• yunan mitolojisinde, phrygiasatyr marsyas kavalı* icat etmiş, tanrı apollon'dan daha iyi (kaval) çalmakla övünmüş. apollon kitarayla, marsyas kavalla yarışmaya* girişmişler, marsyas yenilmiş. apollon ceza olarak onu bir çam ağacına bağlayıp derisini yüzmüş*. daha sonra affedip (?) marsyas adlı çine çayı'na dönüştürmüş. marsias da deniyor.

    (bkz: silen/@ibisile)
    (bkz: çine çayı/@ibisile)
  • apollo reis bu abimizle freestyle kapışmaya girmiş, tabi marsyas abimiz bugünkü kavalın, neyin atası sayılan düdüğüyle çılgın halkı coşturmuş. marsyas abimizin ahbabı midas kardeş dostundan yana oy kullanınca apollo bunun kulaklarını 'iyi duymuyor' diyerekten büyütmüş. marsyas abimizi de davula gerdirmiş. midas'ın kulaklarının müsebbibi marsyas abimizmiş.
  • efsaneye göre m.ö. 400 yıllarında, zamanın flüt ustası olan çoban marsyas, athena'nın çalarak yüzü çirkinleşiyor diye lanetleyip attığı flütü bulur ve sesine hayran kalır. marsyas, öyle güzel güzel flüt çalmaktadır ki, onun flüt çalışını duyanlar bu sihirli, o güne kadar duyulmamış değişik sese mest olurlar.
    övgüler marsyas'ın kulağına kadar gelir, o da övgülere böbürlendikçe böbürlenir. halkın söylediklerinden de kuvvet alarak boyundan büyük laflar etmeye başlar,

    -“tanrı apollon'un flütü bile benim flütüm kadar güzel ses çıkartamaz!”

    sonunda beklenen olur ve bu sözler apollon'un kulağına kadar gider, çağırır marsyas'ı, amacı haddini bildirmektir.

    -her yerde flütünün sesiyle böbürleniyormuşsun. kanıtla bunu yarışalım seninle!” der.

    ancak ölümsüz tanrı'nın bir şartı vardır. yarışmayı kazanan, kaybedene istediği cezayı verecektir.

    tanrı apollon'un isteği üzerine bir yarışma düzenlenir. yarışmada birbirinden güzel sesler çıkartan iki müzik üstadını hakem kral midas berabere ilan edilince apollon sinirlenir ve midasın kulaklarını uzatır. apollon tanrısal zekasını kullanarak marsyas'a ikinci turda enstrümanları tersten çalmayı önerir. boş bulunup bu öneriyi kabul eden marsyas, flütü tersinden çalmayı dener. flütün hiçbir ses çıkarmadığını fark ettiğinde aldatıldığını anlar ve yarışmayı kabul ettiği için apollon tarafından derisi yüzülerek öldürülür.

    flüt ustası marsyas'ın ölümüne üzülen sanatın dokuz perisi öylesine ağlar ki, gözyaşları dağların arasından akıp giden marsyas (çine çayı) ırmağını oluşturur.
  • anadolu frigya devletinde kendine has flütü, kavalıyla ünlü, antik çağ'da yaşamış önemli müzisyenlerden birisidir. yunan müzik tanrısı apollon ile yapmış olduğu yarışmada tabiri caizse apollon'u tokatlamış ve bunun sonucunda derisi yüzülerek ölümle cezalandırılmıştır. rivayet o ki; bu cezayı almasına sebep farklı bir kaynakta ise şu şekilde geçer, yarış esnasında apollon çalmış olduğu lir'i tersten çalarak farklı sesler çıkarır. flütüyle yarışan marsyas'ın böyle bir şansı olmadığı için mağlup kabul edildiği ve bu cezaya çarptırıldığı söylenir.

    ha bi'de aynı yarışma frigya kralı midas'ı da bağlayan bir sonuca sebep olmuştur. yarışmaya jüri olarak katılan midas oyunu marsyas'dan yana kullanınca, apollon reis 'hayırdır hemşehricilik mi yapıyorsun kanka, al sana bombe!' diye sinirlenerek 'sen müzikten anlamıyorsun bro!' deyip midas'ın kulaklarını eşşek kulağına çevirmiş.
  • amicus meus. bir süre öncesine kadar sadece bir flütçüydü benim için, kitaplardan tanıdığım. nam-ı müstear olarak rastladığımda da şaşırdığımı ifade etmeliyim. bana sürekli niye yazdığımı anımsatıyor, arada sırada gönderdiği, gözlerimi yaşartan, mesajları ile şevklendiriyor. bunun yüzünden kendime çekidüzen vermekten kolit oldum galiba, tazminat davası da açamam, malum volenti non fit injuria. dükkân senin, haberin ola...
    (bkz: im omnia paratus)
  • tek bir mesajı ile beni benden alan şahıs. adeta gizli hedefimi anlamış uzaktaki bir dost. yazıyor olmamın belki de en önemli sebebi, kısa süren çaylaklığını üzerinden atabilmek için, bir ziyafet sunmuş gözlerimizin önünde. kim duya ki, hadi ondan geçtim, kim anlaya ki...
  • athena'nın lanetleyerek attığı flütü bularak başına olmadık işler açan bir garip satyr.
  • (bkz: marsias)
  • peşine afyon'lu çocukları takmış da yürüyormuş bu fareli köy kavalcısı! onlara taraf de haidouks kardeşliği öğretiyormuş. öyle bir müstesna öğretmen kişi işte; çok da dost bir kişi.
hesabın var mı? giriş yap