• hakkında kafamda bir tanım veya verebileceğim bir örnek olmayan şey. olsa eklemekten çekinmem.
  • adını duydukça kaçtığım, f'inden x'inden çarpısından bölüsünden tiksindiğim..

    kendisi de ezberci eğitimin neferlerinden olan öğretmen babamın daha ben küçükken "ezberlendi mi keraat cetveli?" (kerrat cetveli olarak söylemezdi) diyerek soğuttuğu, geri kalan eğitim yıllarında birbirinden ezberci ve bir o kadar memur zihniyetli matematik öğretmenlerinden oluşan bi kadro ile iyice soğuduğum, üniversiteye gidene kadar aile çevrelerinde "falancada kafa zehir, matematiği süper" denilen ama burnundan kurumuş sümüğü eksik olmayan sosyopatları gördükçe daha da bi tiksindiğim öğreti oldu matematik. şimdikini bilmem ama o dönem hep başkaları tarafından sahipleniliyordu ve bir "zeka unsuru" olarak gösterilmekteydi. zekayı matematik bilgisinde arayan ucubelerle dolmuştu etrafım. matematik bilmediğinde salak muamelesi görmek çok normaldi. bundan dolayı da kendimi gerzek hissetmemem elde değildi. çünkü üniversiteye kadar şanssız bir eğitim geçirmiştim. kimsenin sevdirmeye dair bir çabası olmamıştı ve ezberletilip geçiliyordu.

    matematikten anlamıyordum ve marstan gelen bu x'ler f'ler cidden canımı sıkmaya başlamıştı. kuzenlerim kendilerini aşmışlar ve ileri matematik (!) boyutuna gelmişlerdi ki benim matematikte hatırladığım tek konu ilkokuldaki kümeler konusuydu. o dönemde yuvarlak yuvarlak çizdiğimiz kümelere civciv ve tavukları yerleştirip yan kümede yer alan kazlarla kesiştiriyorduk. yanlış anlamayın, küme kesişmesinden bahsediyorum. ya da birleşim mi deniyordu, biri beni düzeltsin. kısaca benim matematik anlayışım o dönemde kerrat cetveli ve bir kümes dolusu tavuk ve kazdan ibaretti.

    lise döneminde üniversite hayalleri vücut buldu ve öss puanı saçmalığı için yaptığım bakkal hesaplarımda matematiğin gerekliliğini farketmiştim. hatta tercih rehberlerinden birinden yaptığım hesaplamada matematik konusunda kendimi aşmam gerekliliğini görmüştüm. çünkü yapılan sözel bölüm sorularına mutlaka sayısal birşeyler eklemek gerekiyordu. işin korkunç tarafı ise sınava gireceğim yıllarda öss matematiği müfredatından tavuklar ve kazlar konularıyla, çok iyi bildiğim(!) kerrat cetveli konuları kaldırılmıştı. bir şeyler yapmak gerekiyordu ve sayısal adına matematiğe alternatif başka derslere ait soruları çözmek gerektiğini biliyordum. yoksa cidden üniversite hayal olacaktı ve ben bunu istemiyordum. umutsuzca, nispeten içinde hesap yapmayı gerektirmeyen biyoloji ve kimyaya yoğunlaştım. bu arada matematiği de yine anlamaya çalışıyordum.

    öss zamanı gelip "ha gayret" diyerek mezun olduğum bölümü* kazanacak kadar sayısal netini yapabilmiştim. bu netlerin bir çoğunun matematik olmadığını söylemeliyim. kimya ve biyolojiden matematikten yapmam gereken nete eşdeğer neti almıştım. matematik artık benim için zararsızdı.

    suçu matematikte aramamak lazım elbette. şu an işim gereği kullanmak zorunda kaldığım şemaları, excel formüllerini, raporları ve sayısal grafikleri ve yaptığım yorumlamaları gördükçe matematiğin hayatımızın her alanında olduğunu aslında hayatın ta kendisi olduğunu daha iyi anlıyorum. daha ailede başlayan ezberci ve dayatmacı bir eğitim sisteminde, yukarda anlattığım hayatıma dair ufak bir kesitin değişik bir çok örneğinin bu ülkede yaşandığını, halihazırda yaşanıyor olduğunu ve ne yazık ki yaşanacak olduğunu görebiliyorum.
  • temelleri kumdan olan yıkılmaz bir kaledir.

    kn: açıklayayım burada kum, peano belitleri oluyor. 1 tanesinin yanlış olduğunu gösteren olsa her şey çöker. gerçi fizik çöktüde ne oldu hala anlatıyorlar, yalan yanlış.
  • sosyal bölümü öğrencilerinin bu dersi veren hocaya "ne işimize yarayacak" dedikleri bilim. ne enteresandır ki bahsi geçen soruyu soran zihinsel fıtıklılar bile hayatları boyunca her gün bu bilimin elde ettiği sonuçların uygulamaya konulması ile sosyal yaşamlarını idame ettiriyorlar.

    (bkz: e hayvan her yer matematik zaten)
  • en zevkli derstir, aslında hayattır
  • necip türk milletinin başına ingilizceyle elele verip bela kesilen rakamlar, sayılar ve tüm bunların aile içi ilişkilerin, karmakarışık akrabalık münasebetlerinin falan anlatıldığı, hakkında illaki "anladığında inan çok eğleneceksin" türü yorumda bulunulan şey.

    sevecen tanımlamalar bile kendisiyle milletimiz arasındaki buzdan dağları eritememekte "ygs 2011 ve skandal arkadaşları" kümesinde gördüğünüz gibi.
  • benim için ilkokul yıllarında başlayan bir aşktı matematik. kimseye değer vermediğim x'e verdiğim kadar. her zaman bir dersten öteydi. belki de mühendisliği okumamdaki en büyük etkenlerden birisiydi. boş vakitlerimde çözümü olmayan teoremlerle***** uğraşırken bir gün şans eseri bir şey buldum. daha önceden bulunup bulunmadığını bilmiyorum. bulunmamışsa ismini epsilon teoremi koymak istiyorum*

    --- epsilon teoremi ---

    teoremim şöyle; tam sayıların karelerinin rakamları toplamı* belli bir sistematik düzene göre ilerlemektedir ve 1 - 4 - 7 - 9 rakamlarından oluşmaktadır. aşağıdaki işlemlerin aynısı negatif sayılar içinde uygulanabilir. ben örneği pozitif sayılardan verdim.

    1'in karesi = 1 rakamları toplamı = 1
    2'nin karesi = 4 rakamları toplamı = 4
    3'ün karesi = 9 rakamları toplamı = 9
    4'ün karesi = 16 rakamları toplamı = 7
    5'in karesi = 25 rakamları toplamı = 7
    6'nın karesi = 36 rakamları toplamı = 9
    7'nin karesi = 49 rakamları toplamı = 4
    8'in karesi = 64 rakamları toplamı = 1
    9'un karesi = 81 rakamları toplamı = 9
    10'un karesi = 100 rakamları toplamı = 1
    11'in karesi = 121 rakamları toplamı = 4
    12'nin karesi = 144 rakamları toplamı = 9
    13'ün karesi = 169 rakamları toplamı = 7
    14'ün karesi = 196 rakamları toplamı = 7
    15'in karesi = 225 rakamları toplamı = 9
    16'nın karesi = 256 rakamları toplamı = 4
    17'nin karesi = 189 rakamları toplamı = 1
    18'in karesi = 324 rakamları toplamı = 9

    görüldüğü üzere;

    * 149779419 rakamları kendini sürekli tekrar edecek şekilde sonsuza doğru gidiyor.
    * her tam sayının* karesinin rakamları toplamı 1 - 4 - 7 - 9 rakamlarından biri olmak zorundadır.
    * 9 ve katlarının karesinin rakamları toplamı yine 9 dur.
    * 9'un katlarını göz önünde bulundurmazsak serimiz 14977941 haline gelmektedir ve bu sayı palindromik bir sayı olmaktadır.

    --- teoremin sonu ---

    bu teoremden ne çıkarıyoruz boş işlerle uğraşmayın, contaları yakmayın, sağlıcakla kalın..
  • bağımlılık da yapabilecek bir ders. lisede çok sevdiğim derslerdendi matematik. ve üniversitede matematik lazım olmayan bir bölüm okudum. üniversiteye hazırlanan tanıdık çocukları kendilerini ders çalıştırmam için gelirler bana arasıra ve genelde ders matematik olur. bir keresinde üniversiteye hazırlanan kişi geldi ,çalıştık ,sıkıldı dersten ama ilginçlikburda ya özlemişim matematik dersini. canım soru çözmek istiyor. "olmaz,biraz sonra verelim ara" diyorum ,yok.aldım kitabı en sonunda, soruların altına yaptım çözümleri,sen evde çalış bunlara dedim.

    özetle çalışmak zorunda olanlara mecburiyetlerinden ötürü sıkıcı gelse de çok zevkli bir derstir matematik.hatta yıllar sonra özleyebilebilirsiniz.
  • çevremdeki herkes tarafından anladığım ve yapabileceğim iddia edilen, bir türlü yıldızımın barışmadığı ders. eğer konu anlaşılırsa, o sizin için dünyanın en eğlenceli dersi olur. ancak görülen konu zorsa, matematik dersleri sizin için birer kabusa dönüşür.
    (bkz: denklemlerini al da git)
  • öğrencilerin en çok zorlandığı derslerden birisidir. matematik bir yetenek işidir. herkesin yapabileceği bir ders değildir.
    daha çok mukayese yeteneği olan, analitik düşünebilen insanların başarılı olabildiği aşikardır.
hesabın var mı? giriş yap