• lyndon baines johnson, ya da kisaca lbj denen ve bu metin devaminda da o sekilde anacagim bu insanin talihsiz, hem de yaptigi butun yasamalara, yurutmelere karsin unutulup gitmesi, amerikanin en nefret edilen baskani olmasinin cok kisa ve net ozeti vardir. acilisi onunla yapmak isterim.

    "herkesi memnun etmeye calisan, kimseyi memnun edemez."

    lbj'in hayatindan baslayarak, genellikle es gecilen "hasletlerini" sayarsam sanirim, bu yavsak, yilisik, gotveren tanimlari ile anilmis politikaciya seneler sonra su kurum bunyesinde hakkini iade edebilirim.

    lbj cok kayde kuyda deger bir ailenin cocugu degildir. texas'lidir, kasabalidir, siradan bir ailesi vardir. babasi okuzumtrak, zart zurt bir herif, annesi ise akilli, medeni entellektuel denebilecek bir insandir. kisaca ozetlemek gerekirse lbj halk cocugudur.

    yonetime cikmasi gereken her halk cocugu gibi o da yalakalikla, "abicilik" ile girdigi ortamdaki "buyuk" ve "onemli" kisilere yalakalik ve yaltaklanmak ile bir yerlere gelebilmistir. basit bir ogretmenken, ivy league egitimi yokken, jfk gibi killi bir arkasi, yagli bir ensesi yokken buralara gelebilmis olmasi yardim ettigi ve yalakalandigi cevreden gecer. bu acidan her turlu eregine ulasamamis kifayetsiz muhteris in ornek almasi gereken bir politikaci oldugunu da soyleyebiliriz lbj in.

    ogretmenlik ile baslayan kariyerinde kisa zamanda politik hamleler icine girmis, girdigi her cevre icinde kisi ve kurumlarin ozel aile sirlarina, dertlerine, istek, arzu, korku ve zaaflarina hakim olmayi bilmis olan johnson diz dize, yuz yuze ve icki masasinda dunyalar tatlisi olusuyla, ve gercekten de mizahi alt yapisinin ustunlugu ile kisa zamanda kendisini seven veya sevmeyen her turlu cevreye sevdirmesini bilmistir. bir nevi amerikan zubugudur de diyebilirim, ama demiyorum, lbj'in zubuk ile arasina "fiiliyat" giriyor.

    hayati boyunca saygi duyulacak bir baba'nin ya da baba figurunun hasretini cekmis olan lbj, baska bir uc harfli'nin fdr'in kabinesinde kendisine yol ve yordam bulmus. fdr'in uvey cocugu olmayi bilmistir. oyle ki fdr'dan kimi zaman kendi sorumlu oldugu cikar cevrelerine karsi sorumluluklarini yerine getirtmek icin ozel "hak ve ayricaliklar" sorabilecek hale gelen lbj, yukumlulugunu yerine getirdigi her iliski icin basamaklari biraz daha cikmistir.

    lbj, fdr'in olumu ve komunist korkusunun yasandigi ellilerde birden bire saga kaymis, sivil haklar konusunda duyarli bir sagci demokrat liberal politikaciya donusmustur. bizim dilimizde keskul ya da asure diyebilecegimiz bir sifata burunen lbj o ondem mecburi diyalekt olan "anti-komunizm" lehcesine gecmis, buyuk bir anti-komunist secilmistir.

    bu lbj'in kafasina kursun yedigi icin iyi hatirlanani olma sansi ya da sanssizligina nail olan jfk gibi o da viernam'in da soz konusu oldugu asya halklarinin komunizme gecmesi konusunda hassaslasmis, "cin'i komunistlere kaybetmemizin sorumlusu eisenhower yonetimidir" diyebilmistir. jfk gibi cin'e "sahip olup" kaybetmeye cok uzulen lbj bu gaz ile demokrat partinin o zamanlar "bipolar" olan kulislerinde hepten yukselmis, layda deger bir konum edinmistir.

    literaturde lbj tretmani olarak gecen, gizli ve ozel kulislerde israrli yalakalik, tehdit, ovgu, santaj, montaj, retorik gaziyla da hepten siyrilan lbj'in demokrat partiden baskan adayi cikamamsi sasirticidir. jfk o kunduza benzeyen halleri, o sansar sekliyle karizmatik lider gazini alip (amerikada karizma para demek bebegim) lbj'in onune gecince lbj'i arkasinda birakmak istememis, baskan yardimciligini teklif etmistir. lbj'in bunu kabul etmesi kayda deger bir netice dogurmustur, harvard ve yale mezunlarinin hakim oldugu beyaz saray ahalisi icine girecek ogretmen koleji mezunu bir adam sasirticidir.

    lbj baskan yardimciligina getirilir ama bu mevkiyi hic sevmez. kendisi yonetmenk, uretmek, hakim olmak istegiyle dolup tasan gercek bir iskoliktir. hakatten de burada dikkatinizi cekmek istiyorum, lbj beyaz saray kapisindan iceri girmis en caliskan baskan olmustur. bir gunde 25 tane demec verip, 4 gunde 10 ulke dolasip bin tane delegenin elini sikabilen lbj, bunlarin arasinda senede 500 bin fotografini cektirecek zamani da (oha) bulabilmis bir insandir.

    jfk'in o kunduz suratindan balkiyan karizmasinin golgesinde kalan lbj, jfk in altinda da rahat durmamis yetkiler, guzellikler istemistir. jfk bu yetkileri kendisine tanimadigindan hepten makamindan tiksinmis bir insan haline gelmistir. bu tiksinme halinin, bitmeyen iktidar hevesinin lbj'in jfk i oldurtmeye vardiracak bir komploya sebebiyet verdigini iddia edenler vardir. yorum yapamiyorum.

    neticede o sabalak, o tum zamanlarin en tirt baskanlarindan olan jfk olup kahraman olmus, onun kahramanliginin ektoplazmasindan ise lbj cikmistir. lbj jfk olur olmaz, onu sehit ve kahraman ilan etmis, bir neden icin olduruldugunu soylemis, o neden icin savastigini, o nedenin dogrudan yasal varisi oldugunu iddia etmistir. lbj bu anlamda saglama ata oynamistir: jfk in politikarlarina isyan edenler baskanin katilleri zanni altinda kalmakta, onun resulu ve elcisi olan lbj e itiraz eden de bu zandan payina duseni almaktadir.

    neticede lbj bu gaz ile, bu coskunluk ile 64 secimlerinde buyuk bir zafer ile cikar. lbj, yani tum zamanlarin en sevilmeyen, adi dahi anilmayan baskani olan lbj, dev bir basari ile fdr i dahi golgede birakarak iktidara gelmistir.

    lbj iktidarda inanilmaz bir sey yapar. jfk'in elcisi ve resulu olarak, bir nevi tek adam olmak ayricaligiyla yapilabilecek en gerzekce isler yerine, bugunku bildiginiz hayran olunacak taraflari olan ameirka'nin hayran olunabilecek butun ozelliklerini insa eder, ve ic politikada lbj 20.yy in en etkin politik kararlarini alan, en yakin rakibi olan fdr'in dahi yanina yaklasamadigi bir reform plani ile cikar. lbj oyle tanrisal bir hal almistir ki, tak emreder, sak yapilir. saskinlik veren sey sudur: lbj'in ic politikada emrettigi seylerin cogu caginin otesinde (cevre ve ozel alanlari koruma, otoyollari guzellestirme, sanatci ve bilim adamlarin destek gibi amerikanin aklinda, lugatinda olmayan mevzular), cogu cagiyla eslenik (kiraciyi koruma kanunlari, medicaid, medicare, sosyal sigortalar, federal ogrenci yardimlari, tuketiciyi koruma yasalari, sehir islah, tanzim), ve caginin mecburen gerisinde kalan sivil haklar ve sefaletle, yoksullukla savas mevzuulari, lbj'i bir degil on kaplan gucunde bir baskan yapmaktadir.

    en sosyal demokrat isvecli basbakan gibi atilimlar ile amerikayi koyluk, sigirlik bir vahsi kolonyel kapitalizmden sosyal devlete surukleyen lbj'in bugun dahi her amerikali uzerinde hakki odenemez. cok etkin olmadigi kabul edilen yoksulluk politikasi ile yoksul halk oraniniyuzde 25lerden yuzde 13 e indirmis, devasa bir ulkede issizligi marjin olarak "tam isgucu" denebilecek yuzde bes altina cekmistir. doneminde iktisadi buyume her sene bir oncekine oranla yuzde 7, 8, 9 gibi sacma sapan tabir edilebilecek bir ziplamaya gecmistir (buna benzer devamli artis gosteren bir ziplama ancak stalin doneminde istatistiki olarak yaniltici olan cok az iktisadi hareketin, cogu zaman ikiye katlanmasi, yani bir fabrika varken ikincinin acilmais ile yuzde yuz artis olmasi ile izah edilebilecek rusya'da gerceklesmistir) .

    amerika bir baskanlik doneminde kisi basina dusen geliri ikiye katlayan, yoksullugu buyuk olcude tuketen, zencilerin sosyal anlamda merdivenden biraz dahi olsun cikmasina izin veren bu baskandan nefret emekte, adini dahi anmamaktadir. sebebine gelecegim bekleyin.

    lbj'i tuketen seyin temelinde lbj'i lbj yapan sey yatmaktadir. soguk savasin icadindan hemen sonra ortaya atilan liberal konsensus denen denyolugun en uc urunu olan lbj, konsensusde dahi fanatizm ve asiriligin ceremesini cekmis, silinip gitmistir.

    nedir liberal konsensus? sudur

    1- kapitalizm bir sistem olarak superdir, islerdir. kapitalizm'i degil onun islemesine engel olan teknik detaylari duzeltmek gerekir bu yuzden
    2- reformlar ile, atilimlarla kapitalizm desteklenmelidir.
    3- bu reformlarin karsisina cikacak, koku disarda odaklarin oyunu olan sinif catismasi gibi mevzular boluculuktur, ibneliktir.
    4- bu boluculuge gayret eden odaklarla hem icerde, hem dedisarida savasmazsak tepemize cikarlar.

    simdi bu dort madde icinde, bu maddeye harfiyen uyan lbj e bakalim.

    lbj tum iyi niyetiyle, ya da kibiriyle "yoksulugu sona erdirmek gerektigine" inanmistir. ona gore boylesine zengin ve mureffeh bir ulkede yoksulluk olmasi kabullenemez bir seydir. lbj'e fikren katilmamak mumkun degil, refah icinde veya degil, yoksulluk kabullenecek bir sey degildir. yoksul halkin icinde bulundugu cikmazdan cikmasi gerekmektedir. ama nasil?

    hatirlayalim, liberal konsensuse ve lbj' e gore sistem de sorun yoktur. kapitalizm yoksullari yaratmaz, yoksullar da zengin olabilme hakkina sahip olmalidir, zenginler yoksullara yardim etmelidir. diyor lbj.

    lbj'in bu naif, neredeyse saftiriklige varan iddiasi, hatta liberal konsensus fanatizmi, gozune perde indiriyor. lbj kendisini iktidara tasimis kapital'e sirtini donmek istemiyor. ve kapital'in yoksulluga sebebiyet verdigini gormek, kabul etmek istemiyor. daha da dogrusu, kapital'in yoksullari refaha erdirmek icin kapital ve kar'in dan birazcik olsun vazgecmeyecegini kabul etmiyor. bu zenginlerin cehnnem zebanisi olmasindan degil, o birazcik "fark" in kapitalizm gibi kiran kirana bir ekonomide yok olmaya varabilecek sonuclar dogurmasi muhtemel riskler yaratacagini goz ardi etmesi. kapital soyut bir "ideal" olan, kisa vadede kapital'e faydasi olmayacak yoksullarin beslenmesi, alim gucunun artmasinin kendi cebinden cikmasini kabul edecek degildir. zira kapital servet'ini, kendisini var eden mal varligini, mal varliigindan aldigi guc ve iktidari yoksullardan tirtiklayarak kazanir. sag cebim, sol cebim gibi bir ayrima geldiginde, kapitalin aklimda duracagina cebimde dursun demesi kadar kapitalizmin dogasina uygun bir durus yoktur.

    lbj bunu zitip olasi bir sinif catismasina imkan vermemek icin, great society'sinde zenginlerin yardimiyla istekli fakirlerin gelisebilecegi, icinde bulundugu fasit daireden cikabilecegi inancina kapiliyor. lbj'in bu onkabulu cok aci bir sonuc dogurmaktadir: bireysel olarak "fakir"leri hedef alan bu inanc, fasit daireden cikmasi mumkun olmayan yasli, sakat, hastalikli fakirlere pek fayda etmez. onlarin zaten "talihi" yoktur. great society ancak kendisini "great" yaoacaklara destek olur, istenmeyenlere degil.

    cogu zaman bagis, yemek ve yardim kuponu gibi fakirin kisa vadede gonlunu hos tutup sistematik bir cozum uretmeyen kapitalist ve kucuk burjuva ahlagina da pek hos gorunen yardimlarla "yoksullukla savasan" lbj, kapitalizm ve onun masasi olan iktidarlar sinirlari icerisinde "yoksulluk ile ne kadar ve ne oranda basa cikilabileceginin" de bir delili olmustur. lbj'in gidisinin hemen ardindan eski konumunu alan sessiz en alt tabaka o gunden bugune herhangi bir ses duyurmaya ulasamamis, lbj'in fakirlere yardim mentalitesi de ikrah edilmesi gereken politik bir intihar girisimi olarak amerikan politikasinda yerini almistir.

    lbj'in kapitalizme olan guveni, onun ocu olarak gordugu komunizm "belasi" ile savasma arayislarini da beraberinde getirir. lbj "cin'i kaybetmekten duydugu rahatsizligi", "kore'nin kaybedilmesindeki memnuniyetsizligi", vietnam'da da yasamak istemeyen cogunlugun reyi ile iktidara gelmistir. kendisini iktidara getirenlerin reyine layik olmaya calisirken "canavar lbj" olmasi sasirticidir. amerika senelerdir her yerde basini ezmeye calistigi, ve her yerde mudahale etme hakki dogurduguna inandigi komunizmle mucadele konformizminin tecellisi olarak, kendi ipiyle kendini bogmustur.

    vietnam tipki kore gibi, ucundan dondugu kuba gibi lbj'in, jfk'in degil sigir gibi davar gibi korkmaya, dusunmemeye, suru gibi koyun gibi surulmeye eyvallah cekmis amerikan halkinin kendi kendine actigi bir yaradir. amerikan halki yarattigi dusmanla cansiperane bir sekilde dovusme gazini haybeden gonderildigi bilinmedik topraklarda devam ettirememis, kendi basini yemistir. filmlerde, piyeslerde, idealize kahramanlik oykulerinde kahramanlik yapmak, dunyayi canavarlara karsi savunmak mitoslari ile buyutulmus amerikan halki, kendisinin bir canavara donustugunu, ancak katliam yapan askerlerini televizynda, basinda izlerken farketmis ve bolunmustur.

    bu lbj'in yilisik politikasinin degil, amerika'nin cok begendigi liberal konsensus'un soguk savas kahramanlik destanlarinin geri patlamasidir. lbj cocugu oldugu toplumun tam bir aynasidir, herkese kendisini sevdirmeye calisan, firsat buldugunda elinden gelenin en iyisini yapmaya calisan, delicesine caliskan, umutlu, kor inancli idealizmin gozluklerinde burnunun ucunu goremeyen, ama gormek icin cabalayan bir baskandir.

    lbj oy veren amerikalinin vatani icin istedigini kendisi icin istemistir: dunyada tek bir guc olsa onunda basinda ben olsam, yonetsem, hic sorun kalmaz. hersey super olur.

    iste bugun amerika dunyadaki "tek guc" olarak dunyayi yonetiyor, herkesin iyiligi icin hareket ettigini sanan gerzeklerin, cocuk ruhlu sabalaklarin oyuyla dunyayi kotuluklerden kurtardigina inanan, aclari doyurup, cocuklari giydirdigini sanan bir kopekbaligi gibi onune geleni parcalayarak amacina ulasmaya calisiyor.

    lbj ve onun gibileri yaratan bir halkin basina bela olmus vietnam ne ilkti, ne de 9 11 son olacaktir. lbj kendi halkinin degerleri icinde inanilmazi, en iyiyi basarmis, kendinden nefret eden bir ulusun en sevilmeyen baskani olarak anilmistir ki mustehaktir. jfk boyle bir halk icinde olerek, kahraman olmus, yapamadigi her sey icin kahraman olmayi bilen amerika gibi, yapamadiklari sebebiyle kahraman olmustur.

    ne hazindir, ne acidir.
  • 1964'te abd baskani lyndon baines johnson, yunan basbakani'na su mesaji gondermisti:

    "yunanistan dogru karar alamayan bir parlamentonun degerini bir daha dusunse iyi olur belki de!"

    baskan johnson, aynı yil yunan buyukelcisine ise soyle buyurmustu:
    "fuck your parliament and your constitution!"
    (meali: si..rim parlamentonuzu da anayasanizi da!)
    ve soyle devam etmisti:
    "amerika fildir, kibris ise pire. yunanistan da piredir. bu iki ahbap fili kasindirmaya devam ederse bakarsin filin hortumuyla ezilivermisler. eger basbakaniniz bana demokrasiden, parlamentodan ve anayasadan dem vuracak olursa o da parlamentosu da pek omurlu olmayabilir!"
    (christopher hitchens, cyprus, sayfa 61-62)

    (bkz: albaylar cuntasi)
    "bu kadar buyuk bir pisligi ancak bir fil sicar."*

    bonus demec:
    "ben sadakat isterim. benim yanimda calisan kicimi opmeli ve gul gibi koktugunu soylemelidir."
    (baskan johnson, beyaz saray gorevlilerine talimat verirken. (kaynak: j. green)

    (bkz: barbarlarin istilasi)
  • oliver stone un jfk adli filminde kennedynin katilinin tesvik edicisi oldugu iddia edilen abd baskanidir kendisi.
  • 1963 yılında ithalata karşı yerli üretimi desteklemek için nişastaya, dekstrine, brendiye ve hafif ticari araçlara %25 vergi koymuştur. bu hamle, fransa'nın ve batı almanya'nın amerika'dan ithal tavuklara koydukları vergiye karşı yapılmıştır. bu durum, o dönemlerde 'tavuk savaşları' olarak anılmış. belli bir süre sonra ticari araçlar dışında vergiler kaldırılmış. günümüzde hala bu vergilerin etkisini görebiliriz. ford'un türkiye'den ithal ettiği transit connect buna en iyi örnektir. şirket bu yüksek vergi oranından sıyrılmak için aracı binek araç statüsünde ithal edip, iç kısmını baltimore'da tekrar düzenlemek zorunda kalıyor. 1990'lı yılların sonuna kadar amerika'da yerli yapımı suv'ların bu kadar uzun süre hüküm sürmesinde bu kararın etkisi büyüktür.
  • amerika'nın %61 ile en çok oy alarak seçilmiş başkanıdır kendisi. bu başkanın ilginç bir özelliği de penisini insanlara göstermek ve umumi alanlarda tuvaletini yaparken etrafındakilere, "hiç bunun kadar büyüğünü görmüş müydünüz" diye sormakmış.
  • kontak lens takan ilk abd ba$kanidir kendisi..
  • konuşurken hiçbir şey öğrenemezsiniz. - lyndon b. johnson
  • füze krizi sonrası karizmasına karizma katan kennedy'nin süikaste uğramasıyla iktidara gelir. aksi taktirde kennedy'nin çok büyük bir skandal olmadığı sürece başkanığını kaybetmeyeceği kesindir. amerika'nın yeni dış politika doktrinini uygalamaya başlamıştır.

    (bkz: soguk savas donemi abd dis politikasi)
hesabın var mı? giriş yap