• şimdi bir saniye hemen bana vurmayın. bir dinleyin önce.

    kalkmış dünyanın en büyük bankalarından biri olan merrill lynch hesaplamış ve rapor yazmış. buna göre %20-50 olasılıkla şu anda matrix'te yaşıyoruz. http://www.paraanaliz.com/…-sadece-similasyon-2238/

    biraz düşünürsek elbette mantıksız değil. sanal gerçeklik, yapay zeka gibi mevzulara artık girmek üzereyiz.

    biz bunlara erişmek üzere isek, torunlarımız - hatta çocuklarımız- kesinlikle ulaşacak. ya da ulaştı ve bu veletler çoktan bizi bir simülasyonda oynatıyor olabilir.

    eğer öyleyse ve sevgili torunlarımız bu yazıyı okuyorsa, sex programının update edilip daha sık kullanılmasını rica ediyorum.
  • ya matrix'te yaşıyoruz ya da matrix'te yaşamıyoruz. demek ki ihtimal %50.

    bilimsel hesap tamam. raporlayıp yayınlayalım.
  • (bkz: sen şunu %85 yap)

    yaşadığımız ülkeye bakılınca şaka gibi geliyor
  • (bkz: neo zoruna mı gitti)

    ***

    hayırlı editler: sözlük bayram tatilinde olduğundan, serdar ortaç şarkısının ingiltere'de 1 numara olması gibi olmuş bu şakanın burada olması ya neyse.

    şu bir: 3 yaşa kadar tv tablet ve telefonu engelleyelim çok çok çok önemli bir kampanya. çocuğu olmayan da bilemez çocuk olmayan da. insanı olduğundan daha da mallaştırmaktan başka hiçbir işe yaramayan bu cihazların, ömrümüzün en saf yıllarında hayatımızdan uzak tutulması için devlet eliyle bir şeyler yapılmalı. bunu sağlamak öyle hemen 1500 imza ile olacak iş değil evet; ama kıvılcım kıvılcım kıvılcım derken birden harlanır alev! ateşi bulmak öyle hemen olacak şey değil ya?!

    şu iki: köy öğretmenleri yarım platformu. hevesi olan girsin biraz göz atsın. elinden ne gelir bir baksın. köy öğretmenlerinin ihtiyaçlarını belirttikleri bir yer; en ucuzundan en masraflısına pek çok ihtiyaç var belki bir yardımımız dokunur. ben de naçizane bir şeyler yapacağım.

    şu üç: öldürdüğü kişinin ailesinden tazminat istemek yüzsüzlüğünü gösteren canlıların anlatıldığı bu hikayede adı geçen zalimlere karşı sanırım 3 boyutlu şu hayatta pek bir şey yapamıyoruz; elimiz kolumuz bağlı... ama zalimin zulmü varsa se7en'in günahı var, az çok demiyoruz boş geçmiyoruz, temizinden, okkalı, kalp sıkıştıran bir bedduayı bu kansızlara çok görmüyoruz. beddua ederken de hayal kuruyoruz bütün insanlar gibi, dilimizi korkak alıştırmıyoruz, yapıştırıyoruz 5 kilolukları! buradan oraya karabasan olup üzerine çöküyoruz... küfür değil ama çok rica ediyorum, beddua! günahı da boynuma ahan da size güzelliğim olsun, siz yeter ki edin gönül rahatlığıyla...

    şu dört: bu sabah dükkana gelirken yanımdan 55-60 yaşlarında bir çift geçti. adam kadına sakince, normal bir tonda, sanki doğalmış gibi: "sizin gebermeniz lazımdı. bak ölmeniz değil, gebermeniz lazımdı diyorum..." dedi, kadın da adama "asıl senin açlıktan ölmen gerekirdi..." diyerek aynı sakinlikte ve doğallıkta karşılık verdi. sustular, yavaş adımlarla, içlerine gömdükleri gerginlikle yürümeye, gezer adım sallanmaya devam ettiler. durup arkama baktım, sakince yürüyorlardı; ama içlerinde nasa'nın kasırga fotoğrafları vardı! aklımdan bir repliği prova ediyor olmaları gibi naifçe bir şey geçti; ama hayır dostlarım, "ciddiydiler". nefret dolulardı; ama çok sakinlerdi. yıllarca içlerinde birbirlerine karşı biriktirdikleri nefreti böyle basitçe ve onlara göre normal olan bu açıklıkta birbirlerine gösteriyorlardı! abla kardeş de olsa, karı koca da olsa, atla deve de olsa birbirinden "nefret eden" insanlar her yerimizdeler; ama "her yerimizdeler". uyarmak istedim! sizi seviyorum...
  • haplanmış birey beyanı.

    (bkz: kırmızı mı mavi mi)
  • olmaz öyle şey eğer matrixte yaşıyor olsaydık, matrixi dizayn edenler matrix filminin yayınlanmasına izin vermezdi yani ihtimal 0.
  • yaşamıyoruz ama yaşayacağız. gerçi bir şey bildiğimden değil bu kadar net konuşmam. ama kamuoyunu bu fikre alıştırmak için konuyu alttan alta ısıtmışlar ki haberler ekşi'ye kadar düşmüş. alanında sözcü isimler bahsediyorlar bundan. beyinde serebral korteksin üzerine yeni bir elektronik beyin katmanı koyarak makine-beyin arayüzü oluşturmak, beynimizle bütün beyinlerin oluşturduğu bir network ağına(bulut) erişmek, diğer server-beyinlerle telepatik iletişim kurmak vs. bunların hayalleri çok öncelerinden kurulmuş zaten, -güneşin altında yeni bir fikir yok-, ama mevcut teknoloji bu ileri seviyeye gelmiş bulunuyor.

    edit: korkmayalım arkadaşlar. bu yeni yaşam biçiminde de mutluluk vardır. ne de olsa herhangi teknoloji allah'ın insanı kısıtladığı çerçevenin ötesine geçemez. bir map'in içine girmek kulağa hoş gelmiyor tabii ama, sevdiğinle fiziksel ortamın ortadan kalkması, sanal oluşturulmuş bir map'te buluşup kahvenizi yudumlamanız kötü değil. ama kahve aslında olmayacak, sadece önceden tanımlanmış, beyindeki birtakım sinyalizasyon ağının uyarılmasıyla vücuda gelmiş duygulanım ve düşünce olacak.
hesabın var mı? giriş yap