• meis'te david gilmour'un kendine ait bir evi bulunmaktadır. bu durum efsanevi gitaristin özellikle 70'li yılların ikinci yarısından 90'lı yılların sonlarına kadar arada sırada kaş'ta arz-ı endam etmesini sağlamıştır. (bkz: david gilmour'un 1990 yılındaki türkiye macerası)

    zaten dikkat ederseniz david gilmour, on an island'ın açılışını yapan enstrümantal parçanın adını da bu adanın adını vererek castellorizo koymuştur. yalnız yaklaşık 10 sene önce, kaş'tan meis'e geçen babam oradaki balık restoranına kendisini sorduğunda, işletme sahibi üzülerek david gilmour'un yıllardır gelmediğini ve evinin kapılı durduğunu belirtmiştir. bu durum bana polly samson'ın bize attığı biri kazık gibi geliyor.

    aşağıda pink floyd'un önemli isminin meis'ten karşı geçtiğinde, objektiflere yakalandığı kareleri paylaşıyorum;

    david gilmour 1978 marmaris pazarı
    david gilmour kaş 1990
    kaş 1990 david gilmour
  • yok ismet inönü ve heyeti lozan'da unutmuşmuş, yok burnumuzun dibindeki adayı gözgöre göre, kenid kerizliğimizle vermişiz;
    şehir efsanesi edebiyatına yunan adası efsanesi altbaşlığını yerleştirmeyi başardık ipe sapa gelmez geyiklerimizle ve cahilliğimizle.
    imkanınız olur da adaya giderseniz, şu an müze olara kullanılan caminin içindeki meis tarihi konulu belgeseli izleyin lütfen,
    onu yapamıyorsanız, internette araştırın, bakın. google'a "despina achladioti" yazın, okuyun.
    hiç olmadı şu aşağıdaki yazıyı okuyun:

    burnumuzun dibindeki adaların yunanistan'ın olması/#26893333

    ve artık şunu anlayın,
    hemen hemen her adanın yunan halkı, osmanlı'dan bağımsızlığını kazanıp yunanistan devleine bağlanabilmek için
    tabiri caizse kıçını yırtmış, yüzyıllar boyunüca bu milli dava için varını yoğunu ortaya koymuştur.

    türkiye'nin kurtuluş savaşında bu kadar yoğun bir mücadele verilmemiştir!
    adaların yunan halkları, topyekün bir mücadele içine girmiş ve inançla bu işi başarmıştır, yüzyılları bulsa bile.

    biz, bugün, milli bağımsızlığımızı kazanmamızdan neredeyse utanan bir toplumuz,
    milli bağımsızlığı borçlu olduklarımızı yerin dibine sokmak için uğraşıyoruz.
    milli duyguları ayaklar altında eziyoruz!

    bir de kalkıp bu adaları kaybetmemize yalan yanlış bahaneler buluyoruz.

    hayır efendim, meis ve diğer adaları lozan'da falan kaybetmedik biz.
    o adaları ele geçirdiğimiz günden itibaren oraları sahiplenmek için hiç ama hiç ibr şey yapmadık ki.

    o adalar ise bizden kurtuabilmek için bizim tarihimizde hiç örneği olmayan çok büyük mücadeleler verdiler.

    neden?

    çünkü onlar bizim kadar liberal değiller!
    ilkel bir milliyetçiliğe kapılmış gidiyorlar.

    siktiredin zaten meis'i falan, biz orta anadolu'nun tozlu toprağında milliyetleri ezeriz, o bize yeter.

    bir tek artık şu 'adaları almayı unutmuşuz' geyiğini yapmayın, yeter.
  • meis ismi adanın yunanca ismi olan megisti'den gelmektedir. naif coğrafi benzetmelere rağmen, meis yunanca göz anlamına gelmez. megisti de yunanca en büyük anlamına gelir, çünkü meis çevresindeki küçük adalar topluluğunun en büyüğüdür. meis adasının isminin yunanca göz anlamına geldiği biz türkler tarafından yaratılmış bir kasaba efsanesidir, doğru değildir ama güzeldir.
  • kaş'a gidildiğinde yanınızda pasaport varsa aynı gün çıkartılan vize ile 20 dakika içerisinde ulaşabileceğiniz şirin ada.

    bize bu kadar yakın bir adanın yunanlılara ait olması biraz ilginç. büyükada bile daha uzak.

    adada türk lirası geçiyor. biraz turladıktan sonra güzel deniz ürünleri yiyebilirsiniz. fenerin oralarda bir bar var.

    adaya gidiş dönüş için yaklaşık 300tl'yi gözden çıkartmanız gerekiyor.

    feribot saatleri 10.30-16.30 olarak sanırım her gün var. bir de salı ve cuma günleri 17.30-23.00 feribotu var. bence antalya'nın yapış sıcağında en mantıklısı akşam gitmek.

    her köşeden bir fotoğraf karesi fışkırıyor. genel olarak minicik evler ve standart bir yapılaşma var. insanlar bizim gibi değiller, küçük balkonları renkli iki sandelye bir de minicik masalarıyla, aynı tip saksılarıyla bir masal yaratmışlar.

    balkonda otururken bize laf atan yaşlı yunanlı amcalar teyzeler oldu. yanlış anlamadıysak "italyan mısınız?" diye sordular. türküz diye yanıtlayınca "maşallah maşallah" cevabını aldık... her cuma kaş'a pazara gidip öğrene öğrene bunu öğrenmişler.*

    oturduğumuz restaurantta türkçe menü de mevcuttu.
  • kıta sahanlığımız konusunda çok sıkıntı çıkaran bi ada , alamıyorsak bence bi şekilde suyun altına göndermemiz gerekıyor .oraya tatile gidenler adadan bi kap kum alıp yanında getirse ada 100-200 milyon yıl sonra yok olup gider.
  • türkiye'ye uzaklığı kaş'ın denize 300 metre mesafe içinden standart bir zoom lens* ile çektiğim şu fotoğrafa bakılarak anlaşılabilir.

    edit: bu da meis merkezi ve limanının panaroması.
  • şu an kaş’ta rakımı içerken bakmakta olduğum ada. yüzerek gidilecek mesafede bir ada ve yunanistan adası. inanılmaz derecede moralimi bozdu. bu kadar işte.
  • adaları seven biri için görülmesi şart olan adalardan. aya yorgi sahilinde minik bir işletme var. oranın sahibi olan yunan kaş'a alış verişe giderken bir türk kızına aşık oluyor uzaktan. kızı facebooktan buluyor ve arkadaşları aracılığıyla iletişime geçiyor. seviyorlar birbirlerini, evleniyorlar. şimdilerde hatunun erkek kardeşi de o minik işletmede çalışıyor ve hatunun vize işlemlerinin sonlanmasını bekliyorlar. devletlerin bürokrasisi, politika hiçbir şeydir. aşk her şey.

    evet tatilden yeni döndüm ve dünya gerçeklerinin çok uzağında bir noktada duruyorum. mutluyum.
  • trablusgarp savaşı sırasında ada halkı rodos'taki italyan işgal güçlerine bu adayı ilhak etmesi için çağrıda bulunur. italyanlar reddedince de ada halkı türk garnizonunu esir alıp bölgesel yönetim ilan eder. bu defa balkan savaşları sırasında yunanistan samos'tan vali ve asker yollar. ada halkı onları da adadan kovar. 1915'te türklerin adaya çıkmasından korkan fransızlar adaya çıkıp denizden adayı korumaya alır.(türkler burada kaş'a kurdukları bataryalarla adanın açıklarına demir atan ingiliz uçak gemisini batırıp tarihte bir ilke imza atmıştır) savaş bitince de serv ile ada italya'ya verilir. ikinci dünya savaşından sonra ise yunanistan'a geçer.

    1920 yılında adanın nüfusuna kayıtlı 11000 kişiden sadece 3000'i adada yaşamaktaydı. günümüzdeyse bu rakam 400 civarıdır. kısacası türk yönetiminden kopmak için çırpınan ada halkı ada türk yönetiminden çıkınca anakaradan izole kalıp ne içme suyu kaynağı ne de doğru dürüst tarım arazisi olan adayı terk etmiştir.
  • türkiye ana karasına 2, yunanistan ana karasına 508 kilometre uzaklıkta olan yunan adası. insanın içi cız ediyor ister istemez.
hesabın var mı? giriş yap