• osmanlı döneminde varolan bir meslek türüdür. mancacı, kedi köpek yiyeceği demek olan mancayı satar; dileyen, mancacıdan aldığı yiyecekleri hayvanlara verir, dileyen parasını verir mancacı onların yerine sokak hayvanlarını düzenli olarak beslerdi.

    (bkz: ukteydim doldum)
  • istanbulda 70 lere kadar hatta bazı yerlerde 80lere kadar vardı bunlardan. özellikle cami önlerinde dururlardı. güvercinlere yem atar gibi onlardan mama alıp kedi köpekleri beslerdiniz. cuma günleri çok iş yaparlardı. hayır yapmak isteyenler onlara para verip düzenli olarak hayvanları besletirdi.

    hem çöpe atılacak etlerin israf olmasına engel olur hem de hayvanları doyururlardı.

    'işkembe kelle ayak, paça, mançaaa' diye bağırırlardı.

    istanbulun üzerinden 20 milyon köylünün, grayderlerin geçmesinden önceydi.

    edit: istanbulu satuyorum oyununda bahsedilir.
    kedilerin sevgilisi mançacılar
    https://youtu.be/trbrwmiwvsu?t=120
  • osmanlı'da, muhtaç durumda olan insanlar için aş evleri açılır, insanların dışında kedi ve köpekler de doyurulurdu. hayvanlara bakılması için uşak tutulur, maaş verilir, fırıncılara ve kasaplara, köpekler için aylık para verilirdi. sokak hayvanlarının beslenmesi için, bir de meslek oluşmuştu: mancacılık

    türkler, islâm'la tanıştıktan sonra hem vakıflar yoluyla, hem de kişisel olarak hayvanlara medeni bir biçimde yaklaşmışlardı. dolmabahçe'de kuş, üsküdar'da kedi hastaneleri, cami ve mezarlıklardaki suluklar, kuş evleri, sonbaharda geri dönemeyen ve yardıma muhtaç leylekler için açılmış dünyanın ilk hayvan hastanesi olan bursa'daki düşkün leylekler evi, osmanlı devleti'nin, hayvanlara verdiği önemin en güzel örnekleridir.

    avrupalı gezginlerin seyahatnamelerinde osmanlı'nın kuşlara, sokak kedi-köpeklerine, yük hayvanlarına besledikleri sevgiden, onların bakımları için kurdukları vakıf ve tedavi merkezlerinden ve hayvanları korumaya yönelik çıkarttıkları kanunlardan sıklıkla bahsedilir.

    aynı dönemde, avrupa ülkelerinde hiçbir hayvan hakları kanunu olmadığı, hatta 16. yüzyılda paris'te her yıl yaz ayının belli bir gününde tüm sokak kedilerinin çuvallara doldurulup yakıldığı ve halkın bugünü eğlencelerle bir festival havasında kutladığı bilinir.

    işte o dönemlerde osmanlı'da bir meslek vardı: mancacılık. mancacı, kedi köpek yiyeceği demek olan mancayı, satar; dileyen mancacıdan aldığı yiyecekleri hayvanlara verir, dileyen parasını verir mancacı onların yerine sokak hayvanlarını düzenli olarak beslerdi.

    17. yüzyılda gezgin jean du mont, seyâhatnamesine "türklerin hayırları hayvanlar için bile geçerlidir. özellikle köpeklere karşı çok müşfiktirler. türklerde kedi-köpek, at gibi eti için beslenmeyen hayvanları öldürmek suçtur" diye yazmıştır.

    1655'de 9 ay yurdumuzda yaşayan jean thevenot, anılarında "ölen bazı kişiler mallarını haftada birkaç defa köpek ve kedileri beslemek üzere bırakırlar; bu vasiyetlerini yerine getirmek için sadakatli ve dindar bir şekilde bunu yapan fırıncı veya kasaplara paralarını bırakırlar" diye yazmıştır.

    gerçekten de o dönemlerde halk, vasiyetnamesinde sokak köpeklerine de yer verir, onlara da bir miktar ayırırdı. osmanlı devleti'nin hayvanlara karşı işte bu hassas ve adil yaklaşım ile yaptığı düzenlemeler, sadece tarihteki diğer milletlere değil, günümüzde de, tüm dünyaya emsal teşkil edecek mahiyettedir.
  • acilen diriltilmesi gereken sektör.

    "hayırsever kişiler ruhlarının mahpus kalmaması için, vasiyetlerinde sokaktaki köpeklerin beslenmesi için para bırakırlar. eğer köpeklerin bakımı için miras bırakılan para yetmezse şehirdekilerden sadaka toplarlar ve köpekler arasında pay ederler."
    ricoldus de monte crucis
    doğu seyahatnamesi

    her mahalleye bir veteriner ve bir besleme görevlisi maaşları gönüllüler tarafından verilir. ve bu kişiler besleyip tedavilerini yaparlar. güvenilir bir vakıf olursa ben şahsen evlatlarıma para bırakacağıma bunlara bırakırım.
  • 17. yy’da gezgin jean du mont:

    ''türklerin hayırları hayvanlar için bile geçerlidir. özellikle köpeklere karşı çok müşfiktirler… türklerde kedi-köpek, at gibi eti için beslenmeyen hayvanları öldürmek suçtur"

    1655’de 9 ay yurdumuzda yaşayan jean thevenot:

    "ölen bazı kişiler mallarını haftada birkaç defa köpek ve kedileri beslemek üzere bırakırlar; bu vasiyetlerini yerine getirmek için sadakatli ve dindar bir şekilde bunu yapan fırıncı veya kasaplara paralarını bırakırlar"

    yine bir avukat olan ve türk'leri pek sevmediği bilinen guer,

    "müslüman türk’ün şefkati hayvanlara bile şâmildir. bu hususta vakıflar ve ücretli şahıslar vardır.(mancacılık geleneğinden bahsediyor) bunlar sokaktaki kedi ve köpeklere ciğer dağıtırlar. kasapların da her gün muayyen miktar kedi-köpek beslemeleri itiyat dâhilindedir. ayrıca şam’da kedi ve köpeklerin tedavisine mahsus bir hastane vardır"

    yazmışlar seyahat notlarına.

    tabi ne gelirse hep yobaz kudurmuşlardan gelmiş başımıza ya, aynı topraklarda bir de şunun olması (bkz: osmanlı'nın istanbul'daki maymunları idam etmesi) ders niteliğindedir.
  • yemek ama bilhassa kedi, köpek yemeği için kullanılan manca ifadesi italyanca yemek fiili olan "mangiare"den.

    bir meslek grubu olan mancacılar kimi zaman hayvan yiyeceklerini kendisi satar, kimi zaman da verilen parayla kedi ve köpekleri beslerdi.
  • osmanlı sosyal hayatının hoş renklerinden biri.

    sokak hayvanları için yiyecek satıyor bu seyyar abi...hani meydanlarda kuş yemi satanlar gibi günümüzde...
    ister yiyeceği alıp sen besliyorsun, istersen de parasını veriyorsun dayıya o sonra dağıtıyor...

    görsel
  • osmanlı döneminde hatta yakın geçmişimize kadar bazı illerde süre gelen, halk tarafından hayvanları beslemeleri için para, yemek vs. verilen ve meslek olarak karşımıza çıkan ve bu işi yapan kişilere verilen addır.
  • (bkz: manca)
hesabın var mı? giriş yap