manchester by the sea

• cafcaflı konuları değil de sıradan insanın, sıradan hayatını yalın bir dille anlatan filmleri seven ben elbet bu filmi de izlemeden geçmeyecektim.
  
  öncelikle, hollywood filmlerini çok yoğun olmayan kafa dağıtacak bir şeyler istediğimde tercih ederim genelde ve beklentim düşük olur; her şey çok yapaydır, hiçbir derinlik yoktur vs vs. bu filme de biraz ön yargım vardı çünkü bu çok hollywood'un kotaracağı tarz filmlerden değil. ancak yanıldığıma memnunum.
  
  sanırım bu filmle ilgili en beğendiğim şeylerden biri filmin sık kullanılan ve estetik dış mekan çekimleriyle, mevsimle, şehirle özdeşleşmesi. ben filmlerde konusuna göre şehir, doğa kullanımını seviyorum. bu özellikle estetik bir şekilde yapıldığında çok güzel oluyor. eğer bir de hikaye ile hikayenin geçtiği mekan özdeşleştiriliyorsa (bu filmde lee'nin kaçtığı minik şehrin duygusunu alabiliyoruz örneğin) o filmi benim sevmeme ihtimalim neredeyse yok gibi bir şey oluyor.
  
  --- spoiler ---
  
  * casey afflect'in oyunculuğu övüldüğü kadar var. hatta övüldüğünden de fazlası olabilir. eşiyle eski günlerindeki günlerin anlatıldığı bir sahne var, eşi hasta yatakta, bu geliyor çocuklarını seviyor eşine sırnaşıyor falan. bu sahne ile mevcut halinin anlatıldığı sahneler arasında adamın enerjisi, vücut dili, omuzlarının çöküklüğü, yüz ifadesi o kadar farklı ki, iki farklı kişi gibi sanki... bir adamın yaşadığı yıkım daha iyi anlatılamazdı sanırım.
  
  * seyircinin her şeyi öğrendiği, lee'nin ise geçmişi andığı o avukat yanındaki sahnedeki müzik seçimi ile sahne uyumu... çok çok beğendim.
  --- spoiler ---
  
  edit: asirlar sonra gelen imla düzeltmesi