• işgal takımlarıyla daha önce defalarca maç yapan takım taraftarı; sözde tarih floodu yapmış kişi. sanki sadece işgal takımlarıyla fenerbahçe maç yaptı. ha, bir de fenerbahçe'nin o dönemki başkanı şehzade ömer faruk efendi değil; sabri toprak idi.

    bir gram tarih bilgisinden yoksun olduğu gibi; bunun dostluk turnuvası olduğunu iddia etmiş ve de üstüne üstlük 1959 şampiyonluklarının haklı istenmesine karşın olarak ağlamaktadır. ayrıca general harrington kupası, ingiliz işgalcilere; anadolu'ya silah kaçırarak adeta tokat vuran ingilizlerin, istanbul'u terk etmeden önce fenerbahçe'yi akıllarınca küçük düşürmek isteyerek maç teklifi yapmalarıyla olmuştur. bu maça sadece fenerbahçe ismen davet edilmemiş; gazetelere tüm türk kulüpleri davetlidir denilmiş, fenerbahçe ise yalnız kendi kadrosuyla bu organizasyona katılacağını belirtmiş, g.saray takımı ise kendi kadrosundaki en iyi 3 adamı (bunlardan birisi aslan lakablı nihat) fenerbahçe'ye vermek istemiş. maç sonu ise taksim kışlasından tünel'e kadar futbolcular; halkın sırtında omuzlarında taşınmıştır..

    işgalci ingilizlerle g.saray takımının yaptığı maçlar ektedir:

    dostluk maçı: galatasaray 3-1 fransız garnizonu
    dostluk maçı: galatasaray 1-1 fransız garnizonu
    dostluk maçı: galatasaray 5-1 fransız garnizonu
    dostluk maçı: galatasaray 2-2 fransız garnizonu
    dostluk maçı: galatasaray 3-3 fransız garnizonu

    1918-1919 (özel maç)
    galatasaray 3-1 fransız garnizonu

    06 aralık 1919,
    bakırköy çayırı, istanbul, türkiye
    1920-1921 (özel maç)
    galatasaray 3-1 fransız garnizonu

    06 ocak 1920,
    makriköy çayırı, istanbul, türkiye
    1920-1921 (özel maç)
    galatasaray 1-1 fransız garnizonu

    30 ocak 1920,
    makriköy çayırı, istanbul, türkiye
    1920-1921 (özel maç)
    galatasaray 5-1 fransız garnizonu

    27 şubat 1920,
    makriköy çayırı, istanbul, türkiye
    1920-1921 (özel maç)
    galatasaray 2-2 fransız garnizonu

    08 ağustos 1920,
    makriköy çayırı, istanbul, türkiye
    1920-1921 (özel maç)
    galatasaray 3-3 fransız garnizonu

    22 ağustos 1920,
    makriköy çayırı, istanbul, türkiye
    1920 sezonu
    galatasaray kupası
    yarı final maçı
    galatasaray 2-3 fransız garnizonu

    12 eylül 1920,
    makriköy çayırı, istanbul, türkiye
    1922-1923 (özel maç)
    galatasaray 5-0 fransız garnizonu

    24 aralık 1922,
    ittihat çayırı, istanbul, türkiye
    1934-1935 (özel maç)
    galatasaray 20-0 fransız garnizonu

    dönemin tevhid-i efkâr gazetesinde harington kupası zaferinden de şu satırlarla bahsedilmişti:

    fenerbahçe'nin ingilizlere kati bir galibiyeti

    https://1.bp.blogspot.com/…fkar_haringtonkupasi.jpg

    1. fotoğraf altı : fenerbahçe takımımıza mağlup olan ingiliz muhtelit gardlar takımı

    2. fotoğraf altı : zeki (rıza sporel) bey galibiyeti temin eden ikinci sayıyı yaparken.

    dün taksim stadyumu'nda muhtelif kulüpler arasında futbol müsabakaları icra edildi. fenerbahçe takımımız ile ingiliz muhtelit gardlar takımı arasındaki müsabaka pek heyecanlı olmuştur. şehrimizde bulunan ingilizler, şimdiye kadar ekseriyetle türk takımlarına mağlup oldukları cihetle, bu mağlubiyetlerin acılarını çıkararak intikam almak ve mutlaka ihraz-ı galibiyet etmek amiliyle bir araya gelerek teşkil ettikleri ve günlerce talimler yaparak hazırlattıkları kuvvetli muhtelit bir takım ile sahaya çıkmışlardır. binlerce seyirci önünde pek heyecanlı bir surette devam eden ve bazen herkese fenerbahçe'nin kaybedeceği intibalarını veren müsabaka neticesinde, ingiliz takımı mühim bir mağlubiyete uğramış ve galip fener takımı mev'ûd kupayı almıştır.

    fenerbahçe-ingiliz gardlar takımı ve diğer takımlar arasındaki müsabakaların suret-i cereyanı hakkındaki tafsilat kısm-ı mahsusumuzda münderictir.

    ingilizler fenerbahçe'ye mağlup oldular!

    https://2.bp.blogspot.com/…ar_haringtonkupasi_2.jpg

    fenerbahçe takımımız ingilizlerin en kuvvetli ve muhtelit gardlar takımını mağlup etti.

    öteden beri ingiliz takımları ile yaptığı müsabakalarda hemen daima galip gelen fenerbahçe takımımız dün tehlikeli bir imtihan devresini muvaffakıyetle başardı. bir çok defalar mağlup oldukları halde bu türk takımını muhakkak yenmek inadından vazgeçmeyen ingilizler, şehrimizde bulunan grenadier gard, goldstream gard, ırish gard ismindeki üç kuvvetli takımlarından gardlar ismiyle muhtelit bir takım teşkil etmek ve bu takımı dünkü oyunda galibiyeti muhakkak temin için muhtelif talimler ile hazırlamışlardı.

    filhakika ingilizler dünkü oyunun ilk devresinde, müttehid denebilecek derecede ahenkdar hücumları, muntazam ve düzgün pasları ve sert oyunları ile futbolcularımızı şaşırtmaya çalıştılar, binlerce türk seyirciyi ümitsizliğe düşürdüler ve adeta fenerbahçe'yi mağlup ederek muratlarına erecek bir kuvvet ve kabiliyet gösterdiler, fakat neticede türk'ün azim ve kuvveti önünde yorgun ve bitkin bir halde yenilmeye mecbur oldular.

    iki taraf da müsavi derecede kuvvet arz ettikleri için oyun baştan aşağı daima şüpheli ve heyecanlı bir reviş takip etti. birinci devrede ingilizler ilk hücumlarından itibaren bizim kaleyi sıkıştırmaya başladılar ve oyun fenerbahçe'nin ilk ve yegane akınından sonra devrenin nihayetine kadar bu suretle cereyan etti. hasmın hem şedit, hem sanatkarane oyunları karşısında muhacimlerimiz matul ve nispeten seyirci bir vaziyette kalırken müdafaa, topu kaleden geçirtmemek için canla başla çalışıyordu.

    ismet bey, müdafiler, bilhassa kaleci güzel karşılamalar ile çok kıymetli oynadılar. fakat devrenin sonlarına doğru ta merkezden kopan top muntazam ve hesaplı paslar ile dolaştıktan sonra yalnız merkez muavininin himmeti ile aleyhimize bir sayı kazandırdı.

    mağlubiyete doğru gidildiğine işaret eden bu sayı, bütün seyircilere bezgin bir ümitsizlik verdi. fakat sanki birinci devreyi hasmını denemek ve yormak için bilhassa böyle mağlup bir vaziyette geçirmiş olan fenerbahçe takımımız, ikinci devreye şiddetli azim ve taze bir kuvvetle başladı.

    beklerimiz fener muhacim hattının ahengine girmiş ve bilhassa zeki ve alaaddin beylerin arkasında mekik gibi gidip gelmeye başlamıştı. muavin hattı da daha çok çalışıyordu. bilhassa ismet bey daha fazla açılmıştı ve daha muvaffakıyetli oynuyordu.

    birkaç dakika geçmemişti ki yorulan hasmın karşısında fenerbahçe'nin iyiden iyiye inkişaf etmeye başlayan düzgün oyunu ilk semeresini verdi. seyircilerin çılgınca muvaffakıyet avazeleri ile ilk sayı ilan edildi.

    şimdi her iki takım arasında beraberlik hasıl olmuştu. tarafeyn galibiyete erişmek için aynı vaziyet ve mesafede idiler. fakat ingilizler artık yorgunluktan şişmişlerdi. ingiliz askeri serpuşunu kafasından çıkarmayan kaleci, muhacimlerimizin kaleyi sarsan havaleleri karşısında titremeye ve şaşırmaya başlamıştı.

    şimdi oyuncularımız ingilizlerin birinci devredeki faikiyetinden üstün bir varlıkla hasmı sıkıştırıyorlardı. fenerbahçe'nin bu birbirini kovalayan akınları arasında top alaaddin bey'in himmetiyle zeki bey'in soluna düşmüştü. bu kıymetli orta akıncımızın en kuvvetli vurduğu sol ayağı hizasına düşen topun kaleye girip sayı yapması muhakkaktı. nitekim de öyle oldu. ingilizlerin, kafasından ingiliz askeri serpuşunu çıkarmamış olan kalecileri, bu şiddetli havalenin önüne geçemedi ve türk takımı ikinci sayısını yaptı.

    artık oyun, sonuna kadar fener'in tam bir hakimiyeti altında ve seyircilerin mütemadiyen uğuldayan muvaffakıyet avazeleri ile cereyan etti ve neticede pek iltizamkarane harekatına rağmen takımının mağlubiyetine mani olamayan ingiliz hakem düdüğünü öttürerek oyunun hitamını ve en kuvvetli ingiliz muhtelit takımının mağlubiyetini ilan etti.

    yüzde yüz galibiyet ümidiyle gelen hasım, sahayı tam bir hüzün ile terk ederken bire karşı iki sayıyla galip gelen türk takımı fenerbahçe'nin kaptanı zeki bey elinde mev'ûd galibiyet kupası olduğu halde seyircilerin tezahürat-ı meserretkaranesi arasında eller üzerinde götürülüyordu.

    diğer futbol müsabakaları

    fenerbahçe-ingiliz müsabakasından evvel darüşşafaka ve fenerbahçe kulüplerinin üçüncü takımları arasında icra edilen müsabakalarda darüşşafaka takımı sıfıra karşı iki sayı ile ihraz-ı galibiyet eylemiştir.

    müteakiben fenerbahçe-galatasaray ikinci takımları arasında cereyan eden heyecanlı müsabakanın neticesinde fenerbahçe bire karşı üç sayı ile muvaffakıyet temin etmiştir.

    * * * * * *

    not : fenerbahçe bu müsabakaya aşağıdaki 11 ile çıkmıştı.

    şekip
    hasan kamil - cafer
    kadri - ismet - fahir
    sabih - alaaddin - zeki rıza - ömer - bedri
  • fenerbahçe'nin protesto amaçlı maça çıkmadığı milli küme maçını bahane göstererek 1959 öncesi şampiyonlukların sayılmaması gerektiğini dile getirmiş ezik, kompleksli ve yalancı bir şahıs.

    iyi o zaman bjk'nin, altay'ın finale çıkmadığı türkiye kupasını da kaldıralım, yoksayalım. ne dersin? başakşehir de maçı terkettiydi, ne gerek var şampiyonlar ligine... değil mi la uydurukçu?

    velhasıl bu arkadaş hep böyle. sürekli bir iftira, hepsi de yalanlanıyor. 3 maç ile şampiyon oldular dediği sezon 30 maça çıkılmış, 3 şehrin takımı oynadı dediği sezonlarda 10'dan fazla şehrin takımı var falan.

    1959 öncesi şampiyonlukların sayılması için 3 basit soru var:
    bu turnuvalar ulusal mıdır?
    bu turnuvaları kazananlara türkiye şampiyonu mu denmiştir?
    bu turnuvaları tff mi organize etmiştir?
    bu 3'ü için cevabın evetse (ki öyle olmak zorunda çünkü kati surette 3'ü de gerçekleşmiş) 1959 öncesi şampiyonlukları sayacaksın.

    bu arkadaş son bi çaba olarak suyu bulandırayım derdinde olan bir yalancı sadece.

    bu arada kendisi galatasaray'ın ilk ulusal şampiyonluğunun milli kümede olduğunu yazan galatasaray'ın resmi yayın organında çalışıyordu, sorunca cevaplamıyor da bilmeyenlere buradan belirtelim.
  • bugün haber global'in yayınına bir tarihçiden sonra çıkarılmış holigandır. hiçbir sıfatı olmadan, ömrünü tarihe verip belgelerle konuşan profesör için "bence birbirine karıştırıyor" dedi hahahahaha.

    bir tarihçi çıkardıktan sonra bir holigan çıkaracaklarını bilsek biz de rambo okan'ı yollardık.
  • takımının tezlerinin ne kadar komik olduğunu gözler önüne seren holigan. bırakın konuşsun lan. millet kimin neyin üstünü hangi saçma sapan gerekçelerle örtmeye çalıştığını iyice öğrensin. öğrensin ki türk futbolunun çıbanı patlayıp kurusun artık.
  • varan 1
    ilk önce 3 büyük şehrin takımlarının katıldığı milli kümeye ulusal lig değil dedi daha önce yazdığı kitapta ise ulusal olduğunu kendisi yazmış. geçelim.
    varan 2
    bazı şampiyonlukların 3-4 maçla alındığını söyledi tff'nin kendi kayıtları 18 maçla kazanılan bir şampiyonluğu yazıyor ki bu sayı en az maçla kazanılan şampiyonluktur. şampiyon olan takımın kendi şehrinde oynadığı maçları saymıyor aklınca.
    varan 3
    59'dan önce yaklaşık 500 tane filan şampiyon olduğunu söyledi. kendi şehir liginde birinci gelip daha sonra türkiye birinciliği için karşılaşan takımlardan bahsetti sanırım. artık ne söyleyeyim bilemedim.
    varan 4
    şampiyonlukların yıldız hesabına katılmaması gerektiğinden bahsetti. lig 59da başlıyor ama +2 şampiyonluk fazla onlar sayıldı ise fenerbahçe'ninki de sayılır. emsal karar niteliğinde yani. onun tffsi yaptı bunu.
    varan 5
    fenerbahçe şampiyonluk yayın gelirindeki payını talep edebilir dedi. neden etmesin diye soruyorum.
    yıldız hesabı getirilirken 59 öncesini saymak istemediler ama beşiktaşa sonradan iki tane vermeyi ihmal etmediler. beşiktaş bu payı alıyor ayrıca o zaman doğru olan yapılsaydı fenerbahçe bu kadar uzun zaman hakkından mahrum kalmazdı sadece yayın geliri değil bir tazminatta söz konusu yani.
    varan 6
    profesyonellikten bahsetti burası biraz ilginç çünkü. türkiye ile birlikte diğer ülkelerdeki liglerde de benzer şeyler oldu profesyonellik tanımı futbolun içine girmeye başladı. onlar ne yaptılar öncesini sildiler mi yoksa saydılar mı? saydılar. peki bu tarihten sonra gerçekten ne kadar profesyonelleşti bir yıl öncesiyle bir anda fark mı açıldı? hayır. futbol bir anda sınıf mı atladı? hayır. metin oktay bu profesyonelliğe geçiş döneminde gsdeydi noldu ona dünün çömezi olan efsane bir anda profesyonel efsane mi oldu?
    velhasıl geçiniz efendim geçiniz. 59 öncesi ile ilgili tez üretmek size kendi sözünü yiyen bir "yazar"'a mı kaldı?
    gs'ye gelince, argümanları eğer bunlar ise işleri zor. hopeless
  • galatasaraylıların kaynak kişisi, kendi yazdıkları sorulunca cevap bile veremedi çevirdi durdu. gs yv'ye çıkardıkları tarihçiden bir farkı yoktu.
  • kin ve nefretle sunulmaya çalışılan saçmalıklara tarih, bunu sağlamayı görev edinmiş kimselere de tarihçi diyorsak eğer; mustafa armağan şekli revizyonist bir tarihçi diyebileceğiniz bir hadsizdir kendisi.

    tek bir belge göstermeden sırf birilerine yaranmak için dönem tarihiyle alakalı atıp tutan herkes anca küfürle anılır.

    bunu özellikle; “vatanın korunması” maddesini ilke olarak kuruluş tüzüğüne almış olan tek spor kulübü hakkında atıp tutarken kendini kaybedenler, sonra çıkıp birileri kendilerine sövünce niye bana sövdüler diye ağlamasın diye şimdiden söylüyorum.

    bu arkadaş general harington kupasının işgal koşullarında değil dostluk havasında yapılan bir etkinlik olduğunu söylemiş hatta o dönemde böyle bir etkinlik içinde bulunmak dahi övünülecek değil ayıplanacak bir davranış sayılabilirmiş.. :)

    şimdi ben bunun aksini iddia ediyorum; fenerbahçenin kazandığı en kıymetli kupa olduğu düşüncesindeyim. peki ortada iki ayrı düşünce var da benim fikrimin bir kaynağı var mı?

    1) 20 haziran 1923 tarihli spor âlemi dergisinin “fenerliler şiddetli bir hasım karşısında” haberiyle cevap bekleyen bir maç teklifi olduğunun yazılması kaynak olur mu mesela?

    2) ya da 27 haziran 1923 tarihli spor âlemi dergisindeki maçı duyuran ve içeriğinde “bir iki sakat oyuncusuyla bu daveti kabul etmekte tereddüt etmeyen yılmaz fenerbahçe oyuncularına muvaffakıyet temenni ederiz. mevsimin en mühim maçını teşkil eden bu oyun spor mehafilinde pek merakla bekleniyor.” cümlelerini içeren haber kaynak olur mu?

    3) peki 30 haziran 1923 tarihli vatan gazetesinin birinci sayfasında “fenerbahçe’nin parlak bir galibiyeti.. en kuvvetli ingiliz oyuncularından mürekkeb muhtelit takıma (1)e karşı (2) sayı ile galip geldi” başlığıyla kupanın kazanıldığını duyuran haber kaynak olur mu?

    4) e bunlar olmadı diyelim 2 temmuz 1923 tarihli zümrüd-i anka gazetesinde galibiyetin “ futbolcular arasındaki harbi unutmayalım. bu da adeta, küçük mikyasta bir cephe harbidir ki tamamıyla kendisine mahsus tabiyeleri, sevkülceyşleri, fenni vardır. işte, fenerbahçe kulübüyle ingilizler arasında, taksim stadyumu’nda geçen gün böyle bir harb vukua gelmiş ve bizimkiler galip çıkmışlardır. düşünelim ki futbol oyunu, ingilizlerin icadıdır. hatta “futbol” kelimesi bile aslen ingilizcedir. bu meydanda fenerbahçe’nin galebesi büyük bir şereftir. lakin herhangi nev’i muharebede şanlı türklerin karşısına kim çıkabilir? futbol oyununda ingilizlerin ihtisası var ama, cenk ve cidalde de biz mütehassısız, top oyununda da rakiplerimize fena top attırırız.” şeklinde değerlendirilmesi kaynak olur mu?

    5) yabancı kaynak olmazsa kırılırım; ingilizlerin müsabakalara özel kupa yaptırma geleneğini herkes bilir. işgal yıllarında istanbul ingiliz fevkalade komiserliği yardımcısı h. armstrong’un turkey in travail: the birth of new nation adlı kitabının 204. sayfasında “on one occasion the turks chased ıtalian gendarmes off a ship, while they were doing control work. on another they refused to recognize british visas and arrested armenians employed by the allies. on yet another they censored the commander-in- chief’s speech, refused to hand over out of the customs a cup he had bought as a boxing trophy, and inserted bitter articles against the allies in the newspapers.” şeklinde anlattığı kupa, ortada o döneme dair bilinen herhangi bir boks karşılaşması ya da kupası olmadığını düşünürsek sonradan bizim müsabakaya tahsis edilmiş kupa olabilir mi mesela?

    bakın hiç cumhuriyet dönemi anı yazarlarının birçoğunun ifade ettiği, maç gecesi lozan'da bulunan ismet inönü’ye haber geldikten sonra fenerbahçe spor kulübüne gönderdiği “heyetimiz adına hepinizi mutlulukla tebrik eder, meserretle gözlerinizden öperim” telgrafını söylemiyorum bile.

    yukarıdaki kaynakları herhangi biri kesin kanıt olarak görmeyebilir anlarım. bu size kabul etmeme hakkını verir.

    ama kalkıp da “ee madem bu kupa bu kadar önemliydi niye general haringtonın anı kitabında yazmıyor” şeklinde küçük aklınla kaynakçanın varlığını değil yokluğunu kaynak diye yutturmaya çalışırsan,

    ya da “ee 6 ağustos 1923’te fenerbahçe başkanı generalin davetine katılmış demek ki dostluk maçı olduğunu biliyordu” derken utanmadan yalanlarla fenerbahçenin o dönemki başkanı sabri toprak olmasına rağmen ömer faruk efendi ismini ortaya atıp onu da fenerbahçe başkanı ilan edersen,

    dedim ya işte sana çok güzel söverler arkadaşım, ben şimdi sövmeyeyim hiç gereği yok ama sana çokk güzel söverler.. :)

    ki yani o kadar rezil bir durumda ki o ve destekçileri, çıkıp hiç yoktan “benim nenelerim/dedelerim milli mücadele dönemi ingiliz komutanların kucağındaymış onlar anlattı bana fenerbahçenin o dönemki duruşunu” dese en azından yalan da olsa kişisel bir dayanak varmış gibi düşünebilirdik belki.

    sadece seni adam zannedenler hatırlasın diye yazıyorum, fenerbahçe spor kulübü her dönemde kendisine yapılan her meydan okumayı yalnız kendi kadrosuyla şartsız olarak kabul eder.

    kudurmak yerine “hem havan topuyla, hem futbol topuyla savaş kazanan tek ülke biziz” diyebilmenin keyfini çıkarın bence.

    edit: yahu özellikle her cümleye dikkat edip o kadar maddeyi olur mu diye yazarken tek varsayım olanını olabilir mi diye bitirdim -ki cahil gibi düşünmezseniz alakasız bir kitap demiyorsunuz zaten zamandizini örtüştüğü ve dönemin şartlarına göre de hayatın olağan akışına ters bir durum olmadıği için varsayım diyorsunuz benim gibi- telgraf konusunda da tarihte anıların da belge niteliği olmasına rağmen inönünün telgrafını yazının ana unsuru yapmadım, bu tartışmalarda artık adet oldu diye en sona sekonder iliştirdim. malımı biliyorum tedbirimi alıyorum ama yine olmuyor yine olmuyor. o kadar cümleyi okuduktan sonra bilmediklerini araştırıp doğrusunu öğrenebilecekken yine kendince üzerine ezbere konuşabileceği yerlerin altını çizip bir de beni algıcı aktroll ilan ediyor :)

    arkadaşlar prefrontal cortex diye bir şey var, yemin ediyorum bir kullanmaya başlayabilseniz hayatınız değişecek ama biraz çaba lütfen artık.
  • kitabı da çok kötü. gs için olan her şeyi övüp ali samiyen'e bağlamış. fenerbahçe de gs'ın içinden çıkmış tarzı söylemleri var. gerçek bir fanatik. bu akşam yayında söyledikleri de biribirine girdi aynı anda hem istanbul ligi hem milli küme oynanmıyor mesela biri bitiyor diğeri başlıyor. 500 şampiyonluk var falan diyor yerel ligler kupalar var diyip kafa karıştırmaya çalıştı.
  • yalanın bini bir para bu arkadaşta. kendisine sürekli cevap verdik, hiçbirine dönmedi ısrarla. yetersiz ve yalan tarihçidir, boş, dayanağı olmayan bilgilerle insanları kandırıyor. hele geçen gün öyle bir flood yapmış, kanım dondu. her satırı yalan doluydu. fenerbahçe stadına atatürk büstü konması bizzat atatürk'ün onayıyla yapılmış, antetli kağıdı bile dururken ve gs daha sonradan yapmışken bunu bir tek gs'de vardı demiş, daha sonra yalanını farkederek "fenerbahçe'ye de sonradan küçük büst verildi" diyerek rezil olmuştu. ayrıca fenerbahçe başkanını atatürk'e suikast girişiminde suçlu gören tek (sözde) tarihçi kalmıştır herhalde, o da bu. sürekli rezil oluyor demiştim ama tabii yüzsüz olduğu için ve kitlesi her boka inandığı için çok da rezil olmadı da benim gözümde böyle.

    mesela geçen de gs'nin 1929'daki bir maçı için türkiye gazetelerinde ilk sayfadan haber yapılan ilk maç demiş ki kendisinden 10 yıl önce bile fenerbahçe'nin her manşette olduğunu kanıtlayan twitleri görmezden geldi ve 1910ların sonlarından beri spor mecmualarının olduğunu ve lafzen de olsa söylediğinin imkansız olduğunu suratına vurduk tabii.

    bugün yazdığı bafraspor ile ilgili twitler de yalan. çünkü türkiye futbol birinciliği, o yıl milli kümeye katılmayan 20 takım arasında düzenlenen mini bir turnuva niteliğindeydi ve milli küme ile aynı döneme denk gelmişti.

    onlarca cevabı görmezden gelerek yalan yazmaya devam ediyor üstelik. kimden para alıyor bilmiyorum ama çabası takdir edilesi. bunları yaparken de kendisini inkar ediyor zira önceden gs resmi dergisine yazdığı ve 59 öncesi gs'nin tek şampiyonluğuna "ulusal şampiyonluk" dediği yazıyla çelişip duruyor.
  • mehmet senol ultraslan in kurucularindan, eskiden tribun dergi forumunda tribun kavga hikayeleri anlatan bir fanatiktir, ne gazetecidir ne de tarihcidir.
hesabın var mı? giriş yap