• bu sabahtan beri dinliyorum.

    filthy: şarkı the 20/20 experience ile man of the woods'u çok güzel birleştiriyor bence. şurada çözümlemesini, kendimce, yapmıştım: (bkz: #73463562) albümün en iyilerinden.

    midnight summer jam: tam beach club'larda elimizde şemsiyeli kokteyllerimizle pareolarımızı savurarak dans etmelik şarkı olmuş. ritmi olağanüstü. (erkekler de six pack'leriyle salınabilirler tabii, itirazımız olur mu? olmaz elbette.)

    sauce: ahahah, justin'in içindeki piçin çıktığı şarkı olmuş. "i love your pink, you like my purple" ne demek piç! vajina ve penisi metaforlamaktan bıkmadınız.
    şöyle demiştik zamanında:
    "metaforun önemi: rammstein: "you've got a pussy, i've got a dick.." (oha ayı) nick cave: you have a heart and i have a key.." (ay ne şeker)"
    şarkının "kirli" gitarları, atmosferi, her şeyi süper.
    justin'in vajinaya taptığını açıklaması iyi oldu. albümün en iyilerinden.

    man of the woods: altyapısı daha güzel olabilirdi bence bu şarkının.

    higher higher: muhteşem bir şarkı. bunu sırf, şarkıdaki madonna göndermesi (lucky star) için söylemiyorum; olağanüstü bir altyapıya, olağanüstü güzellikte sözlere, olağanüstü güzellikte vokallere (yerim), olağanüstü bir düzenlemeye sahip olduğu için söylüyorum.
    (keşke bizi de böyle sevseler lan!)
    albümün en iyisi olabilir. kafam çok karışık.

    wave: bu tür ritimler bana hiç hitap etmez. örneğin lady gaga'nın americano'sunu da bu sebeple hiç sevmem. şarkıyı dinleyemiyorum bu sebeple.

    supplies: klibi çıktığında yazmıştım (bkz: #73588688), şahane bir iş: hem klibi hem şarkının kendisi.

    morning life: fazla country bir şarkı. o sebeple pek benim tarzım değil.

    say something: morning life'a göre daha güzel bir şarkı. (bkz: #73756452)

    hers: jessica biel'in de sevgilinin gömleğini giyme ekolü'nden geldiğini öğreniyoruz. tüm dünyaya nispet yaparcasına böyle de anlatılmaz ki ama!

    flannel: tam bir "aile babası" şarkısı. justin'in evli, mutlu ve çocuklu olmasını kıskandığım için şarkıya karşı negatif hisler beslemeye çalıştım, ama başaramadım. çok güzel lan!

    montana: şarkının bas gitarları olağanüstü. ancak genelini biraz vasat buldum.

    breeze off the pond: işte bana bunlarla gel demek istediğim şarkı. altyapısı inanılmaz güzel, çok temiz, çok modern. ben de kafam güzelken kano yapmak istiyorum!
    klip çekilsin bu şarkıya: albümün en iyilerinden. bayıldım! dinlemelere doyamıyorum!
    yalnız, şarkının "what i look like tryna have my life..." diye başlayan bölümü eski bir justin şarkısına inanılmaz benziyor, sizce de öyle değil mi?

    livin' off the land: bu altyapı kesinlikle daha iyi sözleri hak ediyordu bence. altyapısının güzelliğinin bebeksiliği ise muhteşem. genel olarak başarılı.

    the hard stuff: yine bana pek hitap etmedi.

    young man: bence ünlülere çocuk sahibi olduktan sonra çocukları için şarkı yazmaları ve bunu albümün kapanışına koymaları yasaklanmalı! madonna mer girl'ü yazdı, ses çıkarmadık, adele sweetest devotion dedi, ses çıkarmadık ama, justin'in young man'i bana artık yeter dedirtti. bonus track filan yapın, ne bileyim. bu şarkılar pek güzel olmuyor bence.

    sonuç olarak wave, young man, the hard stuff, man of the woods, morning life'ı vasat ve vasat altı buldum.

    interlude hers dışında geriye kalan 9 şarkı beni uzun süre iade eder, hepsi birbirinden güzel şarkılar.

    albümün altyapıları üzerinde çok uğraşılmış, bazı şarkılar çok organik, bazıları "kirli" ve modern, ancak prodüksiyonun kalitesi muazzam! enstrümantal versiyonu ya da karaoke versiyonu çıksa da bir de öyle dinlesem diye düşünüyorum, çok çok iyi.

    justin'in "baba, koca" çizgisiyle "piç" çizgisini çok güzel üzerine giyerek hazırladığı bir albüm. daha iyisini ne zaman yapar bilemiyorum ancak, her albümünde daha da olgunlaşan justin'e bayılıyorum!
    bir tanesin justin!
  • bunu söyleyeceğimi hiç tahmin etmezdim ama tam bir hayal kırıklığı olan albüm. jt'nin bu albümü yaptığına inanamıyorum.

    neden country? neden bu "evli, mutlu, çocuklu" konseptli, i'm more than content havası? tamam mutlu olsun adam, ne kadar harika, ama müziği bu kadar sıkıcılaşmak zorunda mıydı?

    filthy'nin ilk single olması tamamen yanıltıcı bir taktik olmuş, benim gibi elektronik müzik dolu, güzel bir dans ve arka plan * albümü bekleyenlere sağlam hayal kırıklığı oldu. gerçi filthy'yi daha ilk dinleyişte man of the woods konseptiyle alakasız olduğunu düşünmüştüm, lakin yanlış bir tanıtım olduğunu zannetmiştim.

    albümü baştan sona 2 kere dinledim. dinlerken bile sıkıldım, adını merak edip baktığım 2 şarkı ya oldu ya olmadı (filthy ve supplies'ı saymıyorum, onları zaten biliyorum zira). albümün kendinde bir kişilik bunalımı var gibi, bir anda acayip countryleşip, sonra aniden elektronikleşiyor, anlamsız slow ve duygusal sözlerle yüklenmiş şarkılar var. o yapımcılarla gelecek albüm bu mu olmalıydı?
    kimse çok güzel bir albüm olduğunu iddia edememiş zaten, insanlar 3-5 şarkıdan bahsetmiş ama o da jt'nin hatrına, zira jt faktörü olmasa muhtemelen lafı bile edilmezdi albümün. bu kadar heyecanla beklediğim bir albümün böyle sönük olması hevesimi kursağımda bıraksa da yine de belki hitap ettiği birileri vardır da ben onlardan değilimdir diye kendimi avutmaya çalışıyorum.*

    elbette ki dinleyip bir şans verin ama ben şahsen bu albümü yoksayıp eskilerle devam edeceğim. gözünü sevdiğim 20/20 experience.
  • soylendigi kadar da kotu olmayan, higher higher gibi bir hit barindiran justin timberlake albumu.
  • 2 subat 2018 cikisli justin timberlake in 5. studyo albumu. buradan ilk tanitimini izleyebilirsiniz.

    kendisinin teaser’da bizzat tanimladigi uzere bugune kadarki en kisisel, ozel calismasi. sound olarak daha cok country/pop/american rock alanlarinda gezinen bir album hissiyati veriyor.

    albumden cikacak ilk single ve muzik videosu filthy 5 ocak 2018’de yayinlanacak. sarki timberlake/timbaland ve danja tarafindan kaleme alinmis. sarkinin videosu da efsanevi islere imza atmis olan mark romanek tarafindan cekilmis.

    albumde pharrell williams, neptunes, timbaland, chris stapleton ve alicia keys katkilari var.
  • bok gibi albüm. justin adının arkasına sığınmış yeni bir şeyler denemek istemiş ama boooook gibi olmuş. güzel olabilecek birkaç şarkıyı da eklediği seslerle bok etmiş.
  • açık ara en kötü justin timberlake albümü... hea n'sync döneminde daha kötüsünü yapmış olabilir onu bilemem. oturup boyband takip edecek halimiz yok. ama herhangi bir jt albümünü çıkar çıkmaz dinlerdim ve bunu daha yeni bitirebildim. ilk defa dinlemeye niyetlenip yarı da bıraktığım jt albümü budur. zaten single'lar albüm için pek ümit vermiyordu ama albümde en azından 6-7 tane 1. sınıf şarkı vardır diye tahmin ediyordum. jt ulan bu albüme çerezlik şarkı niyetine strawberry bubblegum'ı koyan birinden bahsediyoruz.

    ne filthy ne de trap/pop aşk şarkısı supplies onun seviyesinde şarkılar değil.

    futuresex/lovesounds'dan 7 yıl sonra the 20/20 experience ile mükemmel geri dönüş yapmıştı. the 20/20 experience ile bunun arasında ise 5 yıl var. aceleye geldi desem o da yok yani. evlilik yaramadı desem jessica biel ile kaç yıldır beraber.
  • bir sonraki single'ın wave ya da higher higher olacağına dair söylentiler dolaşan justin timberlake albümü.

    kanımca higher higher albümün en iyi şarkısıyken, wave en kötü şarkısı. filthy bile daha katlanılabilir, gerisini siz düşünün. higher higher'ı single yaparsa çok iyi olur, hem diğer single'lara kıyasla albümün r&b yanını göstermiş olur hem de satışlar biraz canlanır, ancak wave ile gelecekse hiç gelmesin daha iyi.

    single bir yana, buraya esas turne için geldim. şu an devam devam etmekte olan the man of the woods turnesini yeni izleyebildim. şunu söylemem gerekir, sahne dizaynı çok iyi olmuş. büyük led ekranları olan bir sahne yapmamış timberlake. sanki ormanın içinde bir patika gibi sahne döşemiş ama arenanın her tarafına yakın olabileceği ve herkesin en azında iki üç performansı yakından izleyebileceği, seyirci dostu bir dizayn olmuş. led ekranların eksikliğini de projeksiyonlarla kapatmış, böylece gerekli performansları göz alıcı görsellerle desteklemiş. bunun dışında setlist, vokaller ve danslar gayet iyiydi. bütün büyük hitlerine yer vermesinin yanı sıra, son albümündeki the hard stuff ya da young man gibi country altyapılı şarkıları dahil etmemiş.

    konserin tamamı şuradan izlenebilir. şu da tamamı olmasa da farklı bir bakış açısından.

    setlist:

    1. "filthy"
    2. "midnight summer jam"
    3. "lovestoned"
    4. "sexyback"
    5. "man of the woods"
    6. "higher higher"
    7. "señorita"
    8. "suit & tie"
    9. "my love"
    10. "cry me a river"
    11. "mirrors"
    12. "drink you away"
    13. "flannel"
    14. "until the end of time"
    15. "dreams" / " ex-factor" / "come together" / "thank god ı'm a country boy" (arka vokaller tarafından)
    16. "morning light"
    17. "what goes around... comes around"
    18. "say something"
    19. "montana"
    20. "summer love"
    21. "rock your body"
    22. "supplies"
    23. "can't stop the feeling!"
  • justin timberlake çıldırmış olmalı albümü. * bu kadar mı tutturdu ben istediğimi yapıcam kimse karışmasın diye anlamadım ki 5 sene sonunda silas dinlerken dans etsin diye mi albüm yaptı bu adam. * biraz kötülemeye geldim çünkü istediğimi alamadım.

    ufak çaplı bir hayal kırıklığına uğradım, albümün çoooooook çok daha iyi olması gerekiyordu, albüm maalesef efsane bir albüm değil ama vasat bir albüm de değil, benim gibi beklentiyi çok yukarıya çektiyseniz hayal kırıklığına uğrarsınız, bir beklentiniz yoksa 7-8 şarkı gayet de dinlenebilir şarkılar.

    karmakarışık bir albüm, birbirinden alakasız o kadar çok tarz ve şarkı var. nerede kendi white yüreği black olan justin nerede man of the woods, baştan aşağıya a white man in the house! * tamam baştan haberini vermişti ama ben bu kadar karışıklık beklemiyordum açıkcası funk mı yapmış country mi pop mu? biri açıklasın hangi tarza giriyor bu albüm?

    bu saatten sonra jt'ye kolay kolay bir şey olmaz bu albüm onun için bir tık yukarıya çıkma albümüydü ama olamadı, yine dünya turnesine çıksın 30 ülkede konser verir justin hala aynı justin, kariyerden eksitmeyecek ama ekleme de yapmayacak bir albüm.

    bu kadar kötüledim ama elbette efsane şarkılar var, biz burada hepsinin efsane olmasını bekliyorduk ondan bu kadar kötülüyorum * yoksa canım jt den bahsediyoruz ne kadar kötü olabilir.

    en iyiden en kötüye bir sıralama yaptım, ilk 7 şarkı oldukça justin, bir nevi safe zone güvenle dinleyebilirsiniz. *

    1. breeze off the pond
    2. supplies
    3. livin' off the land
    4. higher higher
    5. say something
    6. sauce
    7. filthy
    8. man of the woods
    9. midnight summer jam
    10. the hard stuff
    11. morning light
    12. montana
    13. flannel
    14. young man
    15. wave

    gucci gang garabeti bile wave diye adlandırılan bir diğer garebetten güzel bir şarkıdır bu da burada dursun.
  • justin timberlake'in "everything little little into the middle" temalı beşinci stüdyo albümü.

    dance-funk'tan tut r&b'ye, country'den tut americana'ya geniş bir genre yelpazesine sahip albümün en büyük problemi tam bir konsept albüm olmaması. timberlake r&b'yi tam anlamıyla arkasında bırakamadığı gibi americana'ya da gerçek anlamıyla girememiş. "ben en iyisi ortaya karışık bir şeyler yapayım, beğendiğinizi alın," mantığında bir albüm yapmış.

    r&b ve americana'yı birleştirmenin ne kadar doğru bir karar olduğu tartışılır ama albümün sound olarak tek bir noktada birleşmemesi benim için en büyük eksik. jt gibi isim böyle bir hata yapmamalıydı.

    albümün tanıtımı ve jt'nin ropörtajları country havası estirmişti ancak albüm gerçek bir country albümü olmaktan bayağı uzak. 4 - 5 şarkı var ki tamamen gereksiz. 16 şarkı yerine 12 şarkılık albüm rahatlıkla gelebilirmiş.

    beğendiğim şarkılar: supplies, say something, montana, higher higher, breeze off the pond, flannel.

    idare edenler: midnight summer jam, sauce, man of the woods, livin' off the land

    felaketler: morning light, wave, the hard stuff, young man.

    filthy: albümün açılış ve çıkış parçası olan bu elektro/funk şarkısı, bence ilk single olarak yanlış bir seçimdi. birçok insanın albüme önyargıyla yaklaşmasına neden oldu. şüphesiz ki albümün en aykırı şarkısı ve bekleneni vermekten hayli uzak.

    midnight summer jam: r&b/soul/funk altyapılı şarkıda pharrell ilk dakikada kendini belli ediyor. özellikle vokali bana random access memories'i hatırlattı. açıkçası dördüncü klip man of the woods yerine bu parti havasına sahip şarkıya çekilse daha iyi olurdu.

    sauce: başka bir r&b/funk altyapılı şarkı, bir üstteki şarkının başlatığı eğlenceli havayı cinsel referanslarla devam ettiriyor. kolayca dile dolanabilecek, ilginç bir isme sahip parça. ayrıca sözleri yer yer strawberry bubblegum'ı hatırlatmıyor değil.

    man of the woods: tatlı bir şarkı olabilecekken altyapısı yüzünden olmamış olan şarkı. vokaller ve melodi gerçekten iyi, tabii altyapısına katlanabilirseniz. akustik versiyonu yayınlansa keşke.

    higher higher: işte jt bu! ilk beş şarkıdan benim şüphesiz en beğendiğim şarkı. bu blues/soul şarkıda bir öncekinde çuvallayan pharrell tekrar kendini bulmuş.

    wave: bu şarkıda ham bir olmamışlık var. akşam oturduğunda günlüğe yazdıklarını şarkı yapması bir yana, şarkıdaki esas problem vokal ve altyapı uyuşmazlığı. americana altyapısına r&b vokal tam anlamıyla çatışma halinde. jt'nin bu americana olayına giremediğinin ilk gerçek örneği.

    supplies: hem sözleriyle hem r&b altyapısıyla jt'nin özünü yansıtan bu şarkıyı yayınlandığında sevmiştim. albümdeki en iyi şarkılardan biri olduğu su götürmez. man of the woods ve wave'de isteneni veremeyen the neptunes burada yine jt ile ne kadar iyi işler çıkarabileceğini gösteriyor.

    morning light: birçok kişinin sevdiği, benimse bir türlü ısınamadığım şarkı. alicia keys'in vokali gerçekten iyi, sorun şarkının türü. r&b mi, soul mu, reggie mi? içerdiği americana elementlerinin de durumu kurtarmaktan çok uzak olduğunu söylemeliyim. altyapısı farklı olsa bile şarkı size o "kendini kaybetmiş aşık" temasını iletemiyor. şarkıyı hissedemiyorsunuz.

    say something: son zamanların en gözde country şarkıcısı chris stapleton kendini hemen belli ediyor. adam vokal olarak bu dünyaya country söylemeye gelmiş. ağzından çıkan her kelime güney aksanı taşıyor. sözleri gerçekten iyi olan bu country şarkının stapleton sayesinde inanılmaz bir havası var. jt'nin başından beri vadettiği country'yi dibine kadar hissediyorsunuz. 2015 cma ödülleri'ndeki düette görmüştük zaten ama stüdyoda da bu ikilinin düeti çok uyumlu. sound'unun bana stapleton'ın büyük başarı yakalayan traveller albümünü hatırlattığını düşünürsek, jt'den ziyade stapleton'ın ağırlığını koyduğu bir şarkı olduğu çok açık. şunu da belirtmek gerekir, şarkı gayet iyi ama ilk sekiz şarkıya kıyasla çok ciddi bir farklılık var ki bu da konsepti paramparça ediyor.

    hers (interlude): jessica biel sözü alıyor ve sauce'a cevap veriyor. albüme ara veriyor ve bir dakika boyunca jessica'nın bakış açısını dinliyoruz. bu noktadan sonra da albüm r&b'den iyice kopup artık daha southern bir sound benimsiyor.

    flannel: bu sefer de çoğunluğun aksine benim beğendiğim bu ninni tarzı country şarkısı, kendini gerçekten hissettiriyor. ancak gelin de görün ki çok büyük bir problem var. şarkıyı dinlediğim ilk dakikadan itinaren bana neyi hatırlattığını düşündüm ve en sonunda (12 saat sonra) buldum. bu bir tesadüf mü yoksa "aşırma" mı bilmiyorum ama benzerlik inanılmaz. şarkının verse'ü ile sevdiğim animelerden kimi no na wa'nın sparkle şarkısı'nın girişi neredeyse aynı. belki de animenin şarkısını sevdiğim için bu şarkıyı da sevdim. benim için albümün iyilerinden.

    montana: vokali de altyapısı da çok iyi ve bana yine random access memories'i hatırlatıyor. the neptunes elektro rock ile funk'ı çok iyi harmanlamış ki pharrell'ın uzmanlık alanı. çoğunluğun aksine benim beğendiğim bir şarkı.

    breeze off the pond: yine pharrell'in her notasında kendini hissettirdiği bu şarkı, bir öncekine kıyasla daha fazla funk elementleri taşıyor. albümün iyilerinden. ayrıca altyapısı bana doğrudan rock your body'yi hatırlatıyor.

    livin' off the land: hem jt'nin günlüğüne hem de tür çatışmasına geri dönüyoruz. the neptunes albümdeki bu son şarkısında funk ile americana'nın bir tür sentezini yapmış, fena da olmamış ama sözler bir şey ifade etmiyor.

    the hard stuff: haha! blake shelton söylüyor sanki. say something ile tanıştığımız country'ye devam ediyoruz ve bu country olayının jt'de pek de iyi durmadığını görüyoruz. ayrıca country'nin neden dünyaya açılamadığını da buradan anlayabilirsiniz. bir kamyonete şarkı yazabilirler ve bunu büyük bir coşkuyla söylerler. işte bu da öyle bir şarkı. öylesine bir konu hakkında oturmuş, şarkı yazmış jt.

    young man: "benim oğlum erkek adam olacak," misali koltuklarını kabartan erkek babalarına bürünen jt, bu folk/country şarkıyla bir taraftan oğluna tavsiyeler veriyor bir taraftan da karısını övüyor. filthy ile başlayan bir albüm için oldukça sönük bir kapanış şarkısı ve artık şunu görüyoruz ki ortada müzik açısından konsept falan kalmadı. ayrıca jt her "young man" deyişinde içgüdüsel olarak "aman da aman, sen baba mı oldun?" diyesim geliyor.

    benim için genel olarak ortalama bir albüm olsa da, jt'nin solo kariyerinin en kötü albümü. gerçekten de albümün büyük bir kısmında karısı ve oğlunu anlatıyor. bazı kısımlar -morning light gibi- yüzeysel kalmış ama birçok yerde kendi kişisel hayatını şarkılara yansıtmış.

    esas sorun albümün tam bir karma olması. the neptunes imzalı supplies'ı dinlediğimde ve sekiz şarkıya daha katkıda bulunduklarını gördüğümde bu tür şarkıların ağırlıkta olduğunu düşünmüştüm ama çok yanılmışım. jt ya bu türü benimseyecekti ya breeze off the pond'da yaptığı gibi r&b'ye odaklanacaktı ya da ciddi anlamda bir country albümü ortaya koyacaktı. albümde ne ararsan var ve şarkılar uyum içinde değil. filthy ve the hard stuff nasıl aynı albümde buluşabilir?

    pharrell inanılmaz bir prodüktör ama bu adamın alanı elektro, funk, r&b ve soul. bu adamla çalışıyorsan bu tarzlara odaklanman gerekir. bu "americana" olayının altından kalkamamışlar. bunun muhtemel sebebi de jt'nin tek bir türe odaklanamaması. hayır, şunu anlamıyorsunuz: jt ne yapmak istemiş? güney sound'u r&b ile buluşturma fikri çok da iyi bir fikir değil. eğer istediği gerçekten buysa bu sefer the neptunes doğru seçim değil. dann huff, butch walker ya da jeff bhasker gibi prodüktörler bu harmanlama işini daha iyi kotarabilirdi ki bence the neptunes ile supplies ve higher higher gibi şarkıların olduğu bir albüm yapmalı ve bu güney seslerine hiç girmemeliydi.
  • dinledikçe ''bok vardı da evlendin evinin adamı ailenin babası oldun jt'' tepkileri verdiren justin timberlake albümü. super bowl lii performansına dakikalar kalmışken albümü zar zor ittire kaktıra dinlemem benim mi yoksa onun mu ayıbı bilemedim. aslında albümün yarısı çok güzel şarkılardan oluşuyor. ama hala adını koyamadığım bir eksiklik var. o kadar beklediğimize değmemiş gibi.

    the hard stuff'ı jt'nin seslendirdiğine kimse inanamaz. complainst'in de belirttiği gibi blake shelton söylüyor sandım ahahahhahah. umarım bu geceki performansında bu albümden az şarkı söyler de eski albümlerine ağırlık verir.
hesabın var mı? giriş yap