• sevgi üç türlüdür isimli çok güzel bir kitap yazmış kişidir.
  • masumi´ye göre, dünyada 3 tür sevgi var.
    bunlar, "eğer", "çünkü" ve "rağmen" sevgi türleridir.

    birincinin adı "eğer" türü sevgi: belli beklentileri karşılarsak, bize verilecek sevgiye bu isim takılmış.
    eğer iyi olursan, baban annen seni sever.
    eğer başarılı ve önemli kişi olursan, sevilirsin.
    eğer eş olarak benim beklentilerimi karşılarsan, seni severim.
    bir şarta bağlı sevgi, karşılık bekleyen sevgi; bir şeyin sağlanması karşılığı olarak vaad edilen bir sevgi türü işte budur.
    bu tür, nedeni ve şekli bakımından bencildir, çünkü amacı sevgi karşılığı bir şey kazanmaktır.
    evliliklerin çoğu "eğer" türü sevgi üzerine kurulduğu için, çabuk yıkılmaktadır.
    en saf olması gereken, anne baba sevgisinde bile "eğer" türüne rastlanır.

    ikinci tür sevgi; "çünkü": bu tür sevgide kişi bir mevki sahibi olduğu, bir şeye sahip olduğu, ya da bir şey yaptığı için sevilir. başka birinin onu sevmesi, sahip olduğu bir niteliğe, ya da koşula bağlıdır.
    seni seviyorum, çünkü güzelsin, yakışıklısın, başarılısın.
    seni seviyorum, çünkü popülersin, zenginsin, ünlüsün.
    seni seviyorum, çünkü bana güven veriyorsun.

    çünkü türü sevgi, "eğer" türü sevgiye tercih edilmelidir, çünkü "eğer" türü sevgi, bir beklenti koşuluna bağlıdır ve ağır bir yük haline gelebilir.
    zaten sahip olduğumuz bir nitelik yüzünden sevilmemiz, egomuzu okşayan hoş bir şeydir.
    insanlar oldukları gibi sevilmeyi tercih eder. bu tür sevgi, onlara yük getirmediği için rahatlatıcıdır.
    ama aslına bakarsanız, "çünkü" türü "eğer" türünden pek farklı olmadığını görürsünüz. kaldı ki "çünkü" türü sevgi de insana yük getirir.
    japon yazar; "toplumlarda sevgilerin çoğu "çünkü" türünden olup, kalıcılığı konusunda bu tür sevgiler insanı hep kuşkuya düşürmüştür".. diyor.

    masumi'ye göre sevginin en gerçeği olan sevgi, "rağmen" diye adlandırdığı 3. türdür.
    bir koşula bağlı olmadığı için, karşılığında bir şey beklenmez ve "eğer" türü sevgiden farklıdır.
    sevilen kişinin çekici bir niteliğine dayanıp, böyle bir şeyin varlığını esas olarak almadığı "çünkü" türü sevgi de değil.
    üçüncü tür sevgide, insan bir şey beklediği için değil, bir şeyler eksik olmasına rağmen sevilir.
    esmeralda, quasimodo'yu dünyanın en çirkin ve en korkunç kamburu olmasına rağmen sever. asil, yakışıklı, zengin delikanlı da, esmeralda'ya çingene olmasına rağmen aşıktır. kişi dünyanın en çirkin, en zavallı en sefil insanı olabilir ve buna rağmen sevilebilir.
    burada insanın iyi, çekici, ya da zengin bir konum elde ederek, sevgiyi kazanması gerekmiyor. kusurlarına, cahilliğine, kötü huylarına, ya da kötü geçmişine rağmen, olduğu gibi sevilebiliyor.
    değersiz biri gibi görünebiliyor ama, değerli gibi seviliyor.

    masumi rağmen türü sevginin yiyecek, içecek, giysi, ev, aile, zenginlik ve başarıdan daha da önemli olduğunu ve yüreklerin en çok susadığı sevgi bu olduğunu söylüyor.

    bu tür sevgiden yoksun olanların ya iyice umutsuzluğa kapılıp intihar ettiğini ya da kendilerini dağıtıp yaşayan bir ölü haline geldiğini söylüyor.

    bugün yaşamımızı sürdürebilmemizin yegane nedeni olarak, "rağmen"türü sevgiyi şu anda yaşamamız ya da bir gün bu sevgiyi bulacağımıza olan inancımız" diyor.
  • "sevgi üç türlüdür." demiştir.

    1- “eğer” türü sevgi:

    belli beklentileri karşılarsak, bize verilecek olan sevgiye bu adı vermiş yazar.
    örnekler veriyor:
    eğer iyi olursan baban, annen seni sever.
    eğer başarılı ve önemli bir kişi olursan, seni severim.
    eğer eş olarak benim beklentilerimi karşılarsan seni severim...

    toyotome, “en çok rastlanan sevgi türü budur” diyor. bir şarta bağlı sevgi. karşılık bekleyen sevgi.. “sevenin, istediği birşeyin sağlanması karşılığı olarak vaad edilen bir sevgi türüdür bu. nedeni ve şekli bakımından bencildir. amacı sevgi karşılığı birşey kazanmaktır.”

    yazara göre, evliliklerin çoğu “eğer” türü sevgi üzerine kurulduğu için çabuk yıkılıyor. gençler birbirlerinin o anki gerçek hallerine değil, hayallerindeki abartılmış romantik görüntüsüne aşık oluyor ve beklentilere giriyorlar. beklentiler gerçekleşmediğinde, düş kırıklıkları başlıyor. sevgi giderek nefrete dönüşüyor. ve maalesef en saf olması gereken anne-baba sevgisinde bile “eğer” türüne rastlanıyor. fakat aslında insanlar “eğer” türü sevginin üstünde bir sevgi arayışı içindeler…

    2- “çünkü” türü sevgi:

    toyotome bu tür sevgiyi şöyle tarif ediyor:
    “bu tür sevgide kişi, bir şey olduğu, bir şeye sahip olduğu ya da birşey başardığı için sevilir. başka birinin onu sevmesi, sahip olduğu bir niteliğe ya da koşula bağlıdır.”

    “seni seviyorum. çünkü çok güzelsin/yakışıklısın!”
    “seni seviyorum. çünkü o kadar popüler, o kadar zengin, o kadar ünlüsün ki..”
    “seni seviyorum. çünkü bana o kadar güven veriyorsun ki..”

    yazar, "çünkü" türü sevginin, "eğer" türü sevgiye tercih edileceğini anlatıyor. eğer türü sevgi, bir beklenti koşuluna bağlı olduğundan büyük ve ağır bir yük haline gelebilir. oysa zaten sahip olduğumuz bir nitelik yüzünden sevilmemiz, hoş bir şeydir, egomuzu okşar. bu tür, olduğumuz gibi sevilmektir. insanlar oldukları gibi sevilmeyi tercih ederler. bu tür sevgi onlara yük getirmediği için rahatlatıcıdır.

    ama derin düşünürseniz, bu türün, “eğer” türünden temelde pek farklı olmadığını görürsünüz. kaldı ki, bu tür sevgi de yükler getirir insana… insanlar hep daha çok insan tarafından sevilmek isterler. hayranlarına yenilerini eklemek için çabalarlar. sevilecek niteliklere onlardan biraz daha fazla sahip biri ortaya çıktığı zaman; sevenlerinin, artık ötekini sevmeye başlayacağından korkarlar. böylece yaşama, sonsuz sevgi kazanma gayretkeşliği ve rekabet girer.

    ailenin en küçük kızı yeni doğan bebeğe içerler.
    sınıfın en güzel kızı, yeni gelen güzel kıza içerler.
    üstü açık bmw’si ile hava atan delikanlı, ferrari ile gelene içerler.
    evli kadın kocasının genç ve güzel sekreterine içerler.

    “o halde bu tür sevgide güven duygusu bulunabilir mi?”. çünkü türü sevgi de, gerçek ve sağlam sevgi olamaz” diyor yazar.
    bu tür sevginin güven duygusu vermeyişinin iki ayrı nedeni daha var:
    birincisi; “acaba bizi seven kişinin düşündüğü kişi miyiz?” korkusu.
    tüm insanların en az iki yönü vardır. biri dışa gösterdikleri, öteki yalnızca kendilerinin bildiği… “insanlar sandıkları kişi olmadığımızı anlar ve bizi terkederlerse” korkusu buradan doğar.

    ikincisi de; “ya günün birinde değişirsem ve insanlar beni sevmez olurlarsa..” endişesidir.
    sahip olduğu sevgi, sahip olduğu güzellik temeli üstüne kurulmuş olan kadın; geçirdiği bir kaza sonucu yüzünde büyük bir hasar meydana gelir ve eşi terkeder.
    yazar “toplumlardaki sevgilerin çoğu “çünkü” türündendir ve bu tür sevgi, kalıcılığı konusunda insanı hep kuşkuya düşürür” diyor.

    3- rağmen türü sevgi:

    bir koşula bağlı olmadığı için ve karşılığında birşey beklenmediği için, “eğer” türü sevgiden farklıdır bu. sevilen kişinin çekici bir niteliğine dayanıp, böyle bir şeyin varlığını temel olarak almadığından, ‘çünkü’ türü sevgi de değildir bu. bu üçüncü tür sevgide, insan “birşey olduğu için” değil, “birşey olmasına rağmen” sevilir.
    güzelliğe bakar mısınız?

    esmeralda, qusimodo’yu dünyanın en çirkin, en korkunç kamburu olmasına “rağmen” sever. yakışıklı ve zengin delikanlı da esmeralda’ya çingene olmasına “rağmen” tapar !
    kişi dünyanın en çirkin, en zavallı, en sefil insanı olabilir. bunlara ‘rağmen’ sevilebilir. tabii bu sevgiyle karşılaşması şartı ile..

    burada insanın, iyi, çekici, basarılı ya da zengin bir konum edinerek sevgiyi kazanması gerekmiyor. kusurlarına, cahilliğine, kötü huylarına ya da kötü geçmişine “rağmen”, olduğu gibi, o haliyle sevilebiliyor kişi. bütünüyle çok değersiz biri gibi görünebiliyor ama en değerli gibi sevilebiliyor.

    japon yazar:
    “yüreklerin en çok susadığı sevgi budur.” diyor. “farkında olsanız da, olmasanız da, bu tür sevgi sizin için yiyecek, içecek, giysi, ev, aile, zenginlik, başarı ya da ünden daha önemlidir. bu gün yaşamınızı sürdürebilmenizin nedeni rağmen türü sevgiyi şu anda yaşıyor olmanız ya da birgün bu sevgiyi bulacağınıza inancınızdır.”

    son sözlerinde biraz umutsuz, toyotome:
    “bugün yaşadığımız toplumda herkesi doyuracak ve mutlu edecek bu sevgiyi bulmak çok zor. çünkü herkesin sevgiye ihtiyacı var ve başkalarına verecek kadar fazlası kimsede yok…"
hesabın var mı? giriş yap