• "1923 yılında batılı kapitalist devletlerle anlaşarak cumhuriyeti kuran mustafa kemal ve ekibi..."

    yeryüzüne bu tarz (buraya küfür gelecek) nadiren geliyor, marksist(!) olanı da bize denk gelmiş.
  • içimizde hala ciddiye alanların olduğunu gördüğüm site. marksist.org'a son baktığımda suriyeli sığınmacıların hemen vatandaş yapılması gerektiğini, çünkü dünyanın her yerinde göçmenlerin sol partilere oy verdiğini, suriyeliler'in de tabi ki aynısını yapacaklarını anlatıyorlardı. gelinlerin tatlı telaşı sayfasının zeka ortalaması ve analiz kabiliyeti daha yüksek.
  • akp gençlik kolları gibi hareket eden bir site.

    http://www.marksist.org/
  • castro ve che guevara'yı darbeci-kemalist ilan etmesi yakın olan site. hem silahlı devrimci mi olurmuş? polisle çatışır mı hiç devrimci dediğin? efendi efendi iktidar partisinin yolunu izler değil mi?

    kendi iktidar destekçiliğinin hesabını vermeden, tarihin en etkili ve başarılı devrimcilerinden birine "mücadelesinin merkezi şuydu buydu" diye eleştiriler getirmesi komik kaçıyor bu sevgili sitemizin takipçilerinin. bir de kalkıp tanımadıkları insanların teorik birikimine filan laf ediyorlar.

    tespite gel: "küba'daki devrimci hareket küçük burjuva kökenli bir gerilla hareketiydi." vallaha mı? yemin et? castro ve che guevara varlıklı ailelerden geliyordu yani? allah allah, ne ilginç. marx, engels, lenin filan hep açlıktan ağızları kokan insanlardı zaten. marksist.org-severler milletin teorik birikimine laf edene kadar marx'ın aydın sorumluluğu üzerine yazdıklarını okusa, devrimcilerin hayatlarını araştırsa filan mesela, öğrencek devrimleri örgütleyenlerin küçük burjuva sınıfından olmasının olayın tabiatından olduğunu. tabii küba'da halkın tüfeklerle sokağa çıkıp tankların yolunu kesmesini, eline silahı alıp domuzlar körfezinde cia destekli paralı askerlerle savaşmasını "pasif destek" olarak nitelendiren büyük düşünürlere bunu anlatmak zor. devrim dediğin de nedir ki canım, isteseler hemen yaparlar zaten.

    hani küba'daki sosyalizm uygulaması tartışılabilir de, haklı eleştiriler de getirilebilir. abd ambargosu altında kendi ilaç sektörünü yaratabilmiş, üçüncü dünya ülkelerine onbinlerce doktor gönderip ücretsiz sağlık hizmeti sağlayan bir ülke olsa bile, yönetimin aksadığı noktalar da muhakkak ki mevcut. ama olaya böyle sakat bir noktadan başlayınca, hele bir de solcu görünümlü akp'liler hadleri olmadan mahir'lere yaptıkları sataşmalarını benzerini che guevara gibi isimlere yapınca (che'yi eleştiren yetmez ama evetçiler ile, bir ülkede devrim yapmayı yeterli görmeyip devrimi yaymak için gözünü kırpmadan yola çıkan, dünyanın görüp göreceği en idealist insanı bir mi değerlendireceğiz) ciddiye alınacak bir nokta kalmıyor. önce o çok sevdiğiniz akp iktidarının gözünüzün önünde yaptıklarına bir zahmet sesinizi çıkarın da che'ye laf edecek yüzünüz olsun.

    hep yumurta eksikliğinden oluyor bunlar.
  • ahmet şık ve nedim şener'e verdiği 'destek', "dostlar alışverişte görsün"den farklı değildir. onları tutuklayıp yargılayan özel yetkili mahkemelerin kontrolünün tamamen akp'ye verilmesini sağlayan referandumda ellerinde tuzlukla "evet" diye koşmuşlardır. şimdi de utanmadan "özgürlük" diye gezmektedirler.

    bunu yaparken de sanki hanefi avcı, 12 eylül dönemindeki işkencelerinden yargılanıyormuş gibi davranmayı da ihmal etmiyorlar. soner yalçın'ı bir kalemde faşist diye karalamak da kolay. evet benim de tasvip etmediğim kurtlar vadisi rezilliği başta olmak üzere pek çok işe imza atmış, özellikle 2000'lerde yazdığı kitaplarla saçma bir ulusalcılık dalgasına kapılmış olabilir, fakat hanefi avcı gibi namlı bir işkenceci değildir. soner yalçın, son derece başarılı bir araştırmacı-gazetecidir. doğan yurdakul ile birlikte yazdığı reis adında, abdullah çatlı'nın hayat hikayesine paralel olarak 12 eylül öncesi ve sonrasındaki kontrgerilla örgütlenmesini (bugün bize ergenekon diye bir kısmı gösterilip, esas olarak ulusalcı/kemalist muhalefeti sindirme amacına hizmet eden davadaki örgütün aslını) belgelerle anlatan, mhp'li katillerin devlet tarafından nasıl korunup kullanıldığını ifşa eden bir kitabı yazdıklarını görmezden gelmemek, tutuklandığı sırada ise tıpkı ahmet şık gibi cemaat örgütlenmesini mercek altına almaya başladığını unutmamak gerekir. akp'nin yargıçlarından bir farkımız kalmaz yoksa, değil mi?

    gerçi ben kime ne anlatıyorsam. yaktığı elektrik bile ziyan olan byte topluluğudur neticede.
  • adamların para için yapmayacağı şey yok. son olarak kürtlere, alevilere ve suriyeli sivillere yönelik acımasızlıklarıyla bilinen tevhid sancağı'nın komutanını övmüşler: alevi-sünni kardeşliğini savunan suriyeli muhalif katledildi

    ben de kimi övdüklerini anlatayım,
    tevhid sancağı altındaki türkmen birlikleri olan sultan selim tugayları geçtiğimiz yaz aylarında lazkiye kırsalında alevi köyünü basıp, marifetmiş gibi youtube'a yükleyen gruptur: (bkz: alevi köylerini yakarak devrim yapmak)

    tevhid sancağı'nın "aziz komutanı" aynı zamanda eşrefiye'de ekim ayında kürt sivillerin taranmasının emrini veren kişidir. (bkz: 26 ekim 2012 halep katliamı) "aziz komutan" öldüğü sırada militanları haseki'ye giderek kürtleri yok edeceklerini söylüyordu.

    bitmedi. tevhid ayrıca sivilleri canlı bomba olarak kullanan gruptur. hatta bu konu hem new york times'ta hem de bbc'de çıkmış, videonun daha sonra bbc tarafından silinmesi tartışma yaratmıştır: http://haber.sol.org.tr/…an-kaldirildi-haberi-58723

    ne diyelim, aynılar aynı yere, ayrılar ayrı yere...
  • kesinlikle marksist olmayan, sinif perspektifi bulunmayan, ultraliberal ve asiri sagci bir internet sitesidir. homofobik taraf gazetesinden tek farki, gorunurde akp'nin homofobisine karsi cikip, "homofobi" disindaki butun basliklarda akp ile rahaaat rahat ittifak yapabilen ikiyuzlu ve omurgasiz bir siyasi anlayisa sahip olmasidir. en azindan taraf, butun basliklarda akp yalakaligi yapiyor, o anlamda marksist.org'dan cok daha tutarli. "escinsellik gunahtir" ve "escinsellik gunahtan da ote bir sey" baslikli yazilar, taraf'in editoryel denetiminden rahatlikla gecebiliyor. marksist.org, "gorunurde homofobi karsiti" olmayi kendisine ilke secmis.

    akp'nin referanduma sunacagi anayasa taslaginda "pozitif ayrimcilik" ile ilgili bir madde var. recep tayyip erdogan, kadin orgutleriyle yaptigi son toplantida alenen ve utanmadan bilincaltindaki "kadin-erkek esitligine inanmiyorum" seklinde zuhur eden gericiligi ayaklar altina serdi. marksist.org, bu bilincalti kusmuklarina ragmen akp'nin anayasasina 'evet' diye bagirabiliyor. nihat dogan bile bu kadar istahla "eveeeet" diye bagirmiyordur.

    akp'nin iktidarinda son 5 yilda 50'den fazla lezbiyen, gey, biseksuel, transvesti ve transseksuel cinayeti islendi. akp'nin kadin ve aileden sorumlu devlet bakani ise, "escinsellik hastaliktir ve tedavi edilmelidir" dedi. sirf bu ifade yuzunden bile, lgbt bireylerin bu referandumda 'hayir' oyu vermesi acil bir zorunluluktur.

    recep tayyip erdogan, hakkari'de "begenmiyorsan cek git" aciklamasini yapti. bu aciklama bile, kurtlerin 'hayir' oyu vermesi icin yeterli sebeptir. kurtlerin secilmis belediye baskanlari, kelepcelenerek tespih gibi siraya dizildiler. sirf bu muamele bile, kurtlerin 'hayir' oyu vermesi icin yeterli sebeptir.

    akp'nin alevi dusmanligi ve alevilere yonelik asimilasyon ve yandaslastirma cabalari, alevilerin 'hayir' oyu vermesi icin yeterli sebeptir. sivas katliami saniklarinin hala bulunamamis olmasi, ellerini kollarini sallayarak akp'li belediyelerde calisiyor olmalari, referandumda 'hayir' oyu vermek icin yeterli sebeptir.

    yarginin yurutme gudumune sokulmasi, gucler ayriligini savunan herhangi bir demokrat icin 'hayir' deme gerekcesidir. adalet bakani'nin ve mustesarinin hsyk'da hala eskisi gibi -hatta eskisinden daha da guclu bir sekilde- duruyor olmalari, siyasi iktidarin yargi uzerinde tahakkumu demektir, 'hayir' oyu icin yeterli sebeptir.

    "kemalist devleti geriletecegim" derken akp devletine 'evet' oyu verecek olan asiri sagci ultraliberalleri teshir etmek, 'hayir' oyu vermeyi gerektirir. boykot az bile!

    marksist.org internet sitesi, ultraliberal, asiri sagci bir paravan sitedir. bu sitenin 'evet' diyor olmasi bile, 'hayir' oyu vermek icin yeterli bir sebeptir. verilen 'hayir' oyu, kesinlikle ve kesinlikle 12 eylul darbesini ya da darbe anayasasini savunmak anlamina gelmemelidir.

    sekerle kaplanmis diskiyi, sirf seker tadini alabilmek icin yemek isteyen "cakma marksist" varsa, buyursun yesin. ben sekerle kapli diskiyi yemiyorum. once seker oldugu iddia edilen kismi kirarim, icine bakarim. icinde bok oldugunu gorunce de, birakin bokun tadina bakmayi, oldugu gibi kaldirip cope atarim.

    ozel not: madem dsip'liler veya marksist.org'dakiler o kadar demokrat, neden 27 maddenin ayni pakette oylanmasina giklarini cikarmiyorlar? belki pakette benim begendigim maddeler ve begenmedigim maddeler var. niye sekeri boktan ayirip, sekerin bok bulasmis kisimlarini yikayip yemeyeyim? veya niye ille de sekeri bok icine bulamak gerekiyor? akp'yi memnun etmek icin, illa sekerle birlikte bok mu yemem gerekiyor?
  • "1 aralık 1928: türkiye'de insanlar bir gecede okumaz-yazmaz oldular"

    http://marksist.org/…r-gecede-okumaz-yazmaz-oldular

    (bkz: kardeş bu nerenin kubarı)
  • bir dönem libya'da "devrim" olduğuna dair bizi inandırmaya çalışan "misyon" örgütünün "misyon" yayın organı. libya'da hesapta kaddafi'ye karşı bir halk hareketi, devrim vardı. şimdi ise libya denilen ülkeyi unuttular. nasıl hatırlasınlar ki, siyahlara yedirilen bayrağı mı, kadınların toplumsal yaşamdan tamamen atılmasını mı, ülkenin fransız-ingiliz-abd petrol tekelleri arasında kırk emirliğe bölünüp yağmalanmasını mı anlatacaklar? nerede hani devrimleri, diyelim "başarısız" bir devrim oldu... o zaman nerede "devrimciler"... ben söyleyeyim kendileri de biliyor ki böyle bir şey libya'da hiçbir zaman olmadı! misyon bitti, haber bitti!

    şimdi bizi suriye yalanlarına ikna etmeye çalışıyorlar. bir önleyici vuruş olarak kendileri gibi düşünmeyenleri "esad yanlısı" ilan ediyorlar... kimin bize ne dediğinden hiçbir zaman korkumuz olmadı. ancak bizim karşı olduğumuz şeyin suriye halkına yönelik müdahale olduğunu kendileri de iyi biliyor. suriye'de tek bir grup bile yok ki laik, emperyalizme mesafeli, azınlıklara saygılı olsun! tek bir grup adı veremezler dikkat edin.

    ellerinde öso bir kozdur. eğer iyi bir şey yapılmışsa öso yapmıştır, kötü bir şeyse "cihadçılar"... bu bir çatıysa neden abd'den ve ingiltere'den silah yalvarmasına itiraz eden olmaz. neden yedioth ahronoth'a bir üyeleri "bizi desteklemek israil'in de çıkarına" dediğinde itiraz edeni olmaz!

    ki bu cihadçıların da olayların başladığı zaman, şam yönetimi tarafından meşru muhalefeti karalamak için salındığını iddia ediyorlardı. oysa şimdi sevgili çatı örgütleri "özgür suriye ordusu", suriye ulusal konseyi ve ulusal koordinasyon "hepimiz el nusra cephesiyiz" diyor.

    daha somut yalanları da var elbette... örneğin 12 temmuz 2012 hama katliamında olduğu gibi. her yerde sesini duyurmaya çalıştıkları yerel koordinasyon komitesi "burada katliam olmadı, müslüman kardeşlerle ordu arasında çatışma çıktı" dese bile onlara esad çoluk çocuk kadın demeden 200 kişiyi öldürmüştü: http://marksist.org/…i-kadin-cocuk-demeden-oldurdu-
    ceremena hırıstiyan mahallesi diye arka arkaya yapılan beş bombalı saldırıyı görmediniz hiçbir zaman bu sitede. çünkü onların bu katliamlar umurlarında bile değil...

    hiçbir zaman 4 aralık 2012 şam okul katliamı'nı duyamazsınız. öso birliklerinin alevi köylerini bastığını okuyamazsınız. öso militanlarının "alevilerin kökünü şam'dan (doğu anlamındaki şam) kazıyacağız" şarkıları söylediklerini duyamazsınız. kiliseleri yaktıklarını, şiilerin camiilerini yıktıklarını, papaz kaçırıp işkence ettiklerini, ermeni mahallesine top mermisi attıklarını göremez duyamazsınız.

    üstelik bütün bunları muhalifleri yayınlasa bile!

    ama iş katliamı esad'a yıkmaya gelince yerel koordinasyon komitelerini de, öso videolarını da bir anda anımsarlar.

    ben, kendilerine "omurgasız" diyenleri kınıyorum. marksist.org binlerce örnekte, yandaş basının bile başaramadığını başarıp büyük bir öso yandaşı olarak kalmayı başardı.

    şimdi de "ehehe esad gidecek diye bu tutuşmalar" diyorlar. kaddafi gittiğinde geriye kalan libya'dan tek kelime etmedikleri gibi, esad bir gün suriye'nin başından giderse de bir kaç gün sonra tek kelam bile etmeyecekler.

    çünkü misyon tamam, haber bitti. para cepte...
  • habervaktim ile birlikte aynı hedefe saldırmaya devam ediyor. bu arada aziz rutkay cumhuriyet güçbirliği'ne mi destek verdi yoksa ertuğrul kürkçü'ye mi? ya da ikisine birden mi destek verdi? ortada bir yalan var ama bakalım hayırlısı.

    bakalım muhterem omuzdaşlarından vakit yazarı ali karahasanoğlu ne diyor:

    "sen devam et bu söylemine rutkay aziz..
    destekleyecek başka bir aday bulamamışçasına, ertuğrul kürkçü’nün milletvekili seçilmesine destek ol.. "
    http://habervaktim.com/…n_devam_et_rutkay_aziz.html

    unutmadan: (bkz: abdurrahman dilipak'la yan yana yürüyen dsip'liler)
hesabın var mı? giriş yap