• kotçumsu. (ahaha kusarak dağılmayın lan hemen. gelin bir şey anlatacam)

    şaka bir yana, buradan aldığı jean pantolona 50 liradan fazla veren her kim ise benim gözümde çok zengin birisidir arkadaş. öyle ki, levi's'e 150-200, dkny-hilfiger denim-guess-diesel-energie gibi markalara 250-400 lira verenden bile çok... hele ki o özel koleksiyon dedikleri ve 150 tl barajını geçen jeanlerine para verenin evinde kaşıkçı elması'nı ararım.

    anlamadınız değil mi? açayım biraz:

    (uyarı: yazının bundan sonrası didaktik bir biçimde devam edecek ve bunu ilk defa yaptığım için çok heyecanlıyım. bir arıza görürseniz heyecanıma yorun lütfen)

    tekstil ürünlerinde ürünün maliyetini kısmak, ürünü ucuza mâl etmek için en geçerli yöntem, ürünün içine sentetik madde katmaktır. örneğin: benetton'da %80 polyester %20 pamuktan imal edilmiş bir gömleği şu an 39 tl'ye alabilirsiniz ama aynı markanın %100 pamuktan imal edilmiş bir gömleğinin başlangıç fiyatı 99 tl.dir. defacto'dan %80 akrilik içeren bir trikoyu 39 tl'ye alabiliyorken, bir başka mağazanın vitrininde aynı model ve aynı desen trikoyu 99 tl'ye görebilirsiniz. her ne kadar günümüzde sentetik madde petrol türevi olduğu için pahalı görünse de, hiçbir zaman maliyette doğal elyafa erişemez. (eveeettt... artık bir entryde 'günümüzde' kelimesini de kullandığıma göre benden rahatlıkla tiskinebilirsiniz)

    ama jean denen denim kumaşı pamuktan gayrısını reddettiği için, daha doğrusu reddetmeyen kumaşlar da bir sike benzemediği için; bir jean ürününü ucuza mâl etmek isterseniz içindeki pamuk yoğunluğunu azaltmanız gerekir ki, bu da ürünün haliyle gramajını düşürür ve ürünün kullanım süresinin azalmasını geç, ürünü kullandığınız esnada ağzının yüzünün bir yana kaymasını engelleyemezsiniz.

    size bir test önereceğim:

    boyner ykm gibi bir çok markanın bir arada satıldığı anchor mağazalara gittiğinizde bir elinize mavi'nin pantolonunu, diğer elinize de levi's'in pantolonunu alın ve (amacım burada levi's'in reklamını yapmak değil. o mağazalarda bu iki markanın standları yan yana olduğu için...) aralarındaki ağırlık farkına bakın. sadece ağırlığına değil, kullanılan malzeme kalitesine, dikişlerindeki işçiliğe de bakın. hatta siktiredin levi's'i sosyete pazarında satılan alelâde 'çakma' diye tabir edilen bir jean ile mukayese edin.

    ''bana ne lan gramajından? kuyumcu muyum lan ben! elin kapitalist amerikalıları bana pantolonu 200 liraya kaktırırken; ben yerli malım yurdum malıma 100 lira veriyorum ve misler gibi de giyiyorum'' dediğinizi duyar gibiyim. ahan da duydum amına koyim!

    misler gibi giymediğini ben görüyorum ama giyim kuşam ile ilgili bir fikrin olmadığı için sen göremiyorsun. pantolon götünden düşüyor lan farkında değil misin? daha giyiyorsun on dakika sonra dizleri folloş olmuş, az pamuk kullanıldığından dolayı beli esnemiş de esnemiş bildiğin göt çatalına düşmüş, dikişleri sağa sola kaymış, cüzdan koyduğun arka cebinin verdiği kabarıklık götüne göt eklemiş. kemer de kar etmiyor ki sıktırınca belinde bombe bombe duruyor. daha eğilince caaarrrtttt diye yırtılması konusuna değinmedim bile bak. bir gün giydiğin kotu bırak ertesi gün giymeyi, katlayıp gardrobuna koyamıyorsun ki. kabarmış da kabarmış pantolon neresinden katlayacaksın?

    hele ki bunu tüketen kadınlara daha da bir anlam veremiyorum. 17 yıldır mağazacıyım ve bizim en büyük mesleki dezenformasyonumuz milletin poposuna 'acaba markası ne?' diye bakmaktır. işbu yüzden 17 yıldır milletin götüne bakarım ve bir tane kadının da kalçasını güzel gösteren mavi jeans pantolonu göremedim arkadaş! kızım siz kabinden çıktığınızda ilk arkaya bakarsınız ama hiçbiriniz de mi gömediniz 'angut ensesi' gibi kalçanızı? bildiğin basıyor be kalçanızı bre gafiller! yukarıdan aşağıya diklemesine yan yana uzanmış iki tane mürdüm eriği gibi götle geziyorsunuz da farkında değilsiniz amına koyim. (mezkur marka da bu durumun farkında ama bir türlü çözemediler bu problemi)

    ''lan amcık! benim babam senatör mü? dereden tepeden ekemiş ekemiş anlatıyorsun ama nerde bende bir kota verecek 200 lira be'hey götveren?'' diyorsun değil mi? (ağır konuştun ve temelde haklısın ama dur bi dinle)

    bütçeye eyvallah. sen 200 lira verme kardeş; o fiyata ve hatta daha ucuzuna aynı segmentte daha güzel pantolonlar alabilirsin ama. collins var, ltb var, loft var ve hatta rodi var. yukarıda bahsettiğim testi bu markalarda da yapabilirsin. ve hatta kafayı kırıp terazide tartabilirsin. şu şimdi burun kıvırdığın markalardan bir tanesi de kefede hafif gelirse kardeşin sana istediğin kotu hediye edecek. söz!

    zaten bu ''amannn niye gidip bi tişörte 60 lira vereyim? gider 20 liraya üç tane alır değişik değişik giyerim'' gibi rezalet bir giyim anlayışı var ki ben buna hastayım! giy amına koyim sen bir yıkamadan sonra yakası sağa sola sünecek, eteği kol ağızları marullanacak, yan dikişeri öne arkaya kayacak tişörtleri değişik değişik!''

    şimdi dönüp dolaşıp işi ''kıvanç tatlıtuğ'un, adriana lima'nın reklam paralarını sizden çıkarıyorlar!!!!'' gibi romantik bir yorumla bitireceğimi zannediyorsunuz değil mi? vallahi hiç aklıma gelmemişti bu emin olun. bu konuda eleştirmek yerine; o daha reyondayken ağzı yüzü bir yana kaymış kotları millete bu sayede ederinin misli ama misli katı ile satabildikleri için kendilerine şapka bile çıkarıyorum.

    aha bir soru daha çınlıyor kulağımda: ''ama benim pantolonum yırtılmıştı ve götürdüğümde sorgusuz sualsiz değiştirdiler. nabeerrr...''

    o pantolonun maliyetini sana söylesem, dükkanlarının önünden geçmezdin emin ol kardeş. ama siz romantik milliyetçiler sağ olun adamları ihya ettiniz. yarın öbür gün yabancılara kallavi bi paraya satıldığını öğrenince görecem o sizin ben 'ahy bizimkiler kazansın şekerim' tribinizi.

    yerli malı yurdum malı eyvallah ama kimse de ona domalmamalı!
  • insan markaları gördüğü muamele ile konumlandırıyor kafasında.

    yaklaşık 1.5 sene önce bir kot pantolon aldım buradan. çok da beğenerek almıştım, böyle incecik bir kot, açık renk filan. neyse efendim bu kotun poposunda bir delik gördüm birkaç kullanımdan sonra. deliğin öyle bir görüntüsü vardı ki, hani ben bir yere takmışım, öyle delinmiş gibi bir durumda. baktım gitgide sökülecek bu kısım, kaldırdım kotu gözümün önünden. sonra epeyce bir zaman geçti, geçen ay yeniden girdim mağazaya (marmara forum). eski kilomdan yaklaşık 10 kilo aşağıda olduğumdan (yazar burada havasını atıyor) yeni bedenimde kota ihtiyacım vardı. neyse alışverişimi yaptım, tam çıkarken geçen seneki kot geldi aklıma, ordaki kıza durumu anlattım, tamir olur mu ki filan dedim, kız da "önce bir getirin, belki de kullanım hatası değil, o zaman ürün değişimi olabiliyor" dedi. o an ezikliğimi fark ettim, ben kendime kızıp "kimbilir nereye oturdun da kotu yırttın" modundaydım.

    neyse efendim ben bu eski kotu aldım (fatura yok ortada tabii), metrocity mavi jeans'e götürdüm. ordakilere anlattım durumu ama burda çalışanlar diğer mağaza gibi davranmadı, burun kıvırdı, "çok istiyorsanız gönderelim incelemeye ama gerek yok, bunu siz yapmışsınız, terzi isterseniz diksin ama belli olur" diye bikledi. tam yine ezik büzük "kesin ben yaptım lan" havasına girmiştim ki, o an "yok gönderin, incelensin lütfen" lafı çıktı ağzımdan.

    geçen hafta telefon geldi, hata bende değilmiş, değişimini onaylamışlar. dün gittim metrocity mavi jeans'e vakur bir şekilde. az kalsın "naber işte benim hatam değilmiş" diyecektim, ama o uyuz kızı göremedim. neyse gittim, beğendim, hemi de yeni bedenimde bir pantolon. yardımcı olan çocuk üzerine 40 tl vereceksiniz dedi, yeni aldığım 140 tl imiş, ben 99'a almışım o kotu, kabullenip gittim kasaya. kasa ne dese beğenirsiniz? benim geçen sene aldığım kotun değeri 160 tl imiş, 60 tl indirimli almışım, o indirimi yeni aldığım bu üründen de düşüyorlarmış, bir baktım ki kız "20 tl'lik bir şey daha alın lütfen" dedi. şaşkınlık içinde, yanımda kendine bir adet terlik almış olan arkadaşıma baktım ve ederi 20 tl olan terliği kasadaki kıza verip arkadaşıma bir hediye almış oldum.

    niye bu kadar uzun bir entry mi yazdım? alışık değiliz millet olarak, kavgaya, haksızlığa alışmışız, paramızı sürekli bir yerlere kaptırmaya alışmışız. böyle güzel bir uygulama ile değiştirilince ürünüm duygusallık yaptım sanırım.
  • 2005'te sanırım, bir tişört aldım buradan. ilk yıkamada arkasında bir iz oluştu.

    2010'da kaşındım, yine bir tişört aldım. ilk yıkamada önündeki yazı silindi.

    2015'te görüşmek üzere...
  • bunla ilgili bir anım var. babam terzi. o yüzden hep kumaş giydim. bir gün canım çekti kot giymek istedim. en büyük abimin eşi alalım dedi ve en büyük abim yengem ve ben maviye girdik. kot pantolon fiyatlarını öğrenince abim kızdı. çıktı mağazadan, tabi biz de. yoldan o sırada bir kız arkadaşım geçiyordu. onun da üzerinde kot pantolon ve ceket vardı. abim caddenin ortasında o kızı gösterip bağırarak "şimdi şunun ederi 100 lira mı!" dedi. ben yerin dibine geçtim. kaç hafta o arkadaşımın yüzüne bakamadım.

    sanırım o yüzden içimde kalmış ki, hala mavinin önünden geçerken canım acır, yolumu değiştiresim gelir. hatta oradan bir şey alamam bile.
  • 100 tl'lik alışverişe kıvanç tatlıtuğ posteri hediye etmesiyle, bundan gayrı erkek müşteri istemiyorum alt metnini kafalara kazıyan firma. yahu yetişkin, heteroseksüel bir erkek olarak ne bok yemeye alayım o posteri? odama asacak halim yok ya?!
  • azıcık taşakları varsa; reklam konseptinde, götlü göbekli çoğunluk türk erkeğini çıkarıp, ürünlerini giydirerek, göze hoş hale getirmeye çalıştıklarında daha samimi gelecek marka. ulan sen 1.90 sarışın mavi gözlü karnında altı baklava sahibi adamı sergiliyorun. adama arıcı kıyafeti giydir o da olacak, göze hitap edecek. samimi olun oğlum samimi..
  • sadece yeni sezon ürünlerinde yapılan alışverişlerde %5 indirim sağlayan ve bu indirimi de anında değil, kartuş adını verdikleri bir karta yükleyip bir sonraki alışverişte kullandıran firma. cin şirket.

    indirim kartının adını kartuş koyan zihniyeti de hakikaten takdir ettim. nefis harbiden. "mavikart, mavijeans" gibi isimlerin suyu çıkmış anlaşılan. aslında indirim kartının adını kartuş değil de kazım ya da mahmut koysalarmış daha şekilli olurmuş.
  • sahibini, yöneticisi veya reklamcısını bulsam söyleyecek iki çift kelamım var;

    bak beyim! yıllardır kadınları kullandınız, daha fazla çanta, daha fazla ayakkabı, daha fazla bluz satmak için tüm dünya şirketleriyle beraber türlü türlü alengirlere girdiniz. hoş, kadınların bundan bir şirkayeti yok, geçinip gidersiniz ömür boyu da benim şikayetim var arkadaş. yıllardır 2 tanesi 30 liraya alınmış leke pantolonlarımı köye gönderip mavi jeans'in outletinin yolunu tuttum. o mu güzel bu mu güzel derken mağazadaki en pahalı -haliyle outlet olmayan- pantolonu almışım, haberim yok. televizyon reklamlarında kıvancın giydiği pantolona bakıyorum, bir de kendi kıçıma geçirdiğim pantolona bakıyorum alakası var mı? bizde niye kıç yok? sonra kıvancın üzerine "cin" attığı o tişörtleri alıyorum, istanbul falan yazdırmışsınız sanatçılara, onlar da pazar malı gibi duruyor.

    şimdi bir önerim var; ya gelip efendi gibi beni balla kaymakla besleyip, body salonuna yazdırırsın ya da leke'ye geri dönerim? hayır ne tehditi bebeğim, ben sana güveniyorum ama çevreye güvenmiyorum.
  • dünya markası olduktan sonra ilk iş kendi memleketindeki müşterilerini söğüşlemeye başlayan marka. ne söğüşlenesi milletmişiz be! hadi levi'sı vesaireyi anladım, ithal onlar, gümrüğü vesairesi var da, behey mavi jeans sen kimi şaapıyosun afedersin?!
  • efsane reklamlarıyla beni benden alan marka. bi jean bi tişört sadece 190 lira. cool olmak işte bu kadar kolay. sonra ne mi oluyor? metroda arkadan değdiriyorlar, efsane bir gün geçiriyorsun falan filan...
hesabın var mı? giriş yap