• ma'kul olarak yazılanı akıl kelimesinden türetilmiştir; akla yakın, mantıklı anlamına gelir.
    makul diye yazılanı ise kavl kelimesinden türemiştir ve "denilmiş, söylenmiş söz" manasına gelir.
  • sağlamından bir mutsuzluk ortalaması. sürdürülebilir cinnet mekân. yüksek güvenlikli site. vasatta buluşma. vasati kırk çöp. ne şiş yansın ne kabap. al gülüm ver gülüm. alan razı satan razı. akılcı çözüm. terlikle pijamada konsensüs. teklif de var, ısrar da. hepsi, hepsi iyiliğin için...

    hep çağırdınız, hep geldim. böylelikle bakın hep makul oldum. şu dumur halimi, şu bönlüğümü, şu şen olmayan gönlümü saymazsanız, ben de efendim, ben de memnun oldum.
  • ilişkiye göre bozuk bir durumdur. şöyle demişler "ilişkileri bitiren en büyük 5 sebepten biri de büyük egolardır. egosu büyük olanların ilişkisi uzun sürmez" gerçi siz makul oldukça da boka sarıyor işler. daha da doğrusu ne bok istediğini bilmeyenler, yürütemiyor (bkz: kafası karışık insan) sonra da suçlar hep bu makul insanlara atılıyor. hatta şarkıda ne demiş ?

    aslında içinde bir yerde mahkul insan var
    ama duruyor öyle kim bilir neye yarar ?

    göt olmak ? karakteriniz ne kadar kaldırabiliyorsa artık. gerçi insanlar göt olanları daha çok seviyor, orası da ayrı.
  • "akla uygun", "akıllıca iş gören", "mantıklı" gibi anlamlar ifade eden kelime.
  • 4 - 25 nisan 2008 arasında hafriyat karaköy'de gerçekleştirilecek bir sergi, makul.
    sergiyi lambda istanbul düzenliyor. "resim, heykel, seramik, fotoğraf, video, performans, yerleştirme gibi farklı disiplinlerde çalışan 30 sanatçı/sanat kolektifinin katılımıyla gerçekleştirilecek olan 'makul', lambdaistanbul'un ilk büyük ölçekli sergisi olma niteliğini taşıyor" demişler.

    serginin açılışı 4 nisan'da saat 18.00 - 21.00 arasında. garanti veremem ama bu açılışlarda genelde ücretsiz içki oluyor.
  • ingilizce'den türkçe'ye sözleşme çevirisi yapanların en çok sevdiği kelime.
    nerede boşluk bulurlarsa yapıştırıyorlar, "makul oran" "makul paylaştırma" "makul götboksıç"

    birincisi, biz türkçe sözleşmelerde makul kelimesini öyle her boşluğa ekleştirmeyiz. uçu bu kadar açık sözleşme sonradan çok baş ağrıtır. illa makul diyeceksen bir parametre koyarsın. "yapılan masraflara göre" "ortaklık payına göre" filan gibi.

    ikincisi, bi "hakkaniyet" vardı ne oldu ona?
  • cildin renginin değiştiği yuvarlak, sınırlı alan
  • insanların beynine vito don corleone ile yanyana yerleştirilmiş kelimedir. seri boyunca en az on defa ''makul bir adamdı'' tanımı yapılmıştır.
  • lambda'nın hafriyattaki sergisi. netteki tezahürleri için:
    http://lambdahafriyatta.blogspot.com/
  • akla uygun, akla göre.

    tüm kavramların sıvılaşıp inceldiği, belirsizleştiği bugünde tutturulması çok kolay olmayan bir kıvamı var bu tutumun. bir şekilde el yordamıyla yolumuzu bulmaya çalışıyoruz ve “güncel” sürekli değiştiğinden ne haritalarımız işe yarıyor ne de labirentte geldiğimiz yönden geri dönebiliyoruz.

    işin can sıkan kısmı ise şu: kendimize doğru bellediğimiz şeyler bu sıvının karşısında geçersiz kalıyor. ya çok basite indirgemek gerekiyor düşünceleri/beklentileri ya da omurgasızlaşmak. ikincisi mümkün değilse sınırları küçültmek, sadeleşmek makul olmanın yolu oluyor.

    ama insanız. çok defo var geçmişten gelen. öğrenmeyi öğrenmemişsek sıkıntı büyük. bir yerlerde kısa süreliğine müşterekte buluşuluyorsa da kabuklaşan yerlerin bakımı yapılmazsa diken gibi yırtıyor insanı.

    akıl her zaman dostumuz değil yani. ve makul de her zaman sözlüğe göre makul olmayabilir. bugün geldiğimiz yer bu.

    biz de geldiğimiz yoldan dönmeyiz o zaman; labirentin duvarını yıkıp dümdüz girmek, son dediğin yerden tekrar başlamak da bir seçenek.

    makul mü? değil.

    çözer mi? bilmiyorum.

    yapılır mı? dibine kadar.

    ölüm yok ya sonunda!
hesabın var mı? giriş yap