• koyu renkli bir kediye verilebilicek en karizma isimlerden biri. hele de gunes gozlugunu patisiyle indirip uzerinden bakmayi ogretebilirseniz..
  • valla şimdi tam yılını çıkartamayacağım, gaziantepspor'da bu isimle tanıdığımız kavruk bir brezilyalı forvet vardı. gerçi bana sorarsanız adam brezilya'nın yerini haritada bile bulabilecek gibi durmuyordu artık nerden kapıp getirdiler, kimlere brezilyalı diye yutturdular bilemem. ne zaman ki radyoda "mikrofonlarımız gaziantep'te" lafını duysam kulağımı kabartır kamil ocak stadından marcello'nun haberlerini beklerdim. böyle ufak tefek cin gibi bişeydi. cin gibi derken lafın gelişi haliyle, zira kendisinden bir romario bekleyenler büyük beklentinin adamı bozması halini yakından yaşamış olurdu. koşabilen her brezilyalının türkiye 1.liginde top oynayabileceğinin kanıtıydı herifçioğlu. ayrıca antep'ten maçı anlatan abimizin mikrofonu neden ağzından çıkartmadığını hiç kavrayamazdım o zamanlar. hala da anlamsız gelir. neyse, vardı herhalde bir bildiği. aynı mikrofonlar izmir'e geçince çok kızardım. çünkü izmir'den sadece "tahiiiirr vuuurruuş....sonuç yok" anonsu gelirdi. ne o tahir'in vuruşundan bir sonuç geldiğini duydum, ne de bu marcello'nun ofsayttan doğan endirekt serbest vuruştan daha önemli bir pozisyon yarattığını.
  • güneş altında cçk kalmış, güney amerika diyarından bize selam, sevgi getirmiş bir efsaneydi marcello..

    romario'ya tip olarak bayağı benzerdi. kırmızı bir tayt giyer ve çorapları da şortun başladığı yere kadar çekerdi. sahada kırmızı başlıklı kız varmış intibası uyandırırdı.
    çok güzel falsolu korner atardı. spikerlerin rakip ceza sahasını karıştırdı dediği tüm ortaları marcello yapardı.
  • bayram tutumlu'nun 1990 yilinda birinci lige cikan gaziantep'in o zamanki baskani abdulkadir konukoglu'na attigi uc kaziktan [digerleri osmair ve balalo] en uzun omurlu olaniydi, beklentileri bosa cikardiysa da gaziantep'te sevilen, el ustunde tutulan bir adamdi. bunda gaziantep'lilerin zenci sevgisinin [kompela'yi da bir senede has antepli yapmislardi] rolu de vardir herhalde. diger iki brezilyali beyazdi zira.
    adini eski gaziantep otogarindaki bir kebapciya miras birakip, sehirden ayrildi 90'larin sonuna dogru.
  • ortaokul da okuldan kacip rakiyla ilk munasebetlerimizi kurdugumuz gaziantep birahanesi. gorup gorulebilecek en izbe mekanlardan biriydi. tuvalete girmek cesaret isterdi. bi ayagi biraz aksak hapishane kackini garsonu hayal meyal hatirliyorum. yine de ordaki muhabbetler unutulmaz. asma katinda, gelen insanlarin kendi isimlerini ya da bir iki ufak satiri karalayabilecekleri bi duvar vardi. garsondan kalem ister dokerdik icimizi...

    bunun bir de suburcu versiyonu vardir, ama hicbiri marcello nun yerini tutmaz.
  • sıcak bir antep gününde (istanbul'da oynanan maç ama antep yine sıcaktı yani.düzeltme için belgarath'a teşekkürler) sıfır-sıfır giden maçın doksanıncı dakikasında galatasaray'a gol atan karayip asıllı olması muhtemel brezilyalı futbolcu. maçı radyodan heyecan içinde dinlerken spiker sürekli olarak galatasaray atak üstüne atak yapıyor her an gol atabilir gazı veriyordu. o zamanlar reyting kaygısı olmadığı için doğru söylediğini düşünüp geciken golün gelmesini bekliyorduk. ertem şener'in radyodan maç anlattığını aklınıza getirin o kıvamda bir spiker maçı naklediyordu. oyunun gelişiminden haberimiz olmuyor arada kaçan gollerden bahsediliyordu. derken son dakikada spiker gooolll diye bağırmaya başladı haliyle havalara zıpladım maçı kurtardık diye öyle ya atak üstüne atak yapıyorduk. mamafih spiker golü antep'in yedekten oyuna giren marcello adlı oyuncusunun attığını söyledi. hemen rakip takımı tutan arkadaşlarım aramasın diye cep telefonumu kapatmaya yeltendim sonra ülkemize gelmediğini hatırlayıp rahatladım. için için spikere sövüyordum "o kadar atağı yapan bizsek bu gol nasıl oldu" diye sonra akşam spor stüdyosunu izlerken adama hak verdim. gerçekten galatasaray tek kale top oynamış fakat son dakikada bu marcello kendi sahasından aldığı topla bomboş kaleye kadar gelip uzak köşeye yerden düzgün bir vuruş yapmış. sonra aradan üç beş sene geçti yine antep deplasmanı ama bu sefer antep'i duman ediyoruz ilk yarıdan golleri bulmuşuz. devre arasında trt muhabiri antep taraftarlarına doğru tel örgüye yaklaştı maçın gidişatına dair soru soruyor. taraftarın çoğu üzgün, kimsenin ağzını bıçak açmıyor derken yaşı kemale ermiş bi antep taraftarı abimiz şunu söyledi: "marcello'yu unutmasınlar" ve bunu duyan taraftarlar cidden oynanan maçı unutup o golü alkışlayıp mutlu oldular. ekran başından izleyen ben zaten unutmamıştım o golü hala unutmam. marcello'ya olan özel sevginin sebebi bu son dakika golü olabilir zannımca.
  • 1990 yılında ikinci lig c grubunu ilk sırada tamamlayan baklava diyarı gaziantepspor 1. lige çıkıyor yabancı futbolcu transferi için kolları sıvıyordu. işbu adem, deli yaşar'ın kaleci, evliya çelebi hasan çelik'in forvet olduğu takıma transfer olmuş üç brezilyalı futbolcudan biriydi. diğerleri antep sıcağına dayanamayıp ülkelerine geri dönerken, marcello her yıl attığı 3 ya da 5 golle takıma çok büyük fayda sağlamış hatta celal doğan'ın genelev açılışına eşlik etmişti.
  • kalp krizinden vefat etmiştir.
    hoşçakal marcello, çocukken sırf seni izlemek için kamil ocak'a aradan biletsiz girdiğim zamanlar geldi aklıma. hoşçakal futbolu sevmemizi sağlayan adam.
hesabın var mı? giriş yap