• “ben abdullah öcalan’ın yanına kadar gittim, orada onu öldürmek için tam 3 ay bekledim. 3 ay hainlerle yaşadım, yılan yedim böcek yedim. artık sabrım kalmadı ve jitem’den bana bu emri veren albayla irtibata geçtim “neyi bekliyorum efendim, bu emir ne zaman gelecek?” dedim. albay bana “emir büyük yerden, öldürmeden geri geleceksin.” dedi.

    duyduğum laflar karşısında fenalık geçirdim. ben para için değil binlerce askeri öldüren soysuzların hesabını kesmek için bu görevi üstlendiğimi bildirdim jitem’ci albay’a. bana ömrün hapiste çürür dedi,

    sonra ona dedim ki “birazdan apoyu öldüreceğim, sonra seni ve sana o emri veren makamdakileri.” bunlar devletin bütün birimlerine sızmış. apoyu öldüremedim, o gece dağ kadrosunda bir tane hain olduğunu öğrendim telsiz’den.

    herkesi sorgulamaya başladılar, yakalanmam an meselesiydi. apo’yu alıp götütürdüler kamptan. gece olunca zar zor ayrıldım kamptan. ve giderken şunu yazdım “yeşil bir kere geldi, bir daha geldiğinde hiçbiriniz yaşamayacaksınız!” türkiye’ye gelemedim, hain ettiler beni. en çok zoruma bu gitti, milletimin beni hain bilmesi.''
  • devletin başarılı operasyonlarından biri. hatta sanırım en başarılısı. o zamanlar o bölgede terör,silah,uyuşturucu kaçakçılığı gibi işlerin en derinine inmiş,en baba adamlara korku salmış,bu sayede o bölgeyi komple kontrol altında tutabilmiş kişi.bunu gerek adam öldürerek,gerek adam kaçırarak yapmış fakat yapmış. buda takdire değer birşey. bahsettiğimiz şey gecekondu mahallesindeki torbacıları enselemek değil. bütün güneydoğuyu kontrol altında tutmak. bunu yapma şekli doğru mudur bilemem fakat devlet işi pis iştir. ama bu adam hakkını vermiş.
  • oğlunun yazdığı kitaba göre, devlet için katıldığı operasyonlarda kamuflaj için pkk militanları gibi giyinip kendi ekibi tarafından ayırt edilebilmek için yeşil fular takarmış. bu sebepten kod adı da "yeşil" imiş.
  • ahmet demir adıyla bilinen kontrgerilla elemanı yeşil’in gerçek adı.

    bingöl, solhan ilçesi dicnik köyü’nde 1951 yılında doğdu. mhp kökenli, 1973'te bingöl genç ilçe jandarma komutanlığı tarafından kullanıldı ve ilişki aynı yıl mit tatvan bölge müdürlüğü’ne devredildi. kasım 1975'te askerden geldikten sonra milli görüş hareketi içinde mit adına çalıştı. yıldırım, elazığ’da 1977'de etibank ferro krom tesislerinde puantör olarak göreve başladı. işlemleri 20938 sicil numarası üzerinden yapılıyordu. tam dört yıl sonra farklı bir göreve soyunup, farklı bir isimle anılmaya başladı. yeni adını gözlerinin rengi olan “yeşil”den aldı. bazı kaynaklara göre bu lakabı taktığı yeşil fulardan aldığı da söyleniyor.

    susurluk kazasından sonra ortaya dökülen ilişkiler, pek çok cinayetin tetikçisi olduğunu ortaya koydu. herkes yeşil’den söz etti ancak bulunamadı. dönemin başbakanı mesut yılmaz, aldığı bilgileri aktarırken yeşil’in öldürüldüğünü söyledi. ancak kısa bir süre sonra yeşil, ihd başkanı akın birdal’ı vuranların arkasındaki isim olarak ortaya çıktı. daha sonraki bilgiler yeşil’in hala hayatta olduğunu ortaya koydu. susurluk raporu’nda da yeşil’e 12 sayfalık özel bir yer ayrıldı.

    ahmet demir, mehmet kırmızı sahte kimliklerini kullanan, güneydoğu’da “sakallı” adıyla bilinen solhanlı mahmut yıldırım’ın geçmişi bir ölçüde deşifre edilebildi. bir dönem mit’te, bir dönem jitem’de görev aldığı anlaşıldı. jitem subayı ahmet cem ersever‘in öldürülmesinden, güneydoğu’daki pek çok faili meçhul cinayete kadar sayısız olayda tetikçilik yaptığı belirlendi. hatta abdullah öcalan’ın suriye’de öldürülmesi için görevlendirilen ekipte de yer aldığı öne sürüldü. afyon cezaevi’nde öldürün sabancı suikastı sanıklarından dhkp – c’li mustafa duyar’ı türkiye’nin şam büyükelçiliği’nden alıp getiren ekipte onun da adı sayıldı. ancak istihbarat birimlerinin kamuoyuyla pek de paylaşmadığı kanıya göre, aslında “yeşil” tek bir kişinin değil, birden fazla görevlinin kullandığı ortak kod adı.

    yeşil kodunu kullananlardan biri üst düzey görevlerde bulunuyor. bir dönem güneydoğu’da pkk’ya karşı yürütülen mücadelede özel operasyonlar, karşı gerilla eylemleri ve taktikleri onun yönetiminde yürütüldü. mahmut yıldırım ise yeşil kod adıyla dolaşan bir tetikçi. ankara’da bir pavyonda eğlenirken olay çıkarttığı için gözaltına alınan, götürüldüğü emniyet müdürlüğü binasında orhan taşanlar ve ekibi tarafından kaburgaları kırılana kadar dövülen yeşil’i polisin elinden alan ve mit’te tedavi ettiren kişinin mehmet eymür olduğu öne sürüldü.

    üzerinde taşıdığı telefonla aradığı yerler arasında resmi kurumların yanı sıra abdullah çatlı, sami hoştan, sedat peker gibi isimler de bulunuyor. mesut yılmaz’a budapeşte’te yumruk atanlar da yeşil’in telefonundan arananlar arasında yer alıyor. yeşil adının korkuyla anılması susurluk çetesi tarafından tahsilat amacıyla kullanıldı. susurluk çetesinin tehditle para topladığı kişileri arayan hep yeşil idi. ömer lütfü topal’ın öldürülmeden önce para yatırdığı ziraat bankası ankara heykel şubesi’ndeki hesabın sahibinin de ahmet demir kimliğini kullanan yeşil olduğu ortaya çıktı. mahmut yıldırım’ın izi uzun süredir bulunamadı. yaşayıp yaşamadığı konusunda da net bir bilgi henüz yok.

    oğlu murat yıldırım ile yapılan röportajda kendisi hakkında bilinmeyen özel yaşamına ait noktalar ise açığa çıkıyor.

    bu kitabı neden yazdınız?

    - bu kitabı yazmamdaki tek amaç ortaya bir karakter koymak. yani “yeşil” ismi anılınca insanların bu adam kimdir, fikri yapısı nedir anlamasını istiyorum. bu kitaptan sonra insanlar “yeşil” hakkında konuşacakları zaman karşılarında bir karakter bulsunlar. mesela daha önce “yeşil”e “itirafçı” diyenler oldu ve insanlar inanıyordu. ayrıca bazılarının elinden günah keçilerini almak için yazdım. ön plana çıkmak gibi bir niyetim yok. öyle bir niyetim olsa bütün kanallardan çağırıyorlar, hepsine giderdim. zaten kitabın gelirini de almıyorum, bütün gelir cemalettin emeç’e (kitabın diğer yazarı) gidiyor.

    mahmut yıldırım nasıl bir babaydı? ilişkileriniz nasıldı?

    - ben de babayım. 10 yaşında oğlum var. 24 saat beraberiz. bir baba olarak oğlumu tatmin edemiyorum. ama benim babam senede bir kez gelirdi, genelde kış aylarında gelirdi. bazen diğer yıla da sarkardı. buna rağmen iyi bir babaydı, yani bizi tatmin edebilirdi.

    operasyonlarda yaşadıklarını, arkadaşlarıyla ilişkilerini size anlatır mıydı?

    - benim kitapta anlattıklarım, biz ankara’ya döndüğümüzde babamın bana anlattığı şeyler. bazılarını da babamın arkadaşlarından dinledim. ayrıca 1996’dan önce de gazetelerde babamla ilgili haberler çıkıyordu. özgür gündem, 2000’e doğru, aydınlık gibi dergiler babamı yazardı ve biz de bunlar babam gelince okusun diye toplardık.
    bize öyle söylemişti. tabii orada babamızı görüyoruz, bir baba evladına açıklama da yapmak zorunda. çünkü orada ‘katil yeşil’ diyorlar.
    ayrıca biz ataerkil bir toplumuz, kadın erkek bir arada oturmaz. misafir olduğu zaman onlara hizmet edecek olan evin en büyük oğludur. babamın arkadaşları geldiği zaman yanlarında hep ben dururdum ve zaten babam beni çok severdi.

    babanızın “yeşil” olduğunu ne zaman nasıl öğrendiniz? öğrenmeden önce “yeşil” diye birisinin varlığını biliyor muydunuz?

    - tabii biliyordum. ben o tarihlerde elazığ’da ülkü ocaklarına giderdim. orada insanlar “yeşil” hakkında konuşurlardı. babamın “yeşil” olduğunu öğrenmeden önce zaten “yeşil” e hayrandım. babama da soruyordum. babamın “yeşil” ile tanışıyor olmasından da gurur duyuyordum. babam genelde kış aylarında gelirdi. maaşını çektikten sonra da hamsi almaya giderdik. yine bir gün bir araba durdu, adamlar babama “yeşil” diye hitap ettiler. o an anladım ve gurur duydum.

    kitap okur muydu? özel zevkleri, hobileri var mıydı?

    - mao’nun stratejilerini anlatan kitapları okurdu. pkk’nın yayın organlarını, kongre kararlarını okurdu. bunları da iyi bir empati kurmak için okurdu. itirafçıların savunmaları gelirdi, onları okurdu.

    müzik dinler miydi?

    - çatışma seslerinin kayıtlı olduğu kasetler vardı, onları dinlerdi. abdülsamet abdulvasıt var, mısırlı bir hafız. onları dinlerdi.

    birçok istihbaratçı babanızın öldüğünü söylüyor, siz ne düşünüyorsunuz?

    - ölmediğine dair somut bir delilim yok, 1996’dan sonra hiç görüşmedim. şimdi mesela ben kardeşimle her gün görüşüyorum, bir gün görmesem hemen ararım merak ederim. ama ben babamla senede bir kere, iki senede de bir kere görüşüyorduk. öyle bir karakteri vardı. o yüzden çok anormal gelmiyor bana.

    en son ne zaman gördünüz babanızı?

    1996’nın kasım ayı sonu. evden her zamanki gibi ‘akşam görüşürüz’ diye çıktı. zaten her zaman yaptığı şey buydu. bir kere çıkınca çok uzun süre gelmiyordu.

    siz en son 1996’da gördünüz, mehmet eymür de 1996’dan sonra irtibatın kesildiğini söylüyor, fakat şemdin sakık 1998’de kendisini irak’tan “yeşil” ve ekibinin getirdiğini söylüyor?

    - ben babamın suriye’deki gücünü, istihbarat gücünü biliyorum. sakık’ın söylediğine göre, o tarihte babam hayatta.

    peki, bunu duyunca araştırmadınız mı babanız sağ mı diye?

    - bugüne kadar hiç kimseye babamın yaşayıp yaşamadığını sormadım. çünkü ben babamı tanıyorum. benim babam gelmemesi gerekiyorsa gelmez. çok inatçı bir insandı. çatışmalardan dönüp geldiği zaman 55-60 kilo oluyordu. cımbızlarla ayağının altından taş parçaları çıkarıyorduk. 2 ay yataktan kalkmıyordu. yani bu onun inatçılığını gösteriyor.

    babanızın geri geleceğine inanıyor musunuz? ümidiniz var mı?

    - var tabii, neden olmasın? neticede oğluyum, yaşamasını isterim. her zaman böyle bir umutla yaşıyorum. ben seviyorum babamı. kayıp ailelerinin yakınlarına bakın. 20 senedir arayan var. bu konuda duygusal davranıyor da olabilirim. bu içimde yaşattığım bir istek de olabilir ama böyle bir umudum var, niye olmasın ki? ölüsünü görmedim.

    nasıl geçiniyorsunuz? babanızın sizi “emanet ettiği” dostlarından yardım aldınız mı?

    - kesinlikle hayır. babam gittikten sonra babamın hiçbir arkadaşından maddi yardım almış değiliz, böyle bir talebimiz de olmadı. kendi ayaklarımızın üzerinde duruyoruz. 10 senedir oto kiralama işi yapıyorum.

    “yeşil”in oğlu olmak bir avantaj mı?

    - hayır, hiçbir avantajı yok. dezavantajı var. 18 yaşıma girdiğim günden bugüne dgm’lerde yargılanıyorum. hakkımda bir takipsizlik, bir beraat kararı var, ayrıca iki dosyadan da yargılanmam devam ediyor. ben bu hayat tarzından memnun değilim ki. hep saklanarak, hep tehdit altında yaşıyoruz. bundan kim memnun olabilir ki? akşam düzenli olarak evine gelen, işçi ya da memur bir babam olmasını çok isterdim.
    o kadar çok isterdim ki... hatta ankara’ya taşındığımız zaman, babam belirli bir süre eve gelip giderdi, hayatımızın en mutlu günleri o günlerdi. benim babam bir kere bile okula gelip, ne benim ne kardeşimin derslerini sormamıştır. böyle bir baba figürünü kim ister?

    ‘1973’ten beri istihbaratçı’
    anneniz ne düşünüyor? “git babanı bul” diyor mu?

    - hayır, böyle bir şey demiyor. ama ailece üzülüyoruz tabiki.

    babanızın devletle ilişkisinin adı neydi? kadrolu memur muydu, sözleşmeli işçi miydi? resmi adı neydi?

    - mit zaten kendisi bunu açıkladı. 1973’ten beri istihbaratçı olarak çalıştığını mit söyledi.

    maaşını alıyor musunuz? sigortasından faydalanabiliyor musunuz?

    1998-99’da iptal edildiğinden beri almıyoruz. sigortasından da faydalanmıyoruz.

    faydalanmak için girişimde bulundunuz mu?

    - hayır bulunmadık.
  • dizisi veya filmi çekilirse aksiyon sahneleri green box önünde çekilmemelidir, görünmez.
  • (bkz: keyser söze)
  • 2010 yılında gördüğüme emin olduğumu söyleyebileceğim şahıstır. bir gece bir doğu şehrinden mersin'e giden bir yolcu otobüsünde yanımda oturduğundan eminim. kısa bir sohbetimiz de oldu. daha çok onun bana sorular yöneltmesi şeklinde diyebiliriz. ilk başta da o olduğundan ciddi şekilde şüphelenmiştim zaten fakat sonrasında pazarcık kırsalında ki bilenler bilir, geçmişte terörün yoğun olduğu dönemde enteresan şeylerin olduğu bir ilçedir, dağ başı gibi bir yerde gecenin bir kör vakti otobüsten inip, kendisini bekleyen camları karartılmış, simsiyah bir audi ile gidince artık neredeyse emin gibiydim.
  • oğlunun söyledikleri, eski özel harekat şube müdürü recai birgün'ün tahminleriyle birleştirilince yaşadığı sonucuna ulaşılan sakallı kişi.

    murat yıldırım (yeşil'in oğlu): ‘ben babamın öldüğünü görmedim. birileri gelip bize yaşadığına veya öldüğüne dair bir bilgi vermedi? babam eğer gelmemesi gerekiyorsa ailesini hiç düşünmez. ‘bunlar ne yapıyor, gidip bir bakayım’ demez. yeşil yaşıyorsa ve gelmemesi gerekiyorsa, onu 10 yıl bir odaya koyun, 10 yıl o odadan çıkmadan orada hayatını devam ettirir.’
    http://www.stargazete.com/…sirlari-haber-187545.htm

    recai birgün: '1999 yılında ankara terörle mücadele şube müdürlüğü'nde müdür yardımcısı görevini yürütürken yeşil'le irtibatlı olan bir şahıs yakalanmıştı ve sorgusuna ben de girmiştim. yine aynı dönemde ağabeyiyle yaptığımız mülakat vardı. bu iki görüşmeden sonra yeşil'in yaşadığına bir kez daha inandım. sorguda çapraz soru sorarsınız, sorulara verilen cevaplar arasındaki çelişkiden sonucu çıkarırsınız. aynı çelişkileri hem gözaltına alınan şahısta hem de ağabeyinde görmüştüm. nitekim oğlu da 'henüz daha ölüsünü görmedim' diyor. yeşil ölmüş olsa yerini kimin alacağı, görevi kimin üstleneceği kesinlikle duyulurdu. yeşil kendi aleminde bir güçtür, bu güçten faydalananlar olduğu gibi korkanlar da bulunur. öldürüldüğü veya öldüğü anda kendisinden ürkenler, onların ağzıyla söylersek bölge kaybedenler ortaya çıkarlar öldüğünü ilan ederler. yeşil'in ortadan kalkması birçok insanı nüfuz ettiği güç bakımından rahatlatacaktır. yeşil'in ölürse anında bunu tüm türkiye duyar.'
  • hala ne alemde olduğu bilinmeyen gizemli şahıs.
    dünya üzerinde acaba böylesine saklanabilmiş ve sümen altı edilmiş başka bir insan var mıdır merak ettirir.
    hala yaşıyorsa da yıllardır nasıl gülüyordur belli değil.
  • dizisi veya filmi çekilirse erdal beşikçioğlu oynamalıdır dediğim.

    edit: 2016'nın sonuna doğru girdiğim bu entry 2021'in sonuna doğru gelirken hala en olaylı entrylerimden biri. eksileyenlerin ne anladığını merak ediyorum. böyle biri vardı zamanında ve eğer hayatı film olursa benzerlikten ve iyi oyunculuk isteyeceği için kendisini uygun gördüm. ha ben kimim o tartışılır ama önerdiğim şey tartışılmaz diye düşünüyorum.

    baksanıza şu tiplere:
    http://www.medyasokagi.com/d/news/31134.jpg
    https://external-content.duckduckgo.com/…id=api&f=1
    https://external-content.duckduckgo.com/…id=api&f=1
hesabın var mı? giriş yap