• resimlerini incelerken kendimi mal gibi hissediyorum, bir troll gibi yorumlar yapasım geliyor, hatta dayanamıyorum yapıyorum

    - siktirin lan, sanat soyutlama meditasyon diye adam mı sikiyosunuz, mal mısınız bir kişi de çıkıp demiyor ki aga bu nedir.
  • her türlü dışavurumculuğu, soyutçuluğu ve dahası arıza adamların sanat adı altında tuvallere fışkırttığı atmıkları bünyesine kolayca alabilen ve bu uğurda itle kopukla hararetle tartışan bendenizin bile tablolarına baktıkça anadolu delikanlısı ağzıyla "bu ne la?" dediği, badanacı ekolünden bir ressam. resmi bilmem de güzel duvar boyar bu.
  • "bu parayı bu yemeklere veren adamlar resimlerime hayatta bakmazlar" diyerek seagram işini geri çevirmiştir. ancak kendi resimlerini gördüğüm zaman, "dünyalar kadar parayı senin manalı ama boya yığını düz ve de çirkin resimlerine verirlerken şikayet etmiyordun ama..." diye isyan edesimin geldiği abstract amerikalı ressam... kimse kusura bakmasın ama bu adamın resimlerine 18-25 milyon dolar vermenin , seagram binasının four seasons restoranında bir istakoza 500 dolar vermekten çok da bir farkı yok...
  • bir lobinin ne kadar etkin olabileceğinin en güzel örneği bu adam, ciddi ciddi bu adamın sanatını açıklamaya çalışan gerzekler de var.

    hele renklerde huzur buluyorum diye falan gezinen tipleri görünce amerika'nın kültürsüzlüğünü kültürmüş gibi dünyaya sunmasının ne kadar etkili olduğu görülüyor. hiç bir kültürü olmayan kültürü bile satmaya, satın almaya çalışan bir ülkenin ürettiği warhol, jack kerouac vs gibi sadece tüketim malzemesi olan boş satıcılardan biri daha
  • elif safak'in kendisini matt rothko olarak bildigi ve bunu yazabildigi ressam.
  • sıçtın mavisi'nin ressamı.

    bakınız:
    http://25.media.tumblr.com/…xcqgkc1qzffujo1_500.jpg

    bu da kendi ağzından sıçışın tanımı:

    "today the artist is no longer constrained by the limitation that all of man’s experience is expressed by his outward appearance. freed from the need of describing a particular person, the possibilities are endless. the whole of man’s experience becomes his model, and in that sense it can be said that all of art is a portrait of an idea."
  • aloooo ne soyut dışavurumculuğu ne anlatıyorsunuz. adam 3 metrekare tuvale iki tane çizgi çizmiş burada ağlayanlar mı dersiniz, yok renklerin bilmem nesi diyenler mi dersiniz, ne ararsan var. adam bulmuş kerizleri, silkele babam silkele diyerek yolmuş milleti.

    tanım: dışavurumcu bir badanacı.
  • resim degil meditasyon yapan kimse. ve resimlerine bakarken de oyle yapmanizi ister. soyle ki:

    zamaninda rothkodan bir restoranin duvarlari icin bir dizi resim calismasi istenmis. yapmis yapmasina da, son anda insanlarin resimlerinin onunde yemek yemelerini istemedigine kanaat getirmis. butun seriyi cuzi bir fiyata tate galerisine satmis, bir tek sartla. eserler duvarlari grinin belli bir tonuna boyali, tek bir odada, los isik esliginde onun dizdigi sekilde surekli sergilenecekler. boylece sanatseverler o odaya girip kendi caplarinda meditasyonlarini yapacak, rothkonun resimleriyle arasinda olana benzer bir his yasayabilecekler.

    bu oda su an itibari ile tate modernin ikinci katindaki landscape bolumunde bulunmaktadir. kanimca odanin oldukca genis iki girisi olmasi ve yerdeki parkelerin gri degil de acik kahverengi olmasi rothkoyu mezarinda ters dondurmus olmali. ama olsun. gene de cok meditatif bir deneyim. yasam bir deneyim bari deneyin*
    http://www.tate.org.uk/…lectiondisplays?roomid=2653
  • 66 yasindayken intihar ederek yasamini yitiren ilginc ve depresif ressam.

    kocaman duvarlar boyutundaki “simdi her yeri siyahla kaplayalim ve koselere de biraz mutlu bordo serpistirelim” isimli resimlerini incelerken;

    ben: hmm, hmm… (bir bok anlamadi)
    arkadasim: i guess he might be trying to point out that we are all looking for something deep and meaningful in life. but in the end what we reach is pure darkness.
  • insan, doğası gereği hiçliği içine sindiremeyen bir canlı. doğal olarak biri önüne hiç bir şey ifade etmeyen bir nesne koyunca ona anlam yüklemek zorunda hissediyor. mark rothko, da bu basit meseleye uyanmış olan uyanıklardan sadece biri. ama durumun trajikomikliği kendisini de yıldırmış olsa gerek ki erkenden eyvallah demiş.
hesabın var mı? giriş yap