• eski evden kasıt, depreme dayanıksız, tesisatı bilmem neyi çürümüş çökmüş derecede rezil bir ev değilse, benim açımdan merkeze yakın eski evin tercih edileceği karşılaşmadır. doğduğundan beri komşularla iç içe, mahalle bakkalı, fırını, kasabı neyse herkesle kaynaşarak büyümüş insanlara gidip dağın başında oturma fikri her zaman soğuk gelir. bana öyle geliyor en azından.

    beylikdüzü'nü büyükçekmece'yi de geçtim; halkalı'ya doğru gidip, başakşehir, oradan kayaşehir şeklinde seyrederken etrafta gördüğüm onlarca farklı site bana zion'daymışım gibi hissettiriyor. böyle post apokaliptik mi diyeyim ne diyeyim, sanki dünya üzerinde yaşayan son insanlar toplaşmış orada hayatta kalma mücadelesi veriyorlarmış gibi hissediyorum.
  • yeni dönemin zenginlerine şehir merkezlerinde yer açmak için yürütülen kandırmaca.
    merkeze uzak bölgeye yerleşmeniz için lüks ev veriyorlar ki gidesiniz. asıl amaç, merkezi, değerli bölgelerde yerleşmiş insanlara, şehrin çeperlerini matah gibi gösterip, oralara gönülleriyle sürülmeleri. bu, ana odağı rant olan bir proje. bir defa şehirden uzaklaştınız mı, geri dönmeniz artık çok da mümkün olmayacaktır. merkeze yakın eski evinizi sakın bırakmayın. caddebostan sahile, oradan da modaya yürümek mi? kurtköy'de avm gezmek mi?
    şu anda lüks evi pazarlıyorlar, sonrasında merkezdeki evi pazarlayacaklar. ama o zaman merkezdeki ev, çok çok yüksek maliyetli ve ulaşılmaz olacak.
    sulukule'de ekmek parasını kazanıp bir arada mutlu mesut yaşayan roman vatandaşlarımız. halkalıdaki toplu konut cazip gösterilip halkalıya zorla sürüldüler. artık eski evlerinin yerine dikilen villaların köpek kulubesini bile kiralayamazlar. işsiz kaldıkları da cabası. halkalı'da "insan yaşamaz" bir konutları oldu, başka da hiç bir şeyleri.
    (bkz: ekümenopolis)
  • merkeze yakın nispeten eski evde yaşayan biri olarak, merkeze uzak lüks evi tercih edeceğim kıyaslamadır. her ne kadar merkezi bir yerde yaşanıyor olsa da, trafikten, gürültüden ve keşmekeşten asla kurtulamazsınız. en kaliteli zamanın evde geçirildiğine inanan biriyim,bu açıdan sakin ve huzurlu bir ev ortamı, hayatınıza olumlu yönde katkı yapacaktır. altınızda araba olduğu sürece mesafeler azalır zaten. dikkat edilmesi gereken tek nokta, evinize gidiş yolunun kilit trafik güzergahında bulunmamasıdır. oturacağınız muhiti buna göre seçerseniz, yolda geçireceğiniz süreyi minimuma indirgeyebilirsiniz.
  • merkeze yakın eski ev candır, hayattır.

    20 yılını merkezden uzak lüks evde geçirmiş, son iki yıldır merkezeyakın eski evde yaşıyorum. diyebilirim ki, ne anksiyete, ne kolesterol, ne asosyallik, ne şu ne bu. hepsi uçtu gitti. arabayı nereye park ettiğimi unutuyorum, o denli. eskiden akşama kadar çalışıp gidip yatar, hafta sonları aktivite aktivite diye dolanırmışım. şimdi, işten çıkıyorum gece 2'ye kadar hayat benim. tam 8 saat. iş, uyku, sosyal hayat süreleri eşitlendi diyebilirim. hafta sonu aktivite aktivite diye dolanmıyorum, çünkü doymuş oluyorum. cumartesi güzel bir gece, pazar günü adam gibi evde kendine gelme.

    avm nedir unuttum, o bile yeter.
  • çocuğunuzun geceyarısı taksimden tek dolmuşla eve dönebilmesi veya dönememesi farkıdır
  • yillardir kafami kurcalayan karsilastirma. halen cevabini bulamadim ama genelde sehir merkezine yakin ve eski ev taraftariyim, tabi ikisinin dengesini bulma olayi da var. genelde bu iki ev turu de ayni fiyatta olur.
  • 3 yıldır tercihimi merkezdeki 30 yıllık apartmandan kullanıyorum, sifon bozuldu, elektrik prizlerinde sıkıntı var, camlar ahşap doğrama, banyo kapısı düştü düşecek.... amaaaaaa sevdiklerim pıt diye gelebiliyor, yürüyerek sahile parka caddeye hatta bir yarım saatte kadıköye yürüyebiliyorum, arabam yok toplu taşıma ile buradan heryere gidebiliyorum.. bence doğru tercih.. en azından şimdilik.
  • gerçekleşen : merkeze uzak eski ev.
  • anadolu yakası için biri kadıköy iken diğeri çekmeköy veya ataşehir olabilir.
  • merkeze yakın eski evde oturan biri olarak, benim açımdan olayı pek de değiştirmeyen bir kıyas. sonuçta antisosyalseniz, yakında da antisosyalsiniz uzakta da.
hesabın var mı? giriş yap