• türk insanı bunu bilmiyor. vallaha bak.

    o ellerinde tuttukları alışveriş arabalarını önde bekleyen kişiye çarptırmaları (ki her seferinde terslenirim bunu yapana, bir gün çok kuvvetli bir adam yapacak dayak yiyecem biliyorum ama olsun), önde bekleyen müşteriye sanki annesiymiş ya da sevgilisiymiş gibi yanaşmaları, önde bekleyen müşterinin malzemelerinin hemen bitişiğine kendi malzemelerini koymaları vs vs

    saymakla bitmez.

    ulan kişisel alan diye bir kavram var be orospu evlatları. bazen çok sinirli olduğumda (cinnetin bi kademe altı) cidden uyarmadan etmeden tekme tokat girişesim geliyor bunu yapana ki bir gün cinnet eşiğini geçtiğimde yapacağım.

    ne mal milletiz arkadaş ya. yıllarca abd denen bireyselliğini sevdiğimin ülkesinde yaşadım. orda markette sıra beklerken öndeki adama 1 metreden fazla yaklaş. ya çok sağlam bir küfür yersin ya laf yersin, en iyi ihtimalle sert bakışlara maruz kalırsın ya da şanssızsan bir manyağa denk geldiysen büyük ihtimal dayak yersin.

    burda millet dayıyor götünü öndekine. arabayı dayıyor öndekine. giriyor dibine. lan siktir git. sikgit git.
  • boş zamanlarında napıyosun diyenlere verebileceğim yegane cevap. hele ihtiyacınız olan bir üründe iyi bir indirim yakalamışşanız tadından yenmez.

    ayrıca türk insanının en sevdiği uğraşlardan biri olduğunu düşünüyorum. iyi bir aile babası için eli kolu poşetlerle dolu evine gelmenin hazzı bambaşkadır.
  • yapmaktan keyif aldığım sayılı şeylerden biri. ilkel devirlerde yaşayan, avcılık-toplayıcılıkla uğraşan eril birey gibi hissediyorum kendimi markette. girer girmez hemen ortalığı süzüp bir alışveriş arabası almak, ardından alınacakları birer birer inceleyerek içindekileri kontrol etmek, kıyaslama yapmak, özenle meyve-sebze seçmek, şarküteride her zamanki peynirlerimi alırken görevliyle sohbet edip peynir tatmak falan, hele unlu mamuller bölümünde kütük pasta varsa değmeyin keyfime. aklımı çıldırıyorum böyle alınacak şeyleri düzenli ve özenli bir şekilde alınca, özellikle bütün market alışverişlerini ben yapıyorum bu yüzden.
  • kesinlikle ac gidilmemelidir. kasada kotu suprizlerle karsilasilabilir.
  • bugün yaptım. fırından gevrek alacağım, üstüne sürülecek bir şey olsun diye girdim bir küçük paket krem peynir, kuru gitmesin diye bir şişe ice tea aldım, bir de eve lazım diye çöp poşeti aldım, 50 lira verdim çıktım.

    tanım: artık iyicene "ayakta sikiyorlar" hissiyatı yaratan alışveriş.
  • hızlı şehirleşmenin ve endüstriyel kapitalizmle birlikte işbölümü denen hadisenin alışveriş olgusuna da sıçramasından mütevellit literatürümüze yerleşmiş bir tanımlama..kast edilen çoğunlukla temizlik ürünleri, gıda v.s. gibi günlük tüketim maddelerinin bir merkezden satın alınmasıdır

    eski dönemlerde bahsi geçenler ve geçmeyip v.s. kapsamında okuyucunun takdirine bırakılmış ürünler ayrı ayrı dükkanlarda satılırken bugün tamamı bir dükkanda satılır hale gelmiştir..bu bir işbölümü müdür tekelleşme midir ayrı bir tartışma konusudur ama aynı bayram alışverişi, veya kültür alışverişi gibi ayrı bir klasman olmuştur..örnekleyecek olursak:

    -tuğçe hanım nerden böyle?
    -market alışverişinden
    -oh oh ne güzel mutlusunuz o vakit?
    -çook
  • vatandas icin icine girilip gunluk belkide haftalik ihtiyacin satin alinmasi demek iken; koc, sabanci... icin marketin hatta marketler zincirinin alinip satilmasi demek olabilmektedir.
  • artık tek seferde yapamadığım aktivite.

    önce fiyat karşılaştırması için 3 market geziyorum sonra ya aynı gün ya ertesi gün hangisi ucuzsa oradan alıyorum.

    32li familia tuvalet kağıdı alacaktım geçen gün, üçler markette 45 liraydı. carrefoura gittim orada da 45 ama carrefour karta özel 32 lira idi. yok yere 13 lira fazla verecektik.

    internette alırken fiyat karşılaştırması kolay da, bu biraz zorluyor.
  • sene 2013. zincir marketlerden birinde ise başladım insanlar haftalık alışveriş yaparken kahvaltılık kuru bakliyat et sebze vs ne varsa alıyorlardı. aradan geçmiş 6 sene kasaya araba yanaşıyor araba full makarna ve abur cubur dolu. kari koca markete cips ve makarna almaya gelmişler ha diyecem bir ikisi böyle ama yok herkes böyle kahvaltılık ürünler artık tek tek alınıyor. koca millet makarna ve cipsle karın doyuruyor ben size diyim.
  • son zamanlarda herkes gibi benim de en büyük zevklerimden biri oldu eylem olarak. mevsim değişikliği sebebiyle gelen yeni meyveleri görüp çocuklar kadar şen oluyorum, ay şunu da alalım diye eker ayran atıyorum sepete. bu işten o kadar çok keyif alır oldum ki gizliden gizliye tüm maaşımı markete bıraktığım gerçeğiyle yüzleşmekten kaçıyordum.

    ama tüm öğünleri ve vaktin %100ünü evde geçirince, bir de tek değilseniz evde her şey iki üç gün dayanıyor en çok. bi aylık alışveriş olduğunu düşündüğünüz şey bi haftada eksik göstermeye başlıyor. normalde evden sabah çıkıp akşam gelindiği, bazen evde yemek yapıp bazen dışarıdan atıştırıldığı için bi' şekilde market pahalılığı olayını görmezden gelebiliyormuşuz. ama bu süreçte en çok düşündüğüm şey 2 çocuklu normal bi ailenin her gün evde yemek pişen ve süt bitmiş, deterjan da alalım diye haftada bir markete giden bir ailenin nasıl geçinebildiği. lüks tüketim denen şeyin a101den yukarısı olması fikri beni çok sinirlendiriyor. market sepetine çerez, füme ve şarap attım diye aslında almamam gereken bişey almışım da tabi doğal olarak o yüzden bu kadar çok tuttu fikrinin kanıksanması beni aşırı sinirlendiriyor. tüm bunlara yetişirken doğal olarak sosyal hayata hiç bir harcama olmaması, insanların sene sene değişen giyim ihtiyaçları(bakın ihtiyaç diyorum, bot almak, eskiyen kabanı değiştirmek vs gibi, kesinlikle çok beğenip zevk için bişey almak değil) bile karşılayamaması ve bunların lüks sayılması beni delirtiyor. yaşayacağımız tek hayatta sürekli buna da şükür demek istemiyorum, allah gani gani belasını versin yayında ve yapımda emeği geçen herkesin. bu kültürü oluşturan herkesin de.
hesabın var mı? giriş yap