• ondan daha yiğit ve daha büyük işler yapmış olmasıyla birlikte, kenan evren'e benzetmekte beis görmediğim romalı generaldir: "lucius cornelius sulla".

    i.ö. 138-78 yılları arasında yaşamış bu ilginç romalı komutanın, diktatörün aslında çok ilginç bir şekilde roma tarihi 'nin kardeş kavgaları çağının en önemli figürlerinden biri olduğu açık, ama ilginçliği daha çok diğer bütün önde gelen romalılar gibi (pompeius'tan caesar'a, octavianus'tan marcus antonius'a) bir şekilde ancak ideal romalı'ya yaraşır davranışlar içine girmiş olmasıdır. hayır yani, bir tanesi mi bile gösterişe önem vermez ya da egemenlik mücadelesine girince kendi yaptıklarını yere göğe sığdırmaz? sulla da böyleydi, o da en azından yukarıda parantez içinde isimlerini verdiğim adamlar gibiydi; kendisi yere göğe sığdıramamıştı, bu sığdıramamışlık mezartaşına bile kendi isteğiyle şöyle kazılmıştı:

    "dostlarına iyilik, düşmanlarına kötülük etmekte kimse sulla'yı geçememiştir"*

    peki bu adam roma'da tek adamlığa oturunca neler yapmıştı bir bakalım; evvela tek hakim olarak karşı tarafın mensuplarından intikam almak istedi doğal olarak (hatırlanmalı ki; octavianus da monumentum ancyranum'da triumviri'de ilk işlerden birinin benzer bir intikam olduğunu söyler: "babamı öldürenleri sürgüne gönderdim. böylece yasaya uygun olarak kurulmuş mahkemelerle, cinayetlerinin öcünü aldım. sonradan devlete karşı savaş açtılarsa da, onları savaş alanında iki kez yendim." oysa savaş alanındaki galibiyetleri başka komutanlarına borçluydu ya neyse, yukarıda dediğim gibi kendini yere göğe sığdıramayışlıkla açıklamalı bunu da). ve zamanında çatıştığı marius taraftarı olan hükümetin yandaşlarını vatan haini ilan etmiş ve tek tek öldürülmelerini sağlamıştır. ilginçtir sulla evren'in keyfiyeti gereğince işleyen bu hareket bizzat sulla taraftarlarınca da artık eleştiri almaya başlayınca, adamımız ilginç bir hamleyle bu homurdanmaların da üstesinden gelmiştir, öyle ki; ölüme mahkum edilenlerin isimleri listeler halinde meydanlarda, sokaklarda teşhir edilmeye (buna yunancada proskription deniyor) başlanmış ve bunların köleler, azatlılar ve herkes tarafından öldürülmesi istenmiştir. günümüz için gerçekten vahşet olarak değerlendirilebilecek bu davranış roma'nın tüm tarihi boyunca sürekli karşımıza çıkmıştır. octavianus'u antonius'a karşı destekleyen cicero'nun kellesinin bu iki komutan anlaşıp da ii. triumviri 'yi kurmalarından sonra, eskiden kendisine vermiş olduğu destekleri unutan octavianus tarafından da unutularak kesilip de senatus'ta ibret olsun diye sergilenmemiş miydi? roma sokaklarının aşina olduğu vahşet görüntüleriydi bunlar, gün gelir bugüne değin adı bize ulaşmamış onlarca, yüzlerce sıradan marius taraftarı olur kurban, gün gelir roma tarihinin en büyük, en meşhur isimlerinden cicero. shakespeare bile m. antonius'u kleopatra'nın koynunda öldürmüştür. seneca, seneca'nın yeğeni lucanus damarlarını açarak intihar etmek zorunda bırakılmışlar, bilgelerin bilgesi bilge cato kılıcına abanarak intihar etmeyi tercih etmiştir. yani kana doymuştur bu sokaklar. ( http://www.cnbce.com/images/serials/rome.jpg )

    ben tekrar sulla'ya döneyim; yukarıda söylediğim gibi alınan intikamlar neticesinde vahşetin boyutu şöyledir: 80 senatör, 2600 atlı sınıfı mensubu öldürülmüştür. bu insanların sayıları 10000 'den fazla olan köleleri cornelii adıyla sulla'nın muhafız alayını oluşturmuşlardır. bunların oğulları ile torunlarına devlet memuriyetlerine girme yasağı konmuştur. ölüme mahkum edilenlerin mallarına el konulmuş, satışa çıkarılmıştır. bu sayede yeni bir zengin sınıfı olştuğu bile görülmüştür. bu sayede etruria, campania ve samnium dahilinde bulunan ve son ana kadar sulla tarafını tutmamış olan şehirlerin halkı boşaltılmış ve buralara sulla'nın veteranları yerleştirilmiştir. sulla'nın kendi mezartaşında söylediği gerçekten de doğruymuş, dedirtiyor bütün bu olanlar.

    sulla, bir meclis kararıyla kendisini ne zaman biteceği belli olmayan bir diktatörlüğe getirmiştir. şimdi burada bir hususun altını dikkatle çizmek isterim; roma'da diktatörlük geleneği bizim bugün anladığımız gibi değildir. zira sulla'dan evvel diktatörler 6 ay için seçilen ve ülke bunalıma veyahut savaş tehlikesine girdiğinde senatus'ta alınan bir kararla seçilen olağanüstü hal yöneticileriydiler. gerçi bu manasıyla bizim komutanların askeri müdahalelerine benzemiyor değil, ancak bir fark var; söz konusu diktatörlerin gerçekten de roma tarihinde roma menfaatlerine ters düştüklerini, zararlarının dokunduğunu söylemek pek mümkün değildir. spesifik örnekler belki vardır ancak genelde yaygın kanaat eski diktatörlerin gerçekten olumlu işler başardığıdır. özellikle de cincinnatus adında çiftçi asker geleneğini (agricola-miles) yansıtan bir romalının hikayesi bir erdem, bir cesaret, bir ideal romalılık örneği olarak anlatıla geldiğini biliyoruz. şu entirimde anlatmışım bunu: #10445083 . yani sonuç itibariyle diktatörlük mefhumunun roma'daki raydan çıkmış düzeni iyileştirmede halkın gözünde önemli bir yeri olduğunu unutmayalım ancak sulla'nın diktatörlüğü daha çok baskıcı ve bir krala yakışır nitelikteydi. özellikle de diktatörlüğü sırasında birçok kanunlar çıkartan, aristokrat sınıfı elinin altında tutan sulla'nın yönetimi ile olağanüstü durum ortadan kalkınca yeniden çiftliğine dönen ideal romalı cincinnatus'un diktatörlüğü arasında sadece bir isim aynılığı vardır. yani aslında cumhuriyetçilerin daha sonra j. caesar'ın ülkeyi imparatorluğa götürdüğü gerekçesiyle paniğe kapılıp, ona karşı düzenledikleri suikastle ülkeyi kurtarabileceklerini sanmaları aslında bir hayalden ibaretti. ülkenin gidişatı gösteriyordu ki; bir imparatorluk dönemi kaçınılmazdı, önemli olan bunun tatlı mı, kanlı mı olacağıydı. nitekim caesar öldürülmesine rağmen, imparatorluk octavianus'un elinden gelmişti hem de sulla döneminden ve caesar ile pompeius arasındaki iç savaştan daha çok kan akıtılarak.

    sulla'ya dönersem; adamımızın döneminde dışardan bakıldığında bir krallık görüntüsü hakimdi, her ne kadar bunu dile getirdiği herhangi bir konuşma kayıtlara geçmemişse de. ilginçtir (boşuna dengesiz dememişler) i.ö. 79 yılı başında kurmuş olduğu düzenin yeterli olduğunu görüp, diktatörlüğü bırakmış ve siyasetten de çekilerek bodrum'da kendini ressamlığa vermiş, pardon entiriler karıştı, puteoli'deki çiftliğine yerleşerek burada 60 yaşındayken ölmüştür.

    son bir söz söylemek gerekirse; bir otobiyografi yazdırdığı söylenir sulla'nın, "yazdırdığı" diyorum çünkü caesar'ın dediğine göre okuma yazması yokmuş**, bir adam tutup yazdırmış olsa gerektir; bilmemkaç cilt tutan bu eser günümüze kadar ulaşamamıştır, inanılmaz bir kayıp olduğunu düşünüyorum bunun. en azından mezartaşına bile bir şeyler kazırken bu denli içten olabilmiş bir adamın, roma'nın bitmek bilmeyen kanlı dönemlerinden birinde kenan evren'ce bir yönetim sergilemiş biri adamın kendi dilinden bir hayat hikayesini okumak ne kadar heyecan verici olurdu bir düşünün.

    * plutarkhos, lysandros-sulla.
    ( http://penelope.uchicago.edu/…rch/lives/sulla*.html )
    ** suetonius, de vita caesarum, divi iulii, 77: "sullam nescisse litteras, qui dictaturam deposuerit."
  • machiavelli'ye ilham vermiş büyük romalı devlet adamı, general ve gens cornelia mensubu.

    kariyeri boyunca hiç savaş kaybetmemiş; ordularını roma'ya yürütüp, diktatörlüğünü ilan edip, çeşitli reformlar yapıp, düzeni sağlayarak kendi isteğiyle diktatörlükten ayrılmıştır.

    "bana hizmet eden hiçbir dosta ve bana yanlış yapan hiçbir düşmana, yaptıklarının karşılığını tastamam ödememezlik etmedim."
  • emil michel cioran kendisinden bahseder:

    - "iktidarın kötü, çok kötü olduğuna inanıyorum. onun varlığı karşısında mütevekkil ve kaderciyim, ama bir musibet olduğunu düşünüyorum. bakın, iktidara ulaşmış kimseler tanıdım ve bu korkunç bir şey. ünlü olmayı başaran bir yazar kadar korkunç bir şey. üniformalı olmak kadar korkunç bir şey bu; üzerinizde bir üniforma varsa, artık aynı insan olamazsınız; işte, iktidara ulaşmak da, daima aynı olan görünmez bir üniformayı giymektir. kendime soruyorum: normal olan ya da normal gibi görünen bir insan, iktidarı neden kabul eder? sabahtan akşama meşgul yaşamayı neden kabul eder? muhtemelen hükmetmek bir zevk, bir zaaf olduğu içindir bu. bunun içindir ki kendi isteğiyle iktidardan feragat eden hiçbir diktatör ya da mutlak şef örneği yoktur. sulla vakası* hatırladığım tek örnek. iktidar şeytanidir: şeytan, iktidar hırsı olan bir melekti sadece. iktidarı arzulamak insanın uğradığı en büyük lanettir."
  • i.ö. 82'deki roma ohal'inde sınırsız ve sonsuz yetkiyle dictator olmuştur. devamı için bkz. https://jimithekewl.com/…/13/roma-ohali-ve-khkleri/
  • kendisinden once tartisilmaz bir tabu olan hic bir romali kumandan romaya lejyonlariyla giremez kanununu ilk kez bozan, sonrasinda da defalarca ayni seyin yapilmasina on ayak olan (bkz: alea iacta est) romali general. henuz gencken jul sezar'i oldurtmek istemistir, ancak en yakin cevresinin bile bunun yapilmamasini istemesinden dolayi affetmis, ancak sonrasinda bu adam 1000 marius (bkz: gaius marius) edecek diye uyarida bulunmustur. ayrica ergen kasap olarak da adlandirilan pompey henuz 20'li yaslardayken sulla'nin ordusunda sag kolu olmaya kadar yukselmistir. roma tarihinde o zamana kadar belki de en fazla romali olduren insan olmustur, zira roma'ya 2. kez girdikten sonra once marius taraftarlarini, sonra da parasi olan kim varsa oldurup mallarina el koymustur. 100.000 civarinda romali'nin sulla'nin idam ilanlari nedeniyle olduruldugu soylenir. gariptir ki "ultimate power"a ulastiktan sonra, kendini kral ilan edebilecek durumdayken lejyonlarini dagitip, yeni bir sulla gelememesi icin uygun yasal duzenlemeleri yaptiktan sonra zevk ve sefa icinde bir kosede yasamaya baslar. 5 evlilik 4 bosanma, etrafinda bolca metres, kole, aktorler ve aktrisler, mumkun oldugunca az erkek (40000 lejyonerle yillarca savastiktan sonra anlasilabilir bir durum) ile cevrili bir hayat yasamaya baslamistir (ki bu nedenle adinin sonunda cogunlukla mutlu anlamina gelen "felix" eklenmistir). ancak bu zevk ve sefa hayatindan kisa bir sure sonra bobrek yetmezligi ve mide kanamasi (bu kisimla ilgili farkli tahminler de var, kimi kaynaklarda evindeki her seyi basan bir tur parazit nedeniyle oldugu soylenir) sonucu olur.

    bunlarin disinda henuz gencliginde roma'nin basina yillar yili dert olan, bir cok romali generali eskiten numidian kralini yakalayip roma sokaklarinda gezdirmistir. cok soylu, fakat o donemde cok fakir olan bir aileden gelmis bir adamdir. roma'nin en pahali hayat kadinini kendine o kadar asik etmistir ki kadin oldukten sonra tum mirasini sulla'ya birakmistir. ustte de bahsedildigi gibi mithradates'i maglup eden komutan olmustur. 3 yil suren roma ic savasi'nda defalarca karsi taraftaki roma ordularinin kendi taraflarina gecmesini saglamistir. hayati yuksek butceli dizi olsa izlenilesi bir adamdir.
  • gaius marius'a karşı giriştiği mücadelede roma'dan kaçıp nola'da askerleri isyana teşvik eden ve roma'da ilk askeri darbeyi gerçekleştiren -tam anlamıyla- diktatör.

    marius'un tüm uzlaşma önerilerini geri çevirmiş, kentin tüm kapılarını ele geçirmişti. halk, başında marius'un bulunduğu demokratları tutuyordu; nitekim saldırı başlayınca marius haberciler gönderip isyancıları bastırmaları durumunda kölelere özgürlük vereceğini söyledi. yemedi tabii. asi birlikler ve direnişçi halk arasında geçen sokak savaşını plutarkhos şöyle anlatır: "silahsız halk damlara çıktı ve buradan üzerlerine taş ve tuğla yağdırmaya başladı; taş ve tuğla yağmuru ordunun ilerlemesine engel oluyor, askerler korumak için duvar diplerine sığıyorlardı. bu sırada sulla geldi olanları görünce, askerlere evleri ateşe vermelerini haykırdı ve kendisi bir meşale alıp başa geçti ve okçuları damlara yanar ok atmalarını emretti."

    sonuçta tabii direniş kırıldı, marius ve diğer demokrat liderler kaçtılar. m.ö 88'de roma sulla'nın eline geçti. 9 yıl sonra dictatorluğu kendi isteğiyle bırakıp villa rustica'sında istirahate çekildi. karakter olarak tarihteki enteresan vakalardan biri.
  • lannister'ların meşhur "lannisterlar her zaman borcunu öder" geyiği kendisinin mezar taşından esinlenmedir. george martin'in yazdıklarının yüzde 80'i zaten dünya tarihinden çakma olduğu için şaşırdık mı?hayır.
  • [şehirlerin talan edilmesine karşı çıkar ve hiç hak hukuk tanımayan ayak takımına ve kölelere karşı o zamanın roma'sında absürd sayılabilecek iyi niyet gösterilmesi talebinde bulunur (adversus infimos iustitiam esse servandum*). peş peşe zafer kazanılması ve bunların sağlıksız askeri zaferler olması nedeniyle roma'nın çöküşünü peygamberlere özgü bir bakışla önceden görür: "roma, sulla'yla salt ganimet uğruna savaşa giriştiğinden beri, imparatorluktaki adalet anlayışı tamamen yok olmuştur. ve bir halk başka bir halkın özgürlüğünü zorbalıkla elinden alırken, gizemli bir öç alma* duygusuyla hareket ettiği için kendi yalnızlığının büyüleyici gücünü kaybeder."] stefan zweig - sternstunden der menschheit (bkz: cicero/@ibisile)
  • roma cumhuriyeti'nin askeri diktatörlerinden biri. aynı zamanda kutsal roma şehri üzerine bir orduyla yürüyen ilk romalıdır ve de bunu iki kez yapmıştır. mö 1. yüzyılda, rome dizisinde söylenildiği gibi, "roma her yeri yönetiyordu ama kendisini yönetemiyordu." halbuki sulla, tüm dengesizliklerine rağmen, imparatorluk yolunu açan kişi olmuştur. senatörler, iktidarı tek kişiye bırakmamak için yırtına dursunlar cumhuriyet çoktan ölmüş vaziyetteydi. sulla çıkardığı yasalarla devleti sağlam bir temele oturttu ki pompeius magnus, julius caesar hatta augustus bu yasaların içeriğinde çok fazla değişiklik yapmadan aynen yürürlükte bıraktılar. senato ve cumhuriyet yanlısı romalı tarihçiler, sulla'yı diktatörden de öte bir varlık olarak adlandırırlar sırf cumhuriyet'i 3 yıl boyunca (mö 82-79) kendi başına yönettiği için. yaklaşık bir asır sonra ölecek olan augustus ise 42 yıl boyunca iktidarda kalacaktı ve augustus'a senato tarafından pater patriae unvanı verilecekti. *

    sulla'nın yanında pompeius magnus ve cicero gibi tarihi kişilikler sahneye çıktı. pek çok kaynakta julius caesar'ın da yanında bulunduğu belirtilse de caesar'ı ilerleyen yıllarda roma'dan kovacaktı. caesar, annesi aurelia sayesinde hayatta kalabildi. ayrıca sulla askeri açıdan da muazzamdı. küçük asya'da fırtınalar estiren ve de tanrı gibi muamele gören pontus kralı mithradates gibi bir rakibi vardı. sulla, roma'ya dair her şeyden ölesiye nefret eden bu adamı tokatlamaktan yorulmuştur. tarihin gördüğü en dobra ve taşaklı adamlarından birisiydi. dolayısıyla tarihe pek çok anekdot bıraktı. battle of orchomenus'ta, "benim için, ey romalılar, burada onurlu bir ölüm; ama siz, insanlar size komutanınıza nerede ihanet ettiğinizi sorduklarında, onlara orchomenus'ta demeyi unutmayın." diyerek askerlerini gazlamış ve ordusu mithradates'in ilerleyişini sonsuza kadar durdurmuştur. başka bir örnek daha verelim. mö 87-86 atina kuşatması devam ederken barış teklifiyle gelen yunan elçileri, romalılar'ı küçük gören konuşmalar yapınca "roma beni buraya antik tarih dersi almam için göndermedi." diyerek karizmasını göstermiştir.

    tüm bu zaferlerden sonra diktatörlükten de kendi inisiyatifiyle çekildi. yani kana susamış bir caligula, caracalla, neron hiç değildi. halbuki romalı tarihçiler, imparatorluk yolunu açtığı için sulla'yı bu isimlerle anmaktan ayrı bir zevk aldılar. istifasından sonra son günlerini metresleriyle villasına çekilerek harcadı. yaşamayı da biliyordu. * mezar taşında ise "bana hizmet etmeyen hiçbir dostum, bana haksızlık eden hiçbir düşmanım olmadı." yazdığı söylenir. her şeyin farkında olan ilk roma imparatoru augustus, sulla'yı augustus forumu'nda onurlandırmaktan kendini alamamıştır.
  • plutarchus'un yazdığı sulla biyografisinin türkçe tam metni için, bkz. http://goo.gl/4hfeg
hesabın var mı? giriş yap