• üst edit: (bkz: küçük ünzile’ye umut oluyoruz)
    ————————————-

    eğer olaylar anlatıldığı gibiyse büyük terbiyesizlik yapmışlar.

    insanları dini inancına göre sınıflandırmak; özellikle böyle zor bir zamanda markette işe başlayan birine bu ayrımcılığı hissettirmek hoş değil.

    edit: olm ben mi türbanlıyım bana ne sövüyorsunuz ssksjsjsj.
  • doğru ise rezalettir. zombi gibi bir kurtalamadık şu yobazlardan.
  • bir gün yine acayip biçimde mağdurum...
  • bu kadar büyük hiç bir firma "biz seni türbanlısın diye işten atıyoruz" demez bu devirde. linç yiyeceğini bilir. üstelik macro'nun muhafazakar zengin kesim müşterisi azımsanmayacak kadar fazladır diye düşünüyorum. direkt markette göremeyebilirsiniz belki, çünkü orada alkol var, girilmemeli. evdeki hizmetli alır. çünkü normal marketlerde bulunamayan lüks ürünler genelde macroda bulunur.

    kaldı ki macrocenter denilen yer de alkol satılan bir yer, bu da dini vecibelere ters, ama aç insan bazen bunlara gözünü kapıyor, eminim dinde de böyle bir şeyin yeri vardır.

    macrocenter "sen türbanlısın o yüzden atıyoruz" demez, diyemez. yemez yani. 50 tane bahane bulur. zaten yeni başlamış. en basitinden "performansından memnun kalmadık" der, yalandan müşteri kılığında 2 kişi getirir, müşteriden şikayet olmuş der, yine çıkarır. "başörtülüsün diye çıkardık" demez. arka planının nedeni bu bile olsa, açıklanan neden bu olmaz.
  • aynı durumu yıllar önce iş görüşmesi için gittiğim bir okulda saçı açık olduğum ve elbise giydiğim için( kıyafetim iş görüşmesinde giyilebilecek resmi hiçte dekoltesi olmayan bir elbiseydi) yaşadım . okulu hiç duymamıştım neyle karsılasacagımı bilmiyordum.
    görüştüğüm müdür kadındı ve bana açık açık velilerimiz biraz farklı bir kesim sizi pek kaldırmaz gibi abuk subuk inananılması güç sözler söylemişti. ozamanlar daha meslekte cok yeniydim tecrübesizliğimden ve kişiliğimden dolayı agzının payını verememiş üzülüp şaşırmıştım. şuan olsa kimsenin budekilde saygısızca konusmasına izin vermem.

    o yüzden hiç duyar kasamayacagım bu arkadaş için çünkü bizlere yapılanın aynısını onlar da yapıyor her ne kadar iki tarafında yaptığı yanlış olsada. keşke dış görünüşümüzle etiketlenip değerlendirilmediğimiz bir ülkede yaşasak ama olmuyor ve olmayacak
  • hiç bir işveren, işten çıkarma nedeni gerçekten bu olsa bile bunu işçisine söylemez.
  • olayı tek bir kişinin tarafından dinliyoruz. normalde bu tarz başlıklarda mağdur olanın veya mağdur olduğunu iddia edenin yanında oluruz. ancak burada tuhaf bir durum var:

    1) ilk başta neden işe almışlar? bu kısım pek inandırıcı değil. 8,5 saatte kim, hangi yetkili nereden görmüş de fark etmiş kızın türbanlı olduğunu. bunu fark eden yetkili, kızı işe alırken fark etmemiş mi? kız işe türbansız mı başvurmuş?

    2) hizmet sektörü çalışanlarına dürüst davranılmaz. ne yani? açık açık "türbanlı istemiyoruz" mu demişler? bir de böyle bir dönemde? açık açık bunu söyleyebileceklerini sanmıyorum.

    hadi bütün bunlara tamam diyelim ve olayın doğru olduğunu varsayalım:

    öncelikle her markanın bir hedef kitlesi var ve orayı doyurmaya uynuyorlar. örneğin bazı mağazalar daha çok islami kesime çalışıyor. orada da dekolteli bir kadın göremezsiniz. 8,5 saat sonra işten atmazlar ama açık açık "siz çok açıksınız burası için" deyip siktir ederler. ederler mi? ederler. hatta buranın sahipleri gayet seküler insanlar da olabilir. bizzat tanıyorum böyle birilerini. kendileri koyu kemalist ve chpli, ama dükkanlarında açık kadın çalıştırmıyorlar. çünkü ürün sundukları kesim islami kesim.

    ben lisedeyken bütün dershane hocalarım mini etek giyerdi. şimdi anlıyorum sebebini. iş yerinin bir kuralıydı bu. bütün dershane hocaları genç, 20li yaşlarında. e biz liseli veya ortaokullu bebeleriz. daha cazip oluyordu oraya yazılmak.

    her neyse, türkiye insanının pek içine sindiremediği ve kompleks haline getirdiği bir olgu var. o da yabancıların dresscode dedikleri olay. her yere her kıyafetle giremiyorsun. bunun inançla, dinle alakası yok. avrupada bazı mekanlar spor ayakkabı giyen insanları içeri almıyorlar.

    bu türban karşıtlığı falan değil, hitap ettikleri kitleye yönelik oynuyorlar. seküler kesimin daha çok takıldığı bir yerde, insanlar daha avrupai hava istiyorlar. bu bir gerçek. bu kapitalizm. bu liberalizm. bu capitolizm. adına ne dersen de. *

    her yerin kendi dresscode'u var. mesela bershka olması lazım, net hatırlamıyorum. zara da olabilir. çalışanlarına kendi kıyafetlerini giymesini yasaklamış. neden biliyor musunuz? gelen insanlar "bu çalışan bile buradan giyiniyor, öyk!" demesin diye. *

    --------
    düzeltme: bir yazar bershka ve zara'da böyle bir durum olmadığıyla ilgili mesaj attı. zaten hangi mağaza olduğunu net hatırlamıyorum. zara veya bershka diye aklımda kalmış. bir başka mağaza da olabilir. bana oralarda çalışan bir arkadaşım anlatmıştı bu durumu ama bu konuşmamız üzerinden rahat 5 sene geçti. bazı şeyler değişmiş olabilir.
    --------

    kısacası dresscode önemlidir. kimi yerlerde önemli olmamalıdır. örneğin okul, hastane, üniversite vs.

    ama çoğu yerin bir dresscode'u var. ibadethanelerin bile dresscode'u var.

    neyse bu mevzuyu çok uzattım. anlayan anladı. şunu demeye çalışıyorum, meseleyi klasik "seküler-islamcı" kavgasına çevirmenin alemi yok. benim annem uzun süre muhafazakar camianın zenginlerinin takıldığı yerlerde çalıştı. onlar da para harcarken kendilerinden birini görmek istiyorlar. bu bir gerçek. o yüzden tatava yapmayalım.
  • deri eldivenli tipler de taciz etmiş miymiş.

    yalan olduğu belli olan iddialar.
  • anlaşılan erken seçim yaklaşıyor.

    ekleme editi; yaklaşık 10 senedir çok fazla başörtü olayı duymuyorduk bunlar da sorunu çözdük diye hava atıyorlardı. ve gerçekten de artık kimse başörtüsünü sorun etmiyordu, peki şimdi ne oldu? bazıları da yazmış, özgürlük, insan hakları bilmem ne, iyi de haber gerçekten doğru mu? neye göre konuşuyorsunuz?
  • sonuçta özel şirket, isterse yatırır götünden siker, şartları buymuş, çalışmazsın olur biter.
hesabın var mı? giriş yap