• sabaha kadar birbirinize teşekkür edin beyler, içten içe üçüncü havalimanı yüzünden çatlıyorsunuz.*
  • bizde buna en yakın olay pkk'nın ışid'e teşekkür etmesi olur. buralardaki işte böyle boktan bir hayat.
  • mercedes'in yaptığı çok zekice bir harekettir. hem en büyük rakibini tebrik eden centilmen firma imajı yaratırken hem de kendisinin daha köklü olduğunu bir şekilde belirtmiş oluyor. bir taşla iki kuş yani. bunu laf sokmak için mi, yoksa tamamen art niyetsiz mi söylediğinin muallakta olması ise işin en can alıcı kısmı zaten. her iki tarafa da kolayca yorulabilir çünkü. bu sebepledir ki mesela bmw tarafı bunun laf sokma amaçlı olduğunu düşünse bile herhangi bir karşılık veremez. bunu yaptığı anda mercedes "adamlara teşekkür ettik şunların yaptığına bak" durumuna sokabilir bmw'yi. bir anda kötü olursun çoğu insanın gözünde. al sana üçüncü kuş.
  • dünyada güzel şeyler de oluyor. başka kafada adamlar bambaşka hayatlar yaşıyorlar. ne almanım, ne de hugerist. lakin hoşuma gitti be kardeşim. duygulandım yeminle. hem ayrıca;

    (bkz: passat mı çekeyim yanlarına)

    edit: passat esprisi dunyanin en buzin seven insani'ndan alıntılanmıştır. şukunuzu ona verin.
  • mercedes'in salaklığıdır. halbuki, merkel yönetimine kazançlarının yüzde 20'sini rüşvet olarak verip iktidarın fahişeliğini üstlenerek, en büyük rakipleri olan bmw'ye saçma sapan gerekçelerle kayyım atanmasını ve nihayet batırılmasını sağlayabilirdi. alman aptallığı işte.
  • ihbin ihbin ihbin şeklinde gülerek izlediğim teşekkürdür.
  • rekabet olmadan tesvik yaratilmaz, tesvik olmadan da inovasyon olmaz. bu sebeple mevzubahis manzaraya sahit olmamizin kaynagi serbest piyasa ekonomisidir.

    insanlar cikarlari icin haklari (davalari) icin savasacaklarindan daha istekli savasirlar (napolyon), insanlar en iyi kendi faydalari icin calisir ( adam smith) (sebest piyasa ekonomisi *her bireyin kendi faydasi icin calismasi, herkes aynisini yapacagi icin toplamda da en yuksek getiriyi getirir*).

    serbest piyasanin emek somurusune davetiye cikarmasi, toplam varliklarin gittikce daha da azalan bir azinligin elinde artarak toplanmasi gibi eksileri vardir. sonucta tasinabilir ya da tasinamaz varliklarin getirisi (i), dunya ekonomisinin buyumesinden(g) daha yuksek (i>g), bu durumda hicbir varligi olmayan milyarlarca insan varlik elde etmek bakimindan yerinde sayarken (sadece g), varliklari elinde bulunduran ve sayilari cok daha az olan bir kesim elindekini surekli buyutuyor (sadece g veya i+g). piyasanin buna daha da artan oranli vergilerle cozum bulmasi gerekiyor (zaten artan oranli vergi mevcut).

    fakat artan oranli vergi; bugun mesela bmw-mercedes arasindaki bu illiskiye sebep olan inovasyonlarin onune gecer mi? bu uzak bir ihtimal degil, cunku onumuzde sovyetler birligi gibi bir ornek var.

    sovyetler; 30-70 arasi inanilmaz bir buyume hizina cikmisti. ustelik bunu esitligi saglamaya calisarak yapabilmisti (serbest piyasa ekonomisi veya görünmez el olmadan). bati'daki bazi kesimler bile hayranlik duymaktaydi. fakat motivasyon kirildiktan sonra bu gibi disa kapali buyumelerin sonu geliyor. insanlarin disariyla iliskisi olmadigi ve disariya ozenip heveslerinin kirilmadigi kisitlayici bir ekonomi ile ayni inovasyon yaratilabilir (sovyetler bunu bir sure yaratti). bunu milliyetcilik, dini motivasyonlar ya da benzeri ideolojilere baglilik ile saglayabilirsiniz. yalniz sadece bir sureligine olur, daima degil.
    insanlar disariyi ogrenir ve gorurseler; disarida gordukleri hayatlara ozenmeye baslarsalar verimlilikleri dusmeye baslar. cunku sizin karsi tarafinizda kendi icin calisan insan her daim motive iken, siz insanlari motive edecek bir ideoloji yaratamazsiniz. soyvetler'in utopyasi kulaga cok guzel gelse de uygulamada yeterli motivasyonu saglamak ve fikrin uzun vadeli devam etmesi cok zor.

    sovyetler, serbest piyasa yoklugunda motivasyonu saglamak icin belli girisimlerde bulunmustur:

    1-tarimdan uretilen urunlerin dagitimini uretimin dustugu alanlara yogunlastirarak motivasyon saglanmaya calisilmistir.
    2-bonus sistemi getirilmistir. sadece farkli mesleklere farkli ucretler odenmesi degil, merkezi sistem tarafindan konulan hedeflerin tutturulmasi halinde ekstra ucret (bonus) odemeleri belirlenmistir.
    3- yalniz, hedefler tutturuldukca bir sonraki hedefler yukselecek. bir sonraki hedeflerin tutmamasi halinde ise bonus kaybi, maas kesintisi veya ceza(surgun vs.) uygulamalarina basvurulabilecekti. bu sebeple kimse elinden gelenin en fazlasini yapmaya calismiyordu.
    4- ek olarak bu bonuslar, yonetim kismi icin aylik ucretin %37'sine tekabul ettiginden, teknolojik degisimlere gidecek kaynagi (bkz: arge)(bkz: r&d) yok etmis oldu.
    cunku, inovasyon icin arastirma gelistirme gerekir, bunun icin de kaynak ayirmaniz gerekir. kaynak ayirirsaniz hedefleri tutturamama tehlikesi ortaya cikar ve insanlar da maastan kaybetmek yerine sadece hedef tutturmaya yonelir.
    cunku inovasyon gelecek adina bugunden fedakarlik yapmaktir, fakat fedakarligi hos gormeyen bir sistem altinda fedakar olmaya soyunmazsiniz.

    bunlarin sonucunda sovyet yonetimi inovasyon eksikliginin ve bunun neticesinde teknolojik olarak geri kalinacaginin farkina vararak 1940'larda bonus sistemini kaldirildi. bu sefer teknolojik ilerlemelere (inovatif gelismelere) buyuk bonus odemeleri sistemi getirildi (hedefe degil, teknolojiye odul). yalniz burada da fiyatlar serbest piyasa tarafindan degil devlet tarafindan belirlendigi icin emegin gercek degerini yansitmadi, bu sebeple beklenen etkiyi gosteremedi.

    1956'ya geldigimizde bu durum degisti. bonus, teknolojinin uygulanabilirligine ve yararina gore dagitilmaya baslandi. fakat burada bonusun firmanin maas bordrolari tarafindan kisitlanmasi (ya da tam zitti), bu inovasyonlarin adapte edilmesinin/ benimsenmesinin onune gecti. goruldugu uzere, "sanayide verimlilik" hususunda serbest piyasa standartlarina ulasmak neredeyse imkansiz.

    calisanlarin motivasyonunu saglamak icin konulan ceza sistemi de cok sertti.
    mesela 1940'ta is basinda bulunmama ya da is basinda zaman gecirme durumunda maastan %25 kesinti oluyordu. 1940-55 arasinda 36 milyon insan (o donemki calisabilir nufusun 1/3'u) "calismamak"tan suclu bulundu, 15 milyonu hapse atildi, 250,000'i de idam edildi. her yil 1 milyon insan bu sebeplerle hapiste bulunmaktaydı.

    bu sekilde insanlarin motive olmasi, yaratici fikirler uretmesi ve ulkelerini diger ulkelerin onune gecirmeleri beklenemez. yaratici fikirler tehdit veya ceza yoluyla ortaya cikmaz. insanlarin motive olmalariyla, karsiliginda bir sey kazanacaklarina olan inanclariyla mumkun olur. bu da insanin kendi cikarini dusunmesiyle mumkun olabilir.
    cunku insanin dogasini degistiremezsiniz. insan bencildir, insan once kendini dusunur ve uzun vadede her daim bu icgudu galip olacaktir. insanlari esitlik veya dava ugruna kisa vadede motive edebilirsiniz ama davalara baglilik icin insan hayati cok uzun ve insanin icindeki bencillik; "e artik hani bana?" sorusu er ya da gec ortaya cikacaktir.

    sovyet halki motivasyonunu bu sekilde kaybetti; kot pantolona ozenen, yasaga ragmen bunu temin etmeye calisan gencler ortaya cikti (bu bir ornek, neden degil elbette). tum bunlar birikerek disa kapali sovyet halkinin bir bati/amerikan rüyası'na kapilmasina ve sonucta mutsuz olmasina yol acti. uzun sure her sey iyi giderken, calisma motivasyonunu kaybetmis ve artik gozu disarida olan sovyet halkinin, kaynaklarini halkindan cok askeri harcamalara ayiran ulkelerinin ekonomisi sallanmaya basladi. sonrasinda sovyetler dagildi.

    uzaya ilk cikan, askeri olarak cok ilerleme kaydeden de sovyetler'dir, dogru. fakat bu elinizdeki kaynaklari nasil dagittiniz ile alakali. elinizde olani agirlikli olarak iki alana yatirir ve halktan uzaklastirirsaniz; halkiniz sizin ulkenize gelir getiremez ve buyuk basarilar elde ettiğiniz diger sektorleri besleyecek bir kaynaginiz kalmaz. cunku ekonomi bir butundur, sadece iki sektor bazli değildir. toplam fayda ve dinamik olmak esastir.

    guclu olanin hayatta kalmasi felsefesi ile bencilligin hukum surdugu insan dogasina en yatkin sistem olan serbest piyasanin uzun vadede kazanacak olmasi kadar dogal bir sey yoktur, sonucta konumuz insan oldukca bu degismeyecektir. dunyadaki her ulke esitligi kabul etmedigi surece, serbest piyasadaki ulkeler daha cok gelisecek ve her disa kapali ekonomiyi uzun vadede maglup edeceklerdir. ancak her ulke "hepimiz daha az geliselim ama esit olalim" derse serbest piyasa ekonomisi saf disi kalir, aksi takdirde serbest, ozgur olan daha yaratici olup digerlerinin onune gececektir.

    yapabilecegimiz en iyi sey serbest piyasa kosullarinin duzenlemesi olacaktir ki; bu da bencillik sebebiyle, yani zenginlerin asiri esitsizlikten isyan cikmasina sebebiyet verip servetlerini tamamen kaybetme riskini goze almamalari nedeniyle olacaktir. veya savaslar/felaketler gerekiyor ki bu da hos bir yol degil. neticesinde kaynaklarin bir nebze daha adaletli dagitilmasi mumkun olabilir. insan dogasindan kacamayiz, serbest piyasa en buyuk motivasyonu ve en faydali buluslarin cikmasini saglar; cunku insan en cok kendisini/ailesini dusunur, en cok bu ozneler cervesinde motive olur.
  • o değil de adamların 100 yıldır otomobil üreten şirketi var.
    (bkz: hayata dair iç burkan detaylar)
  • tamam özel teşebbüslerin rekabeti ve beraberinde gelen teknolojik ilerleme kısmı doğru da, bunu "bizde de devletin üretimden elini çekip yerini rekabetçi özel teşebbüslere bırakması gerek" diye anlatmak nesi?

    duyan da zanneder devlet işletmeleri seri otomobil üretimine geçmiş, o kadar ucuza satıyor ki özel sektör bu alana giremiyor.
  • muasir medeniyet nedir sorusuna ornek gosterilebilecek ulkenin ornek gosterilebilecek davranis sergileyen firmasi.
hesabın var mı? giriş yap