• 2000 yılında amerika çapında ünlenmeye başlayan, o zamandan 2006'ya kadar olan dönemde popülerliğini çok arttıran, 2006'dan günümüze ise söz yazımını gözle görülür şekilde geliştiren atlanta'lı dirty south rapçisi.

    yukarı bahsettiğim üzere mainstream'de adını duyurduğu 2000-2005 yıllarında ticari anlamda başarılı hit'lerde yer alan, albümleri iyi satan, radyo ve televizyonda rahatlıkla yer bulan bir rapçiydi. aslında o zaman da yetenekliydi ve çok akılda kalan kafiyeler yazıyordu. farklı bir yönü olduğunu hissettiriyordu. featuring yaptığı şarkıların en catchy kısmı ona ait oluyordu. sesinin hemen fark edilir olmasını espri anlayışı ile birleştirince şarkıların içine komik kısımlar da koyabiliyordu. yani kısacası; satışları iyiydi, listelerde üst sıralara çıkabiliyordu, mtv tarafından seviliyordu, bulunduğu şarkıya akılda kalıcı kafiyeler katabilecek kadar yetenekliydi. ama çok büyük bir sorunu vardı: yaptığı eğlenceli şarkılar rap'in ruhuna uygun değildi ve anlamlı şeylerden hiç bahsetmiyordu. anlamlı şeylerden bahsetmesini, politik ya da conscious rap yapmasını falan geçtim; baya baya pop-rap şarkıları yapıyordu. çabuk tüketilebilen ve büyük değer taşımayan işlerle popüler oluyordu.

    ne mutlu ona ki yeteneğini ve rap dünyasında sağlamlaştırdığı yerini fark ederek büyük bir sorumluluk üstlendi: herkesin southern rap'çileri "rap'i pop'a çevirmek"le suçladığı bir dönemde çok iyi bir gelişme kaydetti ve büyük olgunluk örneği gösterdi. 2006'da başladığı bu evresinde artık çok ciddi ve anlamlı şeylerden bahsediyordu. ilk önce busta rhymes'ın en iyi şarkılarından biri olan in the ghetto'yu mükemmel bir şekilde remix'lediler. bu şarkıdaki kısmı ile fakirliği ve ghetto yaşamını en basit haliyle anlatmayı becerdi ve "the ambulance is takin' too long" sözüyle de gerekli göndermeyi yaptı**.

    artık içi dolu sözler yazıyordu. asıl önemli olan ise, bunu laf olsun diye yapmadığını hissettirebilmesiydi. release therapy albümü onun için dönüm noktası oldu. evet, albümde money maker gibi bir hit'ler ya da girls gone wild gibi eğlenceli şarkılar da vardı fakat albümün içeriği büyük ölçüde olgunlaşmıştı. tell it like it is ile son zamanların en başarılı diss* şarkılarından birini yapıyor ve 1998 senesinden beri neleri başararak buralara ulaştığını anlatıyordu. war with god ise vardığı noktanın yansıması gibiydi, adeta meydan okuyordu. mary j. blige'ın nakaratta iyi iş başardığı runaway love ise bilinçli sözleri ve başarılı storytelling'i ile aile içi şiddeti, cehaleti ve evini terk eden gençlerin başlarına gelenleri anlatıyordu. yıllarca eğlenceli şarkılarıyla hatırlanan birinin böylesine iyi niyetli bir şekilde bu konuları işlediğini görmek çok güzel. çünkü gençlerin yıllarca severek dinledikleri bir sanatçı onlara doğrudan seslenip mantıklı şeyler anlatıyor. bu albümde grew up a screw up, mouths to feed, do your time gibi başka başarılı şarkılar da vardı. albümün en dikkat çeken kısımlarından biri de slap şarkısıydı. bireyin kendi dünyasına sıkışıp bunalmasının rap müzikteki en güzel örneklerinden biri olan bu şarkıda her yolu tıkanan bir adamın hikayesini birinci ağızdan anlatıyordu. aşağıda yazdığım sözler ise slap'in belki de en sinirli ve isyankar kısmı:

    "my grandmama's nerves are bad
    and everybody in the hood is mad
    cause president bush could give a damn about our ass
    so i don't wanna hear shit that he has to say (don't say nothin!)

    troops gone and we still at war
    nobody even really knows what for
    even more i'm scared to find what the world really has in store
    cause you know that tomorrow's not promised today"

    release therapy albümünün söz yazımı ve işlediği temalar açısından başarılı olması ludacris'e her şeyden önce saygınlık getirdi. o hep dinlenebilirliğiyle, akılda kalıcılığıyla ve yeteneğiyle dikkat çekiyordu ama artık saygı kazandı. gerçek bir mc gibi içi dolu şarkılar yapabildiğini herkese gösterdi.

    iki sene sonra theater of the mind albümünü çıkardı. o da önceki işlerine göre daha olgun bir albümdü. iyi şarkılar sunuyordu. bunların belki de en dikkat çekicisi olan do the right thang, aşılamaya çalıştığı bilinçle çok dikkat çeken didaktik bir şarkıydı. bu albümde de yine başarılı kafiyelerine devam etti, yaratıcılığını yitirmediğini gösterdi ama en önemlisi o olgun yanını sergilemeye devam etti.

    bu yüzden günümüz rap'çilerinin en iyilerinden biridir. çünkü çok yetenekli olmasına rağmen 5-6 sene boyunca saf yetenek ve bol eğlence ile belli bir noktayı asla aşamayacağını görmüş, sonrasında kendisini en iyi şekilde geliştirmiştir.
  • survivordaki serhatin tanisma sirasinda kendisini opmeye kalktigi ve bu islem sirasinda uc aylik sakallarini suratina surtmeyi basardigi rapci.
  • bu guzel adam bir kiz cocugu babasiymis. yarin obur gun o kiz "benim babam unlu bi sarkici, bi bakiyim neler yapmis" dese ve pussy poppin klibini izlese(sarkinin adindan bahsetmiyorum bile farkindaysaniz) ne der acaba onu dusunuyorum. vallahi oturdum bunu dusunuyorum.
  • get back isimli şarkısıyla bugünlerde daha bir coşturan güzel insan.
    hastasıydık daha bi hastası olduk. insanın ağzına yapışan şarkılar yapıyo. yeek-yeek woop-woop
    ilk çıktığı günden beri ses tonuyla olsun şöyleyiş tarzıyla olsun busta rhymes tan sonra en sevdiğim rapperdir.
    kıvır kıvır saçları ve ince bıyığı ile insanın yüzünde her daim gülümseme yaratır.
  • 1993 model bir acura legend'e sahipken arabasını ludaversal albüm kapağında da kullanmış. ancak nazar değmesinden midir tam sağ arka yandan gömmüşler arabaya. 240000 milde (386 bin km) bulunan cihazın hasar aldığını acura yetkilileri öğrenince abimize gidip "sen bu aleti versene bize. elden geçirelim." teklifini sunmuşlar ve sonucunda mis gibi bir reklam faaliyeti ortaya çıkmış.

    ilk öncelikle söylemeliyim ki arabada sadece hasar düzeltmesi yapılmamış. apple car play sistemi, 18 inç ray marka jantlar (sanırım ray's gram light 57xtreme), bridgestone potenza lastikler, eski boyanın komple elden geçirilmesi, h&r marka yay ve eibach kamber kitleri, 6 pistonlu frenler ayarlanmış.

    haydi bakalım kemik! alet şu;

    https://www.youtube.com/watch?v=k0sj1nfjcfc
  • (bkz: ludicrous)
  • yılların ludacris'ini "luda cris" yaptılar ya helal olsun. sen bir gazetecisin ya! bu kadar mı araştırmadan haber yapılır.

    sözde acun ılıcalı'nın da en sevdiği rapcilerden biriymiş. daha adını söyleyemiyor adamın. bizim araştırmacı gazetecilerimiz de hemen acun'un ağzına bakarak "luda cris" diye haberi yapıştırıveriyorlar.

    http://www.haberturk.com/…38287-buyuk-surpriz-video

    tanım: oyunculuğu da şarkıcılığı gibi gayet güzel olan hip-hop yıldızı. sempatik adam. move bitch şarkısı adamı şaha kaldırır.
  • bu geceki survivorda acunun partisinde yer alacak rapçi.
    şarkıları sevilir aslında. ben ona ait olduğunu bilmeden dinlemişim çoğunu.
    (bkz: move bitch)

    tabii bunu da yazmazsam ölürüm:

    (bkz: yo man çek dissaut)
  • geçen tv de gördüğümde nerden tanıyorum diye düşündüğüm zat. 2 fast 2 furious deki performansını unutamam tabii. adam ağır bahisçiydi.

    http://www.youtube.com/watch?v=ta7gnsyuiik
  • bu adamın şarkıları bir şekilde hoşuma gidiyor arkadaş söyleyişi, söyleyiş hızı kelimeleri bir şekilde dinletiyor kendisini.
hesabın var mı? giriş yap