• türkiye'de ve avrupa'da entelektüelin serüveninin anlatan aydın, entelektüel, münevver gibi kavramları anlamaya çalışan; bir dehanın parmak izleri niyetine okunabilecek harika bir kitap.
    eflatun'un mağara metaforuna yapılan bir göndermeyle başlayan ve düşünce dünyamızın bir eksiğini daha kapamaya çalışan bir cemil meriç çığlığı...
    duymak isteyenler?
  • cemil meriç'in tüm kitapları gibi emek yükünün ağırlığını hissettiren ve ödev gibi oku(n)mak isteyen.. türk ve evrensel kaynakların birarada cevap aradığı soruların yanıtlarına dair "cümlenin rivayeti"leri.

    (bkz: cemil meriç/#20867369)
  • kelimelerin damarlarında dolaşmak nedir desem yeri mi bir minigöz olup? bir kelime tavaf edilebilir mi? onun üzerinden -kısa gelebilir- ama yüklü bir tarih, güzeller geçidi gibi, aşkla bu tarihi öğrenmeyi talep edene, hakkıyla nasıl sunulabilir? nakşederek ışığı, yazıya.
    çocukken -hayber kalesi hikayesini- ağzı açık dinleyen torunlara, -evrenin en güzel hikayesi gibi- zamanın katı, şiirsiz, sanki hiç de meselemiz durmayan hadiseleri/bakışları/kavrayışları nasıl bu kadar ilgiyle dinletilebilir? göz bile kırpmayan dinlemeheykellerine.
    elbet bir büyücü eliyle.

    "arkamda kilometre taşları ve yaprak yaprak dökülen rüyalar. yeni bir kitabı bitirmek üzereyim: mağaradakiler. eflatun'un mağarası bu. içinde bizler varız. beşir fuat'lar, ali suvai'ler, hilmi ziya'lar... türk aydınının yüz yıllık dramı.[-yüz yıllık yalnızlık-] sonra da genel olarak batı ve rus intelijansiyası..."

    batı, ol mağaranın dışını remzeder. uzaktan vuran ışığı.

    meraklısı için entelektüel kelimesine küçük bir dokunuş kitaptan yine:

    "16.yüzyılda şüpheci manasında kullanılmış.
    17de dinsiz yani libertin(liberten).*
    eski romada azat edilmiş kölenin adıdır liberten.
    yüzyıllarca sonra önyargılarından sıyrılmış kimse, sıyrılmış ya da sıyrıldığını sanan.
    çok geçmeden, çapkın, sefih, ahlaksız manasında kullanılır."
  • bir basucu kitabi. sevip sayiyorum.
  • entelektüel nedir? kime denir?

    bu sorunun cevabını arayarak başlıyor kitap. cemil meriç sayfalar boyu entelektüelin tanımını yapmaya çalışıyor. bu konuda yapılmış tanımları, birbirleriyle çarpıştırıyor, eksikliklerini eleştiriyor ve en nihayetinde “her ülkenin, her çağın, her sınıfın, her ideolojinin entelektüel anlayışı başka. dünyaca kabul edilmiş bir entelektüel kıstası yok” sonucuna varıyor. (sf 24)

    herkesin entelektüeli kendine tabi. ancak cemil meriç’in bu konuda bir kıstası var. dreyfus olayı. bu gibi bir olay söz konusu olsa, bu davada takınacağı tavra göre bir insanın entelektüel olup olmadığını anlıyor. (sf 22)

    entelektüel olsun, intelijansiya olsun, inkilap olsun, ihtilal olsun, devrim olsun, bu kavramlara kafa yoran dünya çapındaki yazar ve düşünürlerin yorumundan sonra konu nihayet bu topraklara varınca kitap daha ilgi çekici hale geldi benim nazarımda. böyle bir tümden gelimin ardından bizde durum ne diye bakınca buraların biraz cılız kaldığını görmek şaşırtıcı değil. peki neden? cevabı yine bu satırlarda:

    “her aydınlığı yangın sanıp söndürmeye koşan zavallı insanlarım. karanlığa o kadar alışmışsınız ki yıldızlar bile rahatsız ediyor sizi. düşüncenin kuduz köpek gibi kovalandığı bu ülkede, düşünce adamı nasıl çıkar?” (sf 280)

    harf devriminin de düşün dünyamızda ciddi sorunlara yol açtığını belirten meriç, bu durumu da sayfalarca eleştirmiş. “kütüphanelerimizi dilsizleştiren harf devrimi” için kabaca özetlersem “ne gerek vardı?” diye soruyor. bu soruya verilen ezber yanıtları da bir bir cevaplıyor.

    adeta ders kitabı niteliğinde, hatta tez gibi olan bu ve bunun gibi kitaplar yazan, çeviriler de yapan cemil meriç, bir roman da yazsa yazarmış aslında, diye düşünürken benim gibi düşünenler çıkar diye herhalde demiş ki “balzac’ı tanımasam romancı olmak isterdim. yıllarca insanlığın komedyası’yla uğraştıktan sonra roman yazmaya kalkışmak küstahlık olurdu.” (sf 283)

    ağır bir kitap biraz ama gene de okuyun. okuyun ve mağaradan çıkın. ouuvv çok ucuz bir reklam sloganı oldu.

    http://birazkitap.blogspot.com/…/magaradakiler.html
  • darbe girişiminden sonraki 6 .günde son satırlarını soluduğum kitap.
    bir an düşünmeden edemiyor insan ; ülkemin yokuşlu zamanlarında ışık tutan, nasihat eden bu satırlara, aldanma diyen çığlıklara şiar olmam rastlantı mıydı?

    üstad cemil meriç'e kulak verin, emeğe saygı bunu gerektirir, vatandaş olma bilinci de.

    "quid rides de te fabula narratur" "ne gülüyorsun anlatılan senin hikayen"
    horatius, hiciv

    edit: virgül
  • bir edebiyat dergisi.
    (bkz: mephisto)
  • cemil meriç bu kitabında bazı sosyal olguları inceleyerek 'entelektüel ve aydın' kavramları üzerinde durmuştur. objektif bir bakış açısıyla olumlu ve olumsuz yönlerine değinerek kavramların analizini yapmıştır.
  • cemil meriç'in zirve eserlerinden biri olan kitap.

    insanlığın düşünce mirası için katma değer yaratan pek çok entelüektel ile ilgili görüşlerini de aktarır denemelerinde yazar.

    özellikle kitabın ilk kısımlarında; atıfta bulunduğu, gönderme yaptığı tüm düşünürleri anlama iştiyakı oluşturuyor okuyanda, elbette namümkün.

    velakin, kendi toplumumuza, özümüze dönük değerlendirmeleri; kavramlar üzerine harcadığı emek kadar görkemli değil.

    bununla birlikte şu cümle çıkmıyor hiç akıldan: "silahlarin konuştuğu yerde şarki söylenmez"
  • yazarın daha önce bu ülke isimli kitabını okumuştum ve okuduğum her iki kitabın da gerek dil gerek üslup açısından oldukça zor okunan kitaplar olduğunu düşünüyorum. bu ülke genel olarak türkiye aydınlarının eleştirisi içeriğine sahip makalelerden oluşuyordu keza mağaradakiler de yine aynı içeriğe sahip.

    entellektüel nedir ve kime denir ? rusya intelijensiyası, nihilizm, popülizm, anarşizm, sosyalizm gibi kavramların yanı sıra türkiye'de ihtilal, inkılap, devrim ve hürriyet kavramlarını aydınlar nasıl ele almışlardır gibi meselelere cevaplar arayan karmaşık bir anlatıma sahip bir kitap. türkiye'de atatürk ve tek parti dönemlerinde uygulanan inkılap politikalarına ve özellikle dil inkılap politikasına ciddi eleştiriler mevcut genel olarak türkiyenin öz kültüründen koparılıp taklitçi bir batılılık idealinin benimsendiği anlatılıyor. bu durumun suçlusu olarak dönemin politik lideri atatürk'e doğrudan bir eleştiri söz konusu edilmezken dönemin aydınlarına yapılan inkılap politikalarına karşı gelmedikleri için sitem ediliyor.

    herbert spencer , henry david thoreau , pyotr kropotkin , pierre joseph proudhon ve elisee reclus bu kitapta ismi geçen yazarlardan bazıları. yukarıdaki isimler ilgimi çekti ve onları da okumak istedim. yeni yazar ve düşünür keşfetme manasında faydalı oldu bu kitap.
hesabın var mı? giriş yap