• - "hımmm ne yani, bakıcı bizimle mi yemek yiyecek?"
    şahkezban burjuvagil / beylikdüzü'nde bir toplu konut (120 metrekare)/ 2013

    merhaba dostlarım, öncelikle bana bu yazı için ilham veren akasya sitesi sakinlerine (bkz: akasya sitesi'nin çalışanlarına yaptığı büyük ayıp) ve cennet mahallesi e-5 manzaralı kıçkıça bir toplu konut projesinin boş kafalı karı ve kalantor herif paratoneri "ben ceren sultan, evimin altında müstesna bir avm var, karşı balkon komşusunun kocasında da gözüm" temalı reklamını yazan ekibe teşekkür etmek istiyorum: merci

    şimdii, bu pis fakirlerle aynı ringe binmek istemeyen ciklet beyinli familyayı kendi içinde de 3 klana ayırabiliriz:
    - anadolu yakasındaki über pahalı sitelerde oturan ve sadece cheesecake yapmayı bilen cins,
    - tem ve halkalı - kayaşehir arasında oturan neo-muhafazakar dönem zenginleri, allahçı peygambercilerin 3. veya 4. kapatması olan türban altı sarı röflelileri, pilot ya da müteahhit koca bekleyen hanımkızlar.
    - beylikdüzü'nde lüks siteye kredi öderken hayatı fantezi pop tadında yaşayan avm müdavimleri.

    ensesi kalınlar towers, avamoğlu my gold digger, görümceminkent gibi yerlere kira/mortgage bir şekilde kapak atıp, o dakikadan itibaren "majesteleri kraliçe kocanıza dük, size dükük ünvanı verdi" yazan mektubu almış gibi davranan bir takım zevat hakkındaki hep ertelediğim gün geldi:

    - bir konuta 2000 - 4000 tl arası bir kira/kredi taksidi verebilen bir kocayla evli oldukları için (ne sandınız, bu kadınlar dışarıda çalışamayacak kadar güzel ve özeldir) "asaletim zenginliğimdendir, suskunluğum da pür dikkat esra erol izlememden" mottosunu benimserler, fakat içlerindeki rüküş çingan kuaföre koşup 45 cm kaynak + demet akalın sarısı/karameli saç boyası yaptırmak için ölüp biter, ama onların yaptırdıkları kaynak kalitelidir, tamam mı?

    - bir çoğu evlenmeden önce gsm bayii, zincir kozmetikçi, mağaza muhasebe gibi işlerde çalışmış olup, evlendikten sonra tabi ki de çalışmayacaklardır, zaten bunun pazarlığını yaparak nikah masasına oturmuşlardır. kolay mı? 5 yaşından beri düğünlerinin ve gelinliğin, liseyi bitirince saçlarını boyatacakları sarının tonunun hayalini kurmuşlardır. artık rahat etmek, çocuklarını kendileri yetiştirmek, evinin kadını olmak istiyordur, zaten kendileriyle aynı ringe binmek isteyen pis fakirler dışındaki kadınların, hele de kocaları zenginse çalışmalarına ne gerek vardır? hem zaten çalışmanın tek amacı iphone kılıfını swarovski taşlarla kaplatabilmek, gece serumlarına ayda 450 tl vermek değil mi? bir kadın neden okur ve çalışır ki bunları karşılayacak bir koca kapaklamak varken?

    - oturdukları sitenin bir havuzu ve sosyal tesisi varsa, yakınlardaki avm'ye gitmek haricinde asla dışarı çıkmadan orada 105 sene yaşayabilirler, düşünsenize: bir havuz başı ve cumartesi akşamları 5. sınıf bir grubun nispetli şarkılar çaldığı eğlenceler düzenleyen bir sosyal tesis, yani uçsuz bucaksız dedikodu ve kendini gösterme imkanı, bir kadının daha neye ihtiyacı olabilir? tabi özcan deniz film çektiğinde gidecekleri bir avm sineması, civarda düzenlenen bir mustafa ceceli konseri ve yazın 1 haftalığına gidilen "sıçana kadar her şey dahil" bir otel haricinde..

    - havuz başı ve sosyal tesis demiştik, işte sitelerde hayat bu ikisi merkezlidir, yazın konu komşu havuzdan ani çıkışlarda birbirinin göt çatallarını görerek sosyalleşir, sonra evlerde filancanın sarı bikinili karısına neden baktın temalı kavgalarla taçlanır, "ay feride'nin kocası ak partiye girmeden önce feride ne bikiniler giyerdi kız ehihihi" fısıldaşmaları alır başını gider, ertesi hafta altın gününde feride'ye "hiçbir şey kaçırmıyorsun canım havuz çok kalabalık zaten, filancalar akrabalarını çağırmış esenyurt'tan düşünebiliyor musun?" tesellisi yapılır.

    - aniden bozulan kankalıklar bu siteler için olmazsa olmazdır. emel ve neriman'ın arası çat diye bozulmasa, kanlı bıçaklı olmasalar, en sonunda içkili bir sosyal tesis eğlencesinde neriman'ın kocası emel'in kocasının üzerine yürümese bu insanlar 1 ay ne konuşacaklar? geçenlerde 3. ağızdan duyduğum en bombastik örneği, bir internet sitesinden online alışveriş için, kankalıktan ölünen komşunun üyelik bilgilerini istemek, verilen siparişin komşunun eski iş yerine gitmesi, kime geldiği anlaşılamayınca açılan paketten tüylü kelepçe, kamçı, tangasız hizmetçi kıyafeti çıkması sonucu kopan kavganın, siparişi veren tarafın rezil olan tarafa "offf sen de amma büyüttün haa" demesiyle ölümcül bir hal almasıydı.
    işte lüks sitede oturan modern ve değerli kadın olmanın bir şartı budur arkadaşlar: elalemin üyelik bilgilerinden seks oyuncağı sipariş edecek kadar geniş olmak.

    - lüks site marketinin en çok sattığı gazete, magazin eki en sağlam, en paçoz, en edepsiz olandır, bu altın kuralı asla unutmayın sevgili dostlar. "çocuğumu kendim büyütmek ve terbiye etmek istiyorum" diyen, üstün kültür, annelik, ve terbiye vasıflarına sahip kezomarlarımızın gündem takip etmeye dair en önemli aktivitesi kelebek ekinde mankenlerin yeni tokm.. sevgililerinin fotolarına bakmak, "adam da 1.55 boyunda ve 180 cm çapında ama erkeğin çirkini olmaz sonuçta, zengini olur" gibi değerli yorumlar yapmak, ve daha sonra çok ama çok şerefli ve kaliteli iki hemcinsinin sunduğu 2. sayfa adlı programı aşırı dikkatli bir biçimde izleyerek mankenin yeni patpatçısı hakkında daha çok bilgi sahibi olmaktır.
    gülben ergen, sibel can, ebru gündeş ve hülya avşar bu kadınların hayattaki idolleridir. "gülben ne demiş duydun mu yaa helall olsun", "ebru'nun çok üstüne gidiyorlar bence, gidiyor gönlümün efendisi'ne hastayım yaaa telefon melodisi yaptım, bu arada yeni yıl için iphone 5e isticem".

    - evde göt büyütmek için birincil bahaneleri olan çocuk bakma işini o kadar harika şekilde yaparlar ki ülkenin belieber, directioner, selenator ve sitede oturup basketbol seven kıvırcık ergen irisi rezervleri, bu kadınların üstün annelik nitelikleri ve çocuk yetiştirme teknikleri sonucu dolup taşmaktadır.
    sevgili kezoid, sende herhangi bir nitelik, kültür, terbiye, görgü var mı ki bunları bir çocuğa geçirebileceğini düşünüyorsun? aaaa ama tüm anneler kutsaldır ve yan komşuyla kahve içip alt komşunun cinsel hayatının dedikodusunu yaparken, soru sormaya gelen çocuğa "burada sigara içiliyor ben şu an filanca teyzenle oturuyorum, git bilgisayar oyna demedi mi sana!" demek mükemmel bir annelik örneği değil de nedir? haftasonu koca sıfatlı sponsoru koluna takıp gidilen avmlerde, çocuğa mcdonald's yedirerek ödüllendirmek iyi bir anne olmanın en önemli kuralıdır, kitap okuma alışkanlığı, çocukla sohbet etmek, birlikte bir şeyler öğrenmeye çalışmak da nedir yaaaa ağzına hamburger tıkıştırmak verken..

    - her şeyin en iyisine layık olan kezomarımız yine de huzursuzdur, herkesin onun ne kadar el üstünde tutulduğunu ve ne kadar zengin olduğunu anlaması hususunda eksik olan bir şey vardır: gündelikçi kadın!
    evet, bir gündelikçi kadın tüm boşlukları dolduracak, sitedeki filiz'e, ayşenur'a, arzu'ya karşı üstünlük, üniversitede profesör olduğu için eve geç saatlerde gelen, sürekli yurtdışına konferansa giden mimar defne hanım'a eşitlik sağlayacaktır, kim bilir belki bir hizmetçisi olsa artık o mesafeli kadına defne hanım yerine "defneciğim" filan diyebilecektir, "geçen gün de defne bize geldi, kapıda gördüm kahveye çağırdım hemen geldi (aslında: gelmesi için koridorda götümü yırttım, koluna yapıştım) fitnat hemen kahvelerimizi yaptı".. hatta belki de çocuklara bir bakıcı tutulmalıdır, artık 2 tane olmuşlardır canım, 2 tane çocuğa bakmak hiç kolay değildir yani resmen dışarıda çalışan eziklerden bile daha çok yorulmaktadır :(
    evet evet, bütün gün camları silen, tuvaleti temizleyen bir fitnat o kadar gereklidir ki, lüks sitede oturunca prensese dönüşen kezban onun sırtından sınıf atlayabilsin, bayatlamaya yüz tutmuş ekmekleri ona vererek iyilik timsali olabilsin, ama gerektiğinde o pis kokulu, köylü kadınla aynı ringe binmeyerek farkını ve yeni atladığı sınıfını belli edebilsin.

    şehir planlama yaklaşımlarında toplu konutlardan nefret etme sebepleri / ziyagil, i.
  • (bkz: kezopatra)
  • yeni yetme burjuvadır. ve bazı yazarlara göre "hizmetçi"lerle aynı masada yemek yemeye karşı çıkmaya "eğer ki parasını veriyorsa buna hakkıda vardır."
    ah sınıf ah.
  • babanın fakir olmasından sen sorumlu değilsin ama kayın pederinin fakir olmasından sen sorumlusun mantığının işlediği kızdır.
  • hayatta en büyük başarısı oturduğu sitede fourquare mayor ı olmak olan bir adedi şahsımca tespit edilmiştir. aynı sitede oturan komşlarına aha ben burdayım yok mu benim öpen mesajı vermek istemektedir.
  • muhtemelen sitedeki komşularında ya da bahçede falan karıştırdığı kişilerden etkilenerek başkalaşım geçirmiştir. insanın içinden gelecek aslında ama olur öyle.
  • "sevgilisini lüks sitede oturtunca berkcan'a dönüşen kamil" ile olan ilişkisinden gayet memnun olandır.
  • bence burada sorgulanacak esas mesele lüks site kavramıdır. insanlar neden bir duvar ve güvenlik kulubesiyle kendilerini tecrit ederler dünyadan, dışarıdaki hayattan? şahsen cebimde milyonlarım olsa, hadi milyonlarım değil birkaç yüz bin liram dahi olsa, ne siteden ev alırım ne de siteye kiraya otururum. beylikdüzü'ndeki süper lüks 150 metrekare 4+1 evde oturacağıma beşiktaş'ta, kadıköy'de, bakırköy'de eski de olsa 2+1 bir evde oturmayı yeğlerim. devasa duvarları, güvenlik önlemleri hatta çelik kapısı dahi olmasın ne çıkar? apartmanın kapısından sokağa adım atınca kalabalığa karışmalı insan, hayatı koklayabilmeli, yoksa yaşamın ne tadı var? ben gerçekten anlam veremiyorum bir sitede oturup da kendisini tecrit eden insanlara. hayattaki en büyük eğlencesi sitenin havuzunda veya spor salonunda saatler geçirmek olan insanlar biliyorum. ben canım sıkıldıkça evden dışarıya adım atar sahile yürür, demlice bir çayla sigara içer geri dönerim eve. ama biliyorum ki canı sıkıldıkça avm dolaşmaya giden insanlar da var. hayatta en nefret ettiğim şeylerden birisidir bu avm ve site kültürü. mahalle kavramının içinin boşalması gerçekten çok üzücü. ben memlekete gittiğimde mahallemde dolaşır, hepsini tanıdığım esnafla sohbet eder, zamanında beraber koşup oynadığımız berber arkadaştan bir saç tıraşı olur eşle dostla parkta kola çekirdek yaparım mutlaka. yaşım kaç olursa olsun yaparım. ama sitede yapamazsın bunu; site kültürü izin vermez.

    işte burada (bu başlıkta) bahsedilen kezban da bu lüks sitenin kendisine bir statü kazandırdığını düşünür. arabada son ses türkçe pop açıp dolaşan apaçiler bunun nasıl ki kendilerine bir statü kazandırdığını düşünüyor ancak siz dışarıdan ayıplayan gözlerle bakıyorsunuz bu sitede oturan ve bununla böbürlenenler de aynen bu şekilde hissediyor. bu sitede oturanların hepsine değil lafım ancak bu tecrit edilmiş, bir nevi camsız, duvarlı hayvanat bahçesi gibi mekandan hoşlanan insanları gerçekten aklım hayalim almıyor. yaşadığı yere olan prensestir. sonuçta herkes tercihlerine göre yaşar ve hayatını da bu şekilde yönlendirir.
  • mutluysa dünyanın geride kalan yaklaşık sekiz milyar insanına bok yemek düşer. hayat görüşüm artık böyle oldu. eskiden eleştiriyordum hatta zaman zaman kendimi tutamayıp eleştiriyorum ama ne zaman kendime '' sen kimsin lan'' dedim işte o zaman bütün dertler bitti. gerçekten ben kimim lan bir insanın mutlu olduğu yaşam tarzına ''bu yanlış diyebilirim'' ortalama 70 sene yaşayan bir canlı tüm bu dünyanın varoluş saçmalığında mutlu olmayı başarıyorsa ağzımı açmam.
hesabın var mı? giriş yap