• 10 senedir yasadiğim memleket. son veto olayi da türkleri çok sevdiklerinden değil, şu an devleti yöneten küçük diktatörün kendi halkina, her seçimde kullandiği göçmen almama konusuna biraz daha yağ sürerek şov yapmasindan ibarettir.

    hey yavrum atilla'nin torunlarina bak diye coşmaniza gerek yok, iktidardaki partinin (bkz: fidesz) kendi pisledikleri koltuktan bir süre daha kalkmamak adina yapilmiş bir hamle sadece.
  • bu ülke konusunda bildiklerim macar kankalarımdan edindiğim bilgiler ve internet makaleleriyle sınırlı ama ciddi ciddi turancı bir grup oluşmuş (%15-20 gibi) millet olarak orta asya kökenlerini araştırıyorlar. gelecekte avrupa'daki tek samimi kankamız olabilir.
  • macaristan'ın ağzı göçmen sorunundan yandı.türkiye'nin 5 milyon kişiyi salması halinde fransa'daki ve almanya'daki ılık götlü sol partiler ve aşırı sağcılar değil onlar uğraşacak bu 5 milyonluk dalgayla.onlar çok iyi biliyorlar ılık götlü iskandinav solu yahut alçak ülkeler sağının sik sik konuşup pisliği gene kendilerinin temizleyeceğini.
  • geri kabul anlaşmasını macaristanı muaf tutacak şekilde iptal ederek ( yahut dondurarak) onlara güzel bir jest yapabiliriz.

    avrupa birliği'nin diğer üyeleri de dersini alır böylelikle..

    ( bence 3 aylığına da olsa anlaşmayı dondurmalıyız )
  • ne zaman macaristan gündeme gelse atatürk geliyor aklıma.

    cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren macar-türk dostluğunu geliştirmek, ortak tarih kurulması amacıyla bir çok çalışma yapmış/yaptırmıştır.

    atatürk’ün, macar kralı naibi amiral horthy’ye 30 mayıs 1924 tarihinde gönderdiği mektupta; “manevi ve fikri meziyetlerini ziyadesiyle takdir ettiğim macar milletinin samimi bir hayranıyım. memleketlerimiz arasında mevcut olan asırlık dostluk münasebetlerini bir kat daha takviye etmek için hiçbir şeyden kaçınmayacağım.” ifadelerine yer vermiştir.

    atatürk, türk tarih tezi için macar bilim adamlarından yardım alma düşüncesiyle frenc zajti’yi türkiye’ye davet etmiştir.
    zajti’nin hun-macar-türk akrabalığı isimli kitabı olduğunu öğrendikten sonra derhal bu kitabı kendisi için türkçeye çevirttirerek okumuş ve zajti’yi hun-macar-türk ırklarının tarihi özdeşliğini araştırmak üzere görevlendirmiştir. bu çalışmasının sonunda zajti türk tarih kongresinde “hindistanlığa ait türklük (az ındiai rokennepek közt)” isimli tebliği ile macarların wo-szua isimli altay sınıfından gelen ve türklerle akraba olan bir koldan geldiğini ortaya koymuştur.

    1935 yılına geldiğinde atatürk’ün girişimleriyle türk-macar kültürel ilişkilerinin geliştirilmesi için hungaroloji enstitüsü kuruldu. ulu önder’in arzusu üzerine hungaroloji bölümü de fakülte kapsamına alındı ve hatta hungaroloji bölümünün hangi konularda faaliyet göstereceği de bizzat atatürk tarafından belirlendi. kurulduktan sonra da atatürk tarafından takip edilen hungaroloji bölümüyle sadece macar dilinin öğretilmesi amaçlanmamış, aynı zamanda türk-macar tarihi, edebiyatı, ilişkileri, kültürleri ve sosyal paradokslarının araştırılması da hedeflenmiştir.
  • neden türk konseyi’ne gözlemci üye olduğunu çözmeye çalıştığım devlet. resmî tarihimizde macarlar’ın türk kökenli olduğu bize öğretildi. moğol, bulgar ve başka milletler için de bu söylenmiştir. moğollar’ın bunu kabul etmediğinin bizzat şehidiyim. bulgarlar’ın türk azınlığa yaptıkları da malum. macarlar’ı bu çerçevede bir yere oturtmaya çalışıyorum ama...

    “bunlar türk kökenli olduklarını kabul ediyor mu?”
    bu konuda bilgisi olan yazarlar başlık altında veya özel’den bilgilendirirse şükela garantisi verilir.

    edit: başlık altına yazarak veya mesajla bilgilendiren yazarlara teşekkürler.
  • öncelikle bildiriyi veto etmemişler, geciktirmi?lerdir. söz konusu bildiri 28 ülkenin imzası ile yayınlandı link ancak barış pınarı harekatı için de destek mesajı yayınlamışlar. her neyse, benim eleştirim şu "bizi sevdikleri için değil de mülteci istemedikleri için bizi destekliyorlar." tayfasına. öncelikle tabii ki adamlar kendi çıkarlarını düşünecek ama sizin mantığınıza göre diğer 27 ab ülkesi mülteci mi istiyor? ortada bir terazi ver bir tarafta türk düşmanlığı ve terörist seviciliği diğer tarafta mülteci sorunu. 27 ab ülkesi için türk düşmanlığı ön planda iken macaristan için mülteci sorunu daha ön planda. anlayacağınız gayet de bizi seviyorlar, tabii diğer ab ülkelerine göre.
  • atatürk döneminde tarihsel geçmişimizin temellerinin atıldığı ülke.

    ülkemizde o yıllarda macar mimarlar ve ustalar çalıştırılmış; atatürk’ün macar bahçıvanı jones mathe de ankara’nın bayındır hale gelmesini sağlamıştır. ankara gazi mustafa kemal bulvarı üzerinde bulunan tapu binası ile macar elçiliği eski binası, amele mektebi ve ulus’ta bulunan ptt binası bunlardan birkaçıdır.

    dönemin macaristan başbakanı gyula gömbös 1932 yaptığı bir konuşmada:
    "türklere 3 noktada güçlü bir şekilde bağlıyım. birincisi, bir ırktan olmamız, ikincisi yüksek askerlik yetenekleri ve üçüncüsü büyük reislerinin (atatürk’ün) dehası ile yapılan büyük inkılaplardır" demiştir.

    macar meclis başkanı gyula kornis, atatürk’ün yüksek dehasını ve insan üstü becerilerini “birinci dünya savaşı’ndan sonra macarlara ve türklere karşı çok ağır barış şartları koyuldu; atatürk türkiye’yi kurtardı ama macaristan’ı kimse kurtaramadı” cümlesiyle ifade etmiştir.

    başkent budapeşte'de "buda" tarafında bir caddeye atatürk (atatürk utca) ismi verilmiştir. atatürk öldüğünde macaristan’ın kassa şehrinde bir meydana hüzün meydanı (szomorusagi negyzet) adı verilmiş ve bu meydanda bir tabelada atatürk’ün hayatı yazmaktadır. macaristan’ın kispest şehrinde de atatürk parkı kurulmuş ve bu parkta atatürk heykeli vardır. istanbul’da macar ressamlar zajti frenc ve gyula rudnay’ın atatürk’ün yardımıyla bir sergi açmış ve rabolni’nin 1926 yılında halk evi binasında açılan sergide resimlerini sergilemiş ve atatürk’ün büstünü yapmıştır.

    köy enstitüleri’nin kurucusu ismail hakkı tonguç, bu konudaki fizibilite çalışmalarını, atatürk’ün emriyle budapeşte’de yürütmüş, harf devriminde atatürk, macarların latin harflerini seslerine göre kullanış tarzlarını incelemiştir.

    mimaride szegedi szeged, arthur döskosz, jeolojide lock lajos, hayvancılıkta welman
    oszkar ve gabor anetty doka, meteorolojide rethy andal, kolbai karoly, haritada zoltan barros isimli macar bilim adamlarından ilmen ve fiziken yararlanılmıştır.
    edit: düzeltme
  • türkolojiyle ilgili pek çok çalışmayı macarlar yapmış. aralarında türklerle akraba olduklarını kabul etmeyenler vardır tabi ama kendi köklerini araştırırken yanlışlıkla bizi bulan daha çok. neticede attila the hun gibi, hunlar gibi bir gerçeğimiz var. konuyu attila'ya bağlayınca itiraz edecek macar bulamazsınız. zaten onları da lezgin botan gibi "pis asyalı işgalci" diye itelerler komşuları vs. vs.

    moğollar biraz daha farklı, ortak tek kahraman timur aslında. timur da türk olduğu için türk, moğol olduğu için değil. savaşma teknikleri, yaşayış tarzları vs benziyor ama türk ve akraba topluluklar kurultaylarına neyin katılanlar arasında görmedim kendilerini.

    bir de finliler var akraba olma ihtimalimiz olan, zaten bu seneki finlandiya eurovision temsilcilerinin yaptırdığı dna testi sonuçlarında bile orta asyalılık çıktı, öyle diyeyim.

    ha nedir, akrabalığı ne kadar kanıtlasan da görmek istemeyen görmez. neredeyse aynı dili konuşmamıza ve teoride aynı dinden olmamıza rağmen bir kazak, bir kırgız, bir özbek bile reddediyor olabilir, bu bireysel politik duruşla alakalı bir şey, tarihi gerçeklikten ziyade.
  • yunanistan yerine artık yaz tatilleri için daha fazla tercih edilmesi gereken ülke. denizse aynı deniz bizim batı kıyılarımızda da var. mis gibi kültür turizmi yapmış oluruz. suriyeliler de yunanistana gidebilir.
hesabın var mı? giriş yap