• the closer dizisinin 7. sezon sonunda final yapması akabinde, 2012 yazında yayınlanması planlanan spinoff. major crimes division aslında kyra sedgwick tarafından canlandırılan brenda johnson’ın yönettiği lapd biriminin adıydı. görünüşe göre yeni dizi de aynı ekibin maceralarını anlatmaya devam edecek. the closer’ın yaratıcısı james duff da dahil olmak üzere kadro büyük ölçüde korunacak ancak başrol oyuncusu kyra sedgwick major crimes’ta yer almayacak. onun yerine başrolde izleyeceğimiz isim sharon raydor rolündeki mary mcdonnell. mary mcdonnell diziye 5. ve 6. sezonlarda konuk oyuncu olarak gelmişti, 7. sezonda ise adı kadroya dahil edildi. haberi görmek isterseniz burdan merakınızı giderebilirsiniz.
    diziyi de, kyra sedgwick'i de çok seven biri olarak şahsi fikrim, mary mcdonnell'ın başrolde olduğu bir başka the closer'dan apayrı bir tat alabileceğim ve diziyi sevebileceğim yönünde.
  • bir polis departmani birimi olarak 'büyük suçlar" veya "nitelikli suçlar" olarak çevrilmesi gerekirken bazı kendini bilmez divx planet çevirmenlerinin "binbaşı crimes" olarak çevirdiği tümce. şimdi çevirmenin adını verip rencide etmek istemiyorum...
  • tnt'nin yayın tarihini 13 ağustos 2012 olarak açıkladığı yeni dizi. ilk sezonu 10 bölüm sürecekmiş.
  • "beyond confession, there's conviction" sloganıyla beklentilerimi yükselten dizi. adalet sistemine odaklanan polisiye dramalar zaten zayıf noktam, burda bir de bonus olarak mary mcdonnell var. uzun, upuzun ömürlü olmasını diliyorum daha başlamadan.
  • kyra sedgwicksiz bir halta benzeyeceğine inanmadığım dizi. yani dizi tamamen bitse bu kadar üzülmezdim. madem devam ediyor kyra niye devam etmiyor. tüm hayal kırıklığıma rağmen yine de bir şans vereceğim dizidir.

    ilk üç bölümünü izledikten sonra gelen edit: brenda kendini özletmiyor mu? evet. ama the closerın devamı resmen ve yanılmışım, gayet güzel gidiyor. kısaca aynı keyifle takip edeceğim dizi.
  • "the closer"ın onca yıllık yayın hayatında kyra sedgwick'in brenda'sı haricinde seyircileri başka karakterlerine bağlayıp bağlayamadığını ortaya çıkaracak, başarısı buna bağlı dizi. zira brenda'nın yokluğu dışında önümüze yeni diye sunulan bu dizide farklı tek bir şey yok. atmosfer, hikayenin ağırlığı, ekip içi dinamik. mary mcdonnell'a karşı büyük bir hayranlığım var. ve "the closer" biter bitmez, hemen ardından yayına girip atasının gölgesinden ayrılması bu kadar zorlaştırılan bir dizide başarıyı ne kadar bulabilir şüpheliyim. şahsen ben bu karakteri brenda'dan daha fazla seviyorum ama bunun ardında oyuncuya olan sevgim var daha çok. "the closer"ı devam ettirmek yerine yepyeni bir polisiyeye yelken açmaya cesaret etseler mary mcdonnell kadar yetenekli ve karizmatik bir oyuncu işi alıp götürürdü ama bu dizinin başarısız olabilmesi için çok farklı etkenler var ve mary mcdonnell bunların hepsini yok edecek güçte değil.

    yeni dizide hikayelerin daha tempolu, karakter gelişiminin daha hızlı ve istikrarlı olması dileğiyle..
  • ilk bölümü brenda sanki bir bölümlüğüne tatile gitmiş izlenimi uyandıran the closer spin-off'u. ama bence bu bir başarısızlık değildi. sanırım yavaş ve temkinli adımlarla ilerlemeye çalışıyorlar. zira daha ilk bölümden sharon raydor bombalaması yapmadılar; sharon'ın ekipteki herhangi biri kadar (hatta belki provenza'dan az) sahnesi vardı. damdan düşer gibi "bu kadın aslında çok tatlı, hadi hepimiz sevelim" şeklinde bir çabaya girmedikleri için takdir ettim. biz de karakteri yavaş yavaş, ekiple birlikte tanıyacağız anlaşılan.
    araştırdıkları silahlı soygun olayı da klasik bir the closer vakasıydı, ta ki suçlu bulunana kadar. itiraf almak yerine anlaşmaya ikna ettiler ki dizinin senaryodaki farklılığı bu noktada başlıyor. the closer - the good wife arası bir şey olmuş sanki. plea bargainler bilmem neler, hoştu yani. (benim gibi hukukla normalde hiç alakası olmayan ama anlaşılmaz bir biçimde izlemeyi seven insanlar büyük keyif alabilir.) major crimes, çekmecedeki çikolatalarla brenda'yı pek zarif bir biçimde andıktan sonra bizi sharon raydor'ın evine götürdü. bu noktada ergen rusty'den pek hazzetmediğimin altını çiziyorum.**
    son olarak mary mcdonnell'daki nasıl bir karizmadır? nasıl bir otoritedir? o kelimeleri tane tane söyleyişi nasıl tehditkâr bir ciddiyettir? bunları sorgulayarak entryimi noktalıyorum.
  • çok uzun ömürlü olacağını zannetmiyorum. ekibi çok seven biri olarak brenda olmasa da onları görmek keyif verir diyordum ama öyle olmadı. bir bacağı olmadan seke seke yürümeye çalışır gibi, çok eğreti duruyor.
  • yorum yapmak için erken olsa da brenda'nın yokluğunu yeni temalarla hissettirmeyecek gibi görünüyor. özellikle, brenda'nın philip stroh'u yakalamasında önemli rolü olan, annesini arayan ve yıllardır sokaklarda yaşamış, tecavüze uğramış, para için kendini satmak zorunda kalmış bir ergen olan rusty'nin sharon raydor'ın evine yerleşmesi, karakterine uyuz olarak oyunculuğuna hayran olduğumuz mary ablamızın gündelik yaşamından daha fazla kesit sunulması gibi umutlarım var benim.

    bir de birkaç bölüme kalmaz, provenza masaya vurup müdür bu buna konuş der, ondan çok eminim.
  • dizinin her adi gectiginde ya da okundugunda selam verilmesi gerekilen dizidir. (bkz: #18859675)
hesabın var mı? giriş yap