemediler. saygi duymakla birlikte yukarıda detaylarından bahsettiğim ilk boss vakası nedeniyle oyundan kaçtıklarini düşünüyorum ve peşin hükümlü oldukları için lords of the fallen yorumlarını çok kaale almayın derim. konsol üssünden murat sönmez'in yorumları daha gerçekçi çünkü adam oyunu oynadı bitirdi ve benim gibi beğenmiş oyunu. benim gibi beğendiği için onun fikirleri dsha muteber demiyorum, en azından adam oyunu oynadı, ilk boss'ta daha oyun hiç açılmamışken oyunu bırakıp bu oyun boktan oynanmaz diye peşin fikirli olmadı demek istiyorum. soulslike seviyorsaniz şans verin, overall'da bu oyun benden 80/85 puan alır. meraklısı ve naçizane yorumlarımı bir yerlere oturtmak isteyenler için benchmark : lies of pi 90/100 elden ring ve sekiro ise 95/100 alır benden.

    oyuna emek veren veya sorusu olanın sorularına açığım. keyifli oyunlar.
  • epic games tarafından 799 tl ye satılan oyun. oyun sayfasında fiyatı 99 tl olarak girilmiş ama satın almaya çalışınca çıkıyor gerçek fiyat.
  • eylül ayı için psplus servisinin bedava dağıtacağı oyundur.
hesabın var mı? giriş yap