598 entry daha
  • gelin hele gelin size bir hikâye anlatacağım.

    amcam ve 3 arkadaşı yıllarca bir makina firmasında çalışmaktadır. arkadaşları orada cnc ustaları amcam ise makina montajcısıdır. arkadaslarından birisi birgün bir fikirle gelir. derki; "bizim ürettiğimiz makinanın daha iyisini üretebiliriz, şu anki makina dakikada 20 birim üretiyor, biz dakikada 60 birim ürün üretecek şöyle bir makina yapabiliriz. ayrıca biz yıllardır burada çalışıyoruz, makinaları biz yapıyoruz sen gidip fabrikalara kuruyorsun ama parayı patron kazanıyor, gelin birlik olalım bu makinayı üretelim" der. bu arada bunu söyleyen makinan mühendisi, tasarımcı falanda değildir, normal cnc ustası..

    plan şöyle işleyecektir; herkes işten ayrılacak, kişi başı 20 şer bin tl sermaye koyulacak (yıl 2007), ucuz bir depo kiralanacak ve makina üretilip satılmaya çalışılacak.. bu arada imkânlar kısıtlı olduğu için öğle yemeklerini sırayla her gün birisinin eşi yapacak, maliyet olmaması icin çırak falan olmayacak, herkes her işi yapacak. oderece kısıtlı yani. tabi herkes teredduttedir, çünkü hepsi de işlerinde usta oldukları icin günün şartlarına gore ortalamanin üstünde kazanmaktadirlar. yani bugünün 5-6 bin tl civarı maaşları vardır ve bundan vazgeçmek onlar için kolay bir karar olmayacaktır.

    düşünürler taşınırlar ve firmayı kurmaya karar verirler. içlerinde yalnızca amcam pürüz çıkarır ve derki; " ben bu riske giremem, sizin icin işten ayrılırım ama size ortak olmam. bana burada aldığım maaşın aynısını verirsiniz, kâr a zarara karışmam" der. amcamdan daha iyi bir montajcı bulamayacakları icin kabul ederler ve üç ortak bir de işçi amcam, toplam 4 kisi, barakadan bozma bir depo tutup eski bir cnc tezgahı alıp firmayı kurarlar.

    bakın 10 yıl geçti 3 ortak, eşleride dahil toplam 6 kişinin altında son model jeep var. aldıkları evleri, yaptıkları yatırımları saymıyorum bile.. bundan 5 yıl once yabancı bir de büyük yatırımcı ortak oldu bunlara. şuan mülkiyetinde kendilerine ait olan, bilmem kaç bin m2 büyüklüğünde fabrikalarında 80e yakın çalışanlarıyla üretime devam ediyorlar.

    öğlenleri evde yemek pişirip getiren eşlerinin gezmediği ülke, görmediği belde kalmadı. çocukları kolejde okuyor. birisinin büyük oglu ingilterede ozel bir universitede şuan.

    benim riski sevmeyen, garantici amcam ise halen yanlarında maaşlı işçi. amca oğluyla cumartesi aksamlari kahvede batak atıyoruz arada bir.

    bu hikayeden çıkarılacak ders; eğer işinizin tam anlamıyla ehliyseniz ve her türlü cefaya katlanırım diyorsanız kendi işinizi yapmakta bir sakınca yok. yırtın dağları, enginlere sığmayın, taşın. ama yok, bu işte cok para var, kendi işimin patronu olurum, başkasının yanında çalışmam vs.vs diye bilmediğiniz, tam anlamıyla hakim olmadığınız bir iş kuracaksanız hic bulaşmayın derim gençler..

    gidin işinize, güzel güzel calışın ay sonu alın maaşınızı sinemaya falan gidersiniz.. uzun bir yazı oldu ama olsun, belki bir kişinin doğru karar vermesine sebep oluruz.
  • başkasının hayali için haftada 45 saat çalışıp kafanın rahat olması mı yoksa kendi hayalin için haftada 80 saat çalışıp kafanın dolu olması mı?
  • hem maaşlı işte çalışıp hem de ufaktan kendi işinizi yapabilirsiniz. maaşlıyı bırakmak risk. ama yaşam standartlarını hemen yükseltmeyen bir şey. sırf kendi işin içinse anında bi sermaye yaratmak vs çok kolay değil yine risk. ikisi de iş hayatında yarayacak önemli deneyimler katıyor. elinizde sermaye varsa ve tüm ayrıntıları düşünmüş olsanız bile mutlaka hesaba katmadığınız bir şeyler de çıkıyor ortaya.

    ben bi firmada çalıyorum. aynı zamanda kendi işimin ürün satışını yapmaya başladım ilk aylarda direkt kâr beklenmez ama şu an tam dengedeyim. bir sonraki adımda kâr edebilirim. hatta maaşlı çalıştığım firmada yaptığım iş ile ilgili de freelance çalışmayı da düşünüyorum. e öleyim ben bari *
1170 entry daha
hesabın var mı? giriş yap