*

  • tüm berber - kuaför çalışaları gibi insanın hayatının en alakasız, saçma sapan ayrıntılarını bilen kişilerden biri.
    manikürcünün gereksiz bilgilenmelerinin nedeni bence, insanın oturmuş bi eli suda diğeri kadının kucağındayken kendisini çok tuhaf hissetmesidir. o sırada aklına ne geliyorsa anlatır insan. çünkü manikürcünün o kadar zararsız bi hali tavrı vardır ki.. o sadece tırnaklara bakar onlarla ilgilenir. bi gün bu anlatılanlar yüzünden manikürcünün şantaj yapıp inanılmaz paralar kazanması ve kendi "el sağlığı merkezi"ni açma olasılığı kesinlikle kimsenin aklının ucundan geçmez.
  • meslek standardı komisyonu nun yaptığı tanıma göre; "kendi başına ve belirli bir süre içerisinde, temizlik ve sağlık kurallarına uygun olarak, el ve ayak bakımı yapma bilgi ve becerisine sahip nitelikli kişidir"
  • dilsiz olanları makbüldür. genellikle çok konuşurlar ama konuşmadan da durulmaz ki kardeşim. bi kere pozisyon çok sakat bir elin suda, diğer elinle uğraşan biri var, hareketlerin kısıtlanmış böyle tuhaf bi durum. illa bişi soracak, işini sevgilini soracak, cevap vermesen olmaz, sen de bişi söylersin sonra bir anda bi bakmışsın manikürcü kızın kocasıyla arasındaki sorunları dinliyorsun. sıkılırsın, sıkılırsın bişi diyemezsin, mecbur hissedersin kendini muhabbeti sürdürmeye. yani ben gidiyim hiç konuşmadan manikür yaptırıyım diye bişi yok. dilsiz bir manikürcü bulsam parası neyse vericem.
  • (bkz: manikürist)
    (bkz: tırnak teknisyeni)

    hatta (bkz: tırnak stilisti) hatta (bkz: tırnak artisti)
  • çoğunun kurduğu ortak cümle: "canım senin etlerin çok ince, o yüzden kanıyor". e kanatmayan nasıl kanatmıyor öyleyse?
  • şöyle uyuklayacak hallerdeyken veya aklımda deli düşünceler ile yapılsın istiyorum tırnaklarım, kendimi mecbur hissedip ayda bir gördüğüm manikürcü ile dedikodu yapmak değil. ve ben en sonunda ideal manikürcüyü buldum!

    - merhaba kedi hanım.
    - nasılsınız?
    - ...
    - bitti tırnaklarınız, başka ne vardı?
    - teşekkür ederim, iyi günler.

    kadın o kadar profesyonel ki bayılırsınız! işi dışında hiçbir şeyle ilgili konuşmadı. bir nevi sizi muhabbete zorlayamayan taksi şoförü gibi. o kadar nadide bir kişilik.

    bütün bu özelliklerinden sonra bir de şöyle bir şey oldu: ayak kırık yatıyorum ve bu yatma işi fazlası ile uzadı. dedim kuaför çok yakın, belki eşim beni bırakır da bi kaş bıyık aldırırım. çünkü bir de evlilik yıldönümümüz. mesaj attım manikürcüme, dedim ayağımı kırdım ama gelmeye çalışacağım. cevap şu:

    - çok geçmiş olsun kedi hanımcım, sizin için yapabileceğim bir şey var mı?

    bi garip oldum dostlar. ayağımı incittiğim ilk günden itibaren, bunu söylediğim yakın arkadaşlarım bir kere bile arayıp sormadı. iki küsur ay oluyor ve hiçbir şekilde benimle iletişime geçmiyor bu arkadaşlarım. neden mi? çünkü o ara ayağımı sakatladım ve birkaç kez üst üste atak geçirdim ve bu demek oluyor kedi onların peşinden koşamayacak! ve iş dışında benimle tek kelime etmeyen manikürcü "sizin için yapabileceğim bir şey var mı?" diye soruyor. biliyorum formalite ama sorması bile öyle iyi geliyor ki!

    açılın dostlar, harika manikürcüyü buldum. darısı başınıza.

    not: gidemedim kuaföre, orman kaçkını gibi geziyorum.
hesabın var mı? giriş yap