• "martini kadın göğüsü gibidir; biri yetersiz kalır, üç tanesi fazladır" demis birisi. daha nasil ifade edilebilirdi ki...
  • bugün gazetenin birinin pazar ekinde martini ile ilgili biraz tarihi, biraz da bence efsanevi ufak bir hikaye okudum.

    şöyle diyordu yazıda;

    "ikinci dünya savaşı'nın zor günlerinde ingiltere'nin güney sahillerinde, dover'ın beyaz kayalıklarının yakınlarında bir yerde sahile çıkan iki alman casus ilk rastladıkları köyde bir pub'a girmişler. ikisi de çok iyi ingilizce biliyorlarmış ama, hans gene de arkadaşına;
    - benim ingilizcem biraz daha iyi, bırak siparişleri ben vereyim.
    diye uyarıda bulunmayı uygun bulmuş ve bara yaklaşıp barmene aksansız ingilizcesiyle;
    - two martinis..*
    demiş. barmen bu tanımadığı müşterilere bir bakış atıp sormuş;
    - dry?* **
    hans'ın casus arkadaşı hazırlıksız yakalanmış ve dudaklarından;
    - *nein, zwei.*
    cevabı dökülüvermiş.

    **

    ^
  • martini çok farklı bir içkidir, içinde garip bir felsefe barındırır. vodka gibi partilerde sürtmez, çoluğun cocuğun eline düşmez, vodkanın ne oldugunu bilmediği halde "ebsölüt" diyen tiplerle işi olmaz, bira gibi her ortamda gitmez, ağırdır martini. cin gibi tozlu raflara kaldırılmaz, modası ve içici kitlesi degişmez. bacardi gibi ciddiyetsiz degildir, öyle kola ile nane ile karıştırılmaz. şarap gibi degildir, elde göstermelik tutulmaz, kokteyl resepsiyonlarında gitmez, işin aslı martini romantik degildir, felsefi bir isyan barındırır içinde;

    dünya güzeli, mini etekli, topuklu ayakkabılı, simsiyah elbiseli bir dilberin yalnızlıgıdır, alır martinisini, geçer köşesine, bogaza bakarak düşünür, düşünür düşünür! martini beni son derece tahrik eden, kendine hayran bırakmayı başarmış mükemmel bir tutkudur...
  • siselerde satilan olay vermut'dur, yani martini koktely'inin sadece bir karisimidir.

    siparis verilirken dikkat edilecek noktalar:
    1- vodka veya cin martini istendigi belirtilmeli. hatta marka bagimliligimiz varsa onu da soylemeliyiz.
    2- icine ne kadar vermut koyulmasi da tembihlenmeli, (wet=cok, dry=az, hatta hic) mesela churchill martini icerken tadini sevmediginden vermut karistirmak yerine vermut sisesini karsina koyup seyredermis.
    3- karistirma isinin nasil olacagi belirtilmeli. shaken not stirred kavrami james bond ile populerlesse de aslinda, gercek martini stirred (karistirilmis) olanidir. zira, calkalama sirasinda buzlar kirilir ve martini'ye fazladan su karisir.
    4- icine koyulacak susun ne olacagini belirtilmeli: lime, limon, portakal kabugu, arpacik sogani ya da yesil zeytin.
  • kokteyllerin kralidir. cin ve vermuttan yapilir, bir tane yesil zeytinle dekore edilir, ekseriyetle ince bir limon kabugunun tersi icine sikilir, bazen de sikildiktan sonra icine birakilir. martini kadehinde servis edilir. genelde kullanilan ölcü 1 vermut 4 cindir. vermut orani arttikca wet, cin orani arttikca dry olur.

    ayni zamanda da günümüzün en bilinen vermut markasidir. firmanın kendi bardaklari vardir. genelde buna koyup getirirler.

    bu sebeple de alkol kültürü zayif veya az görmüs insanlarca karistirilmaya meyyaldir. defaatle yazilmis ama altini cizmekte fayda var, anglosakson dünyasinin disinda siparis edilecekse, garsona veya barmene ne anladigini mutlaka sorun, size ne getirecegini bildiginden emin olun, sonra caniniz sikilmasin.

    cin, vermut ve icine konan garnishe göre kokteylin ismi degiseceginden, sadece cin, vermut ve zeytin (ve belki limon kabugu) ile yapilan kokteyl martini olur. misalen arpacik sogan konursa gibson elde edersiniz, zeytinle beraber zeytin suyu da eklenirse, dirty martini olur, vs.

    güzel bir martini aksam saatlerinde veya yemekten evvel icilebilecek en güzel ickilerin basinda gelir. yemekten evvel icilecek 2 martini, muhtesem ihtimallere gebe bir gecenin habercisidir (elalemin herifiyle oturup iciyorsaniz ihtisamli sürprizlere de gebe olabilir). tercihe göre pek cok tarif bulunsa da, ben su tarifi takip ediyorum:

    malzemeler:
    kaliteli cin (burasi en mühim yer, kötü cin en basindan sükutu hayali garanti ediyor), vermut (kaliteli olursa ne ala ama bunda az kullanacagiz zaten), kokteyl zeytini, tek dal limon kabugu, bolca buz.

    hazirlik:
    cini ve kadehi buzluga koyuyoruz. bunlar orada kaliyor. canimizin ne zaman martini icecegi belli olmaz.

    hazirlanis:
    buzlarin üzerine, bir, iki "kapak" vermut dökülür. beklenir. biraz karistirilir. vermut buzlarla yeterince kaynasinca, süzülüp kadehe dökülür, biraz da kadehte cevrilip, atilir. kadehmizde birakacagi tad artik tam kivamina gelmistir. buzluktan cini alip istedigimz ölcüde shakera (ya da pitchera, ya da nerede karistiriyorsaniz) dökülür, neticede kadehin boyutu belli, fazla koymanin alemi yok. cin buzlar ile biraz kaynasir, bir iki daha "karistirilir" (martini asla calkalanmaz, o ian fleming'in icadidir, ve bunu yapan ya kirodur ya özenti, -ki ben de defalarca özenip yaptim :))., ve martini kadehine akitilir. icine kürdana saplanmis bir (istiyorsan üce kadar yolu var) kokteyl zeytini atilir. en son, limon kabugunun tersini zarif bir bükme hareketiyle ickinin üzerine o güzel rayiha özgür birakilir. istenirse kabuk kibarca kadehin icine birakilabilir.

    sevgili martiniseverler, her ne kadar vermut icen insanlarin "martini iciyom" diye gaza gelmeleri can sikici olsa da, aslinda yaptiklari portakalli gazoz icen birsinin "fanta iciyom" demesiyle ayni seydir. sadece fanta diye bir kokteyl olmamasi bu analojiyi bozuyor. onlara cok kizmayin. hatalarini ve aradaki farki kibarca izah edin. ama hala artistige devam ederse cin sisesinin dibiyle agzina vurun. ahanda disler kirildi, artik istese de martini diyemeyecek, rahat olun.

    bir de anektod: derler ki general montgomery afrikadayken, martinisini sek cin ile yapip, kadehini italya yönüne dogru kaldirip aklindan vermutu gecirerek icermis.
  • türkiye'de istendiğinde doğru olanı veren/vermeyen barmen oranı sıfıra yakınsıyor. ben bilenine denk gelmedim. doğru hazırlandığında akşamınızı çoook güzel yapacak bir kokteyldir. burada sıradan bir barda martini derseniz, ellerinde hangi şişe "martini" varsa -ki genelde bianco olur, onu koyarlar o martiniyle özdeşleşen kokteyl bardağına, bir de salamura yeşil zeytin, en babasından, üzerine de buz kırıcıda ufaltılmış biraz buz hade bakalım.

    ondan sonra martini güzel değil. olmaz tabi amına koyim, eşşek sikmenin bile adabı var.
  • klasik hali aslında gin ile yapılan bir kokteyldir. votka batı dünyasında popülerleşince bir ara insanlar votka ile tüketmeye başladılar ama 2000’lerden sonra gine tekrar geri dönüş yapıldı. çoğu alkollü mekanlarda mutlaka ismini görürsünüz menülerde, işte efendim passion martini, earl grey martini, pink martini falan diye gider bu liste. esasen bunların orijinal martiniyle alakası yoktur. orijinali için:

    klasik martini:
    60ml (2oz) gin
    30ml (1oz) dry vermut

    buzla karıştırıp buzsuz bir bardağa aktarıyoruz. karıştırma süresi buzun kalitesine göre değişir ama tadına bakarak yaparsanız hem yeterince soğuk hem de yeterince sulanmış olmalı. kokteylleri kolayca içilebilir yapan şey sudur. özellikle martini gibi sunulduğu bardakta buz olmayan kokteyllerde bu daha da önemlidir. tadına baka baka karıştırarak ideal süreyi bulabilirsiniz. sunumunda limon kabuğunu sıkıp isterseniz içine bırakabilirsiniz.

    dry martini (daha keskin):
    60 veya 75ml gin
    15ml (1/2oz) dry vermut

    sunum şekli yine aynı. yalnız bu gözler bardağı vermutla yıkayıp vermutu döktükten sonra sadece gin ekleyenini de gördü. o yüzden size kalmış ne kadar dry olacağı.

    dirty martini (işte o zeytinlisi)
    60ml gin
    15ml dry vermut
    15ml yeşil zeytin salamura suyu (yoksa 6-7 tane yeşil zeytini ezebilirsiniz ya da daha da fazlasını)

    bunu da karıştırıp sunumunda 2-3 adet zeytin kullanıyoruz. böyle tuzlu sevenler için ideal. ismi de bulanık olduğundan böyle konmuş. bardağa aktarırken küçük süzgeç kullanmanızı tavsiye ederim. herhangi bir parçacık bardağa geçmez böylece.

    50/50 martini
    45ml gin
    45ml dry vermut

    sunum yine aynı. bu daha az keskin daha yumuşak içim isteyenler için ideal.

    vesper martini (bond, james bond)
    45 ml veya 60ml gin
    15ml votka
    15 ml lillet blanc (işte bunu türkiye’de bulmak zor. tam alternatif de denemez ama bianco/ blanc vermut kullanılabilir)

    şimdi sunum olarak james bond ısrarla “shaken not stirred” der ama bu kokteylin çalkalanmasının hiçbir anlamı yoktu. içinde sadece alkol bazlı şeylerin olduğu kokteyler çalkalanmaz karıştırılır. negroni gibi mesela. amaç pürüzsüz bir doku elde etmektir. fakat işte ben biliyorum bu işleri, sen dediğimi yap ayakları yüzünden çalkalayanı da var. yine de size kalmış. normalde 75ml gin 30ml votkayla yapanlar var ama yok daha neler yani. james bond ölüme gidiyor olabilir ama biz oturmaya geldik daha. en sonda limon kabuğunu unutmayalım.

    espresso martini (kafein severlere)
    30ml votka (gin yok çünkü kokteylin esas amacı kahve tadını vermek)
    15 veya 20ml kahve likörü (popüler olanı kahlua mesela. daha da tatlı isterseniz 30 da yapabilirsiniz)
    30ml espresso shot (biraz soğumasını bekleyin)

    şimdi bunu karıştırmayıp buzla çalkalıyoruz çünkü alkolsüz bir ürün var (espresso) ve iyice karışması lazım. burda amaç kokteylin baloncuklu canlı canlı olması. sunumda üstüne 3 tane kahve çekirdeği koyulur ama siz çok şey yapmayın gerek yok elde yoksa.

    son olarak hepsinde gin yerine votka kullanabilirsiniz fakat votkanın bi aroması olmadığından güzel bir gin varsa elinizde, ginle yapmanızı tavsiye ederim. hepsinde bardak olarak coupe denilen bardak kullanılır sunumlarında. o havalı martini bardakları da olur ama bana çok dengesiz geliyorlar. ya da siz neyi uygun görürseniz. tatları güzel olduktan sonra çok önemi yok bardağın. kokteylin bardakta daha da uzun soğuk kalmasını istiyorsanız bardağı buzlukta tutabilirsiniz. hatta daha ipeksi bir doku için gini bile buzlukta tutabilirsiniz kesinlikle tavsiye ederim.

    en popüler martini varyasyonlarını paylaşmaya çalıştım, biraz uzun oldu maalesef. aslında daha çok varyasyonları var isterseniz paylaşabilirim. ölçüleri istediğiniz gibi değiştirebilirsiniz sonuçta herkesin zevki farklı ama bu ölçüler genele hitaben ayarlanmış ölçülerdir. değişik şeyleri denemekten çekinmeyin. belki elinizde meyve likörü vardır o zaman 60gin 15vermut 15likör şeklinde bir şeyler de deneyebilirsiniz. afiyet olsun
  • filmlerdeki nedir bu klasik herkesin martini isteme tribi sorusunu ictikten sonra acikliga kavusturan, hastasi olurum ben bu tribin dedirten super icki..icimi cok keyifli, bir an once bitirip zeytine ulasmak icin de insani gaza getiriyor..
  • filmde ki$inin uzerinde robdo$ambr, elinde bir kadeh martini, hele hele o martininin icinde bir adet ye$il zeytin varsa anlayin ki bu adam birkac yudum sonra deli gibi seks yapacak, tozu dumana katacaktir. yillardir ayni numarayi yiyen aktrislere yanarim kadehin dibinde kalan tuzlu zeytine yanmadigim kadar. demem o ki martini bir seks objesi olmakla beraber sevdigimiz bir ickidir.
  • evde bianco versiyonu en guzel $u $ekilde hazirlanir:
    martini'mizi ve bardagimizi derin dondurucuya koyariz. bir limon dilimini ikiye boleriz ortadan. bolca hazirladigimiz buzlari bir$ekilde yakla$ik 1-2 cm capinda olmak uzere ufak parcalara boleriz. derin dondurucudaki bardagi kuru ellerimizle sapindan tutup cikaririz, o arada nasil da guzel bugulandigina $ahit oluruz. sirasiyla buz, martini ve limonumuzu koyariz. buzun bol olmasi en onemli kisimdir bu esnada.
    tercihen deniz kenarindaki evimizin terasinda, gune$in dogumuna yakin, serin bir havada, hamagimizin ustunde, dalga seslerine kari$an hafif bir chillout* muzik e$liginde yudumlayarak iceriz..
hesabın var mı? giriş yap