• nefis bi hadisedir. zarfin uzerinde hele ki sevilen birisinin el yazisi varsa, insan keyiften dort bes kose oluverir. mektup acmak da ayri bir zarafet ve keyif isidir. hakiki sefa pezevenkleri, ellerinde mektup, merdivenleri yavas yavas cikar, eve girince once kendilerine bi kahve, cay, ihlamur gibi icecek hazirlar, sonra evin en sevilen kosesine gider, mektuptan alinacak hazzi maksimuma cikartirlar.
    evet, artik her gun emeyller dolusu haberlesiyoruzdur arkadaslarimiz, esimiz dostumuzla... fakat cocukluktan kalma bir mektup arkadasindan gelen ucbes satir el yazisinin yerini ne tutabilir ki? bir de tabii simarirsiniz mektup alinca, cunku birisi demek ki sizi kagitlara kalemle yazacak kadar, sonra ptt'ye gidip zarfi postalayacak kadar, hatta pul yalayacak kadar seviyordur. simarin valla hakkiniz...
  • o satırları yazabilecek birilerinin olduğuna, o satırları anlayabilecek birilerinin olduğuna, o kişinin sizde bütün onları yazma istediği doğurduğuna ve bununla size mutluluk verdiğine, akabinde yazdığı mektupla sizin de kendisi için böyle değerleri haiz olduğunuzu size anlatan eşi benzeri olmayan eylem.

    mektup arkadaşlarını koruyalım, korumayanları uyaralım
  • hediye pakedi açmaktır bir nevi. faturaların bilmem nelerin arasında parlar köşesinde adının yazdığı zarf. kart varsa içinde daha biçimli durur da, kağıtsa biraz hırpalanmış olur. zarf açacağı gibi bir nane hangi evde görülmüş, kıyısından yırtsam mektubu yırtarım diye, illa kapandığı yerden açılır o. tarkan kartpostalına yazılmış bir yılbaşı tebriği de olsa, kendinden 10 yaş büyük amerikalı mektup arkadaşının sana çok uzak hayat hikayesi de olsa o kağıtta yazılanlar, okursun önce bir. sonra yazarken ne hissettiğini düşünerek bir daha okursun. nasıl bir cevap yazacağını düşünerek bir daha...

    yıllar sonra geçen sene;

    * artık herkez değil herkes yazıyorum bak (komikli bir kartpostal)

    - asdajkjdalsda -yazdım-. whatsapptan :(

    öncesi (bkz: #40633946)
  • 9212 kilometre uzaktan bir mektup aldim bugun. daha once de almistim baska uzakliklardan ve baska insanlardan ve biliyorum ki yine alacagim, ayni insanlardan, baska baska uzakliklardan.

    evden cikarken posta kutusuna alelacele bakarken bir suru brosur arasinda buldum onu. birkac kita, biri suru orman, biri suru bina ve milyonlarca insani asip gelmis bana. o kucucuk zarfin icinden dunyalar cikti bugun. 10 yil oncesinden bir suru ani, 9212 kilometre oteden yollanmis, yillanmis ve yillandikca guclenmis bir arkadaslik, bir kardeslik, sozcukleri de asan bir bag ve gelecege iliskin umutlar cikti o kucucuk zarfin icinden. okudum. okudukca yuregim gozlerimden akti sokagin ortasinda, gunesli bir bahar gununde; cunku mektubu yazan yuregimden gecenleri yazmisti; cunku her ne yazildiysa 9212 kilometre oteden burasi icin, orasi icin, onun icin de farkli sozcuklerle ayni duygular anlatilmisti. "10 yil oldu." demisti iki taraf da, dunyanin iki ucundan birbirlerine. farkli bedenlerde ayni yuregi tasimak boyle bir sey olsa gerekti.

    alelacele acilan posta kutusundan cikan kucucuk bir mektupla, gunesli guzel bir bahar gununde aglayabilirdi insan. o mektuptan cikan bir hediye ve uzerine ilistirilen bir not ile butun gun aglayabilirdi.

    9212 kilometre uzaga bir siir gidiyor simdi. onu acan kisi soyle okuyacak:

    "...........
    pencereyi aç
    sesin sarsın dünyayı
    duyulur elbet ta ötelerden
    yürek kendini tanır"
  • günümüz gençliğinin asla bilemeyeceği güzellik.
    sevgiliden gelen mektubu koklayıp koklayıp hayallere daldın mı? özlemekten geberinceye kadar ağladın mı?
    yo.
    çünkü herkes herkese bir sms kadar yakın.
    ne fena.
  • bu devirde pek fazla yaşayamadığımız olaydır aslında.
    az önce sakladğım iki mektup geçti elime. iki eski sevgilimden gelmiş iki mektup. okudum, niye okudum ben de bilmiyorum. hatta neden saklamışım onu da anlamadım. elektronik ortamda ki gibi olmuyor sanırım. bir tuşa basarak silmek çok kolay olabiliyor bazen ama bir kağıdı yırtmak ya da buruşturup çöpe atmak o kadar da kolay olmuyormuş.
  • mail, sms gibi şeylere tercih ettiğim şeydir. en samim iletişim aracı olduğuna inanıyorum. çıplak gözler olmadığı zaman insanın gerçek düşüncesini ve duygusunu yansıtan en güzel şeydir şu mektup. mektup yazan kişi mektubu yazarkenki gerçek düşüncesini, duygusunu mutlaka bulaştırır sözcüklere. mektubu okuyan da sezgileriyle mutlaka anlar. mutlaka...bazı kelimelerin ya da cümlelerin üzeri çizilmiş olur ya hani!... bayılıyorum böyle üzeri çizilip yeniden kurulan cümlelerin olduğu mektuplara... sadece mektubun değil, el yazısı ile yazılmış tüm yazıların müsvedde halini severim..
  • karşı tarafın duygusunu hissedebilmenin en güzel yollarından biri hele ki karşı taraf bir çocuk ise. bunlardan yaklaşık 40 tane aldım ve beni ciddi anlamda çok az şey bu kadar etkilemiştir. bizden uzaklarda o küçük dünyalarının dışında neler olduğunu öğrenmek isteyen öyle minik yürekler var ki onların birinin bile elinde tutup dünyasını değiştirebilmek bu hayattaki birçok şeye bedel. umuyorum hayat bana bunları yapabilecek fırsatları verir ve bu fırsatlar elime geçtiğinde hala şimdiki adam olmayı başarabilirim.
  • iyidir, güzeldir mektup almak.. el yazısından çıkma , kağıda işlenmiş düşüncelerin kalıcılığı vardır en başta. hissiz ve anlamsız mesajlar, uzun maillerden daha duyguludur, daha kişiseldir sanki.
    doğru adrese gelsin, yanlış verilince beklenen mektup günler sonra bile gelmiyor.
  • teknolojinin hastasıyım. öyle yok efendim 'e-book okumam, kitabın sayfalarındaki saman kokusunu duymalıyım.' , yok efendim 'ille kurşun kalemle yazıcam çünkü keresteye dokunmadan yaşayamam.' diyen insanlara da kafi derecede sinirlenirim ama herhalde mektup alınca mutlu olmak yegane romantik olayım olarak yaşlanacak benimle. insana elle tutulur bir şey veriyor, saklanacak bir hatıran oluyor ki ben zaten ne bulsam saklarım. o yüzden mektup yazınız. güzel bir şey.
    (bkz: entry'nin sonuna doğru toplumsal mesaj vermek)
hesabın var mı? giriş yap