• (bkz: #488175) düşünüldüğünde bir oksimorondur
  • keyfsizlik, isteksizlik, hayattan zevk alamama, moral bozukluğu, enerjisizlik gibi temel ruhsal belirtilerin yanısıra iştah ve kilo kaybı, uyku bozuklukları (uykusuzluk veya aşırı uyuma), cinsel istekte azalma, halsizlik gibi bedensel belirtilerin eşlik ettiği bir bozukluktur. bu bozuklukta intihar önemli bir risk oluşturur. özellikle umutsuzluğun ve kendine yardım edilebileceğine olan inancın yitirilmesi intihar riskini artıran önemli bir etkendir.
  • ünlü bir psikiyatristin de dediği gibi:
    "depresyonda bardağın yarısı boştur ya da bardak zar zor görünür. major depresyonda ise o bardak yoktur; su ve cam, tuzla buz olmuştur. orada sadece yıkım vardır."
  • (bkz: çuval)
  • sayesinde 10 kilo verip kuş kadar oldum.
  • 3 tam bir yarım 2 tam bir yarım seslerle yaşanan depresyondur.
  • adamın hayatını x metre karede bilgisayarla yatak arasına kitleyen sistematik düşünce bozukluğu. bilgisayarı olmayanların hayatından şüpheliyim..
  • psikiyatrist bana remeron tablet kullanmamı önermişti,major depresyon teşhisi koyduğunda...
  • hayattan kopusun notalara dokulmesi gibi ilginc bir adi var. bu ruhsal hastalik psikiyatrik tedavi gerektirir. normal bir depresyon gibi olmadigi icin psikologlarin sozle telkin teknikleri yeterli olmamaktadir. ilac tedavisi sarttir.
    "yemek icin yasamak" ilkesini birakin, "yasamak icin yemek" ilkesini benimseyip uygulayabilecek kadar enerjisi ve hayat bagi kalmaz insanin. hicbir sey yiyemedigim, hergun yedigim iki lokmayi da kusup cikardigim icin gunlerce serum baglanmisti.
    banyo yapmak, dis fircalamak istemezsiniz. zaman icinde kokmaya baslarsiniz, disleriniz pas tutmaya baslar ve zaten hayati, yasami anlamsiz bulan siz, bir de bu fiziksel belirtilerden oturu kendinizden nefret etmeye baslar iyiden iyiye olmek ister ve intihari dusunmeyi hizlandirirsiniz.
    beyin surekli bir islev halindedir ama zihinden gecen hersey olumsuz, hastalikli ve kotudur. yataga yatip, saatlerce uyuyup uyanip, tavana bakip saatlerce dusundugumu hatirliyorum. an geldi "dusunmek istemiyorum, keske bir ameliyatla beynimi aldirmak mumkun olsa" diye aglamistim. dusunmenin can yaktigi nokta da olabiliyor major depresyon.
    su an adini hatirlamadigim 2 ilac sayesinde iyilesmistim. ilaclardan birini aldigimda 30 saat deliksiz uyudugumu hatirliyorum.
  • annem için psikiyatrın altı ay önce koyduğu teşhis. on gün psikiyatri servisinde yatış ve halen devam etmekte olan ilaç tedavisi var. eğer bir majör depresyon hastasına refakat etmeniz gerekiyorsa, bilmeniz gerekenler şöyle;

    * eğer benim durumumda olduğu gibi çok yakınınızsa; ilk olarak sakin olmaya çalışın. bunu başarabilmek bir iki gününüzü alıyo ama sonra gözlerinizden yaş akmadan ona bakabilmeyi başarıyorsunuz.

    * kendilerini tamamıyla kapatıyor ya hastalar; "beni duymuyor, dinlemiyor" diye düşünmeyin, olabildiğince çok "dış uyaran" verin. konuşun bol bol. çok hastaymış gibi de davranmayın, hiçbir şeyi yokmuş gibi de. "bu bir hastalık anneciğim, kolunun kırılması gibi, nezle olman gibi, bu da geçecek canım benim, çok iyi olacaksın, hem bak ben küçükken hatırlar mısın düşüp dizimi parçalamıştım..... " diye devam eden konuşmalar yaptım yaklaşık iki gün boyunca, bıkmadan usanmadan. ve sonrasında annem hepsini duyduğunu ama cevap veremediğini söyledi. anlattığına göre kafasından film şeritleri geçmeye başlıyormuş. aynı anda onlarca görüntü yığılıyormuş, hepsini görmeye çalışırken hepsi de bulanıklaşıyor ve birbirine giriyormuş, onun anlatımı bu.

    * eğer hastane ortamında değilseniz mutlaka kendine zarar verebileceği şartları ortadan kaldırın. kesici aletler, ip vb. ve bir an bile boş bırakmayın çünkü genellikle herhangi birşeyden ya da her şeyden dolayı kendilerini suçlayıp, ölmem gerek diye düşünüyorlar. çok mu uzak ve inanılmaz geliyor bu size. uzak değil inanın, benim canım annem de yapmazdı bunları normalde. majör depresyon hastaları ne yazık ki bir süre normal davranış sergileme gücünü yitiriyorlar.

    * mümkün olduğunca teke tek iletişim kurmaya çalışın çünkü karşılarında birden fazla kişi olursa ipin ucunu hiç bulamıyorlar. hastalığın ilk on günü -tabi benim vakam için genel geçer süredir, genelleme yapamam- misafir kabul etmeyin.

    * birkaç ay sonra iyileşme belirtileri gösterdi diye ilaçlarını aksatmasına asla izin vermeyin, ruh ve beynin tamiri uzun sürüyor çünkü.

    * ve duygularını paylaşın, ona sevildiğini söyleyin. - o benim annem, babam, kardeşim canım tabi ki onu sevdiğimi biliyor- demeyin. bu illet insanın içinde biriken, söyleyemediği ve duymak isteyip duyamadığı şeylerin safrası. birikiyor, birikiyor ve sonunda beyin bunları kaldıramayınca şalteri indiriyor sanki. tıp dilindeki tam karşılığı bu mudur bilmiyorum ama, benim yaşadığımdan anladığım bu.

    * ve eğer genetik bağınız olan biri bu hastalıktan muzdaripse; kendinize dikkat edin. çünkü nesil kovuyor namussuz.

    sonuç olarak evlerden ıraktır. eşekten düşenin halinden, eşekten düşmüş anlar. düştüm ki ordan biliyorum. bizim memleketin deyimiyle "adınızı deliye, kıçınızı çalıya verin" ve içinizde hiçbir şeyi saklamayın.

    bir yıl sonra gelen bilgilendirme: ilaçlarını bu ay itibariyle bıraktırdı doktorumuz ve "bir daha görüşmeyeceğiz fatma hanım, güllerini görmeye gelirim ama" dedi. annem iyi ama hastalanmadan önceki haline dönmedi. çok derin bir iz bırakıyor bu meret ve sanırım geçmeyecek. diken üstünde ona karşı sözlerimiz, davranışlarımız. ama, gözlerinde gördüğüm "kayıp ruh" u bir daha görmemek için her şeyi yaparım.
hesabın var mı? giriş yap