• babam, sabah işe gitmeden önce yapıyordu mercimek çorbasını. o gittikten sonra ben yavaştan hazırlanıyordum okula gitmek için. mavi önlüklü zamanlar...

    tencereden bir kaseye doldurup içine ekmek doğruyordum biraz. sonra elimde tepsiyle annemin yanına gidiyordum. yatağında hasta hâlde yatıyordu. " hadi anne bunu yiyorsun bak! hepsini... " diyordum ve kendime de koyuyordum biraz. sabahları çorba içmeyi o vakitlerden beri severim.

    hep besmele çekerek başlardı babam her işine, hâlâ öyle. " sen şifâ kat içine allah'ım " derdi gözleri dolardı annemin hâline. ben de öyle izlerdim ayağının dibinde ki çok iyi yemek yapıyorum artık ben de.

    öğrendim ki şifâ bazen gerçekten bir kaşık mercimek çorbasında dahi saklı olabilirdi.

    annem iyileşmişti artık. inanılmaz cömert bir kadındır. kapıya gelen dilencilere çorba, yemek vs. verirdi; yanında ekmek ve ayran. neredeyse her zaman yapardı bunu. ben de izlerdim.

    gönüllü refakatçilik diye bir şey vardır duydunuz mu?
    üç beş kez yapmışlığım vardır kimsesi olmayan amcaların yanında. hastaneler sürekli mercimek çorbası veriyor sanırım. " bunu içiyorsun, sonra ameliyat bile olmadan fırlayıp gidiyorsun burdan genco " derdim refakatçisi olduğum hastalara.
    " inşallah " derlerdi hafif bir tebessümle...

    ekim ayı yaklaştı artık ve soğudu istanbul.
    sabahları çorbacıya gidin ara sıra. sokakta yanından öylece geçtiğiniz evsizlere çorba ısmarlayın.
    güzel bir mercimek çorbası, pilav, salata, tavuk falan yapıp yoksul olduğunu bildiğiniz komşularınızı çağırın evinize yemeğe. yoksul değilse bile çağırın. verdikçe artar insanın malı mülkü.
    ayrıca belki de kalbimizin şifası, birinin bizim sayemizde boğazından geçecek bir kaşık mercimek çorbasında gizlidir.
    bunu düşünün.
    " hiç kimseyle işim olmaz " diyorsanız kendinize yapın. sıkın limonu için iki kase.

    rabb'im açlıkla sınamasın kimseyi.
  • böyle giderse adının patates çorbası olarak değiştirilmesinden korktuğumdur.

    çok küçük bir kısmını tenzih ederek söylemek gerekirse esnaf lokantaları artık bu işin bokunu çıkardı. mercimek çorbası adı altında bildiğin sulandırılmış patates satıyorlar. hayır, söyleyince de; ''abi mercimek çorbası ile süzme mercimek çorbası farklı şeyler'' demeleri yok mu? vallahi cinnet gelecek diye korkuyorum.

    şeker kardeşim, mercimeği süzmeden nasıl çorbasını yapacaksın? aksi halde lapa mercimek yemiş oluyorsun zaten. bir tek siz bilmiyorsunuz yemek yapmasını anasını satayım! süzme mercimek çorbası diye bir şey yoktur, mercimek çorbası vardır ve süzülerek yapılır. bizim coğrafyamızda da en lezzetli hali ise mercimek, soğan, sarımsak, tuz, baharat ve isteğe göre tavuk suyu ihtiva eder.

    ''abi madem çok biliyorsun, o koyu kıvamı patates kullanmadan nasıl elde edeceksin? onu da anlat hele...''

    mercimeğin ölçüsünü ona göre ayarlayacksın benim esnaf kardeşim. ama sen n'apıyorsun? masraf olmasın diye içerken bırak mercimeğin tadını, kokusunu dahi alamadığımız sulandırılmış patates yapıyorsun ve bunu da mercimek çorbası adı altında min. 50 liradan millete kitliyorsun.

    ulan sırf şu çorbayı doğru düzgün içebilmek için evde kendim yapıp sefer tası olayına gireceğim!

    neyse efendim, severek tüketenlere selam ve afiyet olsun.
  • bu çorbanın püf noktası mercimeğin işlem önceliğinde gizlidir.

    genelde mercimek önce haşlanır sonra blender dan geçirir. (nerede eski süzgeçten geçirilen çorbalar)

    püf noktası ise mercimeği önce kavurmaktır. kavurduktan sonra su ilave edilir. suyun içerisine bir parça havuç, bir parça kereviz eklenir (olmazsa olmaz değil) ve sonra blenderdan geçirilir.

    daha sonra kavrulmuş olan un ile çorba bağlanır.

    lokantalardaki mercimek çorbası önce kavrulduğu için lezzetlidir. annenize söyleyin önce kavursun.

    gelen mesajlar üzerine detaylı anlatım:

    1 orta boy soğanı brunoise doğruyoruz ve zeytinyağında kavuruyoruz.

    yıkanmış kırmızı mercimeklerimizi ilave ediyoruz.

    kırmızı mercimeklerimizi kavururken içerisine 3-4 adet zar büyüklüğünde kereviz ve havuç ilave ediyoruz (sebze çorbası olur diyenleri dinlemeyin ama eklemezseniz de sorun yok)

    iyice kavurduktan sonra soğuk su ilave ediyoruz (varsa et suyu, yoksa sorun değil ama asla bulyon eklemiyoruz)

    tencerede mercimeklerimizi kaynattıktan sonra blenderdan geçiriyoruz.

    ayrı bir tencerede tereyağı ile unu kavuruyoruz. (buna roux yani meyane denir) bu karışıma önce bir çay su bardağı soğuk su ilave ederek meyanemizi açıyoruz (eğer soğuk su eklemek istemiyorsanız meyaneyi soğutmanız gerekiyor. altın kuralı unutmayın, meyane sıcaksa sıcak su eklenmez yksa topak topak olur)

    soğuk suyu ekledikten sonra blenderdan geçirdiğimiz mercimek püremizi ilave ediyoruz. tuzunu karabiberini ayarlayıp kaynatıp servis ediyoruz.

    eğer gluten sorununuz varsa daha az suda mercimeğinizi haşlayabilirsiniz.. zaten koyu bir çorba olacaktır. tereyağını sahanda eritip üzerine gezdirirsiniz.

    mercimek çorbasının "aslı" yoktur. kimi safranlı sever, kimi salçalı.
    kısık ateşte hazırladığınız et suyu ile yapılan mercimek çorbası rakipsizdir.
    buzdolabınızda beklettiğiniz o bulyon denen şeyleri kullanmayınız. çocuklarınıza bu kötülüğü yapmayınız.

    sabahın köründe tarif yazdırdınız bana.
  • şimdi siz gönül dostlarına dünyanın en güzel mercimek çorbasının tarifini vereceğim. bu tarife uzun yıllar farklı farklı mercimek versiyonları denedikten sonra ulaşmış olup, emine beder styla entrimin sadedine gelmek istiyorum:

    1 büyük soğan yemeklik doğranır, yarım çay bardağı sıvı yağ kızdırılmış tencerede beyaz rengi kırılana kadar çevrilir. ardından 1 büyücek(çoook büyücek) kase yıkanmış kırmızı mercimek soğanlara ilave edilir, tahta kaşıkla çevire çevire kavrulur 3-4 dakika. akabinde minik minik doğranmış 1 orta boy patates ve 1 havuç da tencereye ilave edilir, mercimek ve soğanla karıştırılır. 6-7 su bardağı soğuk su ilave edildikten sonra, mercimekler iyice kendilerini salıp patatesler ve havuçlar da yumuşayana kadar kaynatılır. altı söndürülen pre-mercimek çorbası el blendarından geçirilip süzme haline getirilir. bu aşamada kopkoyu olan çorbaya 1-1,5 su bardağı tavuk suyu veya kaynar su ilave edildikten sonra bir taşım kaynatılır. küçük bir cezvede yağ kızdırılır(tereyağı seviyorsanız tereyağı, ben zeytinyağı ile mutluyum) nane, kırmızı biber, tuz, isteğe göre az miktarda kimyon yağa ilave edilir, baharatların kokusu çıkınca kızgın yağ çorbaya dökülür, bir güzel karıştırılır. gördüğünüz gibi 0 miktarda un, saray mutfağından çıkmışcasına bir lezzet. o la la.
  • bunu sevmeyen adam var yaa. bunu sevmeyen adam dünya barışını sağlayacağını söylese dönüp bakmam yeminle. kolay mı yaa? mercimek çorbası bu.
  • bir çorbaya sarılma şansı olsa, ben buna sarılırım.
  • şırıngada görsem bir saniye düşünmem damardan basarım.
  • ben bir süredir mercimek çorbası ile hayır işi yapıyorum.
    normalde hayır işleri söylenmez ama belki bu entryyi okuyup feyz alan birileri olur ve onlar da yapmak ister diye yazmak istedim.

    hergün bu çorbayı yapıyorum 20 kişilik.
    20 kişilik çorbanın bana maliyeti 6 lira.
    3 tane çiçek ekmek alıyorum. 4.5 lira.
    çorbaları koyduğum plastik kapaklı karton kaselerin ve kaşıkların maliyeti ise 6 lira.

    zaten çok çabuk olabilen bu çorbayı sabahları ya da akşamları yapıyorum. sonra kaselere doldurup kapaklarını kapatıyorum. kapağının üzerine çiçek ekmeklerden bir dilim koyup kaşıkları ile streç filme sarıyorum.

    sonra yolda gördüğüm ihtiyaç sahibi ve aç olduğunu düşündüğüm kişilere veriyorum.
    o an çok şaşırıyorlar önlerine sıcak bir çorba gelmesine.

    ağlayanlar oluyor.
    günlerdir birşey yemediklerini söyleyenler.
    bazıları hikayelerini anlatıyor.
    çok etkileyici hikayeler var.
    çok üzüyor insanı.

    bir sigara parasına her gün 20 kişi doymuş oluyor.
    imkanınız varsa yapmanızı size öneririm.

    hakka suresi’nin 25-34., fecr suresi’nin 17-20., beled suresi’nin 11-16. ve maun suresi’nin 1-3 ve 7. ayetlerinde müminlerin fakirleri doyurmaları, ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarını gidermesi, aynı zamanda da başkalarını buna teşvik etmesi, hatta bu hususta yarışması ısrarla emredilmiştir

    şimdiden yapan olursa hayırları kabul olsun.
    yapmak isteyipte imkanı olmadığı için yapamayanlar varsa bana mesaj atmaları yeter ben onlar için de yaparım.

    onlarda imkanı olduğu vakit benim için yaparlar. ödeşiriz.
  • benim yaptığım ve beğendiğim türü şudur efendim..

    tencereye, 2 ufak soğan, 3 ufak patates bütün bütün ya da ikiye kesilerek atılır, üzerine mercimek dökülür, birazcık yağ konur, karabiber, nane, kırmızı biber kekik, tuz ve göz kararı su konur ( mümkünse bol su iyidir ) ve kaynatılır, karıştırılır ara ara, taa ki mercimekler pişene kadar.. mercimekler pişti mi gerisi genelde pişmiş olur zaten.

    sonra el blender'ı alınır, tencereye sokulur bir güzel orda ufak çaplı bir katliam yaratılır. sonra biraz daha kaynatılan çorbaya, istek üzerine tabakta servis öncesi, daha önceden bir tavada yapılmış yağlı salçalı sos gezdirilir.

    afiyet olsun, tarifi 3000 km uzağa gönderen annemin ellerine sağlık, 4. kaseyi içen benim mideme sağlık, türk mutfağına bol teşekkür..
  • sevdiğim ve içtiğim tek çorba. yalnız bunun içine tavuk suyu filan konulup tadı rezil ediliyor. en güzeli mercimek ve havuç,patates gibi sebzelerle yapılanı bence.
hesabın var mı? giriş yap