louis aragon
-
''aşkın en acımasız yanı; ağzından çıkmaya cesareti olmayan sözlerin, yürekte fırtınalar koparmasıdır.''
-
sana büyük bir sır söyleyeceğim zaman sensin
zaman kadındır ister ki
hep okşansın diz çökülsün hep
çözülmesi gereken bir giysi gibi ayaklarına
bir taranmış bir upuzun saç gibi zaman
soluğun buğulandırıp sildiği ayna gibi
zaman sensin uyuyan sen şafakta ben uykusuz seni beklerken
sensin gırtlağıma dalan bir bıçak gibi
ah bu söyleyemediğim işkencesi hiç geçmeyen zamanın
bu durdurulmuş zamanın işkencesi mavi çanaklarda kan gibi
ah bu daha beter işkence hiç giderilmemiş istekten
bu göz susuzluğundan sen yürürken odada
bense bilirim büyüyü bozmamak gerektiğini
daha beter seni kaçak seni yabancı bilmekten
aklın ayrı bir yerde gönlün ayrı bir yüzyılda kalmaktan
tanrım ne kadar ağırdır sözcükler asıl demek istediğim bu
hazzın ötesinde sevgim hiçbir zararın erişemeyeceği yerde bugün sevgim
sen ki benim saat-şakağımda vurursun
boğulurum soluk alıp veremem
tenimde bir duraksar ve yerleşir adımın
sana büyük bir sır söyleyeceğim
her söz dudağımda bir dilenen zavallı
acınacak bir şey ellerin için kararan bir şey bakışının altında
işte bu yüzdendir sık sık seni seviyorum deyişim
boynuna takabileceğin bir tümcenin o parlakça kalp kristali
kaba konuşmamdan gücenme benim
bu konuşma ateşte şu tatsız cızırtıyı çıkaran sudur o kadar
sana büyük bir sır söyleyeceğim bilmem ben
sana benzeyen zamandan söz açmayı
bilmem senden söz açmayı bilir görünürüm
tıpkı uzun bir süre garda
el sallayanlar gibi gittikten sonra trenler
bilekleri sönerken yeni ağırlığından gözyaşlarının
sana büyük bir sır söyleyeceğim korkuyorum senden
korkuyorum yanın sıra gidenden pencerelere doğru akşam üzeri
el kol oynatışından söylenmeyen sözlerden
korkuyorum hızlı ve yavaş zamandan korkuyorum senden
sana büyük bir sır söyleyeceğim kapat kapıları
ölmek daha kolaydır sevmekten
bundandır işte benim yaşama katlanmam
sevgilim -
''beni sev ya da benden nefret et, ikisi de benim yararıma. seversen hep kalbinde olurum. nefret edersen hep aklında.''
-
oyle derin ki gozlerin icmeye egildim de
butun gune$leri orada gordum ,
oarada butun umitsizlikleri bekleyen olum
oyle derin ki her$eyi unuttum iclerinde,
ucsuz bir denizdir bulanir ku$ golgelerinde
sonra birden gune$ cikar o bulaniklik gecer
yaz meleklerin eteklerinden bulutlar bicer
goklerin en mavisi bugdaylar uzerinde
...............
kainat paramparca oldu bir ak$am uzeri
her kurtulan ate$ yakti ustunde bir kayanin
gordum denizin uzerinde parlarken elsa nin
gozleri elsa nin gozleri elsa nin gozleri.
aragon dan gercekustu yorumla elsa nin gozleri.... -
son noktayı koyandır. buyrun:
"boş yere bağırıyorum
sana tapıyorum diye
aşkından başka neyim ki.." -
nice yıllar yalnızca bir kadın için yazmasını mı yoksa o kadını bulabilmiş olmasını mı kıskanmalı bilemiyorum.
-
zaman sensin diyerek elsa yı kilitlemiş aşk adamı.
-
dadaist siirlerde, surrealizme, direnis siirlerinden, ask siirlerine, varolusculuk siirlerinden elsa siirlerine kadar yazmis fransiz sair.
elsa'nin gozlerini anlatti ve dunya baska bir yer oldu. -
randevular şiiri başyapıttır.
"terk edip giderek beni bütün kapılardan
bütün çöllerin ortasında bıraktın
tan sökerken aradım seni ve gün başlayınca yitirdim
hiçbir yerde değildim geçtim oralardan da
sensiz bir oda sahra çölü’dür başka kimse bilemez bunu
kimse bilemez senin olmadığın bir pazar günü kalabalığının ne olduğunu
deniz kıyısındaki dalgakıranlardan daha bomboş bir gün bu
bir suskunluksun çağırırım seni ama cevap vermezsin
yanımda dururken terk ettin beni hiç kıpırdamadan
her yerden terk ettin beni gözlerinle terk ettin
yüreğinle düşlerinle
bitmemiş bir cümle gibi terk ettin
rastgele bulunmuş bir nesne gibi bir eşya gibi bir sandalye gibi
yazın sonunda gelen bir yaz tatili gibi
bir kartpostal gibi hani bulunur ya bir masa çekmecesinde
senden dökülen biriyim ben bütün bir ömür boyunca en ufak bir jestinle
başını yana çevirdin hiç görmedin beni ağlarken
görmedi bakışların benim gibi birini
uzaklardayım bir iç çekişinde bile
hiç acıdın mı ayaklarında dolanan gölgene
*****
seni hiç bu kadar güzel bulmadım kendinden umudunu kestiğin anki kadar
aynalar çehren yaklaştığında ışık tutuyor yaşamıma gözümü kamaştırıyor ışığın
sözcükler parça parça dökülüyor seni görünce dizelerimse en küçük bir kıpırtınla susuyor
yaşamam senin nefesine bağlı varoluşum da sesine senin suskunluğun beni korkutuyor
delicesine yollar katetmem gerek seni düşlerinde yakalayabilmek için konuştuğun esnada bile
sözcüklerle randevulaşıyorum ama sen gelmiyorsun binde bir defada bile
ama binincisi bu binincisi
*****
işte böyle seni bütün bir ömür boyunca bekleyeceğim
ister yanımda ol ister yok ol ister başka yerlerde burada yakınımda ya da uzakta ol
seni suskunluklardan dileneceğim
ve sözlerimle seni bir portakal gibi yiyeceğim
izini yitireceğim bir kez gece vakti
bir kez de gündüz vakti karanlıktaki elini
hani o tutup kaçıveren o harikulade çocuksu elini
işte böyle bütün bir ömür boyunca bekleyeceğim seni
*****
sana sonunda ulaşamayacak kadar umutlandım vakit de geçti artık
sözcükler de bulamam bundan böyle
her şey dönüşür eninde sonunda bir fısıltıya ve boğuk sesli bir haykırışa
sana verebileceğim tek şey içimden kopan bu türküdür yalnızca
ne sen ne de başkaları işitmeyecek onu
bilemeyecekler içimde nasıl çırpındığını o kocaman kırmızı kanatlı kuşun
demek ki sana doğru koşan sonu gelmez bir cümleyim yalnızca
vakit de geçti artık geçecek bundan sonra da
ama olsam bile aynen o zaman ve hatta
boşuna sahibini arayan bir köpek gibi avare avare
ve kendi peşi sıra kopuk tasmasını sürükleye sürükleye
hiç umudu olmadan da
en azından diyorum kendi kendime gezinin sonuna yaklaşıyorum
içimde hep aynı yürek aynı anlayış aynı iç yanması
yolda bir ses duyuyorum arkamda
senin yaralı sesin bu hani o mavi sesin beyaz sesin
elekten geçirilen bir buğday sesine benzer bu yinelenen ses
senin sesin işte ikimizin varlığı o
ve bir kez daha uzatıyorum sana külden kollarımı " -
fransizlarin 20. yuzyildaki en onemli birkac sairinden biri.
her ne kadar sairlik yonu on plana ciksa da aragon'a sadece iyi bir sair demek onu kucumsemektir. aragon, yirminci yuzyili yonlendiren kultur ve dusunce adamlarindan biridir. gerek surrealizm'e olan etkisi, gerek genc sairleri desteklemesi ve gerekse de siirleri ile basli basina bir donemi kaplar aragon. elsa'ya siirleri ile meshur olan aragon'un hemen tum siirleri turkceye de cevrilmistir.
(bkz: fransız edebiyatı)
(bkz: avrupa edebiyatı)