• martı ve türevi (uber, getir vs) girişimcilik altında pompalanan gereksiz uygulamaları sevmesem de küçük esnaftan onun bin katı nefret ederim.

    tanım:pandemi döneminde büyük bir firmayı gözüne kestirip prim zorlayan küçük esnaf.
  • 3 lirayı 2 saatinden daha değerli gören esnaf serzenişidir.
  • martı ilk bizim mahallelerde meşhur oldu, ta o zamandan beri kaldırıma dikine bağlayan mallar yüzünden bebek arabası süremiyor, küfür ediyordum yalnız bu bambaşka olmuş. oğlum siz salak mısınız? adam dükkanı kapatmak için önce aplikasyon yükleyip, üzerine kredi kartı bilgilerini verip, sonra üzerine para verip, en sonunda bir de martıyı başka yere mi bağlayacak?
    bu durum başıma gelse demir testeresine 100 lira veririm de martıya 3 lira vermem .
  • çözümü çok basit olan martı problemi.

    bir adet balyoz ile martı scooter kırılır ve çöpe atılır, sonra kapı kapanır.

    edit: bu martı scooter denen dalganın her yere bağlanmasının hukuki durumunu bilmem ama böyle tepki gösterme sebebim esnafın yardım talebini umursamamalarıdır. esnafın dükkan kapısına bağlanması pek hukuken mantıklı bir durum gibi gelmedi ayrıca.
    edit2: yazılanları okuyorum da gerçekten medenice yaklaşan arkadaşlar var bu duruma, hayret ediyorum açıkçası. aslında bu durum bir "istisna" olarak değerlendirilse; evet, medenice yaklaşılırdı ama bu uygulamanın "istisna" kapsamında değerlendirilmesi için gereken süre çoktan geçmiştir. yıllardır aktif kullanılan, öncesinde pilot uygulaması yapılan bu hizmetin bu gibi durumlara çözüm bulması elzemdir. hatta hala bulamamış olmaları yazılım ve girişimcilik adına utanç kaynağıdır bile diyebilirim.

    d.not: hizmeti kullanmış ve sevmiş birisiyim fakat şu zor zamanda yapılan anlamsız umursamazlık beni bir nebze kızdırıyor diyebilirim.
  • 3 tl'yi verdikten sonra martı'dan zararın tazminini talep ederek sorunu çözebilecekken zamanını harcayan adam.

    bir insanın saatlerce boş zamanı olduğunu ve bunun üzerinden bir tespit yaptığını düşünüyorsanız temkinli yaklaşın. zira amaç sadece ilgi çekmek, popüler olmak ya da şirkete zarar vermek olabilir.

    normal bir insan ise olayı çözer sonra zararının tazminine uğraşır.yok alamazsa bir dahakine ikinci bir kilit ile martıyı bağlar bu sayede martı kullanamadığı için şirket gelip çözüm bulmaya çalışır.

    ortadoğu'da yaşamıyorum. martı'nın fikrini çaldığı lime ve bird'in olduğu topraklardayım. ters bi noktada görsem parasını öder desteğe de durumu anlatır iade alırım.
  • 3 tl 5 tl 10 tl 100 tl.

    miktar önemli değil. benim alanıma (benim alanımdan kasıt fiziki anlamda 1 metre dibime, evimin, iş yerimin kamusal olmayacak kısımlarına vs) bırakılan bir araç var. bu saygısızlıktır.

    3 tl ile bu saygısızlığı gidermek durup dururken benim işim mi?

    dünyanın en zengini olsam ve 1 lira deseler vermem.

    şirketin teknik destek ekibi vs illaki vardır. atıl yerlere bırakılma durumu varsa (sözleşmesini kuralını çalışma sistemini vs bilmiyorum) gidip oradan araçlarını toplayan ekibi vardır. bu ekip aktif iletişimde olmak zorundadır.

    eğer yoksa bu şirketin büyük bir yanlışıdır.

    3 tl para değil ama saygısızlığı telafi etmek saygısızlığa maruz kalan insanın görevi değildir.
  • esnaf sınıfını doğrudan aşağılayarak sorunu çözmeye çalışan, hukuk ve medeniyet görmemiş geri zekalıları ortaya çıkaran olay.

    mesele 3 lira değil, özel mülke yapılan bir ihlal var. orada kilidin telini kesip atsa bile haksız değildir mülküne ihlalde bulunulan kişi.
  • ben olsam martıyı yok ederim. uğraşmam tweetle bilmem neyle.

    tanım: adamın haklı olduğu durumdur.
  • demir makası ile kesip, kenara koyabilir dediğimiz kişi. çok da önemli bir sorun değil.
  • tweet'in altı "keşke üç tl verip başka yere bağlasaydın" tavsiyesiyle dolu, kimse hakkını aramaktan yana değil. sen böyle yaptıkça şirketin hiç umrunda olmaz. mesele üç-beş lira vermek değil, şirket şikayet ediliyorsa oraya sike sike hem de kelimenin tam manası ile sike sike gidip sorunu çözmek zorunda. kafana esen yere bağla siktir git. madem öyle uyuz olduğum birinin evinin kapısına bağlayayım, bir diğerinin arabasının koluna, hiç sevmediğim bir esnafın kapısına vs, nasıl olsa martı denen şirketin umrunda değil. gönülleri ne zaman olursa gelir alır götürürler scooterı.

    ortadoğu bataklığında sıradan bir şirketin yine yeniden müşteriyi umursamaması. halkımız bu umarsız tavrı o kadar kanıksamış ki çözümü şirketten aramak yerine "3 tl ver, meseleyi çöz" noktasına getirmiş. dünyanın hiçbir yerinde insanlar türkiye'deki kadar mağdur edilmiyordur. hoş görünen o ki halk bu mağduriyeti hiç umursamıyor ya.
hesabın var mı? giriş yap