• tabii bu "magna carta" hadisesinin arkasinda yatan tarihsel vaziyetin de uzerinde durulmasi gerekmektedir. bu soz konusu john, ki ona yurtsuz john da denmektedir, sozlukte bahsi gecmis bulunan aslan yurekli richardin oz be oz kardesi olup abisi gibi esasinda fransizdir. 11 yuzyilda fransizlar, fatih william (guillome) liderliginde saksonlarin hukum surmekte oldugu bu guzel adayi isgal etmisler ve derebeylerin topraklarina el koymuslardir. herkesin saksonca konustugu ulkede, kral ve soylular sadece fransizca bilmektedirler. velhasil richard kendisini hacli seferlerinde maceradan maceraya kosup, selahattin eyyubiden kotek yiyip, kankasi philipp augustusa esir dusup zar zor toplanan fidyeyle serbest kalip ulkesine donmeye calisirken, john ve birtakim norman soylulari ulkeyi talan etmeye soyunmuslardir. robin hood ve ivanhoe bu donemin kahramanlaridir. richard ulkeye donmus, saksonlarin kaydadeger yardimiyle iktidarini ele gecirmis ve kardesini kosesine yollamistir. ancak akacak kan damarda durmadigindan, richard lyon yakinlarindaki bir kusatmada zehirli bir okla vurularak oldurulmustur. yerine sevgili kardesi gececekkene, soylular ozellikle de sakson olanlari "dur bi dakka kardesim, oyle paldir kuldur olmaz, konusalim vaziyeti" uyarisi vermislerdir.

    ozetle "magna carta", yurtsuz john'un iktidara gelebilmek ugruna derebeylerine verdigi tavizleri iceren bir metindir, her ne kadar demokrasi aniti olarak lanse edilse de...

    "magna carta"nin fransiz devriminin etkilerini kisitladigi argumaninin pek de gecerliligi yoktur, cunku bu metin kral ile feodalite arasindaki bir sozlesmedir, ki daha sonra guller savasi doneminde bu sozlesmeye ne kadar uyuldugu da gorulecektir. oysa fransiz devrimi burjuvazi ile feodalite arti kral arasindaki bir catismanin sonucudur. ingiltere benzer bir catismayi 19 yuzyilda charterist hareketi sirasinda yasayacaktir.

    dolayisiyla, bu belgenin olsa olsa ingiltere'de ondorduncu lui benzeri bir merkeziyetci kralin tezahurunu engelledigini soylemekte fayda vardir.
  • çağının çok ötesinde olan tarihi belge... aşağıda bazı maddelerini verdiğim magna carta bundan tam 808 yıl önce ingiltere kralı ile ingiliz soyluları arasında imzalanmıştır.
    bu dört maddeyi yeni anayasa çalışmaları hakkındaki başlığa yazsam kimse fark etmezdi...lakin dostlar yıl 1215 , düşünün ... yıl 2024 ve bu maddelerin hepsinde bizde büyük sorunlar var... demokratik kurum ve teammüllerden giderek uzaklaşan ülkemin vehametini göstermiştir...
    şimdi belgenin bazı maddelerine bakarsak,

    madde 45 "krallığın yasalarını bilmeyen ve bu yasalara tümüyle uyacağına kanaat getirmediğimiz kişileri hakim, vali, şerif ya da sınırlı yetkili hakim olarak atamayacağız."

    madde 40 "kimseye hakkı ya da adaleti satmayacağız, menetmeyeceğiz ya da geciktirmeyeceğiz."

    madde 39 “ özgür hiç kimse kendi benzerleri tarafından ülke kanunlarına göre yasal bir şekilde muhakeme edilip hüküm giymeden tutuklanmayacak veya hapsedilmeyecek veya mal ve mülkünden yoksun bırakılmayacak veya kanun dışı ilan edilmeyecek veya sürgün edilmeyecek veya hangi şekilde olursa olsun zarara uğratılmayacaktır.”

    madde 38 "bundan böyle hiçbir hakim her hangi bir kimseyi ilgili olayda doğru ve güvenilir deliller ortaya koymadan dava edemez."

    evet simdi şöyle denebilir "bu zaten uygulanmadı "...bende diyorum ki roma bir günde inşa edilmedi...önemli olan tarihsel sürecin doğru şekilde ilerlemesi...
  • 1215'te ingiliz krali john tarafindan yazilmis, halkin bireysel hak ve dokunulmazliklarini taniyan, kralin yetkilerini kisitlayan siyasal belge. anlami "büyük sözlesme"dir. (bkz: latince)
  • "kanunlar doğrultusunda olmadan hiçbir özgür insan hapsedilemez, idam edilemez" gibi maddeleri içeren, baronlara kralı sınama hakkı veren anlaşma.
    ingilterenin fransız ihtilalinden az etkilenmesinin en büyük nedenidir, çünkü avrupanın 19. yüzyılda hallettiği problemlerin çoğu magna carta ile 13. yüzyılda hallolmuştur.
  • "magna carta" teriminin türkçe'de "büyük sözleşme" veya "büyük ferman" anlamına geldiği doğrudur, fakat genel inanışın aksine (en azından öğrenene kadar ben öyle sanıyordum), oradaki "magna" (büyük) sözcügü sözleşmenin ihtişamına veya önemine değil, sadece ve sadece uzunluğuna işaret etmektedir.

    yani ingiliz derebeyleri ve kral john (gerçek ve eksiksiz ünvanı "john, king of england, lord of ireland, duke of normandy and aquitaine, and count of anjou" idi) bu belgeye "aman da aman, ne muhteşem bir anlaşma oldu, bireysel hak ve özgürlükler bu kadar mı güzel korunur, çağdaş demokrasinin temelleri bu kadar mı ustaca atılır, elimize saglık valla" diye böbürlenerek değil, bilakis "lafı da bayağı uzattık, daha oturup bunun bir sürü kopyasını cıkartmak, bütün köylere, şehirlere göndermek lazım. ohooo, işimiz var, daha akşama cadı yakacaktık halbuki"* diye düşünerek "büyük sözleşme" ismini vermişlerdir. yani sayın derebeyleri ve kral john bu eşsiz eserlerine "magna carta" değil "longa çarta" (uzun sözleşme) ismini verselermiş daha isabetli olurmuş aslında.

    o arada üşenmeyip microsoft word'e saydırdım, magna carta'nın benim bulduğum ingilizce tercümesinin 4,921 kelime uzunluğunda olduğunu keşfettim. bana o kadar da uzun gelmedi aslında ama, 13. yüzyılın ölçütlerine göre uzun kabul ediliyormuş herhalde (karşılaştırma amaçlı olarak belirteyim, bu entry 439 kelimedir. bu sözcükler dahil olmak üzere.) malumunuz, ortalama yaşam süresi 40 yıl falandı o zamanlar, herkesin vakti kısıtlıydı, kimsenin 5,000 sözcüklük siyasi belge okuyacak boş zamanı yoktu herhalde.

    magna carta'nın ilk yazıldığında orijinal metnin toplam kaç nüshasının cıkarıldığı bilinmiyor, fakat günümüze 4 kopyası ulaşmış. günümüzde bunlardan üçü ingiltere'de, bir tanesi ise amerika birleşik devletleri'nde - washington dc şehrindeki "ulusal arşiv"'de bulunuyor. sizi temin ederim ki, kesinlikle gidip görmeye değmez, 45 dakika sırada bekliyorsunuz, sonra 15 saniye bile önünde duramıyorsunuz, ancak yavaş adımlarla önünden geçerken kafanızı çevirip bir bakabiliyorsunuz. onun yerine şu adrese gidin, magna carta'nın latince (ve kargacık burgacık bir el yazısı ile yazılmış) orijinaline gönlünüzün istediği kadar bakın:

    https://www.history.org/…magna_carta_section_r1.jpg

    ingilizce tercümesini ise (eski ingilizce sözcüklerin açıklamalarıyla birlikte) şuraya koymuşlar, ne de iyi etmişler:
    http://www.yale.edu/…b/avalon/medieval/magframe.htm

    63 maddenin hepsi birbirinden ilginç, ama bana en trajikomik gelenlerinden bir tanesini yorumsuz olarak sözlük yazarlarının ilgisine sunayım:

    madde 54: iddia sahibi kişinin kocasının cinayeti durumu hariçinde, hiç kimse bir kadının iddiası veya şikayeti üzerine tutuklanamaz, veya hapse atılamaz. ("no one shall be arrested or imprisoned upon the appeal of a woman, for the death of any other than her husband.")

    [yorumsuz demiştim ama dayanamadım: dikkat ediniz, kadınlara - başka hiçbir durumda olmasa bile - kendi kocalarının öldürülmesi durumunda katil zanlısını şikayet etme ve tutuklatma hakkını 1215 yılında bahşetmişler. aradan neredeyse 800 yıl geçmesine rağmen günümüzde pek çok toplum hukuk sistemlerini cinsiyetçilikten arındırma yolunda daha bu kadarcık bile yol alabilmiş değiller. bilmediğimiz bir şey değil bu belki, ama ben birden şaşırdım nedense.]
  • bizde bunu muadili olarak sened i ittifak vardir.
  • orta çağ'ın en önemli hukuki belgesidir...
  • siyasal belge halini almadan önce, ingiliz halkı arasında kullanılan bir deyim.

    -"oo antoni abi,nasısın,nası işler?"
    -"eyvallah edvırd; idare ediyoruz magna-carta..."
  • ingilizlerden bize oranlarsak 800 küsür yıllık geri olduğumuzu kanıtlayan belge.

    biz hala magna cartada yazan hakları uygulayamıyoruz. yahu 1215'te karar verdikleri anlaştıkları bir konuda hala türkiye anlaşamıyor, bu nasıl bir gerilik bu nasıl bir iğrenç cahilliktir! heralde akpnin zengin olanlarının dışındaki herkes, ingilterenin serfleri demek oluyor.

    magna carta’nın 39. maddesi;

    “özgür hiç kimse kendi benzerleri tarafından ülke kanunlarına göre yasal bir şekilde muhakeme edilip hüküm giymeden tutuklanmayacak, hapsedilmeyecek, mal ve mülkünden yoksun bırakılmayacak, kanun dışı ilan edilmeyecek, sürgün edilmeyecek veya hangi şekilde olursa olsun zarara uğratılmayacaktır.”

    al bu maddeyi akplilere dür bük...
  • magna carta bir demokrasi sözleşmesi değildir. demokrasiye giden uzun ince yolun önünü açmıştır. en basit ifadeyle kralın kimseye danışmadan vergi toplama yetkisini kaldırmıştır. vergi toplama gücü de devlet otoritesinin en önemli parçası olduğundan devletin merkezi gücü zayıflamış, çok sesliliğin önü açılmış denilebilir.

    medine anlaşması eminim dünyaya kimselerin düşünemediği ufuklar bahşetmiştir ama islam toplumlarında gücün kimde kaldığına, batılı toplumlarda gücün kimde kaldığına bakılarak bu anlaşmalardan hangisine kıymet verilebileceği aşikardır. gücünü kendi toplumunda ıspatlayamamış bir sözleşmenin dünyada bir hükmü olmasını istemek şövanizmden de başka bir şey değildir. bu arada sözleşme gücü derken, pal sokağı çocukları diye bir roman vardı, belki de medine anlaşmasının değeri o kitaptaki anlaşma kadar falan olabilir, bilemiyorum.

    derseniz ki bu anlaşma "şu şu şu" bakımlardan muhammed'in gücünü sınırlamış, devlet hakkındaki kararların çok merkezli bir yapıyla alınmasını sağlamış, muhammed bir şeyi çok istese bile kararını bu mekanizmadan geçermeden uygulayamamış, kendisinden sonra gelen halifeler de bu anlaşmanın ruhuna uygun olarak çok merkezli yapıyı sürdürmüş, daha sonra bu yapı arap toplumunun bugünkü ileri demokrasisine önayak olmuş, o zaman eyvallah.

    şimdi kesin şöyle de bir argüman gelecektir, hemen önlemimizi alalım: magna carta meşruiyet kazanma anlaşmasıdır, kralın lütfu değil. haliyle biri çıkıp derse ki medine anlaşması mükemmel toplum sözleşmesine örnektir ama sonraki hükümdarlar yozlaştığı için bu anlaşmanın ruhu sürdürülememiştir, o zaman medine anlaşmasının ne kadar zayıf bir sözleşme olduğu açıkça kabul edilmiş demektir. zira bir anlaşmanın gücü, kendisini bozabilecek mekanizmaya önlemini de barındırması açısından ölçülebilir: magna carta imzalandıktan sonra hiçbir ingiliz kralının ya da kraliçesinin gücü iktidarı tekeline almaya yetmemiştir. bir de islam toplumlarına bakıyoruz tabi, kralın gücünü kısıtlayabilen tek bir mekanizma inşası göremiyoruz, ta ki 1876 yılına kadar.

    yani magna carta'yla kıyaslayacak bir şey aranıyorsa o 1808 yılındaki sened-i ittifak ve 1876 yılındaki ilk osmanlı anayasasıdır. elma'yı armut'la karıştırmamak lazım derdim ama magna carta'yı medine anlaşması gibi islami duygularla coşan ergenlerin hayalindeki bir belgeyle kıyaslamak, olsa olsa birleşmiş milletler sözleşmesiyle topçu kışlası hakkindaki mahkeme kararını kıyaslamaya benzer.

    edit: içimdeki şövanizm aşkı bir başka olmadığından, ikiyle ikiyi toplayıp beş bulamadığım için eleştirilmem normal sanıyorum. benim magna carta'mın bir başkasının bilmem ne anlaşmasını dövebilmesi için aynı ringe çıkabilmeleri gerekir ki yukarıda yazılanların tamamı bunun olamayacağına yöneliktir ve yazının bir kısmı da niçin magna carta'ya sadece ingiliz'lerin değil, demokrasi teorisi çalışan herkesin atıfta bulunnduğuna ayrılmıştır. magna carta ingiliz'leri adam yapmadı, mevzu bahis anlaşmayı ise kendi toplumunda duyan bile olmayabilir. sorun açıkça analiz noksanlığından kaynaklanıyor zira soru eğer büyük çoğunluğu müslüman bir ülkede neden bu anlaşmanın değer görmediği ise cevap bu entry'den çok daha basit olacaktır ve büyük ihtimalle de mukayeseye açık bir referans noktasında yapmak lüzumsuzdur. eğer soru "magna carta öyle de bu niye böyle" ise mukayesenin yapıldığı yerde sorun olmamasına karşın argüman zayıf ve milliyetçi söylemle niteliğini yitirmiş bir haldedir.

    çocuğa anlatır gibi anlatmak istemem ama bilemiyorum, biz bunun gibi bir sürü konuyu lisedeyken sorup dururduk, okuduk, büyüdük ve geçti.
hesabın var mı? giriş yap