• makis ablianitis'in 2005 yılında çıkardığı bahar ile 2008 yılında çıkardığı kısmet adlı albümlerinde çalıştığı ve christos tsiamoulis, lizeta kalimeri, ercan ırmak ve erkan oğur imzalı 2008 yılında çıkan lonely land adlı albüme de büyük emeği geçmiş yunan müziğinin en yumuşak sesli, en başarılı erkek vokalidir. girit türkülerini en güzel yorumlayan biri olmakla birlikte, bir insanın ölmeden önce dinlemesi gereken muhteşem bir sesin sahibidir.
    http://www.manolislidakis.gr/
  • sesini girit'in kadife dalgalarından, yeteneğini apollon'dan almış giritli sanatçı.
    sesiyle nice şarkıya, girit türküsüne hayat vermekte. biraz hüzne, biraz umuda buladığı sesiyle aydınlatıyor ezgilerin yolunu. müzik onun hayatına anlam katan en önemli şey, içinden ne geçiyorsa çok sevdiği üstadlardan miras aldığı hassas duyuşu, incelikli ve derin sesi ile döker bütün güzel şarkılara. denizinin, adasının masallarını anlatır şarkılarında hep. bazen teskin eder, bazen şarkılarını söylediği ruhları kıpır kıpır ettirir.

    sesinin erişmediği ücrası kalmaz bir kalbin, eğer dinlediği onun dile getirdiği bir şarkı ise. çünkü akıllardaki şarkı söylemek kavramını derinden sarsar, bir şarkıyı söylerken şarkıyla bütün olur o. öylesine hisseder ki her notayı, müziğin anlatmak istediğine tercüman olur. ve her ezgi parçası kanına öyle işler ki ellerini, parmaklarını, bedenini kendine uydurur; bakışını, gözlerinin ışığını, hatta gülüşünü şekillendirir. anlattığı aşk olduğunda* yarattığı hislere dokunacak gibi olur insan. o ise şarkıyla birlikte solur hayatı, öyle ki insanın içindeki rüyalar ülkesi şenlenir, gökyüzünde ezgilerin gittiği yere doğru küçücük ama dünyaya bedel bir gezintiye çıkar. ve yavaş yavaş silikleşirken sesi bir rüyadan uyandırır dinleyenini. hafif mahçup bir ifadeyle içten bakışlar görmek ister. sonra kendi gibi olur yine, ama müziğin elleri karıştırmıştır saçlarını, bir bakışta anlarsınız. geride kalan içeride bir köşede bir ah'ının yankısıdır, bu yankı bazen biraz daha paylaşır yükleri, bazense biraz daha ekler hüznünden hüzünlere.

    sonra da karşı kıyıda yaşayan dağınık, bir deli cana yoldaş olur her duygusunda, bilmese de hisseder, eminim bundan. dilerim ki hiç bitmesin o gezintiler; sesi, ulaştığı her yere huzurlu bir meltem gibi ulaşsın. toprağın, suyun, aşkın*, denizin*, kayıp yıldızların*, saray gözlerin* masallarını anlatsın sonsuza dek. ve içten bakışlar, alkışlar hiç eksik olmasın hayatından.
  • birde matia palatia parçası vardır ki; insanı kendinden geçirir ege'nin diğer yakasına kısa bir seyahate çıkarır. ensturmanların kullanılışı , lidakis'in sesi ; saygı duyulur bu şarkıya delicesine
  • yunan müziğinin girit tabanlı temsilcilerinden birisidir manolis lidakis. kanımca yeni dönem yunan sanatçılarının en başarılılarındandır. oldukça zengin bir müzik altyapısı ve harika bir sesi vardır. uluslararası arenada adından çok söz ettirmese de yunanistan'da fazlaca sevilir. en sevdiğim şarkısının adı aretousa'dır.
  • koyu bir ofi taraftarıdır, o güzelim sesiyle marş besteleyip söyler, söyletir gönül verdiği takıma. futbolla zerre alakası olmayan bir insana bile* "bir takım nasıl tutulur"'un en şahane örneği olmuştur bu yüreğinin güzelliği sesine yansımış müstesna şahsiyet.**
  • sesinin enginliklerini cennet bellediğim...
  • hala, yıllar önce sesini ilk kez duyduğumda nasıl heyecanlandıysam aynı heyecanı, aynı mutluluğu taşıyorum şarkılarının her birini yeni baştan dinlediğimde. öylesine içime işlemiş ki, vurguladığı her ses, durakladığı her nefes apayrı bir hikayeyi anlatıyor ege'ye, girit'e, oranın insanlarına, kavgalarına ve sevdalarına dair. bu gün onun hayatında yepyeni bir gün, yıllar önce bu gün müziği dünyaya daha berrak bir kapıdan akıtmak için gelmiş yer yüzüne. dilerim ki en güzel zamanlarını yüreğini apaçık anlatan sesini insanların ruhlarına iletirken, sağlıkla, en çok da keyifle geçirir; bencileyin küçük kayıp dalgaları da mahrum etmez ne sesinden, ne huzurundan.
    http://www.youtube.com/watch?v=3deduifdu1q
  • mütevaziliğine hayran olunası, farklılığını her işinde ve her kararında ortaya koyan yetenek abidesi, şahane müzisyen.
    "çok özlüyorum sesinde kayboluşlarımı, ruhunu, güzelliğini... yeni albümü de ocak'tan önce çıkmaz, nasıl dayanmalı?" diye sayıklıyordum epeydir. hissetmiş olmalı ki güzel güzel haberleri geliyor bu günlerde. yeni albümü yoldaymış, adı 'tis psihis mas to melani'*(*)* olacakmış. ama duyduğum en güzel şey ise, yepyeni bir karar alarak albümündeki şarkılardan birkaçını albüm çıkmadan önce internette hayranlarıyla paylaşıyor olması. "bunca yıldır beni destekleyenlere ufak bir teşekkür olsun" demiş bir de, iki gözümün çiçeği.
  • günlerdir kendisini dinleye dinleye bir hal oldum. küstüm çiçeği gibi kapanıp kapanıp açılıyorum.
    matia palatia, aretousa ve astra mi me malonete şarkıları çok çok güzel.

    bu arada bu beyi seven bu beyi de sever (bkz: orfeas peridis).
  • "sesi bir duru su, evrende rastlanabilecek hangi tür duygu varsa ona hayat verir. ölümsüzümdür, akıp giden yollar gibi uzundur öyküleri, memleketinin ummanı gibi derin hisleri tam kalbine getirir dinleyenin. hüznü, huzuru bağışlar ruhlara ve gizli bir yıldızdır, kendini gösterdiğinde büyülenir gözler; ışığı, özü olur insanın.
    ama belki bilmez ya, şarkılarının ta içinden yüreğini açıyor her seferinde dinleyenine. bir iç çekişiyle yaralarını fark etmek mümkün. ruhunu acıtan o kadar çok şey varken sanatıyla var olmaya çalıştı şimdiye dek. bundan sonra da öyle olacak. insanların bilip bilmeden yargılamasını hiç ama hiç hak etmiyor. dilerim ki acısı hafifler, yaraları tümden kapanmasa da iyileşir en kısa zamanda."
    diye geçirmiştim gönlümden, bu karmaşık ve kasvetli ayın başında olanca fırtınaların ortasında onu öylece perişan gördüğümde. her şeyi değil belki ama, bir insanın iyiliğini gönülden isteyince feryatlar duyuluyor. hem de bu kadar çok kişi tarafından aynı anda dileyince ruhunun ve aklının sağlığını. oldu nihayet. onu o yapan müziğine, sahnedeki kendine özgü hafif mahçup ama en güçlü duruşuna, albümlerden dinleye dinleye içimize işlettiği güzelim sesine, her çalışında hayat verdiği lirine, buzukisine, dinleyenine geri dönüyormuş yine. bundan daha büyük bir saadet olur mu şarkılarıyla hayat ve hayal dünyası yolculuklarının müdavimi olanlara? "seni yaşatan şeyleri hiç bırakma olur mu, hem bak en sevdiklerin de o gizli yıldızlardan seni dünyanın bütün duygularını ayaklandırıp ezgilere dizerken görünce bahtiyar oluyorlar. denizimizin*, rüzgarların*, dünyanın o kendi halinde yerinde yaşamış bütün insanların öykülerinin ihtiyacı var müziğe ve sen buna adamıştın ruhunu, bildiğin gibi. mutluyuz seni yeniden görebileceğimize, hem göz hem gönül ile. şimdi dilerim ki ışıklar kararmasın, bir daha bulanmasın en berrak sular. hoş geldin." diyor şimdi de, küçük kayıp bir dalga.
hesabın var mı? giriş yap