• kimsenin ulaşamayacağı bir yerde bırakılmış olmak anlamına gelen ingilizce sözcük
    pink floydun bir enstrumantal şarkısının ismi aynı zamanda
  • tartışmasız olarak rahatlıkla söylenebilirimki ki tüm zamanların en mükemmel enstrümantal parçasıdır.

    aslında sadece parçadan, şarkıdan öte bir hipnoz, bir anti depresandır. müzik hafiften başlar ve hissedilirki bu çok farklı diğerleri gibi değil. hissedilir ki ilk önce geçmişse dönülür her şey geri sarılır hayatta yaşananlar anılar bir bir göz önünden geçer sanki dün gibi yaşanmışçasına hatırlanır.

    daha sonra derin bir iç çekilir, sigaradan derin bir duman daha alınır yada şaraptan geniş bir yudum. gözler kapanır bu yaşam macerasında nereden nereye gittiğinizi ve nereye koştuğunuzu kafanızda tasnif etmeye çalışırsınız. bir yandan bu eşşiz mükemmel müzik sarar ruhunuzu derinden ve bırakmamacasına.

    daha da sonra ise artık olmanız gereken yeri düşünmeye başlarsınız, tüm olmamışlıkları bir kenara bırakarak gelecekte neyi daha iyi yapıp yapamayacağınızı düşünmeye ve kurmaya çalışırsınız.

    böyle bir etkisi vardır bu parçanın, kimi yerde yaşamı sorgulatır, kimi yerde geçmişi hatırlatır, kimi yerde yeni bir gelecek yaratır.
  • kelimelerin kifayetsiz kaldığı bir pink floyd klasiği... (rick wright, david gilmour)
  • gitar çalmaya başlayacak kişilere kesinlikle dinletilmemesi gereken şarkı. heves, hatta onur kırıcı olabilir.
  • akil sagliginin korunabilmesi amaciyla haftada en fazla bir kere dinlenmesi gereken saheser...
  • roger waters'ın solo kariyerinde eksik olan her şey.
  • insan kılığında içimizde dolaşan david gilmour ve pink floydun bizleri kendimizden utandıran baş yapıtı.
    ayıptır günahtır .
    böyle çalmasın kimse gitarı.
    böyle şarkılar yapılmasın, biz de heba etmeyelim kendimizi, paralamayalım.
  • aklıma durduk yerde steve vai yi getiren müthiş pink floyd eseri. vainin "unique" olarak kabul edilen stili ve tüm müzikal kariyeri ne yazıkki bu bu şarkıda david gilmourun yaptıklarının kötü bir kopyasıymış bunu anladım.
  • david gilmour marooned hakkında:
    it had the scent of the sea about it, this tune, ever since, you know, probably from the sound of the guitar doing the whale-type thing. we called it 'the whale piece' for ages. 'maroon' came up as a colour at one point in discussion for some title of something. 'maroon' became 'marooned' and it seemed to fit that tune. titles is a long, difficult thing sometimes. and that one seemed to fit. and then we played it up a little bit at the end, putting wave noises and seagulls at the beginning to set the mood a little bit before it goes into it. there's no particular huge significance to 'marooned'; it's just an appropriate title.
  • pink floyd'a 1994 yilinda "best rock instrumental performance" dalinda grammy odulu kazandirmis parcadir.
hesabın var mı? giriş yap