48 entry daha
  • benzin lt fiyatlari
  • medeni kelimesinin anlamını bilmeyen, çarpıtan insanlar.

    bir de avrupa ülkesi olmamız lazım diye avrupalı sıçan deliğine girse peşinden girecek olanlar.

    avrupa'nın erkeği dibini dövdürdü bizimki dövdürmeye can atıyor, sarı çizmeli mehmet ağa botu giyiyor kızı, bizimkiler de peşlerinde...

    japonya gibi olmaya neden çalışmıyorsunuz, malezya'nın suyu mu çıkmış, filmlerde izlediğiniz şeylere bu kadar özenti olmasaydınız ülke kekliğe özenen serçe dolu insanlardan oluşmayacaktı.

    bu engel kafası karışıklıktır. neyi niye istediğini bilmemektir.
  • islamiyet sanki hayrandı batı medeniyetine ! islamın batı medeniyetine bakışı şu "medeniyyet dediğin tek dişi kalmış canavar" peki kime ayar verdiğini sanıyorsun be embesil. evet, medeniyet denen canavar bir ülke olmamıza en büyük engel islamiyet elhamdülillah.
  • bu ülkenin halkı hiçbir zaman medeniyeti özümseyemedi. her şey çok çabuk gelişti, alt tabaka ne olduğunu anlayamadan cumhuriyet, demokrasi, latin alfabesi, çağdaş yaşam... hiçbirine uyum sağlayamadı, sağlayanı da sevmedi kendisinden görmedi.
    medeniyet için savaşmak zorunda kalmadı her şey onun için yapılıverdi miskinlik üzerine sindi, şimdi hep bekliyor ki gelsin de birileri onun yerine haklarını korusun. toplumun kökü medeniyeti kabullenmedikçe aynı tip nesiller yetişmeye devam etti, sonuç malumunuz. zaten türkiye avrupa ülkesi değil ve olmayacak ama türkiye arap ülkesi de değil nevi şahsına münhasır, örneklendirilmesi hayli zor bir yer burası, belli bir kalıba oturtmaya çalışmak boşa, lakin avrupa medeniyetine erişmemiz de bu kafayla, bu yönetimle, bu eğitim sistemi ile, bu hukuk sistemi ile, bu kişiye çıkar sağlama amaçlı politika anlayışıyla, hiç bitmeyen dışarıdan içeriden yıpratmalarla imkansıza yakın gibi.
  • kalabalık nüfus ve giderek atatürk ilkelerinden uzaklaşma.
  • iğneyi kendimize çuvaldızı başkasına batırmadan bulamayacağımız engeldir.

    ahlaksızlığı "pratik zeka" olarak gören bir milletiz biz. "bal tutan parmağını yalar" diye atasözümüz var. ve sonunda kendimize layık biçimde yönetilmeyi de başarmış bulunuyoruz!
  • medeniyetin tanımı ya da avrupa ülkelerinin medeni olup olmadığı -makul- tartışmasını dışarıda bırakıp "medeni avrupa ülkesi" ifadesini gördüğünde herkesin zihninde aşağı yukarı aynı (ya da büyük ölçüde benzer) bir imgenin canlandığını kabul edersek, bence bunun nedeni tutarsızlıktır.

    daha da açmak isterim bunu. tutarlılığı analitik düşünme, kişinin düşünce sistemini veya hayat/dünya görüşünü mantık temelinde kurması olarak anlıyorum ben. bizim insanımızda bu yok. bizim için mantıklı bir akıl yürütme zinciri kurmaya kalkan insan "sıkıcı"dır. bir tartışmayı temel birkaç noktaya dayandırıp, tartışma içinde geçen kavramları net bir şekilde tanımlayıp buna göre argüman oluşturan insan "detaycı"dır. tutarlılığı ön planda tutarak konuşmaktan başka bir çare yoktur aslında. tutarsız olanla konuşulamaz. ama bizim için öyle değildir. çünkü bizim için işler mantıkla yürümez, pratikle yürür. bizim için kervan yolda düzülür. başta dediğinin tutarlı olup olmaması önemli değildir, çünkü o dediğin tutmazsa hiçbir çekinme, utanma, sıkılma hissetmeden tam tersi savunulabilir. ama bu gerekçesi, eleştirisi verilmiş bir düşünce değişikliği yoluyla değil, bir anda, hiçbir temellendirme yapılmadan, hiçbir gerekçe sunulmadan, eleştiri verilmeden yapılır. çünkü bizde takiye vardır.

    bunun nedeni de bence bizde "süreç" fikrinin pek yerleşmemiş olmasıdır. ilk dediğimle çelişir gibi görünebilir bu, açıklayayım: bu, olayların, düşüncelerin, dünya görüşlerinin, hatta dünyanın kendisinin "otonom" bir sürecinin olduğu fikrine sahip olmamaktır. neden? çünkü dünya 6 günde yaratılmıştır. insan adem ve havva'dan yaratılmıştır. iyi, kötü, doğru, yanlış, doğal afetler, güzel şeyler, yağmur, kar, deniz, hava... her şey bir anda yaratılmıştır. onların kendi doğaları, kendi işleyişleri, kendi süreçleri yoktur. bir kere yaratılmıştır ve sonra da yalnızca yaratıcının emrine tabidir. insanın kendisi de böyledir: insan kuldur. düşünce bile otonom değildir, kulluğunun bir sonucu olarak en başta yaratıcıya, sonra da başka, daha üstün düşüncelere tabidir. bu nedenle de insanın dedikleri o anda ona doğru gelen şeylerdir. öyle ya, zaten otonom değilsin, zaten kendi doğan yok, öyleyse o anda yanılsan da nedeni sen değilsin. sen hiçbir yaptığının sorumlusu değilsin. daha doğrusu, iyi yaptıklarının nedeni sensin, kötülerin nedeni başkası veya kader. neden? çünkü sen aslında sen değilsin. ne olursan ol en az bir varlığın kuklasısın. bu durumda yanılamazsın da. nasıl yanılacaksın ki, yaptıkların hep başka bir yerden güdüleniyor. mesela tecavüz bile edebilirsin ama kötü olmazsın. çünkü sen böyle yaratılmışsın. önünde öyle kendi halinde takılan bir organın var. o istemiş, yapmışsın. istemekle yapmak arasında bir süreç yoksa, sorumlu da sen olamazsın. mesela yine aynı nedenle kürtaj cinayettir. çünkü süreç yoksa, hiçbir şeyin kendine özgü bir doğası yoksa, yalnızca tek bir yaratıcının tek bir yaratımıyla oluyorsa, cinsel ilişki sonrası gebe kaldığın anda bebek de olmuştur. çünkü yaratıcı gebe kalmanı sağlayarak bebeği yaratmıştır bir kere. aynı nedenle plan program falan da yapmaya gerek yoktur... buna sayısız örnek verilebilir, ama bu kadarı yeterli.

    bu durumda her şey olabilir aslında. yalan söyleyebilirsin, yere balgam atabilirsin, bir öküz olabilirsin, dolandırabilirsin, hatta tecavüz edebilirsin, öldürebilirsin... çünkü sen bir kere inanmışsın. inançlısın sen, artık daha ötesi yok senin için. ama bence bu inancı müslümanlık olarak düşünmemek lazım. bu islam dinine inanma değil, genel olarak bir inanma tarzıdır. bizim insanımız böyle inanır. bir kere inanınca bütün aklını, iradesini teslim eder. inandığının ne olduğu önemli değildir. bu teslimiyet önemlidir. çarpık bir ahlak ve din anlayışı söz konusudur burada. çünkü zihnin temel ilkesi olan tutarlılık ilkesi dışarıda bırakılmıştır. bozulmuş bir zihin durumu vardır. evet böyle bir insanın inancı dışında hiçbir şeyle ters düşmesi sorun değildir. ama daha fenası, bu bozuk zihin durumu nedeniyle aslında inancıyla da ters düşemez. bu saydıklarım inancına aykırı değildir, çünkü, anlatmaya çalıştığım gibi, otonom düşünce, tutarlılık diye bir şey yoktur. sen dolandırırken de aslında başka bir yerdedir sorumlu. her şey 'ben yaptım oldu'dan ibarettir. sen de her koşulda doğrusundur. bu nedenle farklı olanı anlama diye bir şey de yoktur. farklı, en iyi ihtimalle "hoşgörülecek", bu olmazsa da düşman görülecek olandır. bunun doğrudan islamla ilişkisiyle anlatıldığı güzel bir entry de var (bkz: #40423147), ama ben daha da genel bir şeyden, bu din anlayışının da nedeni olan bu bozulmuş zihin yapısından bahsediyorum.

    böyle olduğunda da medeni olmak mümkün değildir. çünkü medeni olmak her şeyden önce kendinin ve karşındakinin birey olduğunu kabul etmektir. sen ve diğerleri birer akıl, irade ve hak sahibi öznedir. yani kendinden sorumlusundur, birey olmanın, hatta ahlakın da koşulu budur. (burada ahlakın koşulunun özgürlük olduğunu, çünkü özgür eylemedikçe eylemlerinin ahlaklı olmasının ya da olmamasının söz konusu olmadığını söyleyen kant'a da selam çakalım.) böyle olunca dediklerine, yaptıklarına dikkat etmelisin, onları asgari düzeyde de olsa temellendirmelisin. ama sen tutarsızlığı dışlayarak zihnini en başta devre dışı bırakınca, medeni olmayı bırak, sen bile olamazsın.
  • avrupa'nın medeniyet denildiğinde akla gelen ilk kıta olduğunu bilmeyen arap aşıklarıdır. avrupa derken de tabii batı avrupa.

    yoo avrupa olmak neden medeni olmak olur? neden onlar medeniymiş? bence de haklı adam. kapkara çarşaflar içinde ter kokuları ile, tacizler, tecavüzler, kadını itin gö*üne sokmalar, kırbaç cezaları, allahuekber deyip kafa kesmeler, 13 yaşındaki kıza hallenip 9 yaşındaki kızı pazarlamaalar, açlık ile oluşan ağız kokuları, grip olup gidilen hastaneden sıtma olup çıkmalar, millete köle olmalar, etek ta*ak öpmeler, her sokakta en az 5 dilenci, bir deri bir kemik insanlar, karın tokluğunu bile sağlamayan maaşlar ile çalışmalar, en ufak bir afette ölen onbinlerce insanlar, hayvan gibi trafik, adım başı yamalı yollar, kaldırıma park edenler, kırmızı ışıkta geçenler, alt veya üst geçit olmadığından yol ortasından geçen yayalar, hırsızlığın rüşvetin tavan yapması, 10 dakikalık işi 5 saatte yaptıran bürokrasi, orta sınıfın olmadığı zenginin çok zengin, fakirin çok fakir olduğu halk, yaptığı 10 haberden 9'u yalan olan medya, yozlaşmış sadece kendi cebini düşünen politikacılar, bulduğu her fırsatta insanları dolandırmaya çalışanlar ve daha nicesi.. evet kesinlikle medeniyet bu olmalı.

    tabii bundan medeni olan tek yer batı-avrupa çıkmamalı.. kuzey de (iskandinavya) candır.
  • köy enstitülerini amerikan çıkarlarına yem eden ve hala çağcıl versiyonunu yarım asırı aşkın süredir yeniden kuramamış, halkın gerçek iktidarını engelleyen, siyaset ağalarını başımıza musallat eden statükocu zihniyet.
3 entry daha
hesabın var mı? giriş yap