• kendisinden yaklaşık 300 yıl sonra yaşamış olan angelus silesius'un "the rose is without why, it blooms because it blooms .." -gül nedensizdir, açtığı için açar..- ifadesine yakın cümleleri vardır.
  • görüşlerinden
    "insan tanrı'nın sesini vücuda getiren yankı gibidir" (dw 1, pr. 22 s.383).
    tanrı'nın mührünü bastığı balmumu gibidir" (dw, pr. 32, s.136).
    "tanrı'nın evinden çıkar, ama yine içerdedir. "tanrı’nın resmi daima insan ruhunun aynasındadır. (dw1, pr.9, s. 154)
    yani insan "hem dışarda, hem içerde"dir. çünkü tanrı onu "sevgiyle her anmak devam eden olaylardır
    (bu noktada eckhart'ın, islam tasavvufundaki "el'an kân" (her an oluş devam eder, şu an bile) prensibine olan yakınlığı, hattâ ifade benzerliği gerçekten dikkat çekicidir).
    "başkalarının tavırlarına daha çok dikkat edilmelidir. bu iyi bir ibadettir. ve hiç kimseyi davranışlarından dolayı ayıplamamalıdır. bütün her şeyi tanrı'dan öğrenin ve onu izleyin, bu sayede doğruluğu bulursunuz ve bu zihniyetle onur ve saygınlık kazanırsınız. onur ve saygınlığı olmayan bir kişi bunlara da katlanmalıdır, hem de severek katlanmalıdır. bu nedenle oruç tutabilecekler, oruç tutmaya hazır olanlar gönül rahatlığıyla yiyebilirler".
    **
    "tanrı kendi iradesini kullandı ve beni burada yaşamaya bıraktı. bir kalp verdi. bunun (elbette) bir nedeni vardır. bu nedeni bir an bile görme imkânına erişebilmiş bir insana, bin mark, saf altın, sahte bir kuruş gibi görünür. bu samimi neden yüzünden tüm emellerini başka neden aramadan ve (şikayet etmeden) yerine getirmelisin.
    gerçekten, ben diyorum ki; amellerini cennet için veya tanrı aşkı için veya ruhun ebedi saadeti için, her ne için yaparsan, yanlış yapmaktasın.
    çünkü kalbi (gönlü) unutuyorsun. ibadetten, tamamen kendinden geçip tanrı'yı dilemekten, ocaktaki ateşten veya benzer şeylerden bir şeyler umman da boşunadır, yanılgıdasın. böyle yaptığında tanrı'yı alıp, kafasını bir mantoya sarıp, onu kanepenin altına saklıyor gibi bir şey yapmış olursun. çünkü, kim tanrı'yı bir kalıpta arar da "kalbde aramayı unutursa, o gerçek tanrı'yı bırakıp kalıplarda tanrı aramaya kalkışmıştır". 36
    **
    "... günah işlemiş olmak eğer bize acı veriyorsa, günah değildir. tanrı'nın yarattıklarına tanrı yarattığı için duyulacak sevgi ise, ruhun tanrı'ya yükselmesidir. bunu nasıl sağlamışsan, bu işleri yapmaya devam et. senin bu durumuna dışardan herhangi birşey mani ise, onu terket. nöbette veya oruçta veya okumadaysan, onu terket. unutma ki tanrı, insanların selâmetini bir takım tuhaf olaylara bağlamış değildir"
    **
    "insanı ve çevresini, tüm varlıklarla birlikte tanımak ve sevmek, onların tanrı'dan geldiğini bilerek, hikmet gözüyle bakmak, bir "insan olma" özelliğidir. insanın yerini ve değerini iyi tesbit etmek gerekir. bunu yaparken bilimden faydalanmak gerekir."
    **
    " herkesi eşit tutmak ve adil davranmak gerekir."
    **
    " kötülüğe iyilikle karşılık vermek gerekir.
    **
    " hareket ve davranışlar ödül ve ceza gibi kavramlara göre değil, gerçeğe inanarak ve özüne uygun şekilde yapmak gerekir"
    **
    "ben kendini kendinde, allah'ta ve bütün yaratıklarda yok eden insandan bahsediyorum. allah her şeyi bir arada bu insanda toplamıştır."
    **
    "şu kesin bir gerçektir ve zaruri bir gerçektir ki arzularını tamamen allah'ın takdirine bırakan kişi, esas yolunu bulmuştur".
    **
    doğumdan ölüme kadar görmeye, bilmeye çalışmak, görmenin ve bilmenin sınırsızlığına inanmak gerekir.
    *
    bilgili ve marifetli olmak gerekir.
    *
    amaçsız yaşamamak gerekir.

    bilgi ve bilim konusunda sürekli açlık hissetmek gerekir.
    *
    bilgiyi başkasına aktarmak gerekir.
    **
    " mütevazi olmak gerekir. başkalarının daha üstün olabileceğine inanmak gerekir".
    **
    - iyi huylu, ahlâklı ve güleryüzlü olmak gerekir,
    - dünyadan el etek çekmemek, bunu sadece allah'a kulluk etmek için ve başkasına yardımcı olmak için yapmak,
    - kibir ve gururdan uzak durmak,
    - hak ve hukuk konusunda hassas olunursa, ölümsüz oluna¬cağına inanmak,
    - sabırlı ve kanaatkâr olmak,
    - kalb kırmamak,
    - iyilik ve ibadeti eşit tutmak, şekilcilikten kaçınmak,
    - kendimiz için istediğimizi başkaları için de istemek,
    - söz ve şekillerle değil, onların mânâ ve değerleriyle ilgilenmek,
    - gönül kazanmak,
    - sevmek, sevilmek gerekir.
    **
    "tanrılık bir cevherdir. bu sebeple anlaşılması zordur hatta imkânsızdır. o sadece yaşanabilir.
    **
    beyan edilemez. beyan edilmeye kalkışılırsa, bunlar kuru bir söz olmaktan öteye bir şey ifade etmezler".
    **
    "insanın kurtuluşu allah'la "bir" olabilmek için ise ancak kişinin kendisini bütünden, bütün dünyadan (masiva) çekmesiyle kendinden kurtulmasıyla mümkündür".
    **
    "kaçış, insanın kurtuluşudur. çünkü o, ancak bu takdirde allah'ı bulabilir. nefsinden ve benliğinden ayrılmadıkça bunu ümit edemezsin"
    **
    "bilgi ve sevgi dünyanın sonsuzluğudur"
    **
    "yaşamanın gayesi allah'ın bilinmesi ve ona dönülmesidir . bu da ancak kaçış ile mümkündür".
    **
    "ben sık sık söyledim." çanağın içindekinin dışarı çıkabilmesi için bu çanağın kırılması gereklidir. çekirdeğe sahip olmak istiyorsan çanağı kıracaksın".
    **
    "hayat insana herşeyin en asilini bulması için verilmiştir. çünkü allah katındı kabul edilebilin sevinç ve ışığı ancak yaşayanlar görebilirler".
    **
    "bütün her şey arasında yaşamak kadar sevimli ve istenmeye değer hiç bir şey yoktur. halbuki onlar öfkeli olduklarında ve bir zorluk karşısında hayatı yaşanmaya değer bulmazlar. bunun hangisi doğru? insan, nefsinin eline düşerse bocalar, şaşırır. bu da onu küçültür".
    **
    "faziletin olgunluğu mücadeleden gelir".
    **
    "sevginin yeri istek ve taleptir. daha çok talebi olan daha fazla sevgiye sahip olur".
    **
    "allah bana, benim kendimden daha yakındır"
    "allah her zaman hazır ve nazırdır. bize yakındır. fakat biz ondan uzağız allah içimizdedir. fakat biz dışardayız. allah içimizde gizlidir. fakat biz ona yabancıyız".
    **
    "kendinden ve herşeyden vazgeçmiş insan, hiçbirşeyde daha fazla birşey aramayan insan, belki dünya için ölüdür. ama o diridir. allah'ta yaşamaktadır. ve allah onun içindedir".
    **
    "tanrılık ve tanrı birbirlerinden farklıdırlar, yer ile gök gibi. tanrılık kendi öz cevherinden dolayı tarifi imkânsız birşeydir. zira herşey biraz tanrıdır, ama tanrı değildir. ve her şeyi biraraya getirirseniz, onlar tanrıyı tamamlayamazlar. ama hepsi tanrıdan bir görüntü taşırlar. zira o tektir".
    **
    "bizim idrakimiz onu anlayamaz. eğer tanrılık hakkında bir şey söylenmek istenirse, maddi yaratılışın özellikleri olan sıfatlarla ve sembollerle işin içinden çıkmak mümkün değildir".
    **
    **
    "yaradılmışları tanıyanın vaıza (nasihate, yönlendirilmeye) ihtiyaçları yoktur. çünkü her yaratılan şey tanrı’nın yazdığı bir (kutsal) kitaptır".
  • "sadece silebilen bir el, doğru olanı yazabilir." demiştir.
  • "tanrı, kendi tadını çıkarır."
  • burası aforizma antolojisine dönmüş ama not düşmeden geçemeyeceğim.

    sevgili şirin baba'nın aktarımıyla,

    "hiç bir şey isteme ki, kalbin boş kalsın, çünkü orası tanrının evidir. ama bunu bile dileme, çünkü bu bile bir dilektir ve kalbini doldurur."
  • eckhart von hochheim, alman teolog, feylesof, mistik. ortaçağlı. dominiken tarikatına mensup. ihtimal endülüs etkisiyle, islâm irfanına yakın görüşleri mevcut. ya da etki değil de, zamanın ruhu mu demeliyim? malum a kentinde ortaya çıkan bir fikir, b kentinden de duyulur. fay hattı gibi: alttan sessizce geçer. kimileri sarsılır, kimileri hisseder, kimileri de ninni beşik.
  • tanrı'nın kendisinden hiçbir şeyi saklamadığını söylerek tanrı inancını, spinoza ve maimonides ile benzer anlamda kullandığı ortaya çıkar. insanın der, "tanrıyı bulma şansı onu en son bıraktığı yerdir" şu tanımı maimonides'in eski ahit yorumuna özellikle benzer; "tanrıyı gördüğüm gözler, onun beni gördüğü gözlerle aynıdır" yine de bu isimlerin anlayışları benzer olsa da görüşleri arasında bir fark vardır, eckhart tanımını antropomorfizme oturtur, bu anlayış insanın kendisinin dışında da bir tanrıya ait olduğunu kabul eder. maimonides ise eski ahit'in yorumlamasından yalnızca insanın bir tanrı olduğu anlamını çıkartır; yine de bu tanrı varsa ilgilenmemektedir, ona uzaktır ve insanı ilgilendirmesi gereken tanrı da kendisidir der; mısır'dan çıkış bölüm 16'daki bölümde (bkz: #68788444) geçen hikayeden de tanrı'nın insanın kendisi olduğu anlamını çıkartır.

    eckhart hristiyan inancını radikal hümanizmde yorumlamaya çalışmış olsa da bu etkiyi bırakmamıştır, ya da kalvenizm ve protestanlık gibi mezhepler bunu göz önünden çekmiş ve kendisini mitolojiye atmıştır. ama onun bir eşi daha olan maimonides onunla aynı kaderi paylaşmaz, etkisi yahudi kültürünün bugünde geçerli olmak üzere önemli bir köşe taşıdır.
  • eckhart von hochheim (1260–1328) alman filozof, mistik, teolog.

    [meister eckhart şöyle der: "ben bu dünyaya barış değil, kılıç getirmek için geldim; her şeyi kesip atmak, seni aslında düşmanın olan kardeşin, çocuğun, annen, baban ve arkadaşlarından ayırmak için." çünkü seni rahatlatan şeyler aslında senin düşmanındır. gözün her şeyi görür, kulağın her şeyi duyar ve kalbin her şeyi hatırlarsa, işte o zaman ruhun onların içinde yok olur.] carl gustav jung - rüyalar

    (bkz: eckhart tolle)
  • inzivaya çekilmiş "evliya"'ları eşeklere benzeten teolog. erich fromm'dan alıntılarsak "ona göre tanrı'yı tanımak, o'nu sevmekten daha iyidir. çünkü sevgi, arzuyu ve amacı beraberinde getirir."
  • budist öğretiye farklı yollardan da olsa yakın olan teolog abi. eckhart’a göre son gerçeklik ölümdür,hiçliktir. “insanlar, ne yapacaklarını düşünmekten çok ne olduklarını düşünmelidirler...” demiştir, ne de güzel demiştir.
hesabın var mı? giriş yap