• hala böyle fakirler var mı merak ediyorum. ben şahsen sıkma portakal suyunda haşlıyorum.
  • alın size farklı bir tarif:

    malzemeler
    4 su bardağı çeşme suyu
    2 çorba kaşığı zeytinyağı
    1 çorba kaşığı tereyağı
    2 diş sarımsak
    200 gram domates püresi
    1 su bardağı domates suyu
    1 tatlı kaşığı tuz
    1 tatlı kaşığı karabiber
    1 tatlı kaşığı şeker
    yarım tatlı kaşığı pul biber
    4 küp et suyu
    1 paket düdük makarnası
    6 dal fesleğen
    2 dal kekik
    arzuya göre biraz tulum peyniri

    hazırlanışı
    orta boy düdüklü tencereye zeytinyağı ve tereyağını koyun. yağ ısınınca içine ince ince doğradığınız sarımsağı ekleyin ve kavurun. sarımsaklar renk alınca üzerine domates püresini ve domates suyunu ekleyin. domates püresini ve suyunu birkaç dakika kadar kaynatın, aksi halde piştikten sonra bile hafif bir çiğ tat kalabiliyor.

    sos biraz kaynayınca üzerine tuz, karabiber ve şeker ekleyin. biraz acı olsun derseniz yarım tatlı kaşığı pul biber de ekleyebilirsiniz. üzerine et suyunu ve çeşme suyunu ekleyin. 1 paket düdük makarnayı da tencereye ekleyip iyice karıştırın. makarnayı ekledikten sonra yaklaşık iki dakika karıştırmakta fayda var. karıştırmadan tencereyi kapatınca makarnalar hem birbirine hem de tencereye yapışabiliyor.

    iyice karıştırdıktan sonra düdüklü tencerenin kapağını kapatın. önce 2 dakika kadar yüksek ateşte ardından 5 dakika kısık ateşte pişirin.

    bu arada 6 dal fesleğenin yapraklarını ince ince doğrayın. 2 dal kekiğin de yapraklarını ayırın. 5 dakikanın sonunda tencerenin altını kapatıp, basıncını alın. kapağı açınca önce bir karıştırın, ardından içine fesleğen ve kekikleri ekleyin.

    servis ederken tabaklara bir-iki rende izmir tulumu serpebilirsiniz, üzerine iyi kalite bir zeytinyağı gezdirince makarnanın lezzeti çok daha yukarılara çıkıyor.
  • biz tencerede haşlıyoruz.
  • makarnayı damacana suyundan haşlayan mı varmıs sorusunu akıllara getirir
  • bildiğin fakirlik, cahilliktir. rahmetli ninem ağırlaştırılmış su kullanırdı. zaten hepimiz mutasyona uğradık sonra falan. dayımgilin oğlanları ninja kablumbağalara dönüştüler.
  • mesele temizlikten ziyade şebeke suyunun dezenfekte edilirken içindeki kalıntı kimyasallar, mikroplar değil elimine edilemeyen ağır metaller, ilaç kalıntıları gibi toksinlerdir. kaynatmak bu sorunlara asla çözüm olmaz bilakis kaynatınca derişimi artar bunların. ama fakirlik giderek artan sayıda insanı buna mecbur bırakacaktır gidişata bakarsanız. dışarıda içtiğimiz çayların, yediğimiz yemeklerin kaynak suyuyla hazırlandığını düşünen saf yoktur aramızda sanırım. edit: kaynak suları avrupa-dünya içme suyu standartlarına uymak zorundadır, dolumu, ambalajı, muhafazası bu yönden kontrol altındadır. kanalizasyondan dönen suyla dağın tepesindeki kaynaktaki suyun kıyaslanması dahi abestir.
  • bunların taharet muslukları da şebeke suyuna bağlıdır. ben altın parçacıklı su kullanıyorum. içindeki altın parçacıkları götümü derinlemesine temizlerken bana daha zengin bir hava katıyor. bu çalışmayı isviçreli bilim adamlarına yaptırdım.
  • her şehirdeki suyu mikroplu veya pis sananları bize göstermiş başlıktır.biz burada suyu içiyoruz da yemek de yapıyoruz.genellemeye ne gerek var arkadaşlar.
    t:içi boş başlık
  • içme suyunu da çeşmeden içen benim gibi tipten daha zengin tiptir.

    şaka bir yana biz burada, avrupada, çeşme suyu içip, tüm yemeklerimizi onunla yaparken, damacana su diye bir mantık hiç yokken, üstelik bu suyun karşılığında fatura bile ödemezken,
    türkiyede insanların bırakın içmeyi, yemek bile yapamadıkları çeşme suyuna bir de yüksek faturalar ödeyip, neden içemiyoruz diye soracaklarına, makarna yapan fakirleri küçümsemeleri, suçlamaları...
    bilemiyorum bu kıroları nasıl sınıflandıracağımı bilemedim.
    barbaros şansalın dediği gibi, kendi bokunuzda boğulun diyeceğim ancak, birçok iyi ve güzel insanı düşünerek diyemiyorum.
hesabın var mı? giriş yap