• 84. akademi ödüllerinde scorsese reyizin hakkını yiyenler utansın, iki yakaları bir araya gelmesin.
  • academy bu adamdan ne istiyor çok merak ediyorum. yine yaptılar utanmazlar.
  • dünyanın en bahtsız yönetmeni olsa gerek. her sene illa bir tane aykırı film çıkıyor yırtık dondan ve kendisinin ödüllerini toplayıp kaçıyor. olsun, gönüllerde kimin ödülleri topladığı aşikar.
  • kendisinin hak ettiği ödülleri alamadığı zamanlar çok geride kaldı. şöyle bi 15 sene geride... ayrıca hugo'nun amına koyim hakkaten. ben böyle bi filmin martin scorsese'nin filmografisinde yer almasını bile zûl addederim.
  • (bkz: #27007775)
  • çok üzülüyorum ben bu adama. ayıp ediliyor.
  • martin scorsese'e oscar vermeye vermeye adama şu yaştan sonra tim burton filmi * çektirdiniz ya ben ona yanıyorum. nobel vermeye vermeye yaşar kemal'in harry potter tipi kitap yazması gibi üzüldüm. bir kere martin scorsese'nin şunu düşünmesi lazım: "ben the departed'tan da oscar alamadıysam şu yaştan sonra kör gözümle titanic çeksem fayda etmez."

    (troll gibi görünmeyeyim diye hugo altına (yazacaktım) yazmadım. şimdi burda yazayım yeri gelmişken: ikinci cd'sinde uyuduğum film. )

    not: the departed oscar almış :/

    entry'nin ebesi sikildi.
  • kendisine has bir tarzı olan koca bir sinema dehasıdır bu adam. filmleri alışık olduğumuz hollywood piyasasının aksine orijinal ve seyir zevki yüksek filmlerdir. akademinin kendisine ödül verme noktasında cimri davranmasının en temel sebebinin amerikan kültürünü ya da amerikan sinemasını sürekli ters yüz etmesinden ileri geldiğini düşünüyorum. filmlerinde çalıştığı kadroların özellikle sanat yönetimi, müzik ve diğer teknik dallardaki sinema emekçilerinin avrupalı (özellikle italyan) olduğu ele alınınca tipik amerikan yönetmenlerinden farklı bir imaj çizdiği de apaçık ortada.

    filmleri hemen hemen kusursuza yakındır. son yıllardaki filmlerine şöyle bir bakın derim. hugo'yu geçtim, the aviator ve shutter island bile ne muazzam işlerdir... sinemayı öylesine güzel yapıyor ki yapım tasarımı konusunda da aşmış örnekler ortaya koyuyor. kısıtlı bir alanda geçen hugo ve shutter island bir sanat yönetimi harikasıdır. the aviator filmine dökülen yüklü miktarda paraların karşılığında inşa edilen dev tasarımlar, uçaklar ve binalar scorsese'nin bu işi ne kadar ciddiye aldığının bir kanıtıdır. onun için sinema, senaryo ve oyunculardan ibaret değildir. scorsese demek aynı zamanda ses demek, dekor demek, sanat yönetimi demek, müzik demektir. sinema içinde sinemayı anlatan ve anlattıkça bambaşka dünyalara yolculuk yapmamızı sağlayan hugo demektir.
  • filmlerinde bolca kafaya sıkılan tabanca ile püsküren kan kullanır, bir röportajında bunu arındırıcı* bulduğunu itiraf etmiştir.
  • bilindiği üzere kendisi uzunca zamandır 35mm sevdalısıydı, sonunda teknolojiye uymaya karar vermiş olacak ki bir sonraki filmi the wolf of wall streeti dijital olarak çekecekmiş.
hesabın var mı? giriş yap