• o kadar yazmışım teknik bilgi vermemişim. yuh bana yuhlar bana.

    manjaro, websitesinde de yazdığı üzere, arch temelli ve görebildiğim kadarıyla ubuntu'dan daha performanslı çalışan bir linux dağıtımıdır (distrosudur). bu distroyu websitesinden çektikten sonra ister cd'ye yazabilir (ki son 3-4 makinamda dvd rom yoktu, kimde var bilmiyorum ama imkan olarak var) isterseniz usb'ye çakarak oradan çalıştırıp bilgisayarınıza yükleyebilirsiniz.

    usbye çakma işlemi sırasında benim kullandığım şey imagewriter. önceleri etcher.io falan kullanıyordum ama balena tarafından satın alındıktan sonra abuk subuk hatalar vermeye başladı. imagewriter ise taş gibi yürümekte.

    bu çalıştırma işlemini ise bilgisayarımızı açtıktan sonra bios veya uefi'nize girerek yükleme önceliğini cd veya usb'nize vererek yaparsınız. bu aşamada eğer nvidia kart kullanıyorsanız şöyle bir problem yaşayabilirsiniz (18.0.3'te yaşattıydı bunu bana): kde masaüstü gelir ama tuhaf bir biçimde görünür, masaüstü bozuk durmaktadır. bu durumda yükleme ekranında bulunan driver seçeneklerinden free yerine non-free'yi seçmeniz gerekiyor. son versiyonda (18.0.4) bunu yaşamadım ancak yaşarsanız aklınızda bulunsun.

    usbden çalıştırma işleminin sonunda canlı bir işletim sistemine kavuşursunuz. bu aşamada makinanızın fonksiyon tuşları, (fn ile aktive ettiğiniz ses açma kapama vs.), wi-fi, ethernet vb. özelliklerini test etmenizi öneririm. her ne kadar linuxların donanım seçme konusundaki cinslikleri çok eskide kalmış olsa da arada sırada yaşanabiliyor. fonksiyon kaybı yaşamanızı istemem. bu testi geçeceğiniz, kullanacağınız distrolarda da yapın. bir linux'un gördüğünü diğer linux görmeyebiliyor (evet ubuntu sözüm sana... lan allahsız o wifi kartını sen hariç herkes tanıyor? ne ayaksın?)

    yükleme (install demeye çalışıyorum) sırasında sanırım en fazla sıkıntı yaşanan yer disk bölümleme (partitioning) kısmı. burada eğer windows ile beraber kullanacaksanız side-by-side, yok eğer kendisini kullanacaksanız erase all disk demeniz lazım. uefi kullanan bir makinanız varsa ikinci işlemde bu cins biosun linuxunuzu tanıması için gereken bölümü manjaro açacak. kendiniz, custom, yapacaksanız eğer, bu alanı açmazsanız sizi uyaracak. 100 mb ayırmanız yeter bu alana.

    bu yükleyicide karşılaştığım bir diğer soru da "swap alanı açiyim mi abi" oldu. eskiden linuxlar bunu hiç sormadan makinanızdaki fiziksel bellek kadar bir swap alanı açardı, şimdi ram miktarları hayvan miktarına geldiği için bu opsiyonel hale gelmiş - getirilmiş.

    swap alanı neye yarar? swap alanı makinanızın fiziksel belleğini tükettiğinizde daha fazla ram'a ihtiyaç duyulduğunda harddiskteki bir alanın bellek olarak kullanılabilmesine imkan verir. dahası hibernate ederken de buraya saklanır anlık durum. ben alışkanlık olarak açıyorum ama gerçekten, pratik anlamda düşünürsek, çok bir anlamı kalmadı bu arkadaşın.

    bunun haricinde kullanıcı adı, şifre falan soracak. bunları yapabileceğinizi düşünüyorum. yükleme bitip sistem tekrardan başladıktan sonra ne yapmamız gerekiyor onlara bakalım biraz.

    sistem güncelleme
    ilk olarak konsola düşerek (f12'ye basarsanız yakuake'ye ulaşabilirsiniz, ya da alt+f2 ile konsole yazabilirsiniz, ya da başlat menüsünden gidebilirsiniz. manjaro'nun en sevdiğim özelliği yakuake gibi sık kullanılan programları hemen sunması bu arada)

    sudo pacman -syu (s büyük harfle...)

    diyerek sistemimizi bir güncellememiz gerekmekte. bu herhangi bir linux sistemini kurduğum anda benim ilk yaptığım şey (ubuntu'da bu sudo apt-get update && sudo apt-get upgrade şeklinde tek komuta zincirlenmiş iki komut oluyor.). ve yeniden başlatıyoruz

    program arama ve yükleme
    manjaro üzerinde iki şekilde yeni program yükleyebiliyoruz. ya kendi depolarından aratıp yükletiyoruz ya da aur kullanıyoruz.

    1) kendi deposundan yükletme
    bu metotta eğer aradığımız programın tam adının ne olduğunu bilmiyorsak:

    sudo pacman -ss programadi (ilk s büyük)

    ile aratmak mümkün. buradan gelen programlardan ise:

    sudo pacman -s neovim (s büyük)

    ile seçerek yüklememiz mümkün oluyor. (evet vimciyim ^_^)

    2) aur
    aur (yani arch user repository) depoda olmayan programların bulunabileceği bir yer. buradaki programların pkgbuild dosyalarını indiriyor, kendi makinamıza gereken dosyaların indirilmesini ve derlenerek arch'a uygun bir paket hale gelmesini sağlıyoruz.

    karmaşık gelse de hiç değil. en başta bir program aratalım, mesela dropbox, buradan "download snapshot" diyerek makinamıza dropbox.tar.gz dosyasını indirelim. bu dosyayı açtıktan sonra elimizde bir klasör olacak. bu klasörde konsol açtıktan sonra

    makepkg -acs (a büyük)

    yazmamız yeterli olacak. a ile pkgbuild eski bile olsa kur kardeş diyoruz, c ile işini bitirdikten sonra temizle diyor, s ile eksik ama gerekli paketler varsa kuruver diyoruz. bunları yaptıktan sonra adam derleme işlemine geçiyor ve bize sonu .xz ile biten bir paket oluşturuyor.

    bu paketi sistemimize kurmak için de

    sudo pacman -u hede.xz (u büyük)

    diyoruz.

    program silme
    diyelim ki bir programla işimiz bitti ve bir daha kullanmayacağız, sistemde de olmamasını istiyoruz. bu durumda, programı ve dayandığı kullanılmayan paketleri kaldırmak için:

    sudo pacman -rns program adı (r büyük)

    dememiz yeterli oluyor.

    nvidia tearing sorunu
    eğer nvidia kartımız varsa hardware configuration'dan nvidia driverlarımızı yüklememiz gerekiyor. bu yüklendikten ve yeniden başladıktan sonra ekranda scroll sırasında yırtılmalar görüyorsanız force full composition pipeline'ı açmamız gerekecek. bunu da şöyle yapıyoruz.

    - konsola düş
    - sudo nvidia-settings yaz, şifreni yaz
    - "x server display configuration"'a gel, force full composition pipeline'ı aç
    - apply de, kontrol et
    - herşey yolundaysa save to x configuration file'a tıkla
    - "/etc/x11/mhwd.d/nvidia.conf"'u seç (filesystem'a tıklamanız lazım en başta /'a gelmeniz için. windows terimleri ile konuşursam c:/etc/x11/mhwd.d/nvidia.conf diyorum yol olarak)
    - save de
    - reboot

    bumblebee
    diyelim ki laptobunuzda hem nvidia hem de intel ekran kartı var ve intel'i normal kullanımda, nvidia'yı da oyun falan oynarken kullanmak istiyorsunuz. bu noktada
    https://wiki.manjaro.org/…_and_load_them_on_startup

    adresindeki "bumblebee and steam" başlığı altındaki yönergeleri izlemeniz gerekiyor. ancak burada iki sorun var. bu yönergeler biraz eski. sonuna geldiğinizde kullanıcımızı bumblebee grubuna eklememiz gerekiyor. bunu da:

    sudo gpasswd -a <kullanıcıadınız> bumblebee

    komudu ile yapıyoruz. steam ise kendilerinin vaadettiği gibi

    primusrun steam

    ile değil

    optirun -b primus steam

    ile nvidia üzerinde çalıştırabiliyorsunuz. ancak benim burada tavsiyem steam'i normal intel'den çalıştırıp nvidia'dan çalışacak oyunlarınızın üzerine sağ tıklayıp özelliklerine gelip komut çalıştır kısmından

    primusrun %command%

    yazmanız. ben böyle yapıyorum en azından.

    afiyet olsun!
  • son kullanıcı dostu arch linux tabanlı linux dağıtımı. pek fazla linux deneyimim yok ama ilk gözlemlerime göre gerçekten başarılı buldum ki ubuntudan geçince eşekten inip ata binmek hissi yaratmıştır.en iyi optimus desteği sağlaması ve arch linux a geçmeyi kolaylaştırması benim için şu anki en kullanışlı dağıtım olmasına yetti.
  • yıllar yıllar evvel, koyu bir arch kullanıcısı olan ben, herkesin tiksindiği unity masaüstü ortamını çok sevdiğim için ubuntu'ya geçtim. ilerleyen yaş ile birlikte artık linux maceralarına pek atılmadığım için öylece ubuntu'da kaldım. neredeyse sorunsuz kullandığım bir sistem, çok da şey yapmamak lazım diye düşünürken, son zamanlarda "sistem raporu" gibi ne idüğü belirsiz hatalar verince canımı sıkmaya başladı lakin yine de ubuntu'da karar kıldım.

    derken ubuntu, unity geliştirmesini durdurdu. gnome shell ise oldum olası kanımın kaynamadığı bir sistem. zira apple'ın macintosh'larda yıllardan beridir kullandığı global menu olayını inatla gnome'a entegre etmiyorlar. evet biraz zorlayınca yapılabiliyor ama ben yapılmamasını anlamıyorum. bu çağda bir pencere başlığının(ki içerisinde 3 tane cücük kadar düğme var) kocaman bir yer kaplamasını anlamıyorum. dizayn konusunda global menu kadar efektif bir şey yok.

    hal böyle olunca ve ubuntu hataları da canımı sıkınca artık (bkz: kde) kullanmaya karar verdim. önce gittim kde tarafından geliştirilen neon kurdum. baktım bu ubuntu gibi, açılışta bir sürü şey yapıyor ve uzun sürüyor. sistem raporları hakeza, sistem birden bire donuyor derken eski aşkıma bir bakayım dedim. ama öyle sistem kurmaka cebelleşmek istemedim. indirdim manjaro kde sürümünü ve kurmaya başladım.

    kurulum, ubuntu kurulumu ile aynı. pacman apt'den kat be kat hızlı, kde ortamı, kde neon'un ortamından daha iyi, açılış hızı ubuntu'dan çok daha hızlı. ekran kartı kurulumu 2 komutla tamam. yani adamlar kde'yi kde geliştiricilerinden daha iyi hazırlamış. bi mutlu oldum, anlatamam.

    geriye kaldı global menu. ufak bir araştırma sonucunda pencere için gerekli araçları aur üzerinden kurdum, panelleri düzenledim. şimdi bir kaç araç haricinde(opera, java ile yazılmış görsel araçlar, özel menü sistemi kullanan yazılımlar) haricinde global menu tam takır çalışıyor. eskiden kde başlatıcısı illa ki tuş kombinasyonu ile çalışırdı, onu da düzeltmişler. tek tuş ile uygulama, dosya araması tıpkı unity'deki gibi.

    tabii böyle az sorunlu bir sistem tembelliğe itiyor insanı. neyse, yine de gayet iyi.

    ama şu unity konusunda linux kullanıcılarının saçma yaklaşımları yüzünden gül gibi masaüstü ortamı gitti ya, ona üzüldüm. hadi canonical'ı sevmiyorsunuz, unity de size hoş gelmedi. lan bari adamların en iyi yaptığı şey, ekranı optimize bir şekilde kullanmasını kendi ortamınıza uyarlayın. basit bir global menü yapmak sizin için zor olmasa gerek, ne diye bu kadar kastırıyorsunuz?
  • iki aydan beri evdeki tüm makinalara kurarak sorunsuz biçimde kullandığım linux dağıtımıdır. debian temelli sistemleri yönetmeye alışık şahsınız için ilk etapta pacman ezber bozan bir nitelik taşısa da, kolay öğreniliyor olduğunu gördü bu fakir.

    bu dağıtımın benim için diğerlerinden daha tercih edilebilir noktası yakuake gibi benim sisteme kurduğum yazılımların üstünde geliyor olması. artık sadece redshift kuruyorum, geri kalanın zaten var olduğunu biliyorum çünkü - python, ruby, git vb. üzerinde yahu aletin.

    kde ile beraber kullanıyorum ve bu zamana kadar kde connect gibi bilgisayar ile cep telefonunu bu kadar uyumlu çalıştıran bir uygulama görmedim. ister telefonu touchpad olarak kullan, ister komut yolla, istersen media controller olarak uzaktan komuta et. dahası telefon geldiğinde bilgisayardaki müzik kısılsın, kimin aradığını görebil, mesaj atıldıysa yanıt ver falan... bayağı entegre hale geldi aletler bildiğin.

    oyun desen zaten üstünde steam kurulu halde geliyor, spotify desen flatpak diye bir teknoloji var - onunla kolayca kuruluyor. daha ne olsun ki? kurulan makinalar da biri patates sayılabilecek işlemcisi hp stream 13, biri i7li monster notebook, diğeri de amd ryzen'li masaüstü canavarı. bu entry'i hp stream üzerinden yazıyorum ve windows altındaki kasılmaların, donmaların hiç biri yok. ve hatırlatırım kde öyle low-end bir masaüstü ortamı değildir ama ona rağmen alet bana mısın demiyor.

    kısacası geneli bilemem ama 2018 benim için gerçekten tamamen linux yılı haline geldi.
  • nvidia ile xorg anlaşamıyor varsayılan olarak. ekranda yırtılmalar oluyor vs falan.

    bu video da çok güzel çözümü göstermiş.

    bu linkte de şu bölümdekini yapın
    bu bölümde anlatılıyor: configure x screen settings (opengl settings, antialiasing, x server xvideo)

    bir de aklınızda olsun, kde 5 de bir sorun var. aslında sorun değil ama inatçılık yapıyor. dual monitör kullanıyorsanız ve bunlardan biri dvi biri hdmi ise önceliği her zaman dvi çıkışına veriyor. çok uğraştım ama çözemedim. ben de monitörlere gelen kabloları değiştirip, dvi çıkışını birinci monitöre bağladım.

    artık cam gibi çalışıyor grafikler. windows gibi tıkır tıkır güzel bir görüntüm var. oh be.
  • özeti başta yazalım: *nix'e yeni başlayanların bir süre uzak durması gereken distro'dur.

    1. arch linux'tan çatallanmıştır... o arch linux ki, standart iso kopyasında önceden tanımlı masaüstü* bile bulunmaz; profesyonelleri hedeflemiştir.

    2. terminalde, hiç de kullanıcı dostu olmayan paket yöneticisi vardır* ve bunun seçenekleri update, upgrade, install, remove, purge gibi akılda kalması kolay ingilizce kelimelerden değil "-syu" gibi ne anlama geldiğinin hatırlanması görece zor harflerden oluşur ( --sync, --refresh, --upgrade gibi açılımı var ama yine de anlaması daha zor bence).

    3. genellikle profesyonellerden oluşan destek topluluklarını takip etmek de zordur. forum tipi soru / cevap sitelerinde birçok şeyi zaten bildiğiniz varsayımı ile yardım cevapları alırsınız. abartılı örnek vereyim: siz a, b, c sormuşsunuzdur (ya da arıyorsunuzdur); sizin zaten "ali ata bak"ı bildiğiniz varsayılarak hemingway metinleri ile cevap verilir.

    diyelim ki, çok akıllı ve uslu bir kullanıcı olmaya söz verdiniz ve manjaro'yu grafik ekran dışına ve grafik tabanlı paket yöneticisi dışına hiç ama hiç çıkmadan kullanacaksınız... bu durumda dahi, halen iki probleminiz var:

    4. kullanmak istediğiniz ama grafik tabanlı paket yöneticisi deposunda bulamayacağınız, terminal penceresi açıp antin kuntin komutlar yazmadan kuramayacağınız uygulamalarla karşılaşma ihtimali her zaman var.

    ve en olumsuz yanı;

    5. rolling release'dir. her şey yolunda giderken, belki de yeni kurmuşken, bir update sonrası sistemi patlatma ihtimali her zaman vardır. yani, pratikte windows da rolling release sayılır ama en azından mouse ile üzerine tıklayabileceğiniz "güncelleme öncesi son kararlı duruma geri dön" gibi bir düğmesi var windows'un.

    daha kullanıcı dostu distro'lar için;

    (bkz: linux mint) + (bkz: xfce)
    (bkz: xubuntu)
    (bkz: debian) + (bkz: xfce)

    edit 1:
    özet başa alındı.

    edit 2:
    yazar arkadaşların tercihine saygı duyarım ama bu entry'den sonra, benim yukarıda yazdıklarıma karşı görüş bildirmek amacıyla entry giren iki sn. yazar da, dönüp dolaşıp, esasında benim yazdıklarımı haklı çıkarmış adeta.

    - yukarıda madde 3'te ben, "linux'a yeni arkadaşlar uzak dursun, genellikle profesyonellerden oluşan destek grupları 'temel birçok şeyi zaten bildiğinizi varsayarak' cevap verir" yazmışım; yazar arkadaş, "kullanmayı bilmeyenlerin kendi çapında analiz bıraktığı linux dağıtımıdır" yazarak linux'a yeni olanların bilmemeleri gayet normal olan şeyleri bilmediği için aşağılamış. sevgili arkadaşım, adam yeni ise, bilmemesi normal değil mi?

    - yukarıda madde 4'te ben, "bazı uygulamaları terminal penceresi açıp antin kuntin komutlar yazmadan kuramayabilirsiniz" yazmışım; yazar arkadaş, "hiç de bile! crtl+alt+f2 ile terminale geçip antin kuntin yazarak çok kolay update yapabilirsiniz" yazmış.
  • her gün aşkla kullandığım canım işletim sistemim. ilk zamanlar xfce kullaniyorken şu aralar kde kullanmaya başladım. akıcılığı, zarifliği, göze hoş gelmesi, her yönüyle büyülüyor. linux için en güzel distro bu.
  • kullandığım en iyi işletim sistemi.

    artıları,

    xfce ve kde'yi diğer distrolara göre daha stabil bir biçimde kullanıyorlar.

    çok az kaynak tüketiyor buna rağmen çok iyi görünüyor.

    pamac kullandığım en iyi paket yönetim sistemi.

    arch kominitisini arkasına alıyor.

    çoklu monitor kullanananlar için farklı paneller yaratma imkanı sunuyor.

    ubuntu 16.04'teki 4 lü workspace olayını aynı şekilde entegre edip aynı kısayolları atayabiliyorsunuz.

    eksileri,

    ağ üzerinden dosyalarla çalışınca internet gidip gelmelerinde file manager donabiliyor.

    ağ üzerinden fstab'de tanımlanan network storage'lara ulaşamadığında açılışta sorunlar yaşıyor.(çözümleri var)

    chrome fazla kaynak tüketebiliyor (firefox kullanıcısı iseniz bir sorun yok)

    arayüzü çok fazla özelleştirmeye çalışıp sistemi bozabiliyorsunuz :)
  • çok bilen bir kullanıcı değilim ama çok linux sürümü denedim, en kullanıcı dostu manjaro bence.

    arch linux'tan çatallansa da düzgün bir masaüstü ile tümüyle grafik ve gayet kararlı olarak geliyor, kurulumu herhangi bir *buntu'dan farklı değil. en son kernel sürümüyle geliyor, kendi sürücü yükleme şeyi var.

    terminalde güncelleme ve mirror yenileme işlemlerini pacman'la veya pamac'la da yapabiliyorsunuz. ama pamac, yani grafik güncelleme aracı zaten gayet iyi çalışıyor.

    sadece grafik güncelleme aracını kullanarak aur (arch user repository) paketlerine ulaşabiliyor, resmi repolarda bulunmayan programları kolayca kurabiliyorsunuz. git uzantılı paketlerle son sürümleri kullanabilirsiniz. aur, kullanıcıların kaynak kodlarından kolay yükleme yapmak için oluşturdukları bir repo, bu yüzden az bilinen ve çok karmaşık programları yüklerken dikkatli olmakta fayda olabilir, diyorlar. ben biraz hor kullansam da hiç sorun yaşamadım. yine de resmi repoda olan programları, başka bir sebep olmadıkça oradan yüklüyorum.

    (ingilizce) forumlarında da en az ukalalık yapılan dağıtım olabilir :) resmi forum sitesinde newbie'lere sürekli bilale anlatır gibi anlatılıyor her şey. güzel yani newbie forumları sadece yeni kullanıcıların olduğu, kendi kendilerine keşfetmeye çalıştıkları yerler değil, bilgili abiler/ablalar gelip size anlatıyor, motive bile ediyorlar :)

    ubuntu türevleri için çok fazla forum var, ama manjaro'da da arch forumlarından faydalanma imkanınız oluyor.

    (ingilizce) wiki sayfaları gayet iyi, adım adım anlatılıyor her şey.

    forum ve wikilerin türkçe olanları da var. bir de türkçe manjaro çatalı var, ama unuttum adını. pek bakmadım onlara.

    rolling release olduğundan on günde bir falan toplu güncelleme geliyor. iki yıldır güncelleme yüzünden bir sorun yaşamadım. pamac'tan normal güncelleme yapıyorum. aur paketlerini de güncelliyorum. arada bir mirrorları ve repoları tazelemek gerekiyor, seçeneklerde var.

    güncellemenin sorun çıkarmasından çekiniyorsanız birkaç gün bekleyip forum sitesinden yorumları okuyabilirsiniz. ben iki üç ayda bir yedekleme yapıyorum, belki yedeklemeyi sıklaştırabilirsiniz.

    biraz da korkutucu kara ekran bilgisi vereyim:
    sizi en az rahatsız edecek şekilde güncelleme yapmak için, güncelleme geldiğinde crtl-alt-f2 (veya f3, f4... fonksiyon tuşları) ile tty'ye geçip kullanıcı adınızı parolanızı yazın, sonra şu komutu yazın:

    sudo pacman-mirrors -f && sudo pacman -syyu

    tekrar parolanızı yazın. önce mirrorları ve repoları yenileyecek sonra da güncellemeye başlayacaktır. bazı şeyler için onay isteyebilir, onaylayın.

    ardından ctrl-alt-f7 ile grafik ekrana dönebilir, güncelleme sürerken işinize gücünüze bakabilirsiniz.
  • peşin not: linux'u seven dikenine katlanır. ama bu seferki bug, dikenden ziyade kazık gibi. yazıklar olsun.

    eveeeet, distrowatch'un gülü, genç kızların yeni ilahı manjaro linux, üçüncü günde kallavi bir bug'la karşıma çıktı. gerçi bu sorunun yarısını da kde'ye yazmak lazım. efendim, şöyle ki, başıma geleceği bildiğim için fazla da kurcalamadım ama bu akşam manjaro'yu boot etmeye çalıştığımda sddm hatası nedeniyle masaüstünü görüntüleyemedim. tabii ki bir linux klasiği olarak hemen tty2 terminal açıldı, ne olduğunu anlamak için saatlerce kafa patlatıldı. akşamdan beri yüzlerce journal ve system control log'unu araştırmak zorunda kaldım, ne için: 1980'lerin sonundan beri kullanılan masaüstü denen şeye ulaşmak için. ibneliğe bakar mısınız, manjaro'nun kendi hw detection'ı "abi, o iş bende, sen raad ol." diyor, siz de güvenip os ve prop driver'ları yüklemesine izin veriyorsunuz, iki gün iyi hoş, sonra bir anda elinizde patlıyor. sebep? sebebi, auto installation ve xorg force installation'ın birlikte çalışmaya çalışması. hatta o kadar ki directory'lerin birbirine girmesi. işin yoksa çakışanları wipe'la, birini ebesinin repo'sundan, birini dedesinin nikahından bul, tekrar yükle... kernel değiştirmek ya da de'yi downgrade yapmak, en kolay(!) çözüm-müş. ama niye aq ya? neden bunu yapmak zorunda bırakıyorsunuz insanları? ya da benim durumumda gerekli dosyaları flash drive'a taşıyıp taaa en baştan os kurmak, bir daha driver yüklerken bin defa düşünmek falan... ayrıca resmi disk görüntüsünde de bazı grub dosyaları eksik. partition shrink edip restore falan yapmak isterseniz o da olmuyor. mütüş profesyonellik.

    demek ki neymiş, "steam yüklü geliyor aabi. arayüz çok iyi yeaa." diyerolling release, hele hele kde kullanan distrolara kanmamak gerekiyormuş. sorun çözülüyor mu, çözülüyor ama saatlerce uğraşıyorsunuz. ubuntu iyidir aga, en azından kendi derdiyle uğraşmak daha kolay. ben bir de mx linux deneyeceğim, şu manjaro'da mahsur kalan dosyaları rsync'le bir alabilirsem tabii. onla ilgili de ayrı bir bug var, sürekli arayüzden unmount edilen flash diskler'e yazma yapılırken progress return vermiyor. ahahaha. ulan ben neyse bir şey demiyorum.
hesabın var mı? giriş yap