• hakkında endişelenmiyorum esasen. muhtemelen hep böyleydi. izmir'deyim, bi çay bahçesinde oturuyorum. aslında bu olayı etraftan duyulan yaran diyalog şeklinde de aktarabilirim de neyse. iki yanımdaki masada beş kişi oturmuş. sene 2013, aylardan nisan. ne konuşuyorlar? titan saadet zinciri ya da daha bilinen haliyle 'neşeli günler'.

    45 yaşlarında bi adam anlatıyor. şu kadar satacaksın, senin kazandırdıkların sattıkça onlardan da şu kadar alacaksın. sistem çok güzel, müdür oluyorsun. hatta çok iyi çalışırsan benden daha üst müdür bile oluyorsun. aylık 4.000 garanti. yalnızca birkaç ay sıkıntı çekeceksin, o da ekibini toparlayana kadar...

    anladığım kadarıyla zayıflama hapı satıyorlar. adam kendi kızının bu hapla bir ayda 17 kilo verdiğini iddia etti. karşısında oturan dört kişi ibretle, hevesle dinliyor. villa alacaklar, köpek besleyecekler.

    şevkle kalktılar. ikide toplantıları varmış. önümüzdeki yılbaşında izmir'de bi alışveriş merkezinde noel baba kıyafetinin çok da yakışmadığı, hafif şiveli bi adam görürseniz bilin ki kızının tıbbi yardıma ihtiyacı var.
  • son gidişimde gözlemlediğim şey ne ekonomik sorun ne siyaset ne de başka bir şey. sorunun ahlaki çöküş olması. memleketin hali denince akla gelen bu.
  • balçiçek ilter'in habertürk'te sunduğu program.

    şu anda programın konukları emrah serbes, mehmet erdem ve nilgün belgün. program gerçekten memleketin halini anlatıyor vallahi. emrah serbes'in konuştuğu her dakika adamlar emrah'ı sansürlediler, susturmaya çalıştılar. durumumuz bundan farklı değil ki zaten.
  • hep böyleymiş, herkes farklı zamanlarda farkediyor sadece.
  • vaziyet-i umumi

    benim halim memleketin hali
    üç gündür kabızım; dışarı çıkamıyorum*
    ne geğiriyor, ne osurabiliyorum
    içim gırtlağıma kadar bok!
    her zamanki gündelikçi kadın iki kız yollamış yerine,
    acemi şeyler
    etrafımda dolanıp duruyorlar
    zaten başım dönüyor,
    yemekten içmekten kesildim*
    boyuna lağman yaptırıyorum, götüme fitil sokuyorum
    bunlar yetmezmiş gibi dışarıda
    sokak inşaatı yeniden başladı,
    matkaplar gırla
    kendimi intihar edeceğim bir gün!

    can yücel
  • sıçtınız memleketin haline memleket mi kaldı ki diye bağırasım geldi. heryer sapık heryer cani insanla kaynıyor.
  • memleketin hali stabil.
    ne zaman düzeleceğini değil ne zaman pişman olacağımızı sormak lazım. zararın neresinden dönsek kârdır,tabii dönebilirsek.
    (bkz: aynı tas aynı hamam)
  • güzel başlık. 3 tane entry ile öylece duruyor... ve benden bir 4. geliyor...

    öyle karışıksın ki canım memleketim, içine ettiler adeta...

    kürt sorunu ermeni meselesi, arap mı oluyoruz derken türk olmayı unutturdular adeta...

    oysa türk gibi hisseden türk gibi yaşayan herkes türk idi... güzel idi... birlikteydik yahu...

    gel gör ki içine ettiler be yahu,.. ben ki kanında araplık olan, belki de kürtlük olan ama türk olan bir kişi, bir insan, bir "sen" bu satırları ahmet kaya'dan içimde ölen biri var isimli şarkısını dinlerken öte beri yandan kaçıncı olduğunu bilmediği carlsberg'i yudumlarken yazıyorum... (bu sabah abdest alıyordum).... yani bir insanda her şeyi barındırabiliyorken, bu milleti bölmek neden? yazık oldu yahu...

    kadınların öldüğü bir memleketteyiz... insan hayatının ucuz olduğu bir memleket... koca bir deprem sonrası salla gitsin her yere gökdelen dikelim denilen bir memleket... satmışım istanbulun silüetini denilen bir memleket... yahu insanoğlu neler vermiş o istanbul için... siz içine edin diye mi?

    * iyi ki varsın ekşi... oturup kelimeleri klavyeye dökebileceğim yegane yer...

    ve şimdi bakıyorum meclis tv ye... yeni türkiye diye atıp tutuyorlar... kardeş, arkadaş, "özgür değiliz" anlamıyor musun? anlatamıyor muyum? ne yeni türkiyesi yahu? otosansür işledi beynimize, yazık değil mi bize? bu memleket saman ithal edecek, inek satın alacak memleket miydi yahu? hiç mi acımadınız? sat sat bitmedi memleket... köprüler yıkıyor insanlar ölüyor, güya 301 somalı, ethem, ali ismail, berkin, mehmet, mehmetçikler....

    hiç uğruna mı öldüler...

    bir insanın ölmesi ne demektir bilir misin?

    ailesi yok olur, arkadaşları kardeşleri yok olur... bilir misin? ve bir gün bir hükümet gelir, görüşme yapan şerefsizdir der... ancak görüşür... öylesine bıktım ki, öylesine kafam karıştı ki... "anneler ağlamasın diye" diye ne hallere geldik... ne yapalım yani? atalım mı diyarbakırı? diyarbakır bizim olmasın mı? sen o yediğin kebap nereden geliyor zannediyorsun be kardeşim? parklarda mangal yapma kültürü nereden geldi acaba? bizi nasıl böleceksin be? ha şu da var... gün geçtikçe tanınmaz hale geliyor diyarbakır, her yer kürtçe ve ben bilmiyorum kürtçe... yapmayın diyorum yani, bölmeyin bizi... ben izmirin kordonunda kebap yerken rakı içmek isterim, yani tekirdağı urfaya bağlamak isterim, işte budur bir karışım, bir birleşim, bir millet olabilmek...

    yemişim siyasi kazançlarınızı, 3 kuruşluk şereflerinizi... hiçsiniz, hiç... tek ricam, sevgili memleketim, uğrunda kanlar akan, canlar verilen, canım memleketim... bir arada olabilmenin kıymetini bil, her ne kadar şerefsiz haysiyetsiz insanlar bölmeye çalışsa da, kışkırtmaya çalışsa da... bir ol. bu memleket çok güzel bir memleket... eşi benzeri olmayan bir memleket...

    seviyorum seni memleketim. türkiyem.
hesabın var mı? giriş yap