• basarida pay sahibi olamamak canini sikmis olsa gerek arkadasimizin. halbuki kendisinden tam randiman alindiginda ikinci bir ruud van nistelrooj'dur, ancak forvet enflasyonunda chelsea'da istedigi sureyi alamadi. kariyerine baska bir takimda devam etmesi en mantiklisi gibi gozukuyor.

    bu seneki form dusuklugu ve maliyetinin fazlaligi goz onune alinirsa, onumuzdeki sene kendisini turkiye'de gormemiz mumkun bile olabilir.

    (bkz: bir umuttur insani yasatan)

    edit: vay anasini... lan?
  • psv'de oynarken izlemiştim (oynayan ben değildim elbette, kezman'dı). topu aldığı gibi yüzünü rakibe dönüp hızla üzerine giderdi. hastası olmuştum. "ah be, böyle bi topçu lazım bize," demiştim...

    sonra gittim msn adresini buldum. çetleştik. konuyu açtım, olumlu baktı. sonra aziz'in msn adresini buldum, çetleştik. konuyu açtım, olumlu baktı. sonra msn'de üçlü çet yaptık. konuyu açtım, olumlu baktılar. "eh, olsun bu iş" anlamında "let's go," dedim, sanırım faydalı da oldu...
  • 19 ekim 2005 fenerbahçe schalke 04 maçında skor 1-0'ken boş kaleye yuvarlayıp farkı ikiye çıkartabilecek anelka'ya pas vermek yerine kaleye vurmayı seçen nobre'nin biletinin kesilmesi, anelka'nın da ben premier ligi özledim diye tutturması sonucu giymişti sarı lacivert çubuklu formayı.

    denizli maçından sonra başkan istifa etmiş, hoca gönderilmiş, kulüp ve 25 milyon insan en hafif tabirle şoka girmiş.. önce istifa etmesine rağmen aziz yıldırım dönüyor takıma.. tabi istifa etmesine rağmen hoca adaylarıyla görüşmeyi ihmal etmiyor. scolari, capello derken zico diye güleç yüzlü bir adamı tutup getiriyor. japonlara soruyoruz nedir ne değildir diye.. "o kadar kibarız ki bir türlü kovamadık" yanıtı alıyoruz, bir şok da böylece teknik direktörden yana yaşıyoruz.

    tam adını yazamadığım b36 diye bir takım geliyor ön elemede içeride 5-0 yeniyoruz. anelka öyle bir top oynuyor kendine öyle hayran bırakıyor ki hiç gitmesin istiyoruz. zico da kalmasını istiyor bizim gibi. alıyor karşısına derdin neyse söyle bulunur bir çare diyor ama söylediği adam anelka işte.. tutamıyoruz. önce bolton'a, şampiyonlar ligi'nde milan'la oynadığımız maç öncesi "milan'da bi anelka yok" dediğimiz vakit bize gülenlere inat shevchenko'yu kesmeye chelsea'ye gidiyor sonrasında da.

    futbol dünyasının potansiyeli, yeteneği en yukarıda golcülerinden birinin yerini doldurmak kolay olmuyor tabi hemde hüsranla sonuçlanan kiev maçı sonrası. tristan diyorlar önce, olmuyor. hollanda'da oynadığı vakit neredeyse efsane mertebesine ulaşmış, cm'de bile alınması imkansız bu adam çıkıp geliyor.

    daha ilk geldiği günden bile belliydi sanki başarısız olmasının istenmesi. çetnik selamı yapmış, ülkemizde nasıl oynarmış.. söz konusu selamın verildiği fotoda bulunup aynı selamı veren sasa ilic 2 sene boyunca oynarken ağızlarını açıp tek kelime etmeyenler kezman daha ilk geldiği gün başlıyordu yerden yere vurmaya.

    ilk maçı kadıköy'de yılmaz vural'ın antalya'sı karşısındaydı. bir önceki yıl şampiyonluğun verilmesinde önemli rolü olduğu düşünülen oscar cordoba'nın karşısında.. dakikalar geçiyor gol gelmiyor. taraftar geriliyor derken 5 sene boyunca defalarca ayağa kaldırıp adını kalbimize kazıyacak olan lugano çıkıyor 2 tane sallıyor 4-2 kazanıyoruz. son golü atan alex topu kezman'a verse golle başlayacak batman ama vermiyor alex kendi vuruyor. tabi burda yüklenmemek lazım zira o esnada skor 3-2 maç gergin.. 4. golün ardından maçı beraber izlediğim cafedeki tanımadığım amca zannediyorum ki bi sinir boşalması yaşıyor belli belirsiz kelimeler duyuyorum ağzından sanıyorum "işşala küme düşersiniz ibneler" diyor, antalyaspor o sene küme düşüyor..

    ikinci maçı sivas deplasmanında. sanıyorum nispeten biraz daha erken saatteydi. akşam yemeği için ekmek almaya bakkala çıktığımda gelmiş gol. bakkala kim attı diye sorduğumda almıştım ilk golünün haberini..

    şampiyonlar liginden elenmişiz, takım iyi gitmiyor, sivas'ta kezman atmış ama 3 puan için yeterli olmamış.. konya zor deplasman..alex ve tümer yan yana oynar mı tartışmaları bir yandan.. kısır geçen maçta 3 puanı jeneriklik bir aşırtmayla getiriyor kezman..

    arada bir tanede galatasaray'a sallayıp gerçek fenerli oluyor.. haftalar birbirini kovalarken, şampiyonluk maçı gelip çatıyor. son 12 haftada yalnızca 2 golü olan, o arada anelka'nın ada'yı sallamasından nasibini alıp her maç küfüre boğulan kezman dünya üzerinde toplasan 20 golcünün anca yapabileceği bir soğukkanlılıkla şampiyonluk turu atmamızı sağlıyor.

    sonraki yılda önce tuncay ve ümit özat'ı, sene ortasında appiah'ı kaybederek devam eden fenerbahçe tarihinin en iyi avrupa macerasını yaşıyor. kezman bu maceraya kadıköy'de sevilla'ya karşı attığı "ben golcüyüm" diye bağıran bir golle eşlik ediyor. genede yetmiyor.

    işte o arada fenerbahçe bu gözlerin fenerbahçe tarihinde gördüğü en pozitif futbolu oynayıp takır takır pas yaparak jeneriklik goller attığı dönemde biraz daha kıpırdıyor, psv günlerinden esintiler sunup 6 lig maçında 9 gollük kısa bir resital sunuyor. fenerbahçe bu 6 maçın birini 3-1, üçünü 4-1 kazanıyor. birinde gol atamıyor o maçta zaten 0-0 bitiyor.

    ilk sezonunu 11 golle kapatan adam ikinci sezonunu lig, avrupa, kupa derken 19 golle bitiriyor. bıraksalar belki üçüncü sezonunda 25 hatta 30-35 yapacak. başarısız diyorlar. aziz yıldırım'a göre yürüye yürüye şampiyon olması gereken takım zafere ulaşamayınca hedef şaşırtmak için tanrılar kurban istiyor. önce gelişinde endişe duyduğumuz ama giderken çok üzüleceğimiz güleç yüzlü adam gidiyor sonra hep o psv günlerine beklediğimiz, dönemese bile mücadelesinden en ufak şüphe duymadığımız kezman..

    aziz yıldırım'a göre yürüye yürüye şampiyon olması gereken takım bir sonraki sezonu 61 puanla 4. bitiriyor. zico yunanistan macerasından mutsuz ayrılıyor, kezman fransa'da da istenmeyen adam ilan ediliyor, 1 yıl önce londra'ya şampiyonlar ligi yarı finali için giden takıma gene bir londra deplasmanında 80'li yılların çanakkale geçilmez futbolunu oynatan aragones'se sezon sonu alacağı emeklilik ikramiyesiyle köşesine çekiliyor.

    sonra.. sonrasında ne kezman eski kezman olabiliyor ne de fenerbahçe, taraftarına o kezman'lı takımın yaşattığı avrupa heyecanını tekrardan yaşatabiliyor..

    şimdi başladığı yere dönmüş, sportif direktör olmuş.. başarılı olur başarısız olur o ayrı konu da partizan taraftarı merak etmesin her zaman elinden geleni yapacak bir adam var arkalarında..

    arthur zico: şimdi ırak milli takımının başında.

    anelka: geçtiğimiz günlerde çin'de bir takıma imza attı.

    lugano: kezman'ın geçtiği yollardan geçiyor, kalbimiz onunla.

    aragones: fb'den ayrıldıktan sonra hiç bir takımla anlaşmadı. kıyak emekliliğin tadını çıkarıyor.

    appiah: yaşadığı sağlık problemleri kariyerini fazlasıyla etkiledi. en son "fenerbahçe'nin bana ihtiyacı varsa bedava oynarım" derken görüldü. sezon ortası olmasına rağmen hala boşta.

    yılmaz vural: antalya'nın ardından aynı sezon içerisinde hem kasımpaşa'yı hem konyaspor'u düşürdü. o günden beri kendisinden haber alınamıyor.
  • transferi resmileştiğinden beri sayısı bol miktarda futbol yorumcusunun son iki sezonki performansına bakıp "cık, cık, olmaz" çektiği türkiye ligine gelmiş en iyi golcülerden..

    partizan 'da iki sezonda geleni gideni içeri atınca, elini çabuk tutan zamanında ronaldo'da da elini çabuk tutan psv olmuştu. 2000'de italya'da serie a'nın babalarının ya gözünden kaçtı ya da herkesin vieri, sheva, batistuta ile keyfi yerindeydi.

    erik gerets 'in saldırın arkadaşlar taktiğiyle psv eindhoven'da 122 maçta 105 gol atan bir adamın golcülüğünü tartışanlar vakti zamanındajardel için "golcü ama futbolcu değil" diyenlerle akrabadır.

    mourinho 'nun transfer listesine girebilmek, chelsea gibi uvertürsüz gazinoda 14 maçta ilk onbirde, toplam 25 maçta oynamak gibi çıtaları da aşmış adamdır. chelsea'da duff, hernan crespo, veron gibi adamlar da taşı baltaya vurmuştur. kezman için iyi para yanlış tercihtir chelsea.

    atletico madrid 'de fernando torres olduğu bir takımın forvet hattında baş aktör olması o kulübün doğasına aykırıdır.
    chelsea ve atletico madrid'de istatistiklerle ters orantılı olarak doldurduğu cebi ve tok karnıyla fenerbahçe'ye imza attı.
    atletico madrid forvetinde sergio aguero ve mista transferleri ve fernando torres'in varlığıyla zaten galatasaray'daki hasan kabze rolüne soyunacaktı. şimdi artık birinci adam.

    istanbul'daki kafadan ilk falsosu kendi hatası değil. daha ilk demecinde "galatasaray'a gol atacağım bla bla" demesi dünya kulübü fenerbahçe'nin beynine schengen alamamış yöneticilerin diktesi.

    oysa ki, "hedefim hampden park 'da uefa finalinde* gol atmak" deseydi mutlu olacak o kadar çok fenerbahçeli vardı ki..
  • "italya'ya niye gideyim ki? orada futbol oynanmıyor. sadece savunma yapılıyor" diyerek takdir manyağı olmuş insan, "yürü be koçum" dedirtmiş süper golcü. evet ingiltere'nin köpeğiyim.
  • fenerbahçe'nin yeni yıldızı olmakla kalmayıp fenerbahçe'ye saldırma meraklılarının da yeni yıldızıdır. ırkçı mıdır bilmiyorum, öyleyse de hazetmem, içime sinmez. bunu şimdilik bir kenara bırakıp başka yönden bakalım.
    sorulması gereken soru şudur: "siz nasıl gazetecisiniz?"
    haşmet babaoğlu mesela. beyimiz araştırmacı gazeteci ya araştırmış bulmuş kezman ırkçıdır buyuruyor. haşmet bey araştırırken vlade divac ın aynı hareketi yaparken resimlerine rastlamamış ne hikmetse, ya da tüm sırbistan milli takımının, ya da sırbistan milli basketbol takımının. fifa ya da fiba da görmemiş ne hikmetse. transferin duyulduğu gün antu forumlarında yayınlanıp üzerinde tartışılan bir resmi bulmak ne kadar araştırmacı gazetecilikse artık.
    bir de kazım kanat'ımız var çok şükür. bu daha vahim. meğer o işaret iki parmağın kesilmiş olması anlamına geliyormuş da parmakları kesilenler de türklermiş efendim. boşnaklara türk demeyi geçtim hadi, tarihsel bağ filan biryerlerden uydurulur belki de sen nasıl insansın ya? o işaretin hıristiyanlığın temeli olan kutsal üçlemeyi ifade ettiğini, ortodoks olan sırpların bunu en fazla benimseyen millet olduklarını, katliam sırasında sırp çetelerinin bu işareti kullanmış olmasının (ki ondan yıllarca önce hırvatlar tarafından kullanılmıştır) her milliyetçi sırpı katil ya da ırkçı yapmayacağını biz mi öğreteceğiz haşmetli yazarlarımıza? baba-oğul-kutsal ruh üçlemesini anlatan bu işaretin tüm balkan ortodokslarınca benimsenmiş dini ve tarihi bir sembol olduğunu kezman'ın çocukluk arkadaşı iliç'e ya da tanyeviç'e sorun söylesin kitap karıştırmayı bilmiyorsanız.
    ama bunların hiç önemi yok zaten, önemli olan bağcıyla hesap görmek nasılsa cahil kesim gaza gelir, nasılsa zehir edersiniz adama memleketi, nasılsa giydiği forma sarı lacivert çubuklu ne gerek var sorumluluğa, araştırmaya, özene filan. salla gitsin tutmazsa izi kalır.
    başta yazdığım gibi kezman ırkçı mıdır bilmiyorum, inşallah değildir. hem biz hem kendi için inşallah değildir ama bu yapılanlar yargısız infazdır, bok atmadır, edepsizliktir.
  • yıllarca koşup, çalıştı, çabaladı, didindi.
    semih bir vurdu gol oldu.
  • 4 mart 2008 sevilla fenerbahçe maçı'nı en çok isteyenlerden biriydi, istediği de oldu...120 dakika durmaksızın koşan, pres yapan, rakibini ısıran kezman, maç penaltılara kaldığında da topu ağlara asarak görevini yerine getirdi.
  • zamanında üç hilalli kaptanlık bandı takan ünal karaman'a, bin operasyoncunun himayesinde serpilen türkiye'nin en büyük vantilatörüne, gol sonrası eliyle malum hayvan işaretini yapan sergen yalçın'a ses çıkaramayan soytarıların eleştirdiği futbolcu.
  • sevillada kullandigi penaltida, spikerin bile atamayacagini sanarak hayvan gibi kezman diye bagirdigi dun gibi aklimda olan, bir zamanlarin unlu golcusu. iste gucten dusunce boyle $abalaklarin malzemesi oluyorsun ayri. sahada deli gibi kostugu mucadele ettigi imajla kalacak aklimda, bos kaleye avuta attigi pozisyonla degil. gidisinde bir lugano gosterisi yapmasak da, sahada savasiyla saygimi kazanmis bir oyuncuydu. antrenorluk yapacagi yazilmis, umarim cok basarili olur. bahsi gecen penalti icin;

    http://www.youtube.com/…y8ol5cngsq0&feature=related
hesabın var mı? giriş yap