• "...i think melissa is still with us..."

    mercyful fate adlı, king diamond'ın başını çektiği iblisler grubunun melissa şarkısının sonunda, şarkı sözlerinde geçmeyen bu sözler fısıltı şeklinde duyulur. peki kimdir melissa? bu şarkı neden bahsetmektedir, bu entrimizde de bunu inceleyeceğiz sevgili romalılar.

    aslında şarkının sözlerini okuyunca melissa kimdir nedir ortaya çıkıyor. ama olayın gerisi var, king diamond hızını alamamış, melissa için 2 tane daha şarkı yapmış sonradan, onlara da geleceğiz sırası gelince. şarkı bir aşk şarkısı. ama nasıl aşk. bu nasıl aşk allahım?

    satanistler de sever adlı üçlemeyle anlatılan bu aşkın hikayesi şöyle;

    melissa muhtemelen orta çağ dolaylarında yaşayan bir cadıdır. bunun bir de yavuklusu vardır, şarkıyı da biz bu elemanın -biz ona king diamond diyelim kısaca- ağzından dinliyoruz. neyse efendim, devir tabi engizisyon mahkemelerinin devri, tuttuklarını yakıyorlar. gene böyle bir durumda** katolik rahibin biri melissa'yı "aha cadı buldum" diyerekten kazığa bağlayıp yakıyor. tabi bu olay bizim king daymında çok fena koyuyor, alıyor gitarı eline yanan sevgilisi için bir türkü yakıyor. işte melissa sen benim ışığımdın falan fıstık. tabi bununla yetinmiyor, rahibi de lanetliyor, "anasını sikmezsem adam değilim" diye de yeminler ediyor. biz de diyoruz ki büyük konuşma king daymındım senden büyük allah var.

    neyse efendim, bu albüm böylece kapanırken, melissa bir sonraki mercyful fate albümü don t break the oath'da come to the sabbath adlı şarkıda tekrar karşımıza çıkıyor, seslendiren gene cadı kızımızın sevgilisi. burada anlıyoruz ki hala melissa'nın yasını tutan bu arkadaş, intikam intikam diye diye kendini iyice karanlık güçlere vermiş, bir takım satanist ritüeller filan düzenliyor. tabi amaç ne? sevdiceğini öldüren rahibi iyicene bir lanetlemek, basiretini bağlamak, ne kadar iblis, cin varsa başına musallat etmek.

    üçlemenin son şarkısıyla ise in the shadows albümünde karşılaşıyoruz. "haa ben onu biliyorum rasmusun şarkısı çok süper evet" diye atlayanları bizzat tespit edip king diamond'a kurban edeceğimi hemen belirteyim. hayır efendim, rasmus masmus değil, mercyful fate albümü in the shadows. melis bacımla ilgili şarkı ise "is that you...melissa?" (yoksa melis sen mi geldin?)

    king diamond melissa'yı hala unutamamış, aşkından ve hıncından yanıyor, arada da gaipten sesler duyuyor; anlıyoruz ki melissa öteki taraftan bizimkine sesleniyor. sonra bu bir takım cadılara gidiyor, diyor ki böyleyken böyle bi ruh çağırma seansı yapalım, manitamla konuşmam lazım. cadı konseyide (kurtlar konseyi gibi bir şey) diyor ki yok bizim kitabımızda yasak bu, yapamayız, biz de emir kuluyuz olsa dükkan senin falan fıstık. ama işte bir şeyler oluyor, melissa'nın ruhu geliyor, bunlar öpüşüp koklaşıyorlar, hikayede böylece bitiyor.

    ayrıca efendim diyorlar ki melissa albümünün kapağındaki illüstrasyon bizzat melissa'nın kazığa bağlanıp yakılması olayıymış, ben baktım baktım bir şey çıkaramadım. gene bir rohirrim efsanesine göre in the shadows albümünün kapağında ağaca bakan kız melissa'ymış. onu ben de benzettim, saçlar filan tıpkısı...
  • kaotik prodüksiyonu, ki döneminde çok daha iyi örnekleri mevcut, enteresan şarkı yapıları ve gaz/melodik riffleri, havada uçuşan şahane sololarıyla baya enteresan bi albüm bu mercyful fate eseri. albümdeki rifflerin yarısı zaten metallica'nın mercyful fate coverında yer alıyor. kağıt üstünde bakarsak o taş gibi prodüksiyonda dinlediğimiz riffleri sonra tekrar bu albümde dinleyince burun kıvırmamız gerekiyor, ama kazın ayağı öyle değil. albümdeki hava o kadar acayip ki aklına bile gelmiyor rifflerin metallica versiyonu. benim adıma inanılmaz bir gizem bu albüm, inan şu albümdeki havayı hiç bi yerde bulamazsın. kötü prodüksiyonun getirdiği farklılık mı? müzisyenlerin kalitesi mi? besteler yüzünden mi? alakaya çay demle ama şu albümü soundu ve prodüksiyonu üzerinde ince ince, emekle çalışılan the raven that refused to sing'in üstüne dinledim ve bu albümdeki kaotik, cazır cuzur havayı steven wilson ve dadaşlarının yarattığı kirli ve canlı olmaya çalışan ama yaşayan ölüden farksız sounda tercih ederim.

    hani bi geyik var, "abi oldschool prodüksiyon en güzeli yaaa, analog kayıt rulaz" tribi. işte modern grupların analog kayıt tekniklerine dadansalar bile eski, canlı soundu bir türlü yakalayamama nedenlerini albümü dinleyerek anlamak mümkün. bir duruş meselesi çünkü bu, istediğin kadar analog kaydet, kafan "analog" olmadıkça retro özentisi bir sounddan öteye gidemiyorsun. bu albümdeki kaosu, "cızırtıyı", yani her tür "hatayı" silip attığında albümün bütün ruhunu da çöpe atarsın. iş sadece ekipman mevzusu değil, bu albüm bunun müthiş bir örneği.
  • genelde anne alman - baba turk veya baba alman- anne turk ikililerinde kiz cocuga verilen isim.
  • bir allman brothers sarkisi.
  • yağında yatıştırıcı ve canlandırıcı bir etki olan melissa, duygusal blokların kişinin acı çekmesinde etken olduğu durumlarda faydalı bir bitkidir. şok, panik, histeri için kullanılır ve aşırı duyarlı kişileri yatıştırır. acı içindeki kişiler bu yağ ile olumlu bir bakış açısı kazanabilirler.
  • dan swanö'nün en güzel clean vokallerini kullandığı, şahane merciful fate cover'ı.
  • albümün çıkışının 30. yılı şerefine michael denner ve hank shermann bir araya gelip albümden riffler çalmışlar. albümün kendi hatasıyla sevabıyla bir arada olan "canlı" soundu da sağolsun, evde oturup çalıyorlar ama sanki albüm kaydı gibi olmuş.
    http://www.youtube.com/watch?v=uuvdifxbxzw
  • haziran-agustos aylari arasinda beyazimsi pembe veya sarimsi renkli çiçekler açan, yol kenarlarinda ve ekilmemis yerlerde rastlanan, limon kokulu, 30-100 cm boylarinda, çok yillik otsu bitkidir. gövdeleri dört köseli ve tüylü, yapraklari sapli, oval sekilli ve incedir. çiçekler, birkaçı birarada, sapli ve çevrel durumdadir. bazi bölgelerde melissa bitkisi, oğulotu olarak da bilinir.
  • nihayetinde king diamond sesiyle söylenmiş (hatta haykırılmış) bir mercyful fate parçasıdır kendisi.

    melodilerin birbiri ardına dizilmesiyle oluşturulmuş bir hard rock (aslında tam da doğru değil, king tarzı diyebiliriz) eseri en yalın haliyle. soloları, ilerleyişi, duruşları, kalkışları hepsi ileride yuvarlanacak ve hiç durmayacak, yüzbinlerce hayranını peşinden manyakça sürükleyecek bir adamın, içindeki hayvani dürtülere verdiği bir kadın ismini oluşturmuş. melissa. gerçekten de, "melissa still with us".

    bu adamı bir kere anlayarak dinlediysen, bir melisssa' nın aslında melissa olmadığını/olamayacığını, küçük kızların, kadınların, aşkın onun* dünyasında ne tür imgelere karşılık geldiğini, mezarlıkların aslında içlerinin tehlikeli olduklarını, müziğin basitleşip bir vokalistin arkasında kendi kendine çalan gitarlara, baterilere dönüşebileceğini, hiç bitmeyecekmiş gibi anlattığı hikayelerin aslında, king diamond grubunu kurduktan sonraki şeytani planlarına zemin olarak hazırlandığını, kanın ve gözyaşının ilham kaynaklarından öte şeyler olmadıklarını, suratını göstermeden de mimiklerin seslere gömülebileceğini, ruhsal hastalıklardan muzdarip olmadan da kişiliğin bölünebileceğini anlamış olmak demektir aslında bu adam ve atlıları.

    melissa da; mercyful fate' in, aslında king diamond' un habercisi olduğunu müjdeleyen bir albümü. aslında parçası. melissa parçası, albümün de çok üzerinde. ben king diamond' um diyor baba bu parçada sanki. "gelecek bizimle olacak, gelecek king diamond grubu" diyor sanki. hiç bitmeyecek o şeytani enerjisini yansıttığı elemanları, değişen adamlar, yeni albümler, hiç birisi o garip soundu değiştiremedi. çünkü king diamond gırtlağındaki şaheserle önlerindeydi. "a dangerous meeting" le birleşti bazen, kişiliğinin yarısını verdiği mercyful fate ve king diamond' la. birleştikçe çoğaldı.

    melissa' yı her dinlediğimde, mercyful fate yokmuş hiç olmamış, hep king diamond varmış hissine kapılıyorum. "zamanının ötesinde" hesabı. yine de iyi ki melissa varmış, hatta iyi ki ölmüş, öldürdüğü tüm karakterlerden yaratmış king diamond dediği grubu. i think melissa (mercyful fate) still with us.
  • yanilmiyorsam rumca bal arisi demek olan isim.
hesabın var mı? giriş yap